X 18 Mart 1936 (Baştarafı milini sekiideği 77 4. taraftan o Ji, 15 a öğle- e kadar bariz ak bi yorlar, ken- KE iel mey dü- şürüyorlar ve fakat ene ve yi Vi inde de zaman zaman isa- amg Kbzlamabz görülüyor- t saat ikiye doğru ve bi Mn Kuin Elizabet dritnotunut 38 lik toplarının ateşi eli Çimenlik ( tabyasının (okâmilen tahrib edilmiş olduğu diğer bazı dr a senli gö- rülüyor. Tam bu sıralar- dolu ve Rumeli tarafında bul «Hamidiye» bataryalarının ateş altına aldığı «B » Fransı: zırhlısında iki merminin infilâ kaydedildi Se sonra havaya ir duman $i ükseldi ve ge- mi yana esnada Fran- sız diğer il enin imdi dına koşarken İngilizler de hayret- ten ateş kestiler. Biraz sonra da bu Fransız zırhlısının yerinde yel ler esiyordu. Fransız. gemileri ekiliyor Bu fırsattan. arar ederek ka- ve di malarını bağlıy: iyi ni- şan a i n Türk toj Bouvenin imdadına ko- yapıştırınca Fransız fırkası yerini terketti, geri —. di, e buna mukabil l e zırhlısı e duran altı İngiliz ilerlediler ve Fransızların boş br raktığı yeri aldılar. Fakat mesai esini ve ei maneviyesi artan top- ç n atışlarından bu yeni gemisi daha fena vaziyetlere düştü, eta manevra ya hale gel- den saat 4 de mayene çarparak su aldı ve güç- Tükle saftan geri çekildi. Iki Ingiliz gen batıyor! ve Nihayet saat 3,14 Mi e en son olarak altıda da Ge İngiliz ilk evvelâ top âteşile hareket 18 Mart skin dn ekr zaferi rilerek ve sonra da ma s vriy Kelle ve ei rettebatları aim halleri üzere terkedildiler. şamın bilânçosu «Bouve, İr- rezistible ve Ocean» adlı üç zırhlı- nin batırılması «İnfleksible, Golois Soufren» adlı üç zırkılnın harb uğramışlardı. İti- lâfçıların zayiatı 800 insan, bizim- ki ise 103 kişiden ibaretti. (Yani düşmanınkinin takriben sekizde biri), Bu suretle 18 Mart sabahı iti- lâfçıların çok büyük silâh üstün- liğile a < sg hücumu bu- günün a tamamen iflâs etmiş ve Tü — Rİ en büyük bir zafer daha ilâve eylemişti. M. Şev meri tahviline Türkiye a Hemi İstanbul Şubesi Donanma vilâtı yaramayan. 16 Mart 1936 günü yapılan 60 ncı keşidesinde ikra- miye ve amorti isabet eden tahvil nu- maralarını gösterir cetveldir: Keşidede itfa olunan tertip numa- raları: 8. 767. 1400, 2120. 2884. 4188. 4532. 62 e İşine 7733. 9409, 9494. isabet eden numara lar: İkramiye TL. Tertip No. Sıra No. 1200 1400 so 300 9409 34 100 2120 16 10 767 5 10 4532 26 10 6213 56 10 1400 33 10 - 9409 3 5 9409 78 yi 9 7 5 2120 34 5 7419 67 5 2120 7 5 7733 28 5 6213 22 5 767 9 5 6213 2 5 2120 20 i daki tertiplerin Eve gös- için ee yele AKŞAM | Her akşam bir ref ni olmasını tercih ederdim. Hal- uki onun ismi sadece Fatmadır. Her sabah birbirimize tramvay- > he duk: iie benden bir aşağıda ya biniyor ve & aman Gi beraber iniyordu. Oralarda bir yerde çalı;- tığı > akkaktı. tefek, is parlak ba- U kışlı - kızdı. Fakat beni en zi- yade ahenkli e kendisine âşı işti iletçi karşı- sına geldiği zaman, iki kelime mi- ıldanırdı: Emi derdi. kelimelerdeki o kadar Se giderdi ki onun kısa e iş dalgalı saçlarından ai yn beli hulya ederdim. Ben, ayda mümkün oldu- ğ kazlar on ona sokulmi in yahut yakınında çalışıyordum. Hiç yakalıya- ağa, yanın- bulunmağa yhude bir çılgınlık e inal biletçisine sen bu ismini biliyor musun? di aynı ve pie ediyordu. Nihay en lime bir leri tramvaya bindi Ona Fatma iŞ hitab ettiğini tim. Bu isim art im Ye ma hâkim ol. sas Eminönü; benimle beraber tramvaydan indikten sonra, hiç arkasına bakmadan, gözlerini yü- züme çevirmeden, hızlı adımlarla işine gidiyordu. Ben onun adını mırıldandım: Fatma! Fakat bunu e Mai imi fuz ediyordum. Yanı asıl s kulacağımı bir türlü kasli remiyor- di hane bulamıyordum. Gi- im? Sadece dip te ne söyliyecekti ü tan başka bir şey rTamvaydan inerkin çantasın- dan gs mendil e İşlemeli ük b mendil. i mendilin yumuşak! Kalbim e ie bir hızla çarpmağa ba: Der! mahallebiciye