8 Ekim 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

8 Ekim 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKŞAM m Yazan: SULEYMAN KÂNI SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ IRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 568 Maliye nazırı: “Hazinede bir para yoktur,, dedi fevkalâde ko- Müfettişlerin, intihap ve" tiğimlerindr bir viğein ile-takarrur eylemişti. Cevdet efendinin - paşa - İşkod- raya memuriyeti mahsusası da Âli paşanın ince bir neticesi olmuştu. Cc üşüncesi paşa (Maruzatında) bu memuriyete nasıl tensip: ve tayin ei ini de şöyle izah Müharrem 1278 - 19 a Âli paşanm. dördüncü ie tinde idi. Bir gece Âli paşa Bsinde Cevdet paşa ile bazı zevat ilmiye. tarikine benzerler, Bir ta- rafa memuriyetlerinde bazan ken-| dilerinden yor, bazan hiç haber verilmiyor. İtizar edenlerin i olunuyor, . Âli paşa valilikle taş- raya eee. korkardı. — Bir adamı istemediği: yere cebten göndermek caiz olmaz. De di, vdet — Devletin mü- him bir-işi olunca elbet eldeki memurlardan birini . gönderir. güçtür, e emurları ve âdetten hariçtir. Ben İstanbul âza varsa askerin sef. ma mevcud baımın da sefer e ve har- cırahım verilince asker gibi ie eylemeliyim! vabını verdi. Cevdet: paşa ie Âli paşaya biraz mantik ve edebiyata. dair ders. vermişti. Âli paşa da hocalık hukukuna riayet ederdi, Cevdet paşa. yalnız en”serbesce' söz söylerdi. Fakat az dikçe de söylemesi Bfebile Âli .paşa suratı a © Cevdet paşa hi paşanın" kin e ve unutmaz bir zat olduğunu, almak için mutlaka «taşı sönsaden geçiyor; bir çok vahişetler yorlar. Malisorlar İşkodrada lanmışlardı; İşkodra kumandanı çerkes Apti paşa imdad arıyordu. Devletçe o kalk m bir memur gönderilip © bastır. | det efendiye dön. tercü- Kö- rına mahrem ve efkârına man olan meclisi valâ reisi pen wdet efendi münasiptir! Der; Şeyhislâm Sadeddin efendi: bınca cebredemeyiz; evabını verir. Âli rkdğmen dür — Siz ten ben ona teklif elem istinkâf ede- mez, Demekle: Cevdet efendiyi kelâ har a davet eylerler. Müzakere Serasker Nümeli — Be: bir yerden bir tabur mete Defterini vereyim, Meclisce nere- den tensip olunursa emredersi- niz. İşkodraya gönderirim. Maliye. nazırı Tevfik paşa: — Gönderilecek taburların nakliye masrafını Palçeseni hazinede bir para yı vu Ses üzerine e Âli paşa Cev- — İşte halimiz böyle Va a İşkodra kalesinde mahs den imdad ister. Söz ayağa bl rare ğe İm karar günü de mecliste içim Babıâliyi tazyik ediyordu. Bunu firsat bildi. LT rafı olarak dört yüz küsür bin kuruş verilmedikç purun hi gelince Âli paşa hiddetinden mos- mor kesildi. Cevdet paşa — İmayınız. Ben kumpanya vapurile de gide- im. Bu günlerde: posta vapuru kle tatar ve Manastıra imtinanını çekme! rn li yolur zahmetini: çekmek evlâdır. Âli vw hemen emk gönder- di. Bir'gün a Loyid olduğunu tahkik ettirdi. Cevdet ce ebe. rk Mu- vaffakıyetle d vapuru ir iin var) müş. Fevkalâde memuriyetle bir zatın > bu ateşi ipe tırması lâzım; pek ağır! Meclisçe iz münasip def selam Ne dersiniz? Cevdet paşa Âli paşanın mak. de sabit olduğunu ispat etmek istedi, —Devletin böyle mühim işini kabulde tereddüd caiz olmaz, Fa- kat