7 Şubat 1936 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

7 Şubat 1936 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

7 Şubat 1936 AKŞAM Sahife 9 güme. Her akşam bir hikâye İ Erkek onun göğsüne başını da- aralarında hiç bir sır bulunmama- dır, Şimdiye kadar ondan gizle- diğime ez ettim. Her şeyi söyle- Meli idim... Kocasını mu uyandırdı- ğini vaka ediyı ye Kocası, Sözleri kapal, d — Ne var? veli ben biliyorum. — Kayır, bilmiyorsun! Gerçek, kocası hiç bir şey bik Mmiyordu, Ona, bir roman anlatır gibi, een tarihini şöy- k hikây, i imi eğe ele Ben kocamdan Ayrılmış bir genç kadındım. Ca- Rum emk Hiç bir arzum irriyetime kavuş- Maktan Seakelide mesuttum, Ne- teli, canlı, geveze idim. Beni her tarafa davet ediyorlardı. Haziran Ayında, Vernâcheler bizi bir va- Pur seyahatine davet ettiler. Kan- n kalktı Yunanistana doğru Yol almağa başladık, Bunların arasında #ziz dostlarımdan Clarisse de bu- uyordu. Beni hiç çekemez, her halimi kıskanırdı. İtiraf ederim ki ona ei ben de ayni hissi taşı- y arım düzine kadar da davetli” ne vardı. adaya benzer, ve pek mahdut, küçücük bir ada, Orada ne varsa Merk e *tiaeli, re yı Paha olsa idik İlimde sen iz dan sirri oluyordun. Bun- len a kızmıyorum. Bu- atlı ben de... e f âyenin sonunu dinle, tu üçüncü günü fırtına a Deniz azmini a WP dur. an küçük yat mi yarım düzine kadar | kibaylız z ığından dok Remil Bi. ie ema SIR zim pijamalar birer birer güverte- den çekildiler. Herkes na çekilerek yatağına uzanıyordu. Kadınların hepsini deniz tutmuş- tu. Yalnız Clarisse ile ben müstes- na idik. Bundan ne kadar gurur duyuyorduk, bilsen! Öteki kadın- lar aşağıda inleyip sızlarken, hıç- kırırken benim rahat rahat güver- tede gezinebildiğimi gördükçe içimde büyük bir iftihar hissi ka- barıyordu. Benden başka bir de Clarisse vardı. Erkeklerin ei ei eniz vi İma rahplki kamarası la ey- emi kalanlar bizi sabri ediyor- dunuz, bize şaşıyordunuz. Çocuk luk; alıklık > a bu a İeriniz be: j Bir Fransız hikâyesi j cudüm kırık kırık olmuştu. Sen bana: «Hele şükür, diyordun, si- zin de sözlerimden müteessir ol- mağa başladığınızı görüyorum. ilk defa olarak beni müstehziya- ne gülmeden, dinliyorsunuz!» Be- nim gülecek pi mi km İçim- den düşünüyordum: «Limana var- mağa daha iki ai İnel z ka- dar dayanamıyacağım galiba!» Sen söylüyordun: «Hiç bir zaman bugünkü gibi söz söylemekte beni serbest bırakmadınız. İlk defa o- larak, Yanımdan. savuşmuyorsu- UZ» «Bura- dan Ki an mn belki...» Sen söylüyordun: «Madem ki bu söz- du. Re ei du. Ka- dınlar işte li Vapurda eniz tutmıyan yegâne kadın ben olmak e Halbuki Claris- se de vardı. Bu benim keyfimi ka- çırıyordu. Ah o da dayanamasa, ben yapayalnız kalsam! emi fırtınadan kaçıyordu. Ver- nöche hanki limana in olsun iltica etmek için emir vermişti. evvel limana e isti- yordum. Gözüm onda idi. Şimdi biraz yorgun adımlarla dolaştığı- nı görüyordum. Rengi solmuş gi- bi geliyordu. Bir aralık bir şez- longa uzandı. Bu, deniz tutması- nın başlangıcı mıydi acaba? Ben onun haline dikkat etmek için ya- kın eye Se oturdum. Tabii, sen beni gi EZ baş geldin. Bu senin a bir köşe- de yalnız sıkıştırmak kabil olunca fırsatı hiç kaçırmazdın. Hemen aşktan bahse başladın. Vern&che yanımızdan geçerken; — Kaptan iki saate kadar lima- na varacağımızı söylüyor, dedi. Sen bana akştan bahsederk. benim gözlerim Clarissede idi. Birdenbire alnımı soğuk bir ter kapladı. Ah, demek beni de öte- kiler gibi deniz tutacaktı. Acaba Clarisseden evvel mi hastalana- caktım?. Bütün irademi toplr yarak kendi kendime emir veri- yordum: «Hayır! Hastalanmıya- cağım'» Sen de, şekerim, bana bu nie emi bahsedip duru- yord Mübediği şeyleri tahlile