28 Mart 1936 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11

28 Mart 1936 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yunanistanda bir serseri kör babasını öldürdü Cinayete sebeb, zavallı ihtiyarın dilene- rek topladığı parayı Yeri a şehri civarında Koropi le, çok feci bir cinayet ol- pılmış 70 yaşında Kaçandori adın- da kör b yatağında, aki kanlar içinde bulunmuştur. Cinayeti, jandarma karak: a haber veren on yaşında Jorj namında bir çocuk olmuştur. Kü- çük çocuk eye ve uma koşarak çavuşu bul ,çandoni azn Korum evimize hizmi ça ak için ihtiyarın evine tin, Kendisini yatağında boğazlanmış bir vaziyette gördüm. Evde kim- k. miştir, rakol kumandanı, yanına bir izan Me dilencinin k olu- ine koşmuş, bularak içeriye kiriş, ihtiyarı er ya- atil âleti olan orağı da e altında bul arak bul in bom a olması, jandar- mim dikkat gözüne çarpmış ve ihtiyar kadının araştırılması- na başlanmıştır. Bir müddet sonra ihtiyar kadın bulunmuş ve sorguya ame Madam, ihtiyarı kim öldü: dü? İhtiyar in kısa va, Belki intihar et işti a oğlun Teri nerede? — Dünden beri onu da hiç gör- medim. — Yalan söylüyorsun. — Bir şey bilmiyorum. İhtiyar intihar etmiştir. İhtiyar kadın, kocasının kimin tarafından öldürüldüğü la- k ve babasını öldüren oğl Jorju kurtarmak istemesine rağ- söz! mış, ihtiyar kadını nihayet cinayeti itiraf etmeğe mec- bur etmiştir. ihtiyar kadının anlattığına gö- re, o gün kocasile komşu köylerde dilenmeğe gitmişler ve epiyce sadaka ile bir torba d ek- a inen mi Ak argın evlerine di köy meyha- nelerinden birine girerek kafayı biraz tütüsülemişler, sonra eve dönerek yatmışlardır. Arı Miken tari koca, adan bir müddet geçtikten büyük oğulları Jorj eve gelmiş, babasının rek topladığı paraları istemi tiyar parayı vermediğ ğinden, u yüzden aralarında kavga çıkmış- tır. o gün m Jorj, odanın köşesinde duran “— yakaladığı gibi Sp gitmiştir. kil Jorj ahlâksız, ayyaş ve eee bir adamdır. Kendisi küçük bir kızı Di a ğa kiii > e kürek ce: a m ül lük iii du imei çıktıktan sonra bir jandarmayı öldürmek maksadile 9 ay hapse mahküm olmuştur. til oğlun nereye saklandığı belli değildir. Yunan zabıtası, bu cani evelâdı şiddetle aramaktadır. babasın koyun gibi boğazladıktan sonra | | Her akşam bir hikâye Mecdi banyo dairesinden çıktı, P e bir kadın GRİD dakları- nın baş döndürücü kızıllığı, göz- lerinin koyu siyahlığı ta uzaktan belli oluyordu. Mecdi bal kapısını açınca g: yi lu da bir an gözlerini ber Uzaktan uzağa bakıştıla ai işte bu kadar... Gölü n hemen gene başını önüne m ağ di içinden: sevdasi iki dar Mecdinin iri bu ka dar nefjs bi eke âkin işi Hadiye bir ürlü ah- tı baplığı ileri götürmeğe iz du. < S Her gün onu penceresinde bir önündeki küçük masanın başına Mnirlere sahip öömak mekir. yapam sinirler müthiş b mücadelesinde muvaffakiyetin en iyi teminatıdır. Binaen; aleyh sinirleriniz! > Bromural -Knoli- ile kuvvetlendiriniz, bunun müsekkin ve ei tesiri her işte görülür, Hiç it eli yoktur ve alışıklık verme; 10 ve 20 komprimeyi havi tüp. Merde eczanelerde reçete ile satılır Knoll A-G. Fırtına çıkınca İ bir şeyler DU Ara sıra ai kaldırıp dalmıştı ki, o lü ki artık balko- olmuştu. Tam pe e hafif bir fırtı- na çıktı. diye küçük bir uğ lık kop: E ” Önündeki kâğıt rü: gârla beraber havalanmıştı. Tir e renkli kâğıt uça uça Mecdi- nin aparlımanına doğru ler ordu. ve yi“ uçtu... dinin balkonunun önüen geldi. Delikanlı gayet kıymetli bir avı bekliyen bir avcı heyecani- le uzandı, kâğıdı kaptı. Hadiye karşıdan seslendi: Rica ederim.. yalvarırı! onu okumayın... ecdi: m.. hanımefendi.. de- size getirip di. a e takdim "iye — Mer: Zahmet etmeyiniz.. ben bir e gelip alırım, Size zahmet olmasın., geliyoru! diyenin çok sevdiği, gayet sami- mi bir arkadaşına yazdığı bir mektuptu.. > baştan başa Mec- diden bahsediyordu. Delikanlı e anlayınca göz- lerini dört açtı, okumağa devam etti: «Şimdi sana m pe » Gene se Hiç Te man derece hoşuma gidi; benim ne tipte Va AKMEN > sin... için erkek, son de- rece em im, yakıp ki kiran, geçiren, biber gibi bir in- sandır. Böyle erkeğe sma Hati im. Baz Düşün Nadide... Bir erkekten da- yak yemenin büyük zevkini dü- şün. ayak attığı zaman erkekliğini hissettiren m Bir erkek hoşuna giden bir ka- dına