p Sahife 12 z da yüksek bir bank: fe . b © diki has, kendisile EEE yaşlıca olma . mın teklifini kabul etmiş ve onun; İN Çok garip bir dava Karı koca, kadının eski dostundan tazminat istiyorlar ! © Paris hukuk ye Pia ar Suçlu Marsel isminde 35 yaşın« a memurudur. “bir müddet sonra bir erkek çocuk K dünyaya getirmiştir. ie “Banka şefi, genç kıza, hen fi sö- “evleneceğ me aleyhinde bulunduğunu 6 P Bakarlığı tercih ettiğini söyliyerek © Kızı başından savmal iştir, Maamafih banka me: enç © ğini de bildiriyordu. anka memuru, nafaka parasi- nı az olmakla beraber, muntaza- “men tediye etmeği ihmal etm. ona rada davacı kadının şim- tanışarak sö; tmamasındı inkisara uğradığı cihetle, bir az sına rağmen bu ada- la evlenmiştir. Genç kadın, evlendikten sonra kocasının da dan kandırılmış olmasından do- Madam Maler anan - Mar: vayı kaza sel layı, > ümitlerinin suya düş- bi tüğünü ve babası yı damla evlenmeğe üzre kaldığı. nı söyliyerek tazminat - istemeğe hakkı bulunduğunu büyük bir ta- lâkatla ileri sürmüştür. anka memurunun ve kili, bu iddiaya cevap vererek genç kadının evlendikten sonra ir a davasının reddini istemiştir. Mahket bu'noktai naza- ra iştirak in frank e tazminat talebini reddetmiştir. AKŞAM ve vii 30 Kânunuevvel 1935 Ee akşam bir hikâye | , “Sami, Rüştü, ben... i Boğazın en gözde kıyıla- Sesini birinde bir aşağı bir yuka- rı piyasa ediyorduk...- Önümüze üç yudum su halinde üç genç kız çıktı; Yanımızdan geçerken bak- Bir akşai tılar. Ve bize gülümsediler gibi geldi... Aman. tlar, bu nefis epbeziğ iltifatı bize mi? Derhâl peşlerine takıldık. Onlar gider, biz gideriz. rildak tepesinde yanlarına yaklaştık, Ahbap olduk. Bir saat sonra hepimiz kol kola, üç cift- ie saniye bile geçirmek istemi- amma.. ne mümkün; Mürid, Afife, Sacide üç kar- deştiler. me arının yanında oturuyorlardı. mca ye tuhaf » bir adamdı. saçma sapan bir takı ispirtizma tecrübeleri.. son dere- ce aksi imse ile konuşmaz... — Efendi Bonapartın ruhunı istiyorum. Aylardanberi bu mü- him iş üzerindeyim.. lâkin im- Meşhur eeilin ga- i bir ruhu var. Bir türlü davetime gelmiyor... Sami büyük bir SR etle; — n, dedi, bir kere hep de gü işa Bizimle beraber bay Hamdi- nin üç güzel yeğenine de dei bir ie merakı o gelmi o günü hususi aile na pin büyük üç ayaklı mükem- mel bir ispirtizma masası p- tırdı, Hepimiz masanın etrafın- da, sevgililerimizin yanına otur- duk. Işıkları söndürdük, Bu zifiri karanlık içinde ne tatlı bir heye- can başladı, tasavvur edemezsi- Napolyon ve üç niz, Lâmbalar söner sönmez yanım- da oturan Macidenin yanağını yü- varmi elektriği açacak di- b wi gece amcanın o kadar gay- retine rağmen Napolyon Bona- part gene gelmedi. Ertesi gece gene gelip Napol- yon Bonapartı çağırmak üzere amcanın elini birer birer sıktık. Allah razı olsun şu Napolyon- dan... Bu gece sevdasından ye- enli de memnundu, biz de... O yaz için tuttuğumuz Büykdere- deki pansiyona giderken konuşu- yorduk: — Şu Napolyon büyük adam doğrusu... — peni en büyük iyiliği- «İnsaniyet» de ii maksadı- mız üç yeğenlerle bizdik. Zara amcaya nazaran biz ve medi. Lâkin amca ille Napolyonla görüşmeği aklına koymuştu. Bize verdik. apolyon Bonapar- pere istiyordu. ii şimdi iş sarpa sarmıştı, Bir taraftan da izim aşkımız Baüithiş bir.hale gelmi miz güzel sevgililerimizle evlen- mek niyetindeyiz... Diğer taraf- an amcanın hesapsız serveti var... Yeğenlerini de kendisi gi- | pi- biz zengin ğa irk re al i m parasızlı- ımızı da biliyor. “Bir kaç kere yeğenlerini istemek yolunda şöy- le çıtlatacak olduk. katiyen o ta- rafa yanaşmadı. Nihayet aklımı- genç kız!. . İ za şeytanca bir fikir geldi. Zen- gin ve güzel sevgililerimizle ev- Ona bir gire rakı götür- dük, Ve tembih et a E ai — Bu gece vi kilimi ma- sasında Napolyonu ceksin, ik takdim edeceksin ve amda eği NR yanındaki 3 LE evlendirmeni diyeceksin.. Ahmed Macide ona - «bip Napolyon külâhı