km 8 5 ieşiievvel 1935 Tefrika No. 146 ölçüye ölçü Gök renkli gözlerinin içi TAOLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR CENGİZİN OĞLU İSKENDER FAHREDDİN ateş kaynağına benziyen satılık kızlardan biri, boynunu bükmüş, Çagataya bakıyordu. Sandık içinde geçen yolculuktan bezdiği yüzünden belliydi Kırlaguç, Horasanlı kumaşçı- yı aradı.. buldu sandıkları açtır- mak istedi: — Sen kumaş yerine Karakuru- ma insan kaçırıyorsun e Aç bakalım şu sandıklar: Diye haykırdı. Kumaşçı — Si Çagata n bah. gi- ren devenin üzerindeki sandıklar da ne yüklü olduğunu uştu. — İnsi Dismi çe kapaklarını kırdı. . Çagatay pencereden Bakıyor. du. > içinde korku ve titreşen iki genç kız di Kırlaguç kızları görünce Horasanlı tacirin yanına yaklaştı: san kumaşlarını Ka- rakurumda sia mı satacaktın? dıktaki kızları bilme başını a- şağıya uzatar: — Onl va çıkarınız!, Diye bağırmış. Uygur ilinden kız kaçırmak u yasağa karşı gelenler ağır ceza görürlerdi. Çagatay, Horasanlı kumaşçıya sordu: — Kız kaçırma Ve se- nin haberin yok m — Uygur ilinde rd ER yasak olduğunu biliyorum amm Horasandan kız kaçırmanın ya- sak ela şimdi işitiyorum. Çagata; olursa olsun, dedi, ma- demki Vem yurdumuzdan mr yorsun! Bizim yasak ettiğim şeyleri yurdumuzda msn Ve bunları söylerken, yanına getirilen genç kızları gözden ge- irdi. — Ne güzel şey izi İkisini de PA mı aldı: win Di dilberidir. Onları 8 para ile esircilerden satın aldım. — Karakuru! ei bunlar para vi mi sanıyorsu! — Oktay han NE dilber- İerinden çok hoşlanırmış, Umarım ki, benden bu ve çok pahalı pe” satın alac elki, Fakat, e Kk işi ies an aş- Ml Para ile başına derd satın almağa vakti olmasa gerek. Kumaşçı kaşlarını iakdizkzn cevap verdi: — Ne yapalım? Oktay han al maz diye, bu körpe kızları ırma- var?! umduğum parayı nasıl olsa çıka- rırım, — Ne umuyorsun bakalım? Bun- karın beherini kaç balişe satacak- sın?. eş yüz balişe.. Çagatay yüksek sesle güldü: i n Çagatay, san- — Oktay han bu şi verir amma.. ben yarısını bile veremem. renkli gözlerinin içi ge kaynağına benziyen kızlardan bi- ri boynumu bükmüş, Çagataya ba- kıyordu. Sandık içinde uzun ve üzüntülü re bezdikleri yüzlerinden belli Çagatay melike bakan boy- nu bükük kızın çenesini okşıya- rak: — Senin adın ne? diye sordu. Satılık Horasan dilberi gözleri- ni süzdü: ım yok. Kim satın sre bine oad verecek. — Sen nerede doğdun 2. — Horasanda.. küçük bir köy- e, — Anan, baban yok mu?. — Olmaz olur mu?!. Fakat, ben şimdi ne şa hatırlıyabili- . Ne de — Neden? Der oi ayrıldığın zaman çok mu küçüktün?. — Beş yaşında idim.. bir gün sokakta oynarken, karşıma iki at- lı çıktı. Beni kucaklayıp ata bin- dirdi.. ve kaçırdı. Elden ele do- laştım.. büyüdüm. Kaç Mİ bu kumaşçı- nın yanındasın?, — Hangi kumaşçı?.. — e. se duran.. asanın en yea esir- lk Beni bir çobandan satın aldı. Dört yıldanberi besli- rdu, — Desene tam satılacak çağa ge- tirdikten sonra, Karakurumun yo- lunu tuttu!.. Kaç yaşındasın?. — On beş.. obandan kaç paraya satın aldığını hatırlıyor musun?. Elbette, Çobana para verme- di. On baş Zi vererek beni o- nun elinden al Çagatay GE döndü: Sana yirmi koyun versem ye- ter mi?. Esirci ellerini e — Pek az. Ben ona dört yıl için- de elli >.