çalı- şıyordum. Başım ağırlaşmıştı. Vü- Mi ağa. Mi adile irin learn Hiç biri değildi. Ben hiç a Sl iki sa- at daha e dayanmakta baş- ka bir şey Bir aralık, coştun, kendin geçtin, bana doğru iğildin. yep yüz üzüme sürüleceği zaman beni öpen bayaa anladım. kalksaydım, fazla bir harekette bulunsaydım... Felâket muhak- kaktı! Onun içindir ki beni rahat rahat öpebildin. Sonra sana sek sakin: «Beni bırakınız, rica ederim». dediğim zaman, bunu beni kaplıyan heye- canın şiddetine hamlettin. da, senin hareketini görerek ba- şını çevirmiş olan Clarisse artık denize dayanamadı. O benden ev- vel fırtınaya mağlüp oldu! Sonra, limana girdik. Daha son- ra da seninle evlendik. Bu zaruri idi. Beni öptüğünü herkes görmüş- tü. Ben seni evlendikten sonra sev- meğe başladım. O sıra- İşte genç kadın, sevdiği kocası- sinı seviyordu, onu evlendikten sonra sevmeğe başlamış olmasının ne ehemmiyeti vardı? Şimdi onun başını göğsüne dayıyarak saadet içinde uyuduğunu görüyordu. Ko- casının izzeti nefsini belki paralı- yacak bir hakikati ona ğe ten ise susmanın a mü- nasip olacağını besi ve onu uyandırmadı. Hikâyeci Orta avrupa tarafı birinci sahifede) bil oluğu da anlaşılmıştı içük itilâfın lekeli rip ri tahta avdeti hakkında bir karar vermi- yeceğini temin ettiğinden anlaş- e en büyük engel ortadan Ikmıştır. gazetesinin haber aldı- b mü: vam edilecektir. Avusturya ile hu- duda olan bütün devletler bir kaç hafta sonra bu şehirde toplana- caklardır. Bu toplantıya Türkiye ve Sovyet Rusya da davet edile- pa irilmesi ve icabında Milletler cemiyeti paktı- nın İ6 ncı maddesinin tatbiki et- rafında görüşülecektir. Milletler Cemiyeti paktının 16 ncı maddesi sulhu bozan devlete karşı alınacak tedbirlere dairdir. B dlenin dah, wedel t lendirilmesi isteniyor. İngilterenin de buna muvafakat edeceği sanıl- maktadır. Orta Avrupa hakkındaki anlaş- madan sonra şarki Avrupa ve e tün Avrupa hakkında bir an- laşma yapılacaktır. Italyan ve eliz ie aris 6 (Hususi zeteleri Paristeki eyni mü- nasebetile bazı İtalyan mahafilin- de görülen hoşnutsuzluktan bah- sederek bunun yersiz olduğunu kimle Joumal gazetesi yaz- makalede diyor ki: ire anın smmeli Adiryatik Si an Yugoslavya, orta Av- pada küçük itilaf ile birlikte ha- ei etmektir. İtalya bunu yapa- cak yerde iii takildı kaldı. Bulgaristan her taraftan çevrilmiş bir melike olduğun- dan elinden hiç bir şey gelmez.» Fransız gazeteleri Bulgar kra- lının Paris ziyaretinden bahseder- ken Bulgaristanın da şimdiye ka- dar takip ettiği politikayı bıraka- rak Milletler Ta ve müş- terek emniyet esasına daha sıkı ir bağlılık lir başladığı- nı memnuniyetle yazıyorlar. ça orta Avrupa işinin halledilemi- yeceğini binaenaleyh Habeş har- inin bitmesini klemek a geldiğini söylemiştir . tarafı birinci sahifede) Cemiyet reisi Ziya Sönmez düny bir e şunları söyler iştir minönü kaymakamlığı 100. kilodan fazla yük taşıyan hamal markalarını alarak kendile- ların esas tutulmasından istifade ederek her Kaba mümkün olduğ kadar fazla mal mere istiyor- lar. Bu sebeple çuval ve sandıkların Meisnin Meger. 125 kiloyu buluyo: Sıhhiye sililörlüzü 100 kilodan fazla taşımağı yasak ettiği halde belediyenin hamel tarifesinde 100 IŞ i kadar ağırlıkta yükleri taşıyabi- Ke Buna müsâade edilmesini istiz Bu, vaziyete de uygun o! caıdan kolaylıkla tatbik edile- bilecekti: 2 vardır. Belediyenin halinde de va- ziyet böyledir. Hal dahilinde ta- #ınmasına müsade edilen bir yükü iskelelerde yasak etmeği doğ bulmuyoruz.» Cemiyet, belediyenin hamallari derek ticaret odasına müracaat etmiştir, Şimdiki iş tevziatında takip edi- len usul bir in yi erek gün- de 3-4 lira bazılarının öcal ye AE parasini çıkarmalarını mucip olduğu, bu iş- leri cemiyetin tanzim etmesi Tözüm Sk ileri sürülü yet âzalarının Bi a bu Mille diledikleri şekilde hak ledilmediği takdirde cemiyetin es nafa faideli olmasına imkân kal- mıyacağını, feshini teklif edecek- lerini söylüyorlar. Büyük bir Fransız a ü öldü lis 6 (A.A.) — Fransız aktör lerinden Charles le Bergy, ölmüş- tür. Kendisi komedi Fransezin — ki sosyeterlerinden idi. NiL ÇOCUKLA İskender Fahreddin İtananın vücudu dayaktan çü- Yen aş sağı Aslanlar arasında kıvranıyor- Günlerce gözüne uyku girme- AZ yere otursa, demir kafes- lanlar, parmaklık arasından uzatıp genç kadının Mn €r bir parça koparmak isti- saray bodrumlarında mü- ia inlemekten ve çırpın- “vinç > olursa olsun, vekili harcın me söyliyeceğim, ri na bir köşeden bir bar inığı Bes olup biz teş buk öğrenec o örme en fala kli Yak, sabah vezirden yediği da- Ken di canından bezdirmişti. uu mırıldandı: kg, Mik har. 98 şimdiye mezi ve- #rcının evinden elbette mi Tefrika No. 54 RI | ka bir yere kaçmak fırsatını bul lmak ceresine ei yeni yükselen güneşi -gi — beni ye ey ulu tan- rım! Diye yaka oi ondan aşka güneş'e tu.. ve hem topra- ğın üzerine yuvarlak bir ye çiz- di.. nlıkta ari tavırlarla birkaç kerre güneşe doğ- eğildi, doğruldu.. sonradan bir- den yere baktı: Prensim kurtulmuş.. Di ye söylenerek geriye döndü.. eski yerine geldi. Bodrum kapısı açılıyordu. İşkenceci cellâtlar tek- rar kamçılarını sallıyarak: — Titana., seni hükümdar isti- yor! Diye bağırdılar. Kapının önünde sıra ile iki ta- rafa dizilmiş elliden fazla kargılı aklarının üzerinde sallanarak mu- hafızların arasından geçti.. Üst kata çıktı. Kefren tahtında oturuyordu. Hü- kümdarın yanında uzun beyaz sa- kallı birkaç saray sihirbazından başka kimse yoktu Kefren sordu: ikeri muhafız vardı.. Titana titreyen ba- Gi ve Nutun nere- i affe- ye gittiklerini söylersen seni .İ deceğim! Neden inad ediyorsun? Onlara yardım edip de ne kaza- enim sana neler va- dettiğimi hatırlamıyor musun?. Onları saklamakta israr edersen, sihirbazlarım ve müneccimlerim ikisinin de izini bulacaklar. O va- kit seni aslanların ağzında parça- latacağım!. Titana, Mısırı kurtaracak olan Mikerinos gibi bir genci ai bir cevap vererek iztiraptan a ulema istedi — Mikerinos, ben yatarken kaç- mış, dedi, akşamdan kaçmağa ka- verdiğini sezmiştim amma, ne yapabilirdim? Bana Nil boyundaki vekili harcının evine iltica edece- ğini ağzından kaçırmıştı. Firavun hiddetle bağırdı: — Sana bunu akşamdan söyle- di de neden rakiplere haber verme- in?. Gece rahipleri nerden göre- bilirdim?. Zaten Mikerinosun söz- lerine inanmamıştım ki.. mabet mezarlığından cinler bile kaça- mazlardı. — Keüpsün mezarındaki şar: ları içmişsiniz... Bunları olar ai da getireceğini düşünmediniz mi?, — Ben şarap içmedim. Onlar içtiler.. — Sen in e iç el mıy- dın?. Neden mâni olmadın?. — Mikerinosa ben söz geçirebi- lir miydim?. Gece gündüz içiyor- dü Günak olduğ ölelim B tün mabutlara i — Ya öteki sersem?! O dai ME yor mıydı? — Evet.. ikisi başbaşa vererek küpleri boşaltıyorlardı. Kefren yumruklarını sıkarak ba» gırdı: — Adamlarım şimdi vekili har- cın evini sarsınlar, Mikerinosu ya kalayıp buraya getirsinler. Saray muhafızı bu emri alır ak | maz maiyetindeki askerlerle birlik- te hemen yola çıktı. Titana o gün saatlerce Firavu- nun yanında kalmış! Kefren yanındaki dışarıya çıkardıktan sonra, genç kadını dizinin dibine çağırdı: — Seninle biraz gizli konuşmak istiyorum, Titana! Sen çok kurnaz, çok anlayışlı e pm Bana hakikati söyler in: Mısırlılar Denli emin değiller mi?. Mi- la mı seviyor- sihirbazlari lar?. Titana şaşırdı.. müşkül vaziyet- te imal lip iravuna ati nasıl

Bu sayıdan diğer sayfalar: