Gümü bül o ey . İk Mi 7 Mp yay didi ve 18 Kânunuevvel 1938 Bir kadın kocasını tabanca ile ağır yaraladı Montekarloda çok para kaybetmesi Kün sinirlerini bozmuş Transanın Nis şel ekil ve ve Avrupada seyahata çıkmış- iz Halil, Londrayı ziyareti esnasında bir tes. Fransamn Nis mar er masasında sen bir im kay- Çünkü karı koca sik sık Montekarlo ku- marhanesine gidiyorlar ve büyük mikyasta kümar oynıyorlardı. Bir gece karı koca Meontekarlo kumarhanesinden villâlarına dön- ükten sonra yatak odalarına çekil mişlerdir. Suriyeli tüccar derhel uyumuş, fakat bir müddet sonra si- lâh seslerile uyanmıştır. Suriyelinin karısı elinde taşı- dığı tabanca ile korasının kafasına ve isi başaltıyordu. 1 kafasından aldığı teh- Ükeli a yara ile kanlar eye ya tağının içine serilirken, karısı da hedefini pen bir kurş alar ii nundan h yaralanmıştır. Si- lâh İcrleği ni Ml r, po- | hislere ha$er vermişle edir, Polisler bıta ifa ni şu ifadeyi ver- miştir: — Ben çok kederli idim. Koca- nina sokwldum, O bana te- zelli verdi. Sonra ikimiz de uyuduk. ! peak saatisonra uyandım. Ne yaptı. bilbiede n vastığımın altında e tabancayı alarak ban: da sırtına iki kurşun sıktım. Ü Madam a Duzgan cü k b boynumdan yaraladı Tabancayı pencereden bahçeye attıktan s ra kendimden geçmişim, Kadının bu ifadesi bu âile fa- ciasının esrarını tamamile aydın- latamamıştır, Katil kadının bu ci- nayeti taammüden işlediğine hiç şüphe yoktur. Bulunan üç Me ki bu cinayeti uzun Z danberi tasarladığına şüphe > rakmıyor, Suriyeli eski tüccarın hayatından ümid yoktur. Posta ittihadına dahil olmayan ecnebi memleketler: Seneliği iii sti . Vesa is ylığı | Adres tebdili için yirmi beş kuruşluk pul göndermek lâzımdır. Ramazan 83 — Kası inn ve Şiar akşam bir hikâye | , Zengin tüccar Hüseyin Âli bey yirmi yaşını doldurmuş olan oğ- yi hu Rahmin hâlâ bu kadar saf- olmasına şaşıyordu. — Güya, diyordu, yeni neslin sevdiğin bu Bedia bugün babanın verdiği pa- raları bol bol harcettiğini, gü- nün birinde de bir mirasa konacağını biliyor, onun için senin dir. Mehtaba, çiçeğe, şiire beş paralık kıymet vermezler. i ısrar ediyordu: Aldanıyorsun, baba, Bedia senin nin bildiğin kızlardan değil. O zengin olduğunu nereden kestirecek? Ben kendisine hiç bir şey söylemiyorum. Baba ime? bir surette ane UCUZ bir boyun bağı takıyor, para hu- sl la ki olduğenı söy- du. Bedia büyük bir gale- yanla onun boynuna sarılarak: — Paranın ne ehemmiy. var? Birimi Paran yoksa ben varım, ben seni e muyum?| Son Rahmiyi teşci ediyordu: — Genşsin; nasıl to bir iş belliki İcap ederse ben de ça- lışırım. Bir , Bedianın teyzesi çekili; hmi ile kız odada yalnız kaldıkları zaman, delikanlı sevgilisinin ince ellerini tuttu. Kadife gibi gözlerinin içi- ne bakar. — Söyle roi Bedia; dedi. Dünyada en çok ne isterdin? edia güldü — Seninn aşkını. Bunu bilmi- yor musun? — Başka? a mı? Bedia biraz düşündü, Sonra kahkahayı salıverdi. <>-“Ne e — Çünkü... öyle bir şey isti- yorum ki.. Rahmi sevgilisinin ellerini sıka- rak istediği şeyi ona söyletmek Papağan için israr etti. Bedia nihayet söy- ledi: — Yanımızd. partımandı oturan kadınınki gibi bir beyaz dı, — Sana yarın bir papağan ge- tiririm, dedi. — Yok, Rahmi, istemem! Se- nin şu vaziyetinde şimdi ra ğan ie para vermene hiç ra; olam. yet vermedi. Ertesi sa! kuşçular çarşısına koştü. tüylü bir beyaz papağan ini sordu: Kuşçu cevap verdi — ie iatten evvel, vere; Bu yet adini. işitirse hepsini beller, tekrar eder. Hi çbir şey unutmaz. Başka cins papağanlarda hafıza yoktur, Bu papağan çok eski şeyleri bile ee bu boş lâfları dinleme- vermek istiyordu. Papağanın ev- velce “açık bir kadının malı ok Beyi ona gayet iyi bakıldığı- şeyler ürse ölsün, dedi. Daka iyi, zoliz bir tane daha alır, O gün Bedia fevkalâde sevin- la onun üzüntüsünü Papağanı satın almamıştı. Bir dostünumdu, Rahmiye bedava vermişti Bir kaç gün sonra Bedia Rah- miye bir gümüş cigara tabakası hediye etti. — Bütün gençlerde şimdi bi raları verdim, sana hediye aldım. il bundan pek sevindi. Ta-- bak asına göstermeğe k: tu, Bn Âli bey kahkahayi salıverdi. y s bunu hediye etti amma senden | daha ineği geleceğini bekle- diği için oğrusu çok kurnaz bir küt hediyeyi ihmal et te bak, nasıl ister. Kendisi iste lâkırdı arasında mezse teyzesi undu! eee öyle teyzele- rin Lİ bu hmi bakman bu kadar fe- iü İpli ve mü olmanın son erki üzülüyor- ea akşam, genç kızın evi- ne uğradığı zaman onu teyzesi ile ek sokağa çıkmak üzere Rahmi yerleştirdi. tince başını kaldırdı. teki papağanın çırpınmasından ileri geliyordu. Kafese doğru “) epi parmağını uzattı. Rah- minin yüzüne baktı. Fesih tesi ei i bakalım, sökül para- ları, dedi. Keyfini getirdin, şim- di sira seçe geldi i buz gibi dondu. Papa ğan devam ediyordu: gibi ne Bayar Sökül paraları diyorum Rahmi babasının sözlerini ba- ırladı. Artık hiç bir şey düşü- nemedi. Cebinden elli liralık bir banknot geye turdu. Sonra şapkasını aldı ve buradan > — uzaklaştı. Sevgilisini kal bir not parçaları- nın nereden girdiğini de kabil de- gil izah edemiyordu. oHikâyeci ZN EEE ŞEN ARR Seyağln tramvay caddesinde, sineması karşısında Kiralık mağaza Beyoğlunun en merkez ye- rinde bulunan 154 numaralı İsti mek için künlemeki için “AKŞAM,, ilân memuru Nureddine müracaat. 40 Telefon: 242 IN İskender Fahreddin Firar e a, seviyor ? kadar Mısızlılarla çok iyi geçinir- lerdi. Habeş prehsi Şi pin sık sık Firavunu ziyarete r, güm- lerce pik sarayında misafir kalırdı Hileler rin o bükümü erkezi olan Napata Pig kl kolay ele e Heşmiyen b üyük bir kale i de idi. Etrafı yüksek surlarla çev- ipe Firavun Keüps, son ye bu şehri Bs geçirmek sevdasına düş- müş, bu yüzden Habeşlilerle aras sı açılmıştı. Gefçi Mısır hükümdarı da Na- kat Bir kere nas iL ÇOC yı zahtedeceğim!» demişti., Fira- UKLARI| Tefrika No. vun sözünde duri Orta Nilden ari Nüpakıyi doğru bir ordu göndermişti. Bu ordu yollarda dağınık bir halde konaklamış bulunuyordu. Habeş akıncıları, Mısırlıların Deltaya doğru ilerlemesine mani oluyor- lardı. sırada Firavunun kü kızı (Nara) birdenbire hastalana- rak yatağa düşmüştü. Keüps küçük izi —— İaz- larından daha çok severdi Cizedeki siltirbazlar Biev? — Kızınız kalbinden muztarib- in erdi. (Nara) Habeş prensi (Şaba- ka) yı seviyordu. Ve Firavun, kızının eee erleşen üç yıldan beri yı derinle- ızına 801 irbazlar, senin li muztarib olduğunu söyleyorlarI içini burgulayan erkeğin adımı öğ- renmek istiyorum.. kimdir o, bana söyle? Nara babasına hakikati nasil söylesindi? Firavuna; «— Ben Şabakayı seviyorum.> Diyemezdi. Üç yıldan be MEYE çar- ei boğuş Nara bal pi gire kudurt- mamak için, içini burgulayan sev. gisini sakladı: — Sihirbazlar yalan söylemiş- ler. Ben hiç kimseyi sevmiyorum. Vücudumda gittikçe ari bir sr zı var, Sihirbazlar bu sızıya bir çare bulsunlar, Kalbimden muz- tarib değilim. Diye cevap verdi. Keüps kızını çok sevdiği için, sözlerine İ inanmıştı, Firavun sihirbazları (o saraya topladı: ızımın Yöcusundeki sıze e ilâcını bulamazsanız, hepi- nizi timsahların ağzına attıraca- Zım! Diye bağırdı. Sihirbazlar pren- sesin hastalığına çare bulamazlar- dı. Hepsi de biliyordu ki, Nara, Habeş prensini seviyordu. Fakat, sihirbazlar bu hakikati iravuna osöyleyemezlerdi.. Ve söyliyemediler. Hebeş prensi, barışıklık günle- rinde Mısıra geldiği zaman Fira- vunun küçük kızile Mislidmn giz- liye konuşuyordu. abeşlerin en cesur ve erkeklerinden ka, hiç sen yok ki Firavunun Klile, i ti, Keüj ni gr itiraz et yedeğini herkes bilirdi, Fakat, araya giren bir kıskanç- lık, iki hi arasını açmağa ka- dar varmış ALİ erkek kardeşi (Kef- ren) in de bir güzel kızı vardı. (Kefren) Mısırdaki vaziyetini mi için, kızını Ha» ensine yermek istiyordu. Saban (Nara) yı sevdiğini se zince, Firavunla arasını açmış ve iki millet arasında kanlı döğüşler | ve reina alar başlamıştı. nş (Kefren) yeğeni (Nara) yı ln düşünmüş- tü, Fakat, Mikerinostan çekini- yordu. Mikerinos, amcasını hiç de sev- mezdi, «— Bu adamın, babamın tah- tında gözü var. Halbuki babam ölürse, halk, Mısır tahtına beni çıkarmak istiyor.» diyerek, amca» ğına sının tuza düşmemeğe çali- ardı, Bir Mikerinos, amcasının Mısırda el altından bir çok entri- kalar çevirdiğini öğrendi ve baba- sına giderek, bütün duyduklarını ve bildiklerini anlatmağa karar verdi. Keüps, rem üzerine yeni bir ordu göndermeyi düşünüyordu. Mikerinos, emi geri gir- diği zaman, Fira etrafını saran genera! — Bize üç a; Size Şabakanın bi getirelim. lardı. diyor! (Arkası var) â mühlet veriniz.