© 19 Kânunusani 1936 Mirim. e SAM Benimki de tersine... Yazan : NECDET RÜŞTÜ a bay Galibi: tapkı bir b ei der, yarak e me be Münakaşaya başlar, sulh olmaya yanaşmaz!.. lem amala araya, Sözünü, dün; size, Toprağa toprak diyor, deniz diyor denize, İki kere iki - dört. Benian Karaya kara diyor, Galip gibi ii” — inatçılık etmez keçi gibi Kime —aGüzeldir sesi: 7 ışıklar sererken bize vim geçmi Diiyorlam ağlarım, yn ve Galip gene abilr; li. n aKargayı belki bülbül sesine!.. ein ona mia Bir hüzünlü hıçkırık. ense diyebilirim: iel paslı irki “e der Gl ökür'üi ei severim 8poru, «Bir vakitler kırmıştım ben kürekte iş «Çelik kollu gençlerle yılmadan ettim yarış, Galip alaya inn de tersine: ir yapılır E yarışlar her sene, esrarla çağırırlar. Bu, boş sözle «Yarışı seyrederken, çünkü e ai «Esirler çekiyormuş eskiden kayan sıkar, ler: ei ili başında! pi anlatırsan sözünü kabul eder, Çıkmıyan yola sapmaz, bildiği iie i «İnatcılıktan vaz geçi.» diye, emi Öteki hiç durur mu: Gene palavra ves Onların sözlerine ei Kalağımızla duyup, gözümüzle görelim, Baha söze başladı: —Çok severim ilk güzü, «Sanki doğdu sanırım ben li «Ne tatlı, ne güzeldir haziran Edi #Yüzümüzü en rüzgârın dudakları, «Tan yerleri ağarır, sonra yükselir güneş: «İri bir elmas gibi göklere gelir güneşli. «Yaprakların gece vi ü «Sakalar, isketeler «Yaz gününün bulunmaz cennetten farkl.» “şi Galip bu.. Pr Mutlaka şu cümleyle gene atıl —a Benimki de tersine!.. seed «On yıl yaz görünmese, onu bir kere anmam: «Yanar kömür oluruz, dünya sanki bir ocak, «Basar iğrenç bir sıcak, tata bee ii «Manasız çiçeklerle yaz kaplar sağı, solu, i toprak olu!. «Pis toprakları örter.. Ben çok ni «Hava soğuk ta söz mü?.. ei p sa «Bu ne büyük hizmettir: Elindeki «Hayatı kurtarırsın operasyon veye a) Galip, bir sert bakışla, gene ger. —« Benimki de tersine!..» diyerek söze başlar!.. Gene herkesi boğar eğ sürü palavraya, Her kafadan başka ses.. Oda çk —3— Baha bir gece gitti karısile baloya, edecek, içecek doya Dans edi şampanya İç: Bu, yılbaşı gecesi, biraz ape ME re be Erkekler simokinli.. Herkes güzel, yim di cazbant, Tamam balo: Şampanya, dans, reyi Fekat o an Galibin Sima mii bir imal belirdi, — çer Mai de yalandır, «Sen, bu saçmalarınla, git ELİ Baha sonra bir ciddi ahenk verip sesine, Dedi: «Fakat bu sefer: Benimki d Krl mıştık. Ji akşam bir hikâye j — Numara 74, numara 74! Kürk mantoyu 74 numara ka- zandı. seneki matbuat balosu, ter- tip edilen piy. en pek parlak olmuştu. Piyangoda çı- kacak Dizon kürk mantoya bütün kadınların ağzının akalin piyango vakti iepesiiie bekleni: rdu. yol Kürkün 74 yer > işitilince herkes bir kere daha tiyaten kendi numarasına <a Kazanamıyanların ağzından te- essüf sesleri yükseliyordu. Fakat 74 numaralı biletin sahibi bir tür- Il görlmüyordu, Sah- neden sesi büyütücü âletle