TEE SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ nz SULEYMAN KANI IRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tetrika No. 571 Naib efendi ölmediğini isbat için Istanbulun yolunu Bundan sonra da devletçe dağ- dağalı siyasal icaplar karşısın- da oraya, buraya büyük rütbeli komiserler, müfettişler gönderil- mek eksik olmamıştır. Bosna, Hersekte ıslahat icrası fe- nalıkların devamından doğan da- hili, harici şikâyetlere ehemmi- yet Kp de yet görülmüştü. için ül Şakir paşa “maiyetinde bir heyet Anadolu vilâyetlerinin umumi ahvalini tef- vletçe mecburi- unun işe memur edilmişti. Bir aylık maaşları bin altını punk bu muh- teşem heyet Şakir m ölü- müne kadar Anadil lie durdu Yükler teşkil edecek bedenini tahkikat evrakı tomar, tom: rayda, Babıâlide kalemden, kale. ler hakkında ikinci kâtip ve karin arap İzzet paşanın reyi hâkim olurdu. Garbi, cenubi, Anadolu mia Şakir paşa heyeti- nin haricinde yapılan hususi talı- kik ve teftişler İstanbulda da- ha ziyade saray kapılarında akis- ler peyda ederdi; mabeyinciler, saray ağaları, efendileri tarafın- dan akamete uğratılırdı. z leri yerde her daire diğerine düş- man gözile bakardı. akıa garazlar, gadirler hiç eksik olmazdı. Fakat şikâyetle- rin doğrusunu, eğrisini ayırd et- meğe de hiç dikkat edilmezdi. Bu yüzden öyle idare garabet- leri olurdu ki mak kabil şaşma, değildi. Bi esi arasından yalnız bir tanesini zikredelim: ekirde bir kaza naibi iki dairesindeki hâmilerine güvenerek kazada etmediği zu- lüm kmaz. Kaza ebalisi naibin halini her kapıya bildirirler; kaza kayma- kamı, liva mütasarrıfı, vilâ valisi bu adamın kaldırılmasını arze Bi yazılanlar döne, do- İaşa meşihat dairesindeki hâmi- lerin çekmecelerinde küflenir. acaktı? Naibin müddeti iki sene dolunca bitec: Ehali ve murlar biraz daha sabret- esi işte naip efendi kendi ken- t «bu sabırsız» kayma» am, mutasarrıf, vali aralarında anlaşırlar; kaymakamı na» ip efendinin öldüğünü mutasarrı- fa, mutasarrıf vilâyete, vilâyet te meşihate bildirir. Naip efendi kendisinin böylece öldürüldüğün- en haber alamaz! Yerine meşihatçe başkası gön- derilir ve mahallince işe başlattı- rılir, Naip ölmemiş oluğunu isbat «etmek üzere İstanbul yı nu tuf- mağa mecbur kalır. Vükelâ elimle Babiâlide, sarayda ıslahatın, hak ve adale- tin yalnız sözü çok geçerdi Fiiliyat esgi hâkim olan ise iltimas vetti! mn son basamağı e kıskançlık pek isa Haremine babası Abdülmecide, amcası Abdülâzi- kıyas edilemiyecek derecede “ Makul bir sebebe müste- kıskanç görünmek onca âdeta ihtiyati bir tedbirdi! Hareme ait meselelerde de büyük, küçük, ihtiyar, emek- tar yoktu... Kim olursa olsun saygısızlığa ii Oturduğu dai evim derdi. Bu dairede ei odasına bitişik ca- mekânlı güvercinliğin sağ taraf duvarına doğru bir noktada yap- rakları zarif bir dantelâyı andı- rır bir salkım ağacı va! Abdül bu ağacın fazla dan Abdullah ağa bir merdiven koyarak işe başlamıştı. ülhamid iş odasında ma- beyin başkâtibi Tahsin paşaya bazı iradeler tebliğ ederken gö- 8 zü guvercinliğe gitti. Abdullah tuttu ağanın merdivenin basamaklarını çıkmakta olduğunu