ben şimdiye kadar böyle ha- tarlı bir işte yalnız başıma: bu- lunmadım. Şayed bir kusur eder- semmazur olurum. Yusuf Kâmil paşa — memuriyeti kabul ettiğin gibi biz işin: yarısını ni biliriz. Cevdet — Öyle ise den niçin ie i paşa — Bu 7 mühim bir iştir. Görüyorsunuz skes yok; para yok. Sana indi yaz mağa da vaktimiz: yok. Açık ta- limat ile gideceksin. İki ateş ara- sına gireceksin. Devletin şanını muhafaza için — paşaya istifa ettirerek hükümeti eline alacak- sın; sayi laik kumandan. ve mutasar" işleri denir pacak, malümat verec ben- n mında: bir.donanma va; nm mal; — » o » w z 0 6 6 SE >) 3 p g 5 edilivermesi bence caiz. değildir. Cevdet paşa — Benden daha muktedir biri bulunmadığı halde bence Allaha tevekkül ile gitmek- ten başka düşünecek bir şey yok- - g r, Şeyhislâm bp — Öyleyse Allah reiki Maz: GM çıktı. Radyo 8 Teşrinievvel 935 Salı İstanbul, 18'Dans meki, 19 Sopa 19,30 Eğe caz Fehmi Eğe ve arkadaş” Tay 2 İka Ha Rorikeçrakımyapı BARAN sazlar profesörleri tarafından 20,30 Radyo caz ve tango guruplar, Zİ Stüdyo. orkestrası; 21,35 Son haberler Borsalar, 21,50 Bayan Rozi Veneçiya- ner (piyana solo). 21.10 Plik neşriyatı. Bükreş, 13,05 Orkestra, 13,40 Spor. konserini süreğir 18 BİSK, 20,15 Oda müziği, Zİ Saint Saentin eserlerinden konser, 22.45 Röle Beria 343 laç a si lar 19,20 Plâk, muziği, 45 “bil 20 Röklkmler” “Sözler, Zİ Her fif müzik vedans, 22,15 Senfonik kon- ser, 23,45 Dr yi Budapeşte, DE lon 2 25 Birkaç söz, 20. 30 ini th Ri operası, 23,35 Çiga Caz Moskava, 1830. Börk geli 19, 20 Sesli filim (Bir Ukrayna. operası 20, Se reyi ok parçala 21 Solist İlkeği ser, ee ed 23 iie pe o “Hafi müzik, 20) Ulmal saat, Zİ, 10 Koro ve orke: ra, 22 Şen program, 23,30 Dans g beyim Çarşamba musikisi ve İstanbul, | ar Gl, is; 30 Bayan Hal ll is iz Bayan ar Mündoli mi Radyi Büy fakatile, Eri il 8, e ali ir “23, 20 Plâk; in 0 ei mü“ aylığı 11000: kuruştur. Adres tebdili. için yirmi kuruşluk pul göndermek nl — Hizir günü 168 3 m erime ini .d rlak Ai YASEMİNLER ARASINDA Yazan: Mi: Uyga, zi gibi lâkırdılara Karli bir adam olmiyan Nahidden başka hepsi- nin çeneleri açılmıştı. anın i arada sırada, pek ciddi halini almaktanda geri kalmı- yordu. — Benim adım Loletta Albado- ra'dır. Palemoya gidiyorum. kan- to söylerim ben; artisti Demek siz benim şarkı! lediniz? Nerede? Bir ay Trianon'da idin. ar ilânlarını gördünüz mü? gre Floranse benim ismimle . Ben Torinoda giyi- me n şik i ora- sıdır; “Sala Umbertoda yanımda Föugez vardı. Fakat defettim onu. ıkıntılıdır Taham- & gi içim. mül elensenee Kü lie benliği bile kendisi n ediyordu. Profesör, ire mem seyyar bus; hepsi simsar, muhterem me i kendi benliklerinden bahse bir ve- sile bulmak için çareler düşünüp duruyorlardı. işman anne, ellerini karnının üzerinde kavuşturmuş, artı nı açmıyordu; Babası . da ellerini karnına koymuş, susuyordu. Şişman anne ile-babası; ağızları açık, dikkatli dikkatli bakıyorlar- Move ağzı — Ne rezalet! Diyorlarmış gi- bi bir şeyler mırıldanmışlardı. Nahid bu insan komedyasım biraz seyretti. Sonra yoruldu. Ba- şını arkaya dayadı, tbeleğini kapa- dı.ve çok uzaklara