bir muharrir avazı çıktığı kadar hay- kırıyordu. Fakat hiç kimse müra- caat etmiyordu. Piyango düşen biletin sahibi Ekrem dışarıki salonda, tenha bir öşeye çekilmiş, elinde cigarası, sinirli sinirli düşünüyordu. İçeri- de piyango çekilse değil ya yan- gın çıksa, kiyamet kopsa duya- cak hali yoktu. Handandan al- dığı küçük bir pusla onun aklı- işti . «Ekremciğim, diy: ne akşam matbuat balosuna gelebi- leceğim, ne w— t beşte si na gelebileceğim. olacak hayırsız bana bir kürk manto al kış kıyamette kürk mıyı u OMEEGENE sokağ ıp ta rezil olamam ya! İnşallah bahar ol- sun, çiçekler açsın, o zaman bu- huşuruz!» Handanın kocasi Fatin 74 nu- maralı biletin e olduğu- nu biliyordu. Ekremi de baloda örmüştü. Onu aramağa çıkmış- . Nihayet köşede a mine İsi ce hemen yanın — Ne yapıyorsun ola ir dedi. içeride kıyamet kopuyor. Dizon kürk manto sana çıktı. — Yok, canım. — Vallahi sahi. 74 numara sende değil mi? Ekrem kürk manto sözlerini işi- tince, birdenbire zihninde bir şimşek çakar gibi oldu — Bana bak, Fatin, dedi. Eğer dediğin gibi kürk manto b. mışsa beni e ei ziyade ka- rını em m — ei Bileti ortaklaşa o al- Kazma kuyuyu... w — Yemin et baki — Valihi öyle! Hem e gizli bir anlaşma da vardı. —0O! Karımla gizli 'da yapıyorsun demek? oş eve, karına müjde ver, İşte bilet, ei Ekrem son derece keyifliydi. Dün akşam birdenbire bulduğu ya dolayı kendisini tebrik ediyordu. Doğrusu cidden bü- yük bir zekâ eseri ie derhal bir yalan kıvırarak Fatii yutturmuştu. Şimdi zihninde ie sap eri şe a karısı üjde ü. dan akal | bir aga MN Sabahleyin er- almış sağa Artık öğleden sonra e di Handan bin beş yüz lira Pe de bir kürk manto içinde kendi- sinin kapısından içeri muhakka! girecekti! Tam saat beşte kapi çalındı. hemen yerinden fırladı Biraz kolonya sürünerek kapıya koştu. e büyük bir helecan vardı. O kadar zamandır peşin- de dolaştığı o lâtif kadına ni hayet malik olacaktı. Kaderi kendisine hazırladığı acı oyun hiç aklına bile gelmiyordu Kapıyı açtı: — Vay, sen misin? t, Ekremciğim. Sana bir şey aka geldim. — Gir içeri bakalım. Hayır a? — Sen Hi na yük ikramiyenin çıktığımı söyle- din mi? — ar. ecedenberi kendisini. ile ki söyleyim. — Oh, çok şükür... Çünkü ak- lma bir şey geldi. Bilirsin huyu- tasavvur edemezsin. oGalibey götürdüm. Galibeyi bilir misin? — Hani şu balete çıkan » Pek iyi düşünmüş cağına emindim. 'p bir arada yemek — Kiminle beraber? — iz canım! iki Son yalnız ilen keyfet. söylüyor, hem Fa- tini İetekikik ister gibi antreye doğru itiyordu. Haydi edepsiz, herif! git eğlen, çapkın, ayet Fatini e dışarı et meğe muvaflak o Bir kaç BA sonra gidenler, Galibenin menzli meşhur Dizon mantoyu gördüler, Herkes piyangonun çık. miş olduğunu bildiği için, derhal le münasebeti olduğuna Hlmmitilm; TAN 1000 kuruştur. Adres tebdili için yirmi kuruşluk beş pul