emri vaki yapmalıdır. Me- sızlandı... k selâ kadın Yy değil w Gitmek istiyor... rından tup onu bırakmamı > ank il ise tese: «Göndermem!, diye meli...» Böyle sert, böyle müta- hakkim bir isin yaptığı bu emri vakie dayanılır mı?. Seni bilmem... Fakat ben dünyada da- yanamam.. Halbuki ia yakışıklı İkonüpy inadına yavaş, inadına nazik, ina“ dına nazlı... Nerede benim ara- ığım o mi akkim erkek., ne- rede kadını saçlarından tutup bi- erme erkek... Nerede bizim vaa kn daha ilerisini idm Çünkü merdiven- ayak sesi vardı... Heme: e a anın üstüne koydu. ra aş telâşla Kâğıdı Game değil mi? sert cevap verdi: ... Buyurun, alınız. ... ei müsaade eder- seniz le Allaha ısmarla ık.. Mecdi il ynl önüne durdu — Nereye? Genç kadın hayret içinde ce- vap verdi: — Eve.. tabii. Mecdi sayt sert — Otu: Biraz konuşa lum... — imkânı yok... Annem evde.. gideyim... — Gidemezsiniz? Hadiye afallamıştı: Sü lies m Alak aşkına? iel ya da: e Hadiye derhal itaat etti: y okumuşsunuz... M ka İN okumuşsunuz. diye Dışarıdaki fırtına am şid- ai Balkon kapısını ka- yele . Konuşmağa vee ie vE > deyim artık.. diye bir kere daha kalkacak oldu.. Mecdi serileri, bağırdı: — Şimdi tokadı yarsin ha... e dayağının acımısı bilir mi- (Bir yıl. dız) İNiL SoC «— iy kadınlar dağda böy- le gezerler.. «— Tita; bd sarayın- da blum şüphe yok ki unutmamıştır.» ER müstakbel karısını kikati söyle: Yarın bu sma ir el uzattınsa, bu gi lokma lokma yapıp pmiairerimin atlarının ağ- zına atacağım! Parus e bir adamdı: Bana hayatımı e hükümdarımın karısında varsa, o gözü şimdi kendi iri Ky i, Mikerinos, e yakla- an Tita naya yer göstermiyordu.. Bakışlarından belliydi ki çek i. Mikerinos o g* nayı simi keleb me e ince ve zarif giyinmiş görmek is- tiyordu. Parusa fazla bir şey söy- lemedi. Davetliler Titanayı bu kıyafette görünce daha çok hoş- MM — Yaşı Diye PSİ mışlardı. Titana, ufak bir deeri insa- nın gözlerini dumanlandıran ve e ıztıraplarını gs ale Li bi a lendi EM iü ikili de giyip gelse, spa a ta görünse gene ayni i yapmağa muktedirdi. ei nos misafirlerinin Titanaya karşı çok saygılı davrandığını görünce derhal yumuşadı.. Fakat, Titana- nın gözü ne saray görüyordu, ne de hükümdar. O geri çok se- ven misafirlere karş: li kalk- — Sizinle son pak görüşmeğe geliyoru! Dima tir ravunu sağ elile lâmladıktan sonra, Saral ailelerinin önünde durmuştu. Firavunun veziri Anako ortaya atıldı: e yerin burası değil. mü elile Firavunun yanında boş duran koltuğu gösterdi. itana o gece göklerde ışıldı- zlardan daha parlak, sa- parçalarının ından görünen yanık vücudü, il gibi sağlam PN Kiz ve gergin baldırla- özünü uya- W acak kadar güzel ve cazipti. Davetliler bu a la kadı- na verecek ad bulamıyorlardı. — Dağların kızı.. — Ateşin kızı — Göklerin kızı.. Misafirler Titanayı bu adlarla çağırmağa sözle 1. ikerinos, Titanayı gücendir- diğinin Sa varmıştı.. Ayağa En Mz kadına ii yü“ rü gülerek elini uzattı ie “ydi gel, yerine otur, Ti sere rinos Md kolundan, ttu.. Yerine tu ve yavaşça si Meme ma- ie rma muhakkak sana tapacaklar YE e sonra başını biraz geriye çekerek şu sözleri ilâve etti. — Yarına kadar beklemeğe lüzum kalmadı, Arka salonda e e ema ve münec- imle Kefreni öldürmek- le hiz "bir alm gazabına uğ- Mısırı kurtaran ben değilim, sen- sin Titana! Mikerinos bu sözleri ilâve et memiş olsaydı, Titananın yüzü ülmiyecekti, Dağların koynunda eni mağa a Bariz vermiştim, dedi, m demki benim bir günah li i ğime inandın.. alde yanında kalıyorum. Fakat, bir şartla, Söyle Titana, bütün dilekler rini derhal yapacağım! Ben, yer- yüzünde sensiz yaşıyamam! Titana: kadar mühim bir dileğim re Mikerinos! Senden diğimi yarın sabah söylerim. Şimdi, davetlilerinizin neşesi arttırmak için, haydi emret te bi- ze iki ie Go en Dedi, u doldur. sürü ve Miydi ei sün bırsızlanıyordu. Mikerinos şarap dağıtan cariyelerden birine par- ğını uzattı: — nl bize şarap yer. cariyesi şâ“ rap aleni doldurarak vali tın po yere i Mikerinos kadehin birini Ti. tanaya sl delin eline ala rak davetlilere döndü: Kl Bi hep birlikte şa- rap içelim, ” Diye bağırdı. Salonda ani bir | kaynaşma oldu. Misafirlerin ö- nünde dolu duran kadehleri der. hal havaya kalktı: (Arkesi var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: