,AKŞAM Şişe şişe deniz suyu, bir vagon dolusu alâ kömür Filyostan Ankaraya götürülen hediyeler, köylü kadınların Hamle Asi Yozgadın ismini Madeni Yozgad yapmalı Irmak - Filyos hattında 56 ncı vun k Kal Filyas. çayı Ankara: rpuz, bilmem m- | güzel giyinmesile sa saylav- Filyosta trenimiz durur dur. | ilin hususi yetiştirilmiş tü- zi larımızdan bay Süreyya elinde maz solumuzdaki Sğpamlami tün, bilmem hangi diyardan sa | en son model fotograf makinesi da bulunan iki büyük m el. | mur, anber, kürk gönderilirmiş. | köylü kadılarının resimlerini çe- lerinde iki kocaman şişe sahile doğru koşmağa başladılar. Boş binlikleri görünce hayret ettim, Sordum: — r ne?... Halbuki onlar da benim şişe- sizliğime şaştılar: y sizin ve yok mu? Ne şişesi canım?. — Belli. belli “Siz İstanbul- dan geliyorsunuz öyle ya... Tek- rar İstanbula döneceksiniz. Onun için şişeniz yok Vaziyeti anlamamakla O bers- ber sabretmeği faydalı gördüm. Beraber sahile geldik... i arka, miyerek doldurdular... e yapacaksınız bu suyu?... diye sordum: — Ne mi ğız.. kara- daki en hediye götüre- ceğiz. Bir şişe deniz suyu götürüyo- ruz. Fena hediye mi. sahilden la başka ne hediye götü- rülür rülür An ak belediye reisi bay Nev- zadın ismini bilmediğim bir say- lav arkadaşı da bir şişe doldur. du. Bunu bay Nevzada götüre- cekmiş. Maamafih Filyostan Ankara- ya götürülen hediye bundan iba- ret kalmadı. Filyoslular düşünmüşler taşın- mışlar. Filyostan Ankaraya ne yal yurddaşlara Bi vagon kömür göndermeği müna sip gör- müşler. Misafirsever — Filyoslu- lar hemen küreklere sarıldılar. ö doldurdular. İşte kıyılardan, Anadolunun kak bine gidecek olan hediye... Bir kara elması.. tam bir en- i.. Cumuriyet dev- rinin hediyesi bile değişti. Es- kiden bu gibi vaziyetlerde zati *-hansye bilmem nereden ka- İ lar, Durdu! Şimdi bir şehir halkı başka bir şehirli yurddaşlara kendi topra- ğinın mahsulünü gönderiyor.. Bize Filyoslular kese kâğıtla- rının içinde r da ikram ettiler. Bir köylü mim Ali ai yanın anına Vekille senli ardi pek li konuştu. Galiba adı Ayşe abla idi. Beraber resimler çekildi. Kendisine yapılan ikramları Ay- şe abla ince bir salon kadıni ne- zaketile kabul etti, bayan Nakiye ile bir- likte saylav bayanlar vardı, Köy- lü kadınla, saylav bayanların ko- nuşmaları, biribirlerile s$amimi- di elmalai ra saylav arasında başlıyan heyecanlı bir satranç ya seyrediyor. Ta bir vi muharebe oyunı Gi sk Fahreddin le oyuna öyle bir dalmıştı ki... Akşam yemeği büyük bir neşe içinde geçti. Baktım meşhur mü- teahhid Abdürrahman Naci ka- tiyen alkole rağbet etmiyor, Ken- disi Yeşilayın müfrit taraftarla- rından biri. Yalnız maden suyu içiyor. -Ş ahleyin herkes Sab erkenden kalkmıştı. Etraf o derece güzel Dün pri cadi aldğmz ilk de- ne binen ihtiya; süne soruyor öylü mü- Biz diyoruz .Yoksa dı- şarıdaki ei lal direkle- Ti mi yürüy. rüyoruz ağam. biz... Zeki v ve ani cevap ihtiyar — Allah durdurmasın.. diyor. Hep yürüyelim.. İnkılâbın tezini ihtiyar köylü ne güzel anlamı zel TR ediyo onu ne gü- gün, dönüşte de bü öylü rail kime Sl hat boyu; külmüş- ler, sıralanmışlar eğ sallıyor- ğumuz her istasyonda kiyor. Fakat biliyor musunuz?. lar gidip gelecekler... dan ilk defa geçiyorsunuz. Her halde tarihi bir yolculuk... kii istasyonunda bir köy- » Bakırları pırı pırıl ye elinde pırıl LE Hed gene izmir küçük şrapa- İkisi de öyle temiz kil birer milk heykeli» gibi, buyursanıza.. birer bardak uzattılar. içtik.. para > olduk, — Yoo. d . biz sizi ni- cedir bekilpedak.. a ka- ikramımız » temizdir. Kendi ii bi Tülbent. lerle süzdük.. My aten güğümlerin üzerin- e kar gibi tülbentler vardı. Bu köylü kadının kendi elile yaptı- gı yeni kalaylanmış güğümler ve kar gibi tülbentlerle beraber ge- tirdiği bu ayran biz şehirlilere en candan h l uzaklaşirkeni tan iki köylü kadınını uzun uzun selâmladık, Dağlar, tepeler, dereler o ka- dar güzel ki itmez tü- kenmez hesap işlerile uğraşan ga- zeteci y Halil Lütfiyi güzelliği şair yapi arkadaşımız ii tabiatin sar penceresin- den dağlara, nehirlere bakıp ir- ticalen mütemadiyen şiirler oku- rü manzumeler söyl olunda bir eril ile yar Küçük (Yozgat. yepyeni, son n derece modern, ga- t ük küçük köşkler... MN Me Etrafta yi- kık bir duvar bile görünmüyor... skiden buraya Âsi Yozgat derlermiş. Şimdi modern Yozgat demeli. Hikmet Feridun Dil tetkikleri Kuvvet “Kuvve, kavi, ku kuva,, ve ve “kuvvetr. sözlerinin etimoloji, morfoloji v€ fonetik bakımından ea Kuvvet kelimesinin etimoloji- kelimelerin etimolojik şekillerini alt alta yazarak mütalâa e'lelim m (uk * av * iğ) (1) uk: Her üç kelimede, aynı şekilde, kök olarak başta bulun- diği mefhum: muhkem, büyük, keiztet gayret, irade, takat) tır. Kökün bu saydığımız anlainla- rını ihtiva eden diğer bazı kelime- leri gözden geçirelim 1— ip) # kip — kuvvetli, muhkem II — (.k $ ip * lemek) > kip- lemek > tahkim ve takviye etmek I — (kip # lik) kiplik * istihkâm IV — (.k $ oca) - koca kebir âzim, — Ck t üç) — küç (güç) - mi gayret, iktidar, takat, kud- — Gk * üceymek) * mek — kuvvetlenmek VI — (. k * öç) # köç < kuv- kücey»- vet VI — (. k # aruk) - karuk kuvvet IX — (ök 1 telik) — öktelik — kavi X—C(.ktunt) - kunt > kavi XI — (.k * opkı) — kopkı > kavi XI — (ük * seğ) kuvvetlenmek > ükseğ - (2) uv, av: Kökün anlamını ha- iz olan obje veya ğe gösterir, (G) eğ ağ,iğı (. 1 g), ektir. Kelimenin manasini tayin ve tes- bit eder. Demek ki: (Kuveğ), rağ), (Kaviğ) ke- limeleri bünyece ve manaca birbi- rinin aynıdır. Manasi «kuvvet, kudret, takat ve kökün işaret etti- ğimiz diğer anlamlarını haiz olan ıs» demektir. Bu ke- tefsiren «berklik, nimel di; sonra «kudret, zor» (2) anlamla- rında kullanılmıştır. Ancak arap- lar aynı kelimeyi isim, fail ve ce- mi diye şekillendirirler. Gerek bu şekillendirmede ve gerek kelimeyi kendinden sonra gelen kelimeye bağlayışta, e (Esi, kendiliğinden ya (hemze) veya (y) şeklinde meydana çıka- | 19 Teşrinisani. molojisini analiz edelim: I zğ ük we > dr » Mb izah Sn folojik şekilde baştaki <a zi şüyor. Kelime (2) et: Bildiğimiz gibi ek“ rak sk lak yapıcılık, #* cılık, yapılmış olmaklık, yari tamam) Jabır limenin anlamının ve müsbet olduğunu an halde: pp (Kuveğet - KUVVET: çe muhkem, büyük v. s. anlam tam ve müsbet olarak ifad€ bir sözdür. n Not: Türk dilinde, kelim? mi de uzatıcı unsur bulunduğ! man,onun fona vi olarak, bu unsurun evvelinde — ulunan kons0i ü yerine, iki konson yan yan Meselâ (belli) sözü, wi geliğ) dir. Bi içi gt nan (ğe) uzatıcı unsuru v9 kendinden sonra bulunan (İ) sonu kaim olmuştur. Kuveğet sözünde de azal sur olan (eğ) yerine kesi evvelki (v) koszonu kaim o kelime son morfolojik ve f9N şeklini alıyor m Hatira: (Ki madı) gibi vveden fiğle ” > 4 > akıl, fikir, düşünce, iri im larınadır. İki k eyi biri karıştırmak icab eder, — Velet Çelebinin fişleri di, Rad lk m mel ei lif — Redif. 11 Kar z amam m 0 VE Ölme Kitebeler, KER üürkü, kısası Rabguzi Vie Radlek. 1 Kame ie vi — vi — adil, İL. Şor lehçeleri? il IX — Büyük Türk Lügasi «Gif lehçesiz X— Dede Kürkü Kitabı XI — Radlof. Il. sürer li XII — Pekarski: Yakut (1) Ahteri Kebir (2) Lügati Naci, Kamus - ül * e ucuz olara selerinde ğer dele efem: E ie Mi biçki dikiş ve elişleri yurdunda gi kbavanlardan bir kısmı « a