girdim. Mendil lâvanta kokuyor- du. Onu öptüm ve caketimin cebi- ne koydum. İade etmek istemi- Gaib eşya yordum. Bir olarak kalbi- min üstünde saklıyacaktım. Ak- rı doya doya öpecektim. Şüphesiz ki Fatmayı rüyamda da gö i mesul tesi gün, e iner- ken, yüreğim çarptı. Fatma bir ari düşürdü. Bunu hemen yerden aldım. b mahallebici a koş dü müştü, Hemen ella yerden al dım, i kendim: du. ak lezzeti! Diye söyleniyordum. Artık kendimi cennette zanne- diyordum. Sonra, müteakıp günlerde yer- den onun pudra tüpünü, eldiveni- nin öteki tekini, kalemini, küçük para çantasını, ya- lancı taşlı bir yüzüğünü yerden aldım. F sabah tramvaydan inerken çantasından < dalgınlıkla bir şey düşürüyordu. Ben de alıyor ve ce- n, hız- kendisine seslenmek ce: dimde bir türlü Ürmir dum. İşitecek diye korku, avaşça: ” — Fatma! diye mırıldanıyor- Ceplerim Fatmanın kaybettiği eşya ile dali idi. Akşamları evde onları bi seyretmek ve büyük bir Miz iş Bir pazar Beyoğlunda Galatasarayın köpesini dönerken Gemi onunla karşılaştım. rmızı kesildiğimi hisset ika mi dudaklarımdan bilâihti- yar fırladı: Fatma! O yüzüme baktı, güldü, durdu, gene güldü. Ben kekelemeğe fa edecektim. Fakat birdenbire karşılaşınca o kadar imi ei ki... dak O söz“ berenin altında mânalij ı a yürüm. m lerimi dinliyor, Dn a beni mânalı e mütebessimdi. a bağlanma de mi Bu, ei : belli idi i Yü onun j manına tad el Fuari yiz ; kaklarda idik, Bütün cesaretimi toplıyarak hızlı bir hareketle ki disini öptüm, Oni a F şeyi söy yeğ Pabileceğimi itiy'yeli; zannet mezdim. Âdeta rüya a gibiydim. Her gün Gİ beraber gezme- ye yemin et sordu. da Ben bir şey anlamamıştım. Yü- züne bakıyordum, O bir kahkaha .j 'Tramvaydan inerken düşür. düğüm Ji hepsini eğ Me ela Bir gün ij ne iade etmek içi mahsus dü- şürdüğü şeyleri sakladığımı, hat ia eli defterini bile tanzim ettiği- i, kimseye vermediğimi ona tea min ettim, edemez hale geti- ii meme ve ve nisa beler, köylülerin isini elinden alıyor ve kendi! i zorla sürgün- lere gönderip mallarına bu suretle ea «Fame en geniş manasile rem kr Ge GE ia halâskârın ıma bir k fısıldamak een gösteren Bir adam vardı: Ani moya şi O. Bu adamuzun yıllardanberi Karnak valisi idi. Ondan önce de Keüpsün ehram nazırı olarak binden fazla esir ve işçinin ba: ve da bulunmuş, kütleyi idare et nin sırlarını öğrenmişti. Yabancı elçiler e rl ni firavunu tebrike geli AA ko bir aralik bilmedi Kala a iğildi: «— Esirlere ve işçilere hürri- yet verdiniz; onların oztırabını iL ÇOCUKLA ARI a tarip Tefrika No. 9 hemi 1., Fakat, niden bir takım — Biraz önce bana n: demek istemiştin Diye sormaktan kendini ala- madı. Anakonen şeytani zekâsı bü- tün inceliği ve bütün derinliği ile irlere ve- m kargaşalıklar Ekli inden endişe 9 ord. Ben bir te lağa çobansız e Ak- e Mae mağ İrili şam üstü hiç biri geriye dönme- Da Hex bip e tarafa dağılıp ü bırakırsanız, gi- Di e m Uçurum: e et dimi mabvolur. dedi. ikerinos kaşlarını çatarak ba- şın salladı: — Ya sürünün çobanı aklı ba- şında bir adam olursa?.. — O zaman meralar kuzularla dolar, sahipleri ve yur- dumuzda aç bir ferd kalmaz. halde ben bu sürünün ba- acağım, onlari > şından z ve çorak dsi düş- m kurtaracağım. Yalnız sü- rüsünü güden ve üren bir ço- ban olarak kalemi ğım! Yurdumda mahsuldar an bşr cağım. Haydi Anako, gi e Me sırlılara, kendileri için a dü- şündüğümü anlat! Ikinci kısım Mikerinos Mısır tahtına oturduktan sonra... i hü ları tebrike gelen İm ei Cizede yabancı bir kimse kalk mamıştı, Mikerino: sani turduğu gün- denberi Mısı elimi şenlikler şen ve hür, bütün esirler Ye see kavuşmuş, gülüp lele Aradan aylar geçtiği de e zede yeni firavuna kai len tezahüratın ardı, arası kei miyordu. Bir akşam Cizede birdenbire hr kıtlığı baş göstermişti. <8 gidenler eli boş dönüyo: ırıncılar: — Unumuz bitti.. Un gelmiyor ki in Metil , öMzirelik