gitti, Ertesi sabah Palermoya. iniyor- du. öğleden gide- cek vapura bindi. Deniz sakindi.Trapani'ye kadar da öyle kaldı. Trapani'den sonra yolcuların pek çoğu kamaraları- na çekildiler. Fırtmanın şiddeti e artıyordu. Baş güverte- de birkaç gemiciden başka kim- se kalmamıştı, Güverte hemen ta- mamen bomboş errâk pes ee a hafifçe örtünüyordu. Ay altlarından aydınlatıyordu. rika uzaktan görülmeğe baş- sonra Tunusa uzaklarda; on dördüncü ge- cesini a ayın'dağınık nur- ları içinde, küçük raya te- rekküb eden bir silsile göründü: Bu, siyah kıtanın en şimali nok- tası olan Bön bumu idi. Alçak sahil — karanlık için- de-uzanıp gidiy: me daha eksiyi Nahid e denize ka- | dar inen ördü. Niha- yet, sahilin ilk Gini İşte Go- letta'nım ziyaları... , beyaz: Tuni kadar uzanan kanala: girdiği zam. an, gök pek tatlı bir: mavilikle gü- lümsü Bir taraftan ay batıyordu, Di. de beride hafif yıldızlar hâlâ pa- rıldıyorlardı. Kenarda Göletta'ya. giden elek- trik trenlerinin geçtiği görülüyor- du. Kızarmağa başliyam bu ve la beraber > b &- e peyda ahid: ni camilerin; frika No. rek - el luz'un: memleketine çi atmak üzere idi, run küpeştesine yaslanmış, yeni ve günün-berraklıkları için- e peyd gibi ruhunda bir dinlenme hissi duyuyordu. yu yattan bütün bütün ayrılıyordu. Nahid bir kâbustan kurtulur gi- bi yeni bir hayata başladığı zeha- bına kapılıyordü. a ilk gencliğinin şimdi pek arkada kalmış günlerinde buna benzer şeyler hissetmiş olduğunu hatırlıyordu. Penceresini açar, İs- tanbulun sevimli şafaklarını, sey- reder, Çamlicanın bülbüllerini din- di. & 3 imdi, bilmediği bir memleke- — bir safvet Mr r Tunus Er sr ir . ei birden» bire bir gürültü başladı Sahilden küçücük sandallar bir tufan gibi boşanarak vapurun etrafını almışlardı. İçleri arab ve zenci hamallarla dolu idi. stleri hayatının: ilk tezahürü O işte bu idi. Nahid, iri bir Sudanlı arabın teklifini kabul etti. Çantalarile be- er küçük bir sandala bindi. İş- rabi te'sahil Alfredi Didime orada, kendisi. ni bekliyordu. İki genc biribirlerine samimi bir müsafaha ile sarıldılar. Nahid, Avenue de Paris'de bü- yük bir otele indi. Tunusun bu parçası fransız iş- gelinden sonra vücud bulmuştu. Meda bir Avrupa şehrinden far- yoktu, Pek âlâ hatırladığı Paris Mm arab hayatı burada a kaynamış. gibi görünü- du. Ağaçlı. cadde! muhte- Sn sokaklar arasından siyah pe- çeile yüzleri örtülmüş,«Sifsöri» dedikleri oçarşaflara bürünmüş arab kadınları geçiyorlardı. Ayak- e kırmızı, sarı ve yeşil pabuc- ar giymişlerdi. Çiplak ve ince ba- ye Faslılar, omuzlarında bir «Kadrun» ile sig çarpıyorlardı. Yarr çıplak kundura boyacısı ço- cuklar earitiik öleli beyaz a gömlek ile her tarafta dolaşı- ik puş- larile şişman yahudi nklüri Siyah Sudanlılar, bedeviler, der- ütün bu insanlar ve hayvanlar modern. Av şehirlerinden kopmuş bir parça. sayılabilecel yeni Tunus caddelerinde göze ne tuhaf geliyordu. Bu renk renk ka- labalık, mine gibi parlak bir mavi gök altımdan ne ahenktar bir tablo ligi du. ii ve güzel odanın penceresinden etrafı seyrediyor, bir şey söylemiyordu. e düşünüyorsun? diye :sor- du ona Didime.

Bu sayıdan diğer sayfalar: