5 Ekim 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

5 Ekim 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

balli — Kk. - Me pap. AKŞAM © B Teşrinievvel 1935 Yazan: SULEYMAN KÂNI SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ IRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 566 Lehli musevi Abdülhamidden nasıl para ve hediyeler çekiyordu? İstanbulda gazetenin Beyoğ- nda oturan aytarına da baş vu- ağla Bu m mektub n kendisi ise hiç ik itiraf ile padişahı müsterih kık ması için para, nişan adandı. Bu defa en ziyade isabetle icap eden kapı çalınmıştı. Fakat bu müracaatın ve adakların da tesi- ri — ürül ülmedi: Aytar bir şey söy- lem üs ittifakın dostları Ab- idin ği hakkında kati inanca alarak ismini hü a haber verdi. Fakat Abdülhamid vi yak bir tarafın haberi ile kana- cak adam değildi. O böyle. ha- von ii Epi pek dir ederi e da sorguya çekilen ga- ete sahibi musevi ile muharriri Nevlinski de sükütu muhafaza anı; ele yer oğuması ta- - Ra mürettibinin işine gel- e daha fazla ihtiyat ve teenni gösterecek olursa tertibin kıvamı, geçeceğine ve &şecaatini "gösterme» zamanı geldiğine hük- met fiye Ahmed Celâleddin paşa- nın kâtibi Köçeoğlu, Hünkâr ya- verlerinden Şerif bey ile diğer bir yaverden mürekkep olarak gön- derilen komisyon perde arkasında gizlendi. Mektubu yazan da geldi. Bu adam Galatada Avusturya tebaa- i. dada başladılar. söz E arasına ey mış olduğu hakkında itiraflarda bulundu. Mülâkat pek tabii yo bitti; avukat ta vı tti, De Tinski perdeyi kald ii vw reyi son derece dikkatle takip et- miş olan saray heyetine: n kaldınız mı? Diye sordu. Artin — Hakikaten pek kuvvetli imiş- siniz mösyö! Takdirini sarfetti! Bu defa meraktan tamamen kurtulmuş olan Abdülhamid Nev- linskiye beş yüz altın ihsan etti; elli altın aylık m .! Viyana mü uumisi Abdül yn şahsı ene yazılara müsaa. yeceğini zaten teb- liğ ağ ya! Artık bundan son- ra Correspondance de VEst ga- zetesi de wp medhiyeleri- — Memnu: le sütunlarını dolduracaktı ! Nevlinskinin elli lira aylığı senelerce o muntazaman di Fakat 1 senesinde gevşedi! Viyana sie çeri vermeği arada bir unutur Allah aşkına! Bu haberi Pm Bekleyin! edi ve derhal mabeyni hüma- yuna şifre telgrafla malümat verdi. Maksad hasıl olmuştu! Nevlinski İstanbula gelince ha- zinei hassa hesabına Bristol ote- linde yerleşti; birkaç hafta İs- tanbulda kaldı, Mabeyin başkâtibi Süreyya pa- şa ile m defa uzun mülâkat- larda bulun, Lehli gazeteci nihayet Abdül- hamidin delird irza e eN iğini yazmamağa Dokı üz. (900) altın, bi di gi elmaslarla. müze: yen bir altın tabaka, ikinci > beden Osmani ali bu rızası: nın ve verdiği sadakat sözünün mükâfatı oldu. İkinci rütbeden şefkat nişanile taltif olunan karı- sına da bir elmas broş ihsan edildi. u nişan tevcihatı İs» tanbul gazetelerinde ilân nesi ken Nevlinskinin «Osmanlı yırhahlarından» olduğu kaydı — ilâve edilmişti! (Arkası var) AKBA Ankarada Wi dilde gazete mecmua ve kitapları bütün mekt Mi ucuz ol ara! selerinde erik edebilirsiniz. lefon : 3377 Beşiktaş. ikinci hukukdanı akim - Niyazi Kâtip - Kâmil . D. Ortaköyde tramvay caddesinde 57 numaralı dükânda oturan Dimitris tara- dan mahkemeye (verilen çi 34883 tarihinde. a nin 60 yaşını telâ ve şuurun: e rdurulı meni yh Anasta; e ea ğını lâ olmadığı gibi iş- lerini görme il olup hacrini mu cib bir sebep bulamadığı ve oğl oğlu. Di: mitri kendi döğdüğünü ölüml tehdit edin ve bundan dolayı e hine Beşiktaş ceza mahkemesinde: dav: açmı ği m pi iş ehli vukuf ta yin olunan adli tip işleri müdürlüğü dok torlarından Fahrican ve Hayrullah ve tabibi Enver fından icra kıl- nan muayenesinde meci ve matul lunmadığı ancak anadan doğma zafi dı 'Nevlinski Beyoğlunda oturdu- ğu Kontinental birinci katındaki odasına mektubu yaza- ni getrtecek, saraydan gönderi- lecek bir heyet bu odaya mutta- sıl e açık kapısındaki ince arkasında gizlenerek itirafı Gün İl as Saravdan Mala nezareti müs- eşarı Dadyan in paşa, ma- beyin Kâtibi pi Yak Beyi ser ha- ne olmuştu ir. ea şu çimen tereşşüh Mami sim balat bap teci cebinden telgraf harflerile ya- zılmış bir telgra! elçiye uzattı, Bu telgrafta şu sözler yazılıydı: (Öğrendim ki e m ği deşi Muradın hastalığına tutul- muştur. okuyunca elçi ye- rinden sıçradı, Bağırarak: olacağı imei anil iniz bı ei Kl yada mevcut raporlarından galasını ve beni alma p- edil erek dinlen a? veya ti yacı ci lm iş ise > ehli ali mamakla beraber raedeni haklarını isti- mal etmek selâhiye e agi en mah- ilmesi menfaati il sali gö- rülmüş olduğ a kanama medeninin Anastasyaya hei datikdez ol e yapacağı işlerde meyli im mak için müşavir tayin edilmelerin, hacrini mucib bir sebep e davacı Dimitrinin haciz talebine ait iddi- asinın reddine ve miktarı aşağıda yazılı me masrafının davacıdan tabsili- akem: ne kabili iz Ve itiraz inde iki ve erilen: ami YASEMİNLER ARASINDA | 'amlıcanın Mei da siyer ükün ve ona aradığı s Ağaçlar ve ile e inzivanın haşmı ümid ettiği a dakika k ae daha uzuklaşi Yelniz yaşayamıyordu. Sırf kendi batıni hayatı ona yi irlerin solmuş güller gibi kokuyordu. Ba- zı hatıraları vardı ki birer yara . seyir iü öleli Süki üvazenesi ile be- raber mn insan için bir ni- met teşkil eti are yaln zona malıydı? Nere- e çe i nerede ara- malı? Dünyada kendisinin ola- kadın, acaba şu dakikada dünyanın neresinde yaşıyı İhtimalki bu kadın ötesinde, hiç bir zaman erişemi- bir kıtadaydı. ileal mdi böyle bir inziva ha- e içinde bekliyordu. Akşamları onun da gözleri geniş ve muhte- şem meri derinliklerine da- larak bekledi yali görmeğe çal onun da kulaklarında uzak rüzgârlar üze- rinde ölen nağmelerin ağlama- . çınlıyordu. Her ruhun pe Sirmen bir bekleme sükütu. dümenin lışıyordu. çor i ğımız aşka belki Sİ ras» gelmeden gözlerimizi kaparız. Yahut, her şey bittikten sonra, pek geç, pek geç Nahid biz, türlü bir karar vere- miyordu. Bir nehrin ağır akıntı- sına bırakılmış cansız bir madde ibi, akş mların Oo mahzunluğu içinde, eriyor, sürükleniyor ve-ne yapacağını bilmiyordu. Bu onun ruhunda harplerden bir eserdi, İradesi zi mıştı. Kendisini akışına gibiydi. m gelebilecek her hadiseye karşı derin bir lâkayıtlık içindeydi. Uzun seneler büyük iztıraplar çek- miş kimselerin hepsinde görülen bir bastalık İçinde ilk duyduğu ihtyaç ar. tık dünyayı biç düşünmemek ol- muştu. Dünyadan bahsetmemek, dünyadan konuşulduğunu duyma- mak istiyordu. Ne olursa olsun, hiç bir şey onu alâkadar edemi- yordu. ne takip edeceği bir yol vard ne ei istediği bir tırapların acısını çıkarma! Bütün bu arzuları ın üstünde on- ların hepsine hâkim — his da. ha vardı: Dinlenmi lerce, nmi; yim diye kendi kendisine söz ver- mişti. Sade yiyecek, içecek, dün- yaya rahat bir papağan gözlerile bakacaktı. uhun (o sükünuni bozmıyan kolay aşklardan ba: a hiç bir şey düşünmiyecekti. eyninin, kalbinin eski müvaze- nesi tekrar teessüs edinceye ka- dar va kolayca yaşayabileceği ümidin Harbe kiki arkada anne sini bırakmıştı. Şimdi boş bir eve dönüyordu. Küçük kard Ayşe bir evlenmişti. Uzak bir adada ya- rdu, Onun yanına mı gitmek? Onun davetini mi kabul etmek? Biraz düşünür düşünmez, bu fikri zih- ninden çıkarıp atmıştı, sinin ölümü ailenin son | tatlı bağını da parçalamıştı. Şim- ir kurtu- ş çaresi diye bu yalnızlığa dört elle sarılmıştı, Bu yalnızlığı çayır kuşları d bilirler, şairler de. İhtimalki va dan güzel dünyada hiç bir ş » Nahid, mukadderatın ie zırladığı Mayita. hiç çırpınmadan yun eğmişti. Tam bir hürriyet içinde tekrar yeni bir hayata baş- hyordu. eski hük olamaz. Yarım kalmış nin Çamlicadakı eski kö: kilmiş, orada sai e Balm ve muhteşem tabiat rı arasında yaşamak ei , üne ç manzarala- Yanında kimsesi yoktu. Hattâ emekdar lâlası bile. Çocukluğun- İz ii Bi sim bunlar yetişir hülyası- na düşmüştü, Fakat bu hülya çok sürmedi. Günle gittikçe ağır gelmeğe baş- layan bir ittırad içinde uzanıp gidiyorlardı. ilk zamanları onu lâhuti bir tebessümle karşılıyan güzel tabiat çok geçmeden ruha kasvetli tesirini kaybetti, Kırlardaki uzun e tatsız- laştı. Bir kulübe n ba sit kimaeleşim. m onun göz- lerinde bir mânasızlık hlaine gel nün uyandırdığı şetaret, şevk ve unutturacak kadar etra- sükün ve inzivanın kud- İçinde çarçabuk gecip gre a. tepesinde onun ne işi vardı? Gençliğini bu- rada mı vedecekti? Köşk çok güzel tanzim miş, samimi bir yuva idi. Nahid u. yuvada hayatı için doğmuştu. Fakat aile darma da- ğınık olup bitmişti. Nahid nız başına bu ahşap koca köşke bir kalp ve hayat vermeğe ka- dir olamazdı. itmek... Nereye? Gideceği bu Avrupa şehirlerinin hepsinde ayni yeknasaklığı, la yabancı lığı ve yalnızlığı bulacak değil miydi? (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: