Tokat şehri son senelerde çok güzelleşti Yumurta 40 para, taze iz tavuk 12,5, et 15, 50 za ine Tokat (Akşam) — Tokat bir ö bir kasabadır. Etrafı yeşillik, bağlık, bahçeli Tokadın meyvalarının — methini işitmeyen yoktur. Tokatta geçin me ucuzdur. Ayda 25 lira den bir aile pek Yumurta kırk para, tavuk 12 bur çuk, koyun eti 15 » 17,5, taze te- yeyağı 50 - 60 kuruştur. Sebze ve meyva da ucuzdur. Şahrimizdeki evler, 2 - 3 sen& evveline kadar hep kara idi. Vali- mizin teşebbüsile bütün binalar beyaza boyanmıştır, — Belediye Meydan çarşısında bulunan dük kânların bir kuamına istimlâk ede rek yıktırmakta ve büyük bir mey- darlık açmaktadır. Bu suretle Köprübaşından bakılınca Atatürk heykelini görmek kabil olucal İlk baharda Dökmetepe denileni yerde bir mümune köyü inşasına, başlanacaktır. Tokat şehrinde ve civarında hümmalı bir faaliyet göze çarpmak tadır. Bu şekilde çalışılırsa, Tokat bir kaç sene içinde çok modern bir şehir olacaktır. Tokatta orta mekteb talebesi ıda muntazam izci teşkilât vardır. İzeiler geçen seneler Er ban, Niksara seyahat yapmışlar. dır, Bu kasabalarla Tokat arasi 60 - 70 kilometredir. İzciler bu mesafeyi, ağurlıklarile bereber ka. tektikleri halde hiç yorulmamış. lardır. Önümüzdeki yaz daha bü. yük seyahatler tertip edilecektir, Tötün tohumlarını ıslah Maltepede yeniden inşa edik mekte bulunun (tütün tohumlerini islâh enstitüsü) nün inşaatı. bite miş ve lâburatuvar dairesinin te- sisatma başlanmıştır. Bu iş te yan bir arada görünüyorlar. Bir talili Büyük ikramiye çıktığını nasıl haber almış? Bay Haltd Taşova Niksar (Akşam) — Yılbaşi pie yangosunda büyük ikramiyeyi ka- ganan biletin bir parçası Niksar. da huni muhasebe refiki Halid Taşovada idi, Bu genç ikramiye- sini almışlır. Kendisile görüştüm. Bana dedi ki: — Yılbaşı gecesi bir kaç irka- daşla tokantada hem konuşuyor, hem radyoda bilet numaraları dlaliyorduk. Bir biletim vardı, fakat numarası aklımda değildi. Biz konuşurken birden bire tevzi #nemuru geldi. Ellerimi tuttuseTeb- rik ederim, beş yüz bin liralık aileme» dedi. İptida inanmadım. Sonra mesele anlaşıldı. Şimdi memuriyetten çekilerek Hearet hayatıma atılmak miyetin- deyim. Uşak (Akşam) — Uşak Turan klübü gençleri bir müsamere vererek (Tırtıllar) piyesini muvaffalayetle temsil etmişler ve balkın allaşlarını. toplamışlardır. Resmimizde, gençler sahne kıyafetlerile Yafanbul maarif müdürü bey Wevlik, talebenin kahve, gezine Xe barlarda dolaşmalarının önü- Be geçmek için büyük bir gayret. le çalışiyor. Uç dört günde bir mekteb müdürleri ile yapılan top- lantılarda bu mesele görüşülüyor, çareleri araniyor. Müdür Tevfik açıl enin bugünkü şarnit içi bet bir metice vereceğinden şüp- Ke ediyor. Kendinile görüşen bir mubarririmize demiştir ki: Talebenin kahvehane, bar gibi yerlere gitmelerine mani ol. mak iikselesini bu dafa emniyet beraber, bir memle- Ket iş olarak ele aldik, Fakat da. Yayı balledeceğimizden yüpbe edi- yorum. Talebeye, kahveye gitme, gazinoda oturma, bira katiyen sokulma diyoruz. Bumu söşlerken talebeye vakıt geçirecek bir yer Bazırladık mı? Hayır... İşte dar yanın esası... Mücadelede muvaf- fak olabilmek için her şeyden ev- Yel onlara yer hazırlayıp, sizler ancak buralara gidebilirsiniz de emek lâzım. Ankarada olduğu gibi, biç ol. mazsa konservatuvar haftada bir. gün olsun konserler vermeli, ta- Jebe musiki ihtiyacını burada tat- min etmeli, Sinemalarda talebe nin ahlâkanı bozmayacak Filmler gösterilmeli. Maarif müdürü, İzmirde oldu. ğu gibi İstanbulda da bir kültür park yapılması yolutda gazete mizin neşriyatı okumuş, - Bumu öyaret ederek: — Bugün istanbulda yapılacak böyle bir park ta talebenin seve, seve gidebileceği bir yer olacak tr. Aymi zamanda onların İst fade etmeleri için de müessir olur. Bugünkü gençleri yüksek bir kül. türle yetiştirmek için buna şid. İdetle ihtiyacımız vardır. Mücade- le işinde talebe velilerinin de bizimle beraber olması, şarttır. Çok defa görüyorum. Kanunen yasak olduğunu bildiği halde kü- gök çocuğumu elinden tutarak ai- Talebeye vakit geçirecek yerler hazırlamak lâzım Kültür park, çocuk sineması, çocuk kütüphaneleri kurulmalıdır Bemaya giren ana ve babalar var- dır. «Adam sen de ne olacakmı burayi da görsün» deyip çocuk! rını gazinolara, hâlâ barlara gö- Sürenlere de tesadüf edilmektedir. Gerek gazino, kahve, bar sahibleri ve gerekse sinemacılar ayni nok tadan yürümelidir. Medeni Avru- pa şehirlerinde olduğu gibi bir gazino sahibi, bir sinemacı talebe üzerinde iyi bir tesir hırakmıya” cak vaziyeti o talebenin görmesi Biz şimdiki halde tramvay cad delerindeki kahveleri kontrol 6de- biliyoruz. Asil fesad ocakların #alebenin ve küçük yaştaki çocuk” ların ahlâkın bozan yerlerin 80: kak içlerindeki kahveler olduğunu bilemiyor değiliz. Buralarda öyle acı sahaeler vardır ki nefret edi ir. Çocukların iskambil oyasma- sına, kumara girmesine müsaade lar. Talebe yeya çocuğu kendilerine iki, üç lira barçland varak onlara istediklerini yaptır" yorlar. Sonre da gazetelerde olru- yoruz. Falanca mektep telebesinderi Böyle lunca falanca orsrzlik yapati.. fesad. ocağının müdavi o talebe nasıl hursiz olmaz... Mü- cadele davası büzün için hakike- ten bir memleket davası olarak ele alınmalıdır. — Mücadele yalnız mekteblerin sk bulunduğu zaman için midir? — İşte en mühim noktalardan Biri de budur, Tatil zamısnında talebeyi nasıl takib edeceğiz. Da- ha evvel de söylediğim gibi vanın kökünden halledilmesi #şurası yasaktır dediğimiz tale beye bir yer haz Tüze. dır. Alâkadar makamların bu nok tayı göz önünde tattuklarına güp- he edilemez. Bazı talebe dersten kaçarak umumi kütüphanelere giriyor ve orada roman okuyormuş... Bi tabi talebe için hazırlanacak kü- tüphanelerde talebenin istifade edeceği kitaplar bulunacaktır. Onların ablâklarını, terbiyelerini bozacak romanlar. deği lamak Yazan: M. Uğgaç — Benden ne kadar çekiniyor. sun, dedim, Bunun sebebini anlı: yamıyorum, Halbuki beni bu kar Besud. görmekten memmun olacakım zannediyordum. »bebsiz yere zihmimden ge- gen fikirlere ehemmiyet verme. Aklında muayyen hiç bir şey yok. Ben yalnız sonrasını düşünüyorum. yalniz. sonrasını