KA ye eş Sahife 10 . AKŞAM a —— 29 Teşrinievvel 1935 SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SULEYMAN KÂNI IRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 880 Şeyhülislâm Ebussuud efendinin Karagöz hakkında fetvası tan Selim zamanında oldu- ğu gibi sultan Mahmud sarayın- da da mudhikler, e dalkavuklar, sırma takkeli cü- celer eksik değildi. © O bunları gine şöhret celbettiği oyun huzurunda da ici lâfı mizah kisvesine sok siyasi dedi, ko- dular bile yaparlar, telmih ve ci- naslar ile devlet ricalini çekişti- rirlerdi. Padişahın saraya topladığı bu kabil adamlar arasında karagöz- lib, ami oyuncu Lela İbrahim, Gümüş reis, afyon tiryakisi Kambur Esad, Kambur Haşmet, müsahip Aziz bey meşhurdur. Fakat sultan Mahmud en ziya- de sultan Selim zamanından kal- ipleri neyzen Sai efendi ile enderunlu Küpeli ça- yuş Abdi beyin müsahabelerin- den zevk alırdı, Said efendi nay ve girift çalar, hattâ sulu boya ile icali ini yapa: i Mahmud yanında bu- tndarduğu mukallidlerin ince, “kaba türlü tuhaflıklarile eğ a hav: larından küme fasıllarından, cirid v. mak oyunları, pehlivan alani gibi zamanına mahsus sporları seyretmekten, ok atmaktan da hoşlanırdı. i ilk tefrikalarımda “ikinci sul meğe lüzum görmüyorum. (1) Yalnız şu küçük fıkrayı ilâve edeyim: Saray sazendelerinden meş- nl i Mehmed ağa ei deryadil bir filo- aş m3 halk arasında dedi, İodular, suizanlar uyanmıştı, Fakat o böyle şeylere aldıran- burunu da pek ziyade takdir eden Hacı Arif efendi: ok, işte bu olmadı! Kiakükte da çal! Diye artiste ruhsat gösterir! Karaçöz ve orta oğunleri Sen li sonra bir tekâmül merhalesi Birincisinde eş- settirilen ii ise canlıdı > çet ay »de; eri saklan içide oyununun Anadolu- da ne vakit, nasıl zuhur ettiği kati surette halledilmiş değildir. Bu- nun tetkiki saray muzıka ve ti- yatrosu >> eya hududun dışında Anc sn şurasını beyan edelim ki bu oyunu vee mr diya- rına, Bursaya gi n şeyh Meh- ed -Küşteri Re rivayet edil- mektedir. Orhan Gazi zamanı arasında adapte etmiş olduğu di vetli bir ihtimal olarak kabul olunuyor. (Bu şeyhin Osmanlı diyarına Orhan Gazi zamanında geldiği ve H. 768 de öldüğü rivayet edi- lir. «Güldestei riyazı irfan» Bur- sa tarihinde Mehmed Küşterinin birinci Muradın son gz e öldüğü yazılmıştır. kadısı Hasan Naip efendinin sini ya- mektedir, zamanını idrak etmiş olması icap ediyor. ' üstesna bir vesikadır diye meşhur fazıl şeyhülislâm Ebus- suud efendinin karagöz hakkın- da vermiş olduğu bir fetvayı da buraya nakledelim, (3) Bu vesika «hayâli zıl» oyunu- nun dört asır evvel mutaassıp mu- hitlerde bile müsamaha ile kar- şılandığını gösteriyor. Fetva sureti şudur: (Mesele Bir gece bir meclise bir hayâli an hinbetinde azle müstehak olur Eli r ibret için nazar edip ehli hâl ii ile tefekkür ettiyse az.) sl karagözcü ve hayali dediğimize evvelce hayalbaz ve şebbaz da denilirdi. Yıldırım Beyazıdın müsahibi Kör Hasanın mahir hayalci olduğu rivayet edilir, Avcı sultan Mehmed hayalci- likte büyük şöhret kazanmış olan bekçi Mehmedi sarayına almış- tı. ay Mehmed H. 1070 de ölmüştür Hayakciliğe rağbet Avcı dev- rinden sonra da devam ği Üçüncü Selim ve — mud Yeli bu na ziya- de itibar e Üçüncü Selime ait hadiseyi burada kaydedelim Sultan Selim yep ka- ragözcüler arasında mpaşalı Hafız büyük geri 'azanmıştı, Hafız i bir gece huzurda (Ka- is ragözün ağalığı) oyununu gös- teriyordu: Karagözün Hacivad Çelebi pazardan köleler ve ca- riyeler satın alarak Karagöz ağa- nın konağına e köleler- den birinin ismi Selimdi. Ka göz bir defa bu leşi. an Selim! e çağırdı; sultan Selim lâ- ii ai istedi; oturduğu yer- den bu davete hemen: kâhyası Diye cevap verdi. Hazır olan- lar gülmekten kendi çıkarttı, oyun mukt yormuş gibi Hacivada şu sözleri söyletti: — Ey Karagöz! Huzuru şaha- nede öyle bir sürçü lisan ettin, ki n sonra, ne tamiri, ne de affı kabil ni ma efendimiz buyurdu- lar. Artık le yi hacce dürdü; oy nihayet verdi. m tan Selim — Hafız! Vallahi o gücenme- dim. Muradım . idi! Kesme! Oyuna devam nie emretti. yi hayalciyi kandır: mümkün olamadı. Hafız — Birh zemin ve zamanı bilmek gerek!. diyerek hakkı, yüzü olamıyacağını arzet- mücavir olmasına d İmesini wa istedi. Sultan Selim de nihayet razı oldu, Sanatkâra atiye ve harç- lığı verdi. (Arkası var) (0) Arzu buyuranlar bir, iki, Oç, dört, dokuz, on numaralı tefrikalarıma mü racaat, edebilirler. y Selim Nüzhet (Türk temaşası) eserinde bu sujeyi tetkik etmiştir. 