göndermek Merndii vval 24 — Kai 78 kşam Yatsı 146 di ei 17,09 18,46 İdarehane: Babıâli civan Acı k, Baha eğ vee açar: İskender Fahreddin — Amcamın peri Fe Bem dunden büyük iy de çabuk ve e —— Evet, biz de ge taşlar ay getirilmiş. hazır amın gisi a ibi ei Başrahip çok zeki bir adamdı. Mikerino: emi gelmediğini anlamakta die Yaram ın reyi sorulur! man, oveliahdin özle içine Bek gülümsedi: — Babanızın bıraktığı tahts © ik sırası sizin değil miydi, Izensim? iL ÇOCU KLARI Tefrika No. 35 — Evet, 2 benimdi ama.. Babam öldüğü ben yanın- da değildim. Sr kaybettim. Amcanızla aranızın açılma- ru, oturduğu taht- tan — ii eiedeyin e ee var mı? Biliyor- sunuz ki amcanız İen çok kuv- vetlidir. — öyle m aldanıyor- sun, İs Ben ondan daha sı bu iie ye eri — Evet. — 'Ne vw askeriniz var? — Yüz binden fazla. Rahip gülmemek i için önüne ba- karak cevap verdi: — Bu askerler gökten inmiş ol- malı!.. — Hakkın var! Gözünle görme- göstereceğim! vip Prens Mikerinos (Keüps) mabedinden nasıl uçtu?! ii rahip: — Çok yoruldunuz, ee ie tirahat ediniz de size eh- amın zemin KAH min ii göstereyim Diyerek, prensi katına sadirmek isti; Tasman bütün rahiplere iş ba- şına geçmelerini, mabedin her kö- şesinde prensin sıhhat ve muvaf- akya için dualara başlanmasını koni alt iyordu. — mretmişti. e kini her taraftan, kulağı- na akseden hazin sesler işittikçe, mabedin uyuşturucu havası için- de kendinden Si yendi baar yavaş merdivenlerden nerek mabedin altındaki mezar- ğa varmışlardı. En başta Firavun Keüpsün me- zarı görünüyordu. ikerinos: abamın mezarini zi- e ke Fiüniie verdiğin için çok memnunum, Tasman! Diyerek Keüpsün mezarı önün- de iğilmişti, Biraz ötede kendisi ve kız kar- deşi için de hazırlanmış iki boş mezar gördü., Tasman: — Babanız sizi de düşündü Öldüğünüz zaman gözünüz arka- da kalmıyacak! dedi. Mikerinos bu sırada duvarlar- daki yazıları gözden geçiriyordu. Buraya indiğine pek te pişman olmamı: asınin yaptırdığı bin Mısırda ondan e görmeyen yoktu. Mikerino: radaki mezarlardan rel zaman genç veliaht hayretle du- agi bükerek ezilip lam . Ne de olsa Keüps asıydı. b aptırdığı aile Mem örnek Mısırda bir prens için ayıp sayılırdı. Mikerinos duvardaki kitabeler- den birinin önünde durdu.. Yük- sek sesle okudu: «Benim tahtımda oturanlara el ve dil uzatanlar bütün mabutla- X— > i göğün bütün lânetleri onların üze- rine yağsın.» Mikerinos başını sallıyarak gü- lümsedi. Biraz daha ileriledi. Bir Başl 1 evhanın önünde durdu.. Seslen- i$ e. — Buradaki ince yazıları oku- yamıyorum, Tasman! Levhanın | altında Keüpsün im He r, oku Mikerinos Va sözleri rkasında ki: kında değildi. Cevap alamayınca aşını çevirdi.. eydanda ne baş rahip vardi. Ne de başka rahipler. a me geriye dönerek: esin Köşelerde yanan serptiği ışıklar, mezarlar ü üzerin dalgalaniyordu. (Arkası var)“ si ii