düşünüyorum. Bundan korkuyorum, — insan sonrasını düşünürse. bir aşka başlamak cesaretini ken- dinde bulabilir mi7 Seni güldürmek istemem amma, her halde söyl yeceğim. Elena benim için okadar elzem bir hale gelmiştir ki onu ilelebed seveceğim zenne diyorum. Saffet salık çalarak bir iki adım) ileriledi. Ben devam etim. © — Onu başka kadınlar gibi #ennetme, Elena müstesna yara- dilmiş bir kadındır. Ben bile be CİLVESİ Tefrika No. 41 onu anlıyamıyorum. — Ben Elena hakında hiç bir hüküm vermiyorum, Höttâ kendi- sine hayra olduğumu bile itiraf edeceğim. Ona karşı beni bita- va zanmetmezsen hata edersin. Bilmem, belki haksızım, fakat ber halde ben bu kadını senin Kadar yapmış olduğun çılğınlık- ları tamirden beni meneden bir engel diye telakkı dersen de, sen Şermin ile evlen: meli idin. Halbuki, gözlerini ka- pamişsin, kendini uçuruma doğru atıyorsun, Şimdiye kadar her baş vurduğun yerden para bulabildin. Fakat bunu a Tecrübesi kolay. Şermini ulmiya- cağın duyulsun, bak o zaman kim 40 sana beş para kredi açar mı? Derhal her taraftan Borcunuzu — Adam sen de! Hayat böyle dağdağa içinde geçer. Nasıl ok ğnm şey, senin nişanlı olduğunu Bildiği halde Elenanin seninle birlikte yaşamağa razı olmasıdır. — Evvelce bilmiyordu. ladığı zaman pek geç kalmış sa yilabilirdi. — Hiç bir zaman geç kalma in bükmü yoktur. asan istedi mi istediğini yapar. — O halde, istememiş demek oluyor. Bu, yoldaki fedakârlık” r hayatta değil, daha ziyade Yomanlarda yapilir . Saffet dudeklarini büktü. Son- ra birdenbire kolumu tuttu. Ge- ip bir sesler — Böyle mü saniyorsun? deği, — Elbettel — öyleyse, inle. Sans bir Şey itiraf edeceğim. Ne kadar yö” aldığını göreceksin. Bu çok mir him bir iticef olacak... yordu. Yüzü sapsarı kesilmişti, ki elint göğsüne vararak — Ben Ben Şermini sevmiştim, dedi, Hayret içinde kaldım; — Sen mi? dedim, Kabil de ar Müstehzi bir gülüşle tarar etti: — Evet, sevdim onu. Şüphe siz ki bunu sen aklına bile getir remezilin. — Saffet ne garip şeyler söye Küyoruun! ime eğiyordum. Bir hissediyordum. Saffet yaklaştı. Gülerek: Görüyorsun ya, dedi, bu fe dakârliklar hayatta da yapılır, yalmız romanlarda olmaz. Neyse, simdi bu geçmiş, gitmişti Ben İtamamile şifayap olmuş bir vaziyet-| teyim. Haydi, öyle durma, gül Ben bile gülüyorum, bek... Biraz slküttan sonra sordum — Neden bunu bana daha ev. vel söylemedin? — Hiç Küzum görmedim de dit Hay, Şimdi bile sana bunu ii yaf elmeme biç lüzum yoktu. © vakit seviyordun Şer — ilk zamanlarda... Çok ev vel. Benim birdenbire Mura git tiğimi hatırlıyor musun? — Evet. Bunun için miydi? İ — Ne şüphe! Darbi mesel mez misin? Gözden uzak ola “Acılıktan dolu bir kahkaha sahıverdi. Elini tuttum. Hakiki bir heye canla sıktım. O bir çiçek kopar- maş, yapraklarını yoluyordu. omuz larını kaldıraral — Gülünç bir şeydi bu, dedi, — Hayır. Hiç te gülünç değil. nda Bi bilirim. Söylediklerini da an- arım. Kim bilir ne kader azap çektin... ihtimaliki hâlâ da muz tarip oluyorsun. nize dalmış, sesizce yürüdük. Saffet tekrar söze başladı; (Arkası var)