İS Tefrika No. 140 Akay: TAOLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR CENGiZiN OĞLU İSKENDER FAHREDDİN ——. “ Kocanla bir arslan dövüşü yapalım. s Hangimizin daha kuvetli olduğunu görürsün! ,, dedi. li e bir dövüş v hin bir aslan vüşü yapalı ml Cü e sa ter arını eki pıya koştu.. Sür Ka- endini tanıtarak ii Cüdanın yüzü gülüy: Akay odanın bir li © turdu ve: — n kaçar gibi, neden demin yarma diye söze başladı. Kırlaguçun sevgilisi oOktayın sarayında büyi yümüş, zeki, anla- yışlı bir kızdı. Bir aralık Akayın gözlerinin içine baktı: savaşlarda erkekler gibi Gi gösterdiği söylenen kadın siz misiniz? Akay gözlerini süzdü: — Evet.. ben yalnız savaşta değil, barış ve baysallık günlerin- d ştım. Sonra birden tavrını değiştire rek sordu: — Sen Karakurumu tanır mi- Sın birdenbire bu sorunun “hereye varacağını düşünmedi: , — Evet, dedi, Karakurumda büyüdü Ak bin müddet suskun gö- ay Tündükten sonra başını salladı: iğ — lale orada mı evler- in 2 | kırdığı önüne baktı: — Hayır.. — Karakurumdan çıkalı çok oldu mu — ii ay kadar oluy. —o potu anlayarak — Onu daha önceleri mi tanı- Yordun? Sani yalan ei) mecbur olmuştu. Dağların kızını şüpheye emek için: t, dedi, çok eskiden ta- yn Onüula evlenmek için, Karakurumdan ayrıldım. k ayrıldı ii urumdan am, — Yeni vb deseni Cü zun Saçlarını iki topladı: Evet La yi” Fakat, Ti birk yıldanberi bağlıyız. — Kocanı çok sever misin? — Yer yüzünde ondan güzel, ondan yakışıklı e erkek yoktur sanıyoru — a seni, ye onu sevdi- “Zin kadar seviyor mi eevmeseydi, a için yur- Bili ale ndan ayrılmazdı. — Sen çok düzgün konuşuyor- sun, li Belli ki bir bey veya reis yanında büyümüşsün! Kara- kurumda Oktay gün var mıdır? — Hayır... hanı görmüşlü- Yakından görme- dim. da seni görmemiş olmalı. — — Nereden bine — Görmüş olsaydı, sarayına alır ve yanından ayırmazdı. zun saçlarını tararken şü görmek i gülümsedi: isteriml,, am karşısındaki ray belli tmeden, hafifçe gö; eçirdi ve Karakurum atın metil istedi: — Siz kocamı gördünüz mi — Gördüm. Tanrı sahibine 1 ME a gibi bir erkek. n yanında kalırsa, herne > yararlığı dokuna- r, O, bütün Uygur elinde eşi be ayan bir avcıdır. Gördüm.. geçen gün havada uçan kuşu vurdu. Herkesin par- mağı ağzında kaldı, Fakat, sade bu meziyet onun uzun müddet m yanında kalmasına ye- ç yalnız avcı değil, eşsiz bir dövüşcüdür de. Ç. — Bu işi şimdiye kadar ben ya- pıyordum. Ben de iyi bir nişancı- yım. Kuvvetten yana da kocan- dan geri kalmadım. Elimde bir TM şıma iile e ars sini Sanki yaralayıp yere deviririm. Cüd. Bilmemek | için kendini güçlükle tut — Siz ere Evet ar maharetiniz vardı nuzu baştan başa siğneyip geçer- ken, siz neredeydiniz? Ben aslanlarımla onu karşı- ularla üzerime yürüdüler. Mi sardılar. Yanıma si madılar, Ben ie. hana kendi isteğimle teslim oldu: Güzel la bir masal. Fakat, kulağa hoş geliyor. De- ek, bu kadar kuvveti- olduğu halde, gene kendi is- nu eN epi ara teslim oldu- z ha, binli oturduğu yerden tı, kocanla bir vüşü yapalım! Hangimi- lan kuvvetli olduğunu görür- n! > geli m et — Fena olmaz. Çoktanberi boğa, ne insan, ne de aslan dö ağ emer gelin- , dileğinizi ken söyliye- bei © Gi aslanlarla dövü; ii amma, sizin bir zi kolayca yere yuvarladığı- ı görürse, umarım ki o da siz- İz geri kalmıyacaktır! (Arkası var) Satılık e yatak Tekmil an Mi — yapısı: 2 karyola, 2. kom. aynalı ve çekmeli rr çekmeli bir tualet. “ Akşai ei tesi ilân memuru öneli dine müracaat. Telefon: 24240 Her akşam |) bir hikâye p) Rakibe Mehmed Nazmi gösterişi hiç sevmemekle beraber, Nebahatın annesinin ısrarına dayanamıyarak| nişanlanma merasimi yapılmasına razı olmuştu. Nebahat ta Mehmed iy gibi düşün! indüğü için, ipti- da a bu nişan een Bini banamı Fakat ece leti ile fevkalâde süzelliği işinde bri > gibi parlaması son- memnun etti. Herke- sin Mn takdirleri genc kız- da derin bir ir ve ei va hasıl etmişti. e Mehm: minin hediye e sere b ıştı. Misa- a parlayışını memnuniyetle seyredi- yordu. Annesi de bu hediyeyi çok be- geniyordu: — Doğrusu, iyi zevki var, di- yordu. Yüzüğün ak da baktık- ları mz kaynaı