gördü. Ye rinden fırladı. Cebindeki taban- cayı eline alarak gadapla ba- rdi & 1, Abdullah ağa bir an hareket- siz kaldı; sonra merdivenden inerek bül ârın fermanına inti- zar etti Abdülhamid adamcağızı yanı- na çağırdı: — Bilirim, sen temiz yürekli namuslu bir adamsın; namusun kadrini bilirsin. Oraya koydu- gun merdivenin son üst kattaki daire görülür; ami namahrem bulunabilir. Bir daha böyle saygısızlık yap- tur almadan bu yolda hareketlerde bulunma. Bu seferlik seni affettim, Yoksa ge- bertirim! Ne haremi hümayuna bakmağı, ne bu yolda gebertilmeği aklın- dan bile geçirmemiş olan ihtiyar Abdullah ağa > tehdid a dona kalmıştı id tar ii ğızım arkadaşlarına vakayı anla- tirken: — Hünkârın elinden canımı zor kurtardım! Merhametli daki- kasına ras geldi de!... Diyeceğinden emindi! (Arkası var) ie Me ruhi m vee için- de iken, ras gele biri tarafından söylenen bir tek lâkırdı kaderin yürüdüğü karanlık yolları birdenbi- re aydınlık içinde bırakır. Bir söz, farkında olma iü ruhunun mevcu- diyetini meydana çıkarır Nahid Ambrettayı dü üşündüğü sırada, Frek - el - luz halayıkları çağırmış, onlara bir rakıs havası çalmalarını emretmişti. O güzel rak içinde gibi dalgındı. İri siyah mo bütün > görünüyordu. Bimel za dikilmiş gibi are ve gibi, bir dalgalanma içindeydi. Frek - el - uz sanki üluhiyet na mına fani insanlara zevk ve haz- zım ufuklarını genişletiyordu. böyle dün; uzakla- şır gibi olması, aşk için yaratık mış güzel yüzünün samit bir cid- hırs ve arzuları kendi üzerine topluyordu. Ça e ahengi heyecan için- bir kalbin çırpınmalarını andırıyordu. Şimdi hafif ve ya- vaştı, sönecek Daktilo aranıyor. Maden Tetkik ve Arama Türkçe, ENS TİTÜS ÜNDEN: © Fransızca e lr li arda titüsüne vesikalariyle müracaatları. Bu dillerdeki yazıları icabında bizzat kaleme alabilen namzetler tercih olunacaktır (2797) (6034) sürükler vii aca, Frek - lu: refakat ire du. Arada sırada, bir halayık, san- ki ölüyormuş gibi başı arkada, dökük saçlarını sallıyor, ahenkli bir feryad çıkarıyordu. Öteki ha- layıklar da arkasından ayni fer- Kandilli Kız Lisesi Satınalma: Okulumuzun Mayıs 936 sonuna meğin 24/10/ 335 Perşembe ktörlüğ dur. Tahmin bedeli z lira > kuruşdur. 66 te görülür, belli yi vii lm alacakları yazile liseler ı ve belli saatte ba odası veya ruhsat “62T1,, ciliği vezi Kurumundan: ibtiyacı olan “22560, kilo açık eksiltmesi arı ünvan iülgirleniyiz kuruma gelmeleri ilân ol yadlarla cevap yale Mu- sikinin pek mahdud bir kaç ton içinde tekrar eden ahengi bir israr yüzünden sinirlerin derin noktaları üzerinde ince bir iğne batıyormuş gibi keyifli bir iztırap peyda ediyordu, Şarkı söyliyen bir dı. Uzun fasılalarla ince bir ses bir şey okuyor, heyecan dalgasını bütün bütün çırpıntılı bir şekle sokuyordu. Frek - el - luzun çehresi hiç a Ankara Emniyet İşleri Genel Direktörlüğünden: — Zabıta memurlarının 935 senesi şi uhammen 425 kur sinin bedeli mı metre koyu kurşuni renkte — miş 20 gün müddetle ve ge zarf mean eksiltm! — Walesi 25/1 konulmuştur. 0/4935 göni! saat 15 de Emniyet İşleri Umum ğinde in eden Mars huzurunda yapılacaktır. — Şartnamesi Komisyondan : — Eksiltmeya girecekler (o 506 625 ral yea teminat mek makbuzla 2490 sayılı kanunun 2-3 ci Yük m birlikte teklif mektup) “ a vermeleri, saat evvel komisyo! maddelerinde iha — ha bir (2918) o (6272) Gözleri hep uzakla- yol n zulmetlerine gömül- müş gibi görünüyordu. Ça İgınm nazmı sürat kesbet- men baş areket- yordu. Başında su dolu bir bar- dak bulunsaydı, kalçalarının be- linin, karnının bütün o kımılda- malarına rağmen bir damlası bi- acaktı, &d Didimein yüzü kıpkır- Siyasal bilğiler okulu direktörlüğünden: ... e. Okulumuzda yapılacak seçme sinavı günleri aşağıda gösterilmiştir. bu- Namzet yazılmış çukta Yıldızda Okulda bi 1410/935 o Pazartesi Salı T Çarşamba: Fels emme > Gö oral sabahleyin saat sekiz (632 > Riyaziye, tabiiye Edebiyat, lisan e, İçtimaiyat, tarih, coğrafya, mızı kesilmişti. Nefes alışı hız- lanmıştı. Nihayet raks - çılgınlık ha- se aldı. siki ile beraber ha- lâyıklar da a eçmiş, hepsi bir delilik izel sü- rüklenmiş zannolunabilirdi, Kâh keskin avazlarla haykırıyorlar, YASEMİNLER ARASINDA 1 Tale Tefrika No. kâh uyandırdıkları zevk ve il şiddetinden kendileri de yorul muş gibi kaygınlıklar geçiriyor” lardı. Frek - el - luz göğsünü kr vırıyor, kendisini arzediyor, geri beee doğruluyor, yorulmi eviklik ile muttasıl. vari bir dalga gibi yer değişti” ordu. Şimdi esmer yüzü m esmer” leşmiş, gözleri büyümüştü. Yu arlak kol okşar ğ $ tie E33 ik ER iE ve bir ölü gibi yastıkları ıldı. Musikide onunla be raber öldü. Etraf derin bir sö küt içinde kaldı. ) Frek - el - luzun düştüğü yas tıkların etrafındaki buhurdanlık” lardan halayıkların tazeledikleri i : ; z Li şE ii — gençliğin aradığı nisyan için başka zevk vahaları mese w güzel , bir gazal: gibi çevik, a bir kaplan gibi kıvrak, on üç y&" şın kıpkırmızı dudaklarile yak- laştı, ona küçük e dehler içinde «bukha» ikram ) Alfrâd. Didime ie Frek - luz sre Kİ a yalnız bırakmış! Ğ Güneşin kızı Ayşe, madllünini Dı ar gümüş gibi” bir meh- j tap vardı. ” Taraseler, duvarlar, uzak minarelerin siloetleri açık pencereden görünüyordu. . Halayıklar ve zenci kadınlar Ğ da ışıklardan bazılarını söndür ER odanın içine iğ Si Ayşe Nahide biraz daha sokuk du, gülerek yanına oturdu, Bir müezzin dışarıdan muttarid bir ahenkle: — Allahu ekber!... diye ortalr ğı çınlatıncaya kadar beraber kak dılar. IV Bir ve Avenue di ineden aşağ! doğru yemi e Nahid ile AF frâd Didime Kartaca harabelerini ziyaretten dönüyorlardı. Çok yo“ lardı. Bir şey konuşacak ei esi iri yanlarından geçen gü” mi Halislari dikkat etmiyordu. Derin bir rehavet içine gömük müş gibiydiler. Bu dalgınlık için” de, uzaktan uzağa bazı hayaller onların gözü önünde canlanıyordu- 3 Miş air 72 Didime sordu “g — Valace Bardoya gidelim mi? — Bu akşam dursun, yarın gi Bi © FİZ, — Nasıl istersen... ahidin gözlerinde hâlâ Hanr man - el - lit dağlarının uzak man” zarası asi : r sepet içinde kü” çük lâlelerle mor menekşeler 58” tan bir Faslı onlara çiçek #8 mak istedi. ij Alfröd Didime aldırmadan yü” rümek istiyordu. Fakat Nahid durdu. Büyük bir demet mor menek” şe satın aldı. ğ Didime sordu: ” ma