0 Kânunusani 1936 Vi ii 57 Te 0 e ri Ve ş NE “) a ” © -— Radyoda spikerdir; buraya sesini dinlemeğe geliyor.. | Manas. | Hesap pusulasını aldı. Okudu. Fanile 10 lira, Mendil 6 lira. Ço- rap 3 lira, keza 3 lira.. git bakalım anla da gel, dedi. Kocası mağazaya gitti, hesabi gördü, eve döndü. Karısı sordu: — Kezanın ne olduğunu anla- dın mı? — Evet. Ben enayiyim, sen ke- za.. Sebebi İki sarhoş durmadan içiyorlar- dı, Biri: — Birer kadeh daha, dedi.. — Hayır. — Nasıl hayır. Senin hayır de- diğini ilk defa duyuyorum. — Bu doğru. — Sebebi?. Hasta mısın?. — Hayır, yeni eve taşındık, he- nüz merdivenlere ayağım alışma- dıl... — Erken kalkmak her zaman faydalıdır. Meselâ erken kalkıp sokağa çıkan biri, yolda bir deste para bulmuş. — Parayı düşüren ondan daha erken kalkmış amma... Doğru sözlü Bir gün bana fena, acemi bir | Birini okudum ve dedim ki: muharrir geldi. Böyleleri her gün gelirler, Ya neşredilecek hikâyele- Tİ, romanları veya tabedilecek şi- irleri vardır. Bu gelen de bir defter uzattı: — Hikâye, dedi. — Yal... — Evet. Fikrinizi sormağa gel- dim. Eter göze yalnız peşin para m alınan şeyler görünseydi... iz wi) W Eğer sende biraz irade < — Hikâyeniz çok fena ve daha iyisini de yazacağınızı zannetmi- yorum. — O halde hep böyle fena hi- kâyeler yazacağım. — Paranız var mı bari?. — Fakirim, — Bu kâfi değilmiş gibi bir de üstelik fena muharrir olacaksınız. Akrabanız var mı?. — Var, kuyumcudurlar. — Size para verebilirler mi?. — Evet. — Onlardan bir miktar elmas isteyin, aya gidin. Yolda Amerik: fena hikâyeler yazarsınız, to- Bu muhavereden on sene sonra geldi. Hayli para kazanmıştı. Ba- na defterini uzattı: — Zenginim ve hikâye yaziyo- rum. Göz gezdirdim. fena... — Fena, dedim, fakat madem- ki paran var, artılr fena yazı yaza- bilirsin!... olsaydı, benim bü kadar ata yememe mani olurdun!... — Işin romantik tarafını mahvettin !.. Sahife 7 AZ KOYE BEİ NN ) GE SA zi Lİ OZ 7 fabrikatörünün resmidir ! Muallim: — Annen babandan 5 liralık bir şapka, 10 liralık bir iskarpi kırk liralık bir manto isterse, ne tutar?. Talebe: — Babam istediklerini alma- yınca annem kafa tutar!.. | Kuşların yuvası | Fena bronşit olmuştu. Sıcakta an oturacak, sıcak şeyler içecekti. İki kişi konuşuyorlar: Bir si ziyarete gittim. Bir a m e e e e de ne göreyim, soğuk, buz gibi süt gökyüzüne 7 içiyor. Beş — Yahu ne yapıyorsun?. Dok- tor sana böyle mi tenbih etti. Has- talığın bütün bütün artac: — Hayır hayır, bir şey olmaz. — senede: — Nereden biliyorsun?, — Beş senedir: — Olur, insan boğazı ağırırken böyle buz gibi süt içmez... Südü ısıtmak bu kadar güç mü?.. Soba- nın üzerine koy.. — Ay, sobada yanmıyor. Yoksa yakmağa üşeniyor musun! Dur ba ayım, Sobaya gittim. Dostum yalvar- az — Rica ederim sobayı yakma, — Saçmalama.. Kirbiti çaktım, çıraları ateşle- dim. Dostum haykırdı: — Dur sana doğruyu söyliyeyim. — Ne doğrusu?, — Soba bacasının yanıbaşında kuşlar yuva yapmış. Yuvada yav- rular var, Sobayı yakarsam duman tütüyor, kuş yavruları rahatsız olu- yorlar. Yakma sobayı!.. EB, ki — Açık pencere ile yatma- nın encamı büdar işte.. m Hicr ğema Burası 86421. Teşekkür ederim, evimdeyim, — Allo!.. demi | |