3) Bay Selim Nüzhetin eserinden, AKŞAM'ın faydalı MENE. vermekte | SWIFT Cüceler ve Devle memleketinde Gulliverin seyahatleri Bütün dünya gençliğinin en çok sevdiği kitap Ta rkçeye çeviren: Ercüment Ekrem Talu * 4 renkli kapak içindeciltli ve renkli resimlerle süslü * Fiyeti : 75 kuruş Ambretta işte düşündüklerini böyle başka birine söyler gibi ay- nadaki hayaline anlatıyordu. Ve gülüyordu. Böyle bir ihtimal, yalnız gü- mg 3 seyrile ömür geçirmek onun hoşuna gidemezdi. Bu ka- az güzel olmak çok iyi bir şey- di. Fakat Nahidi mesud etmek lu, Genç kız hemen kendisini yatağa attı. Sanki yabancı biri ya girmiş gibi utanıyordu. Seslendi — Kim o? — Benim... Koştu, kapıyı açtı. Hadiye içe- ri girdi ve arkasından babigi kilitledi, — Neden kilitliyorsun? — Sana söyliyeceklerim var. Nedir? Hadiye susmasını işaret ede- rek genç kıza yaklaştı, — Sokağa çıktı. Ben de bun- dan cesaret alarak buraya gele- ildim. — Bu saatte sokağa mı çıktı? — Evet, — Yalnız mıydı? — Hayır. anında kim vardı? Hadiye yatağın kenarına otur- hi. — Sana bir havadis verece- ğim. Bani ? Nedir o? — ümre geldiler. İbanezler mi? Ne vakit? — Dün akşam, — pini beraber mi? — Evet Genç iz ellerini yüzüne ka- payarak halının üzerine eğildi. Hadiye, derin bir şefkatle ona yaklaştı; okşamağa başladı, Se- sini gayet tatlılaştırarak; —Niçin ağlıyorsun? dedi, Me- mi — n kayıp mı et- tin aslan gibi cesur yüreğin ne a Haydi, kalk, doğrul... giy geldiler amma, sekiz kaptırmayız elbette. Biz bırakır muyız hiç? vücudumuzu sem sereriz. oOAmbrettacık (o ihtiyai li ile kalır. Bugün kendisi, ni nar bahçesinde bekliyen sev- gilisinden ayrılmaz, retta yaş dolu gözlerini kaldırdı, mırıldandı: — Ne iyi kalbin var, Hadiye... Sonra, bir elini halının üzeri- ne dayayarak uzağa, taraçanın üstünden mavi göğe baktı. Hıçkırıksız “iğ gözlerinden yaşla zünd edecek, hep onu başınden defet- mek için çare mi düşünecekti? lar annesi için YSA şeylerdi. Para olunca madam Cristina AKŞAM NEŞRİYATI bunların hiç birini düşünmüyor- YASEMİNLER ARASINDA du. Onun bütün aradığı şey ser- la ölse bunu Allahın takdir ve iradesine atfederek rahat rahat oturacaktı. Annesinin bu kör körüne ha- reketi gı kızın içindeki isyan hissini kudurtacak İr se çi karıyordu. Fakat kadar olsa hâlâ çocuk Marş Bazan için- de büyük bir zaaf hissediyor ve korkuyordu. Mağlüp yaz zayıf bir da- kikasında aktan, hiç bir zaman .. etmiyeceği bir nnesinin zoru altında yap- pirim korkuyordu. e hiç bir le annesini hiç bir tekli kabul genele azmet- i. En büyük tazyikleri, teh- idleri şiddetle (o reddedecekti Fakat buna rağmen, içinde ge ne bir Korku vardı. mağlübiyetini ? kabul nla, gelip Yirmi sekiz yaşla” bir herifti. Şimdiye ka dar tesadüf ettiği erkeklerin en saire en kötüsü idi. Fakat üç annesinin pek iie cini kazanmıştı. Bir ke- re beş milyon frank tahmin edi- len bir serveti vardı. Sonra, asil aileye Mei Madam Cristir na ek asalet âlemine mensup bir damada melik o pek hoşlanacaktı. o Bundan başka, Pedrito İbanez gayet sofu bir katolikti. Aa, asların sözünden hiç çıkmaz. Hattâ el dolayıdır ki bu adam ile evlenmek ifi bretta; lar (tarafından an dı dır ki katiyen öyle niyeti olmadığını, kendisinin henüz pek genç bulunduğunu, bir ev iye sinin mesuliyetini üzeri ala” Anadil mıyacağını etim den bir iki sene vehet bırakma sını rica eni Sonra evlenm?9 düşünülebilirdi. Madam Cristina bu defa eski” si gibi bağırp çağırmamış, hal gülmüş ve kendisnden bekler miyecek tatlı bir sesle: — Neyse, canının istediğini yaparsın! Bile demişti. etta annesinin ne biçin baharı Madârada geçiren İb# nezler şimdi neden Tunusa gel” yorlardı? Ni dosdoğru m* dam Cristinayı buluyorlard? İşi” içini bulunduğu şi dârdı. anın bunu fi iri kabil değildi. için, Ambrettanın göz R neşe alevi parl3' tadi. (Arkası var) mi İl 00