dikti. yecanla ben yaran işitilebilecek şekil- de seslendim — Ey il ey Napolyonun ru- hu geliniz!... Bir tıkırtı.. kapı yavaşça açıl ya müthiş bir ispirto kokusu dol- du. Napolyon Bonapart sallana, plyalıyack ne girdi. sallana Ahmed müthiş sai . Kelims- leri geveliyerek... — Ulan geldi kişte... Enai oğ- lu enailer.. ne istiyorsunuz ben- den... m ulan Hamdi bana bak.. eşek herif.. yeğenleri- ni şu yannda gençlerle evlen- dirmezsen gebertirim seni.. dedi, yalayarak çıktı. o Elektriği aç- Bay Hamdi heyecandan, s2- a bayılacak halde: kat efendim.. bayağı sarhoştu.. hem nez alüm ya Napolyon diği ğı gi severmiş.. - belki fazla ka- © çırmış. -— ei pek küfürbaz olmuş değil mi? iv ay sonra evlendik. Bir haf- — F a da amca Napolyonun kü- e bir delağin bulmuş.. hile- yi çaktı. Fakat iş işten geçmiş, pişkinliğe vurdu: y külbaniler. Bu Napol- değil.. be- ydiğim külâh... dedi, Biz- tanlrtimban merakı filân kalmamıştı... . (Bir yıldız) İskender imamla a karşı en im "ellâde teslim edileceği ilân edilmişti.» Şabaka üzerine gidecek olan m orduları ertesi sabah yola yp rdı. © Mikerinos bu ordu içihde bulu- nan kendi adamlarından birine, va verilmek üzere şöyle bir # s yeğ di: F iel Babamın ilke sihirbazlar, . bu yıl ece; © sonra; güneş görmeyen; penceresiz bir odaya atılmıştır.» lk, Mikerinos iL ÇOCUKLA £ bu mektubu gizli- li iyeti le Tefrika No. 15 ce vererek, el altındı sine sık > vaz tenbih eti şikel. bu hadiseden sonra, sarayda duramadı.. Iztıraplarıni dindirmek üzere atına bindi.. Nil boyunda dolaştı.. Suların karar- masını bekledi, e ortalık esmerleşince atini sürerek, prenses Nacanın sarayına gitti, 0s o gece çok meyustü.. Babasının sarayında olup biten- leri sevgilisine anlatarak: kendimi kaybedin- ceye kadar içeceğim, Naca! Ba- bam, kız kardeşimi zindana attir- dı. aye Gözleri sulanmıştı.. Ken- ni bir sedire atarak, ayakta du- ran cariyelerden birine seslendi: ir soğuk muz şerbeti getirin! Cariyelerden biri şerbet getir- meğe Ba “Nağarim bir şeyden ha- beri yoktu. İki Habeş (zabitinin boynu vurulduğunu duyunca, gü- zel prensesin de neşesi kaçmıştı. erinos: — iki gündenberi bütün sihir- bazlar, babamin bu yıl içinde yıl- dizinin söneceğini söylüyorlar. Bu ıldızin ört gözler bekliyorum, Fakat, sanma ki, ba- bamin tahtında gözüm var! Ha- yır.. Ben, milletin bu işkenceden kurtulmasını, hürriyete kavuşma- sini istiyorum, Naca! dedi. Konuşmağa başladılar: — Kız kardeşini zindandan nini imkânı yok mu? — Hayi ela babamin cellâtlari öbek bekli — Kız kardeşinin, Habe si Şabakayı sevdiğini söylüyorlar. Doğru mu? Mikerinos başıni salladı: — Doğrudur. Fakat, onlarin bi- ribirine kavuşmasi imkânsızdır. Babam, Şabaka ile harbediyor. Bu sirada Mikerinos bini çel rek: — Bana bir kadeh şarap ver, Naca! dedi, dünyanin bütün şey- tanları beynimin içine pini; Kafamı kemirip duruyorlar, Ben bu gece senin neşeli sözlerine çok muhtacım! Prenses Naca o gece Mikerino- su öldürmeğe k: ce içine zeh dehini elinden düşürdü.. Ve pren- sin boynuna sarılarak ağlamağa başladı: — Beni candan seviyor musun, Mikerinos? E Genç veliaht gözlerinin yaşını sildi: — Seni sevmeseydim, böyle fır- tınalı bir gecede ziyaretine gelir miydim? halde yarın güneş e dan Cizeden kaçalım Mikerinos birdenbire ei i dedin? — Evet.. Çünkü ben de seni se- viyorum. Bunun için Cizeyi ter- ketmeğe mecburuz. ya el ia bir şey anlıyamamıştı: — Bir vi sevmemize kim mâni ola emi Diye li prenses — Mikerino- sun göğsüne daya — Seni burada öldürecekler, prensim! Ben, hayatımı bu den itibaren sana Me Mısırın sana ihtiyacı var. Sen yı şamalısin! Mikerinos bu sözleri işitince tiğ- redi: — Beni kim öldürecek? dedi. Şehirde benim de peşimden gele- cek zabitler, askerler var. Benim de taraftarlarım var. Naca yavaş yavaş açılıyo; riluz Kefren senden kuvvetlidir, Mikerinos! Babanı tahtından dü- n tahtında gö- züm olmadi ğini da pek âlâ bilir- di. (Arkası var)