İm parası elliden, — Pekâlâ. Hakkını read Fakat, cezanı da çekeceksin! Uy- Kerilinieşi an kaçakçılığı Ye sopa vurulur. Eği bu adam zen- ? m © 3 z mi Hi © 5 g 8 9 lum: Sen bunlardan hangisini ka- bul e © payı mı, yüz baliş vw a var) (Baş tarafı 5 inci sahifede) başladı. Ancak sanatkâr ofeygu- İarı taşıyanların muvaffak olacak- ları klâsik bir durum gösterdi. bam on perdede artık duru- nu hafifletmeliydi. Gülünç 49 liye bağlandıktan sonra yaslı bir yüz, ağlar bir gözle > mamalıydı, «Ölçüye ölçü» komedisi ci vili trajedisine çok ağır basar b ve temsil edildi. Bizce mu- vaze temin etmek, trajedi ağ fazla ciddiye almamak muvafık olur. Terceme kalmaz İ. Galibi tebrik ederim, va Behzad, Vasfi, Hazım cidden harikulâdeydiler, çünkü çalışmış- lar çalışırken trajedinin şakasını en kahkahayı > klas tikçe durumlarını fazla Iâubali. leştirmemelerini dileriz. Mahmud ilk gece fazla Iâubaliydi, bu yüz- birliği muda değil, Mahmudun onlara uyması lâzım, Sami boyu bosu, sari bakımından sahnemize faydalı bir unsur olmağa başlı- Biraz yor. daha yavaş konuşmağa, söylediklerine daha fazla inan- mağa, fikirlerini benimsemeğe gayret etmelidir. Selâmi İzzet Kayacan İstanbul Harici Askeri Kıtaatı ilânları Bir tanesine biçilen eder 680 kuruş olan 15 ilâ 20 bin tane zin ni kapalı zarfla eksiltm. , İhalesi 15 Birinci Teşrin 935 Salı günü saal > Şartname V. Satınalma komisyonundan alı- ler veya makbuzlarile kanunun 2 ve 3 maddelerinde yazılı belgelerle birlikte hazırladıkları teklif mek- tuplarını ihale saatinden bir saat vvel Ankarada M. M. V. Satın- e komiyonuna vermeleri. (304) (5971) Bir kilosuna biçilen eder 110 .M. misy: dan alınır. Eksiltmeye girecekler 2475 liralık ilk pey parası mektup ve m plarile kanunun 2 ve 3 maddelerinde yazılı belgelerle bir. likte hazırladıkları teklif mektupla: rını ihaleden bir saat evvel Anka. rada M, M. V. Satınalma komis- yonuna vermeleri. (305) (5972) Istanbul Limanı Sahil Sıhhiye Merkezi Satınalma Komisyonundan: Çanakkale Sahil Sıhhiye Mel pimi teslim liye caktır. üzere 450 teneke benzin açık el B— c— tada Kara M Satınalma komisyonunda yapılaca! D— ek me 18 Birinci teşrin 935 la- ustafapaşa sokağında İma Sahil Sikiye şemsi sala A— in bedeli Çift Teneke 9 540. > Şarta eler merkezimiz Land ça Bims Ker a günü sa; e Gala- siltme pa” eksiltme ve olacaktır. — Muvakkat teminatı parası 159 liradır. F— iliği gireceklerin ticaret odasindan 935 senesine aid vesikalarını göstermeleri şarttır, — Eksiltmeğe eler saat İde ıp makbuzlarmı almaları lâzimdir. üre vezneye yatırı; kad dar muvakkat teminat 6997) | bir hikâye im) Eli B. Mehmed Rüştü Bedestende antikacılık ettikten -söz aramız- da . mürabahakârane faiz- lerle birçok biçarenin m dişini metine sökdükter İç Erenli öyünde elden ir ke- lepir, bağile, bahçesile büyük bir i köşk almış, oraya ye göbeğini bütün bütüne büy ğe başlamı Ça el biEa fazla bir müddet Bedestenin tozlu ve bozuk havası içinde yaşamış bir adam için şim- di Erenköyün temiz havalı, cennet gibi güzel bir yerinde keyif sür- mek gerçekten tatlı bir saadet teş- kil ederdi. ue Gi m keyfini r şey vardı: Ev- m. al oğlu Tahir, baba- sının mesleğine devam etmeyi bir türlü istememişui. Onun zihni o- yup yazmağa saplanmıştı. Üni- versiteye devam hukuk etme! oru olmak istiyordu. Sanki doktorları para de yü- züyorlardı! Fakat zavallı babanın bunu tahsil meraklısı o haylaz oğ- unun kafasına sokmasına imkân İmuyordu. ew kızı Âyşe? O da edebiyata lışmadan arttırdık! > futbol, Dağcılık klübü, yüz- eçlik bilmem nesi gibi meşguli- ei arasında geçiriyorlardı. Fakat yaz tatili o münasebetile Ayşe Erenköyündeki köşkte çok- ça kalmağa başladığı zaman, ba- bası onun halinde bir değişi in üniver- site arkadaşlarından Bülendi sev- diğini öğrendi. ay Mehmed Rüştü başını sal- ad al e para- ları iie ğe ralı baba- nın kızına kim âşık penil Tahir arkadaşını hayli medhet- ti. Felsefe derslerinde ona yetişe- cek kimse yokmuş, Kete lisan, güzel yazı yazarmış. Bunlar B. Mekmed Rüştünün ie bütün sinirine dokunuyordu. — Bakkale gitsin, on paralık bir şey almak istesin de felse- fenin ne değeri olduğunu anlar o, diyordu. Nihayet başını sallıya sal- lıya kati kararını oğluna söyle- di: — Ben eli pare tutmayan ada- ma ei epi ya hizmetçi mi bile vermem!, Tahir babasile bu konuşmaları- nı aaa Ayşeye eri Artık r da Bülendi birk hafta ez davet etmek tasavvurundan vaz geçmeğe e oldular. Birkaç gün sonra, B. Mehmed Rüştü bir motör tutarak Tuzla iç- melerine kadar bir gezinti yapmak istedi. Her şeyi hazırlattı. Fakat, aksi gibi, o sabah Ayşe hafifçe Hanna Ceza Evi evinin bir senelik 935 meri açılan kapalı zarf etmediğinden mezkür hi ayüi şerait altında ve 20 Eylül tarihinden kime bir ay zarfında pazarlıkla verilmiştir. İsteklilerin 1803 lira 38 kuruş para tuttu hastalandı. Motöre ilmiş olduğu için gezinti geri kalamaz- ı. Herkes gitti, Ayşe köşkte yal- nız kaldı. Güzel bir mehtap vardı. Tuzla- dan sonra, motör Çam limanına uğramış, orada akşam yemeği yenk miş, gece geç vakit köşke dönül- müştü. Evde kendilerini müthiş bir manzara karşıladı. Hizmetçi Fat- ma kadın, sokak kapısının önün- de eli ayağı bağlı bir halde ası karmakarı- Kadıncağız kendine gelince işi anlattı: Yüzü maskeli genç bir a- dam içeri girmiş, bir tabanca kararak tehdid etmiş, kendisini bağlamış. onu zorla alıp götürmüştü. Galiba dışarıda bir otomobil bekliyormuş, Çünkü Fatma kadın bir otomobil gürültüsü duyduğunu temin edi- ordu. yordu. B. Mehmed Rüştü gece yarısın- Mektupta şunlar yazılıydı: «Babacığım, Üzülmeyiniz hayattayım. Yal nız tehlikedeyim. Beni kaçırdılar. Şimdi bir otomobilde bulunuyo- ahir on bin ni bırakacaklar. eleği velvleya vermeden Tahiri yolla. Allahaşkıs na babacığım beni çabuk kurtar!» tireceğine dair de izahat veriyor- Ri p B. Mehmed Rüştünü kan başi- na sıçramıştı. Kız evlâdın hay- dudlar elinde kalması duyulacak olursa büyük bir rezalet çıkacak tı, Kimbilir ne dedikodular yapı lacaktı. Bunlara meydan verme den Ayşeyi kurtarmak lâzımdı. Ne kadar olsa evlâdıydı, onu çok s€e- verdi. B, Mehmed Rüştü ağlaya sızlaya on m lirayı feda etti. Tarif edi len yere Tahir ile yo! “eN Paralar teslim edildikten sonra, evde bir telefon çaldı: n misin babacığım si. er geldi. Ben de Di köş- orum. Hem yalnız deği- lim yanımda Bülend de be- raber. H eli para tutmayan adama kız vermem demiştin, de- ğil mi? Şimdi Bülendin eli para tuttu işte, Tam on bin lirası var!, Hi Müdü rlüğünden: ekmek ihtiyacı için 20 Eylül usuliyle bee talip zuhur 935 arar alınmasına teminatı muvakkate akçesi veya Banka mekinbu ile. birlikte her gün öğleden sünra Cumhuriyet Müd- liği) 1k becide CezaEvi Dink Düğme müracaatları ilân olunur. (2735) (5889) akla müd E anla üni 48 &