Londrada heyecan uyandıran bir facia Bir kız, kendisini aldatan erkekten 20 sene sonra intikam aldı drada bütün İngiliz kibar mahafilinde derin bir heye bir aşk fa ciası olmuş çok a. ve asil v4 İngiliz kadını, yirmi egm bera u ei ne kii ie ümid ve emellerinir ikm almıştır. u facianın kahramanı, Silvia e li İskoçyalı bir ka- dındır. is a bugün kırku geçgin bulunma: rağmen gü- zellik ve m ra hiç bir şey kaybetmemiştir. İskoçyada büyük mı malik bir lor: a Silvia zengin ailelerini kla- Yını aşili; bir meri büyümüş, her istediğini yaptı ğa alışmıştı, Bundan yirmi ii evvel Mis Silvia 18 yaşına sarlığı Taner e li hayatın- da, baz: rol Di İşte böyle bir ge te Misin kalbini ve e altüst etmiş ve yirmi sonraki kanlı facianın en bel hk Mi bei âmili olmuştur. Mis atl, Bahrimu- akseden tığı zaman apn ndaki şezlong- esmer, bir genç görmüş ve 2 mb delikanlının, uzun bir . hast: ye kalktığını gösteren hali, rep Meçhul delikanlı, bir ralık İngiliz misile göz göze gel- iyi İşte iki genç arasında ilk sebet bu göz göze gelişle li Delikanlı galiba misin nafiz bakışlarına dayanamamış olacak ki, bir müddet sonra şezlongdan kalkarak kamarasına dönmüştür. Mis Silvia bu ilk tesadüfün kal- binde sgaplılığı st tatlı beğen yanamı; si sabah ei kenden vE işi etrafı ve ucu bucağı görünmeyen denizi ni yolcular arasında solgun yüzlü genci ara- mağa başlamıştır. gi lan bir saat geçtikten sonra m yüzlü ii yavaş yavaş a erek yukarıya çıkmış, gene bir şezlonga uzanmıştır. Bu defa Mis Silvia, dün gece karanlıkta o gördü; encin çok sehhar, siyah ve büyük gözleri ol- Mazur farketmiş, ona mia mef- LE bir kat daha artm eli ne y baktığı cak ki yüzünü e an bı tarafa çevirmeyordu. a bu lâkaydisi tgz kızı nefsine dokunmuş, aklini vik detinden kızarmış olduğu halde meçhul delikanlıya sert bir sesle sormı — Diliniz yok mu, iki misi- niz? yaklşark Mis Silvia bu suali si Ber ve kağıda ve , Delikanlı hâlâ o eski si ye kanlılığını bozmuyord iu , Genç kı ce yüzünü o tarafa çevirerek: — Bana mı hitab ediyorsunuz mis? ee yel — ttenbe- eye en halde bana ia zi £ bile söylemediniz. Bu hal musunu? ene soğuk kanlılıkla verdi: — Ne demek pire öğren- meği çok merak ediyoru: Devamı onuncu akifede) i Her akşam bir hikâye | Cilve saate er ei bire gel- mişti. Çocuklar orlardı; hiz- metçi kız yarak Cilve, ayak- larının ucuna basarak yeri e n yanii a Ü gitti. Ayna- endisini se — a a idi. B u, ke: ME sevgilisi idi.. Kozan Di bir iş için Ka si “Nihad tesadüfen ri hi ve biribirlerini «çılgın bi» sevmeğe başlamışlardı. Bu, «çılgın gibi» tabiri veledi ünkü o hayatta en le bir roman A vermek is- in yandan sinema ar- benzemesi onu «bir pe gibin sevmesi için kâ- ER Me yakışacak bırakarak kaçmak m bir şeydi. Fakat Nihad gayet mü- vazeneli, muhakemeli, soğuk kan- hı bir âşık idi. Böyle e istemi- yordu. Her şeyi kocasına itiraf et- mej i? Nihad kocasına karşı içinde bir muhabbet mevcud oldu- ğunu a Nihadın hoşlan- dığı bir adama böyle bir darbe nasıl vurabilirdi? ilve düşüncelerle meşgul iken, kapı çalındığını işitince, ye- zn fırladı. Kim olabilirdi? r halde, Nihad değildi. o kü dört £ aydanberi onda anahtar v idi. İşlerini çabuk bilimi, sabah trenine atlıyarak gelmi Nal kıskanç bir adam di. Fakat geç dee karısını böy- le süslü ve âdetâ Mirai bir halde bulmi rinde birden- bire garib bir va eek Cilvenin gibi görünmesi bu tesi- Lİ sesi acık izahat verse idi, ko- casındaki şüphe gölgesi çarçabuk Sevgilisini beklerken | ortadan kalkabilirdi. Karı koca pek az lâkırdı etti- at her ikisi de içlerinden zihinlerinden istiyorlardı. Yemek odasında saat on ikiyi çaldı. Necmi, birdenbire, karisi- na sordu; — Sen kimi bekliyordun bu gece? Gm aradığı büyük ve heye- akalarının başladı- itevellid bir Sibirleri inin geçeni anlı roman vi ğını hissetmekten müt halinde eğ oğuklı uk v — laşma eserlerini mi benler ye zamanda, Nihadın uğrun- da bir tehlikeye göğüs germek onu pek sevindiriyordu. Fakat, nerede ise e se» leceğini düşününce, içinde büyük korku peyda oldu. Saat irde, Nihad, her a yavaşça kapıyı açarak, ayaklarının ucuna arak içeri sk karanlıkta yürü; m me yat tak od gelecek- ti, Onlar, böyle karel biribir- lerinin kucağı atılırla: i bu pe gene yekeiiür setin ve o zaman iki erkeğin n: acaklarını düşünür- ken, birdenbire dehşet içinde aldı. Kocası ne yapıyordu? Cebin- er çıkarmış ve masa- tı den bir revolver nbire, aff bir gürültü işitildi, iş ME fırladı.ve ko- casının a k Pi vi sein «Kıymı kabahati AE Fake 5 saz larile ıslanmış yüzünü alip ocasının çehresinde öyle haşin bir ifade iz ki lakırdıları bo- ğazına tıka es i elektrik düğmesini çe- i, Ortalık karanlık içinde kak gi Ci Mi üzere ii idi. Bi- raz soni vukua gelecek düşük çıldıracak gibi olu- > yaklaşmıştı. Bi- risi kaj açıyordu. Cilve, ko- sının Gi aldığını RE ti. İçeride bir adam vardı. Necmi birdenbire lambayı yak tı ve bağırdı: | — Kımıldama! Karşılarında perişan kılıklı bir re hayret ve e içinde tit- ordu. se anda yalvar. ğa üağlamı ğa elem e, heyecan içinde, hırsıza zerre kadar ehemmiyet vermedi: 4 — Haydi defol! diye kovdu. imdi Necmi büyük bir sevinç hissedi ae Bir an içinde, haki» 1, Karısının ne kadar kati anlamı Toman ve sergüzeşt Kiri bi ok si biliyordu, En ufak vakas rı bile bir macera şekline sok- SR zevk duyar, hiç yoktan tür lü şeyler icad ederdi. Şüphe yok ki o gece muayyen bir erkeği beklemiyordu. O z inde icad ettiği hayali bir âşık bekliyordu. Tıpkı romanlara beri- İşte Necminin hırsız vakası üze- rine keşfettiği hakikat bu idi. — Gilveciğim, dedi, gocuklar yatınca sen de uyu. i Ci lamış, re e Şii o iki erkeğin hodgâmlığı arasında ezilen vallı e bir Ok ona sokulup tatlı tatlı okşarken, © içinden düşünüyordu: «Nihad neden gelmedi? ve birde gelmesi icab ederdi.. ek beni it bu yeis ile mendilini ısıra- rarak parçalarken, kocası yalva- rıyordu: Wi — Affet beni Cilve... senden, haksız yere şüphe ettim, 3 Saat ikiyi çaldı. Cilve kocasıni ters nekinin imei itti ve haykırdı: eni aldattım. Ben o ai İN seviyorum! Hi İN İskender Fahreddin — yl Mikerinos... Yaşasın Titana Hep bir e ağ beğemieki iç- tiler, Salonun içinde dalgalanan tat” Tı bir ses, davetlilerin neşesini art- kemi Titena » kadebini havaya Bizim yaşamamızdan ne çı- kar, > gi Yüz yıl ya- sak, Ala kadehi Mısırlılar şere- fin . Yaşasın Mısırlı- dr Yapın ener) in torunla- bu sözleri bütün da- vetlileri ocoşturmuştu. tuttukları şarabı son dar i vii az şii — dehleri üren mesut dakikaların- da içtikleri şarap geriye ye Te vurup kırmayı u yarlar- zun yıllar vardı ki.) Mısırlı- imdi boş ka- ıyorları iL ÇOCUKLA dlerinde ali ka- Tefrika No. 101 RI| lar hiç ği li bir kadeh bile ece IZİK ri ra kadehleri- le toprağa Sl orlardı. Saray- da yüzü gülmiyen bir fert yoktu, em arkasında ei ne sokuldu ve Titanayı ös rek yar sordu: hirbi dın mı ? Menesin torunlarını imi Titananın sözleri, ne anem in, kör ve sağır e) en a a kapıldın, ö; — Ben e ame nıyordum! — Akılsız olduğumu nereden anladın? — Titananın sözlerine inanışın- dan... — Söyledi i ha- — değil? izi ve ebbe pılarak, şuradaki kadınlar olsaydı, ona ilk önce ben tapar- alde senin başın da teh- iye il demektir. — Ge iü o, kendi önünde iğ len insanlardan hoşlanmaz v e nk — Ben ona kendi elimle başı- mı uzatmağa hazırım.. — Sen ram Ne söyledi- ğini bilmiyorsun elm henüz ağzı- ma bir yudum şarap koymadım. Buradaki insanların hepsi akılla- rını oynatmışsa, belki ben de çık dırmış olabilirim, başka zabite sordu: — Bu rr aa sözleri- ne kulak —o dam ii ki... Az kaldı hükümdarın elindeki şarap kadehine elimi uzatacaktım... — Sen de arkadaşın gibi ayak- e z rak ö- Anako sma Parusun iki za- bitle m koni istemi; vi. Biraz sonra bu zabitler- ez birincisine ie kia ucile d Giz —— leme sezdirme- den yava iye çekilerek da- vetlilerin Kam —— ai rakla sordu: — Parus ne anlatıyordu? — Sihirbaz kadının sözlerine inanıp ımı soruyor.. Dedi, Anako şarap içer gibi vaş yavaş konuşma- Parus yanıbaşında duran bir e ğa başladı: — Sen ne cevap verdin? — Titana bir mabut olsaydı, o- na ilk önce tapardım, dedim. — O bu geceden itibaren hü- kümdar karındır. Onun önünde boyun eğenlerin serili vurmaktan hoşlas nırmış. — Bu yalanı kim pi Parus., ikea Fakat, ben Titanayat Bi mükağraNİİa kalmasını ikisi ii için de tehlikeli le e bir şey değildir. Eline aldığı şi rap kadehini bile içmedi; yavaş» (Arkası