m de Palta alınmış, de di in Nebahat hayretle sordu: — Paristen mi? Nazmi, üç ay- danberi İstanbuldan bir yere kı- mıldamadı. Paristen nasıl almış olur? aha evvel almıştır, yabut donlarından birine ısmarlamış- “Ne bahatın zihni buna pek yat- Yalnız kaldığı zaman hep bu Paris işini düşünüyordu. Ken- madı, a bir şey söy ii Yalnız Gb otelinde gayet güzel bir erikan kadını ile münasebet- Nebahat, Nazminin şimdi kend sini sevdiğini bilmekle beraber bu Amerikan kadını onun kalbin- de bir düğüm ieşkil ediyordu. Bir ri hayatında birçok kadın hiç birisinhi okıy- meti Ri ii Fakat yalnız bir kadın bulunursa... w aralık belk netti de, belki hala | kalbi e a, sev- gilisindedir?» Sonra, düşünd — Belki bu yüzüğü de ona ver- mek > almıştı ii Eve thiş bir şeydi. ve bunu aklına getirmek is- temiyordu. er aklından da bir türlü çıkmıyordı eride çantasından küçük bir li zi karar Nebahata sordu: — Kimden başlıyalım iptida? 'emiyeti toplamak üzere bazı mü- esseseleri ve zengin aileleri ziya- ret edeceklerdi. Nebahat listeye göz gezdirdik- ten sonra: — Biliyor musun, Feride? dedi. şey geldi. Mem: Benim aklıma bir leketimizde yaşıyan bir takım ec- ol ederek ç da yl iane istemiyelim — Doğru e vim ye 5 1 bu ecnebiler irili ağ san bu ör görmeyi pek merak ediyorum, Feride? Şimdi alk bir sö Gidelim şu kadının evi- Bö EE bir fırsatı Feride de kaçı- mak istemezdi. Amerikalı kadı- nın yerini pek kolaylıkla tahkik ttiler, Kapıyı çaldılar, Biraz som Sheridan yanlarına geldi. Nebahat, rakibesinin (o gerçek- en pek nefis olduğunu tasdike izi r oldu. Amerikalı kadın na- zik tebessümle; — Nebahat bacım tanırım, de- di... e oturur musunuz? şir slm gibiy- . Feri- öyle hayr. yordu. Sonra, başka GEL geç- mişti: — Sıhhatim biraz bozuk, diyor- du. Yakında İstanbulu terkedece- m, Buna çok müteessifim, Bütün ve dagi burada bırakı- orum... Belki göstermem amma.. e Bu son söz li âdetâ te- pe ma ii çıkmı at hiçbir şey eşi den ii geli ye tesi gün gene Amerikalı ka- — Sizi bekliyo Sizi görmek istiyordu: ekâlâ, anladım hin Sizin zel hülyalarınız arasında be: bir. kâbus teşkil ediyordum, değil mi? Fakat artık beni tanıdıktan sonra e ee e diye ümid ederi Miili başını iğdi. Bu anlaşıl- ler yok, bir şey söylemeğe muvaffak olamıyordu. min uzun bir süküt daki- kası geçti. Sonra, Ti va ği ve sıcak bir ava: ş, Nebahata ei z selde Teri erkekten bahse başladı: — Biribirlerini sevenler, yalnız kendi saadetlerii rini dü dirler. Bunun liğimin artık sole başladığını şe me serbest bırak- enden daha gençtir... ister. Bu dah tam ve derin bir saadettir... Söy- lediklerimi anlıyorsunuz, değil mi Nebahat? Siz Nazmiye işte bu sa: saade Bi vereceksiniz. mi, sevmeniz ii zım geldiğini anladınız zannede- | Hava tehlikesi | Yeniden üye yazılanların isimleri Ankara 30 AA — Hava tehli- 1 Zülfü Kome atağa İnşa ana 0 iğ defalık se Zapyon lisesi direktörü 24, 9306 Aleki Kiko 27,24,9 vu Girkokiz 23,40,930B Eleni 28,08,9309 bayan Ana Vasilya- yadiz 20,40, 9310 go alçı fabrikası 20 9311 Turan alçı fabrikası 20 bir iefalık, 9312 Al 0 0,9313 Evye- nina Belvü bahçesi 60,9314 Da- vut £ İariklal caddı Rady 7 ri sl aşil z .05 Radyo. e m : , 23,45. Fr amlar 9 İspaı ei sai ll ST lak müzik, 22 Chopi , 35 1250. Söz zle: — en yayım, 21,45 Bus. e kdar Gide 2 24 re i yayımı, 19, se ik raşık me ye per purisi, 1,4 oro konseri, 22,10 Radye orkestrası, 23, is Fan duyumlar, Belgrad, 20 Plâk, 20,30 Ulusal ya- e 7 Viyanadan #öle, 22,50 Dans el 'arşova, 19: Piyano konseri. 19,45 . 20,10: Muhtelif. 21: Küçük rad- yo orkestrası. 22,35: Şarkılar, 23: Ku- siri Mi (Haydn). 5 Dans N Şi N Türkiye Ecnebi en kuruş 2700 kuruş » 1450 » AYLIK 200 şe > T AYLIK 150 » Posta ittihadına dahil ii ecnebi mı b eri ei “3600, aylığı 1900, üç e 1000 any Adres tebdili için beş kuruşluk pul Gerdi Tüm. Receb $ — Hızır günü 160 $ İmsak Güneş Öğle ai Akşam Yatsı Ne 10,27 1206 61) 930 12 131 19 12,04 15,21 1752 1903 İdarehane: Babjâli civan NN in ul e Sek. 4 m. rim.. lll gr bir korkumuz eler dı Kırk yaşmı ancak bulmuş o güzel Amerikan kadınının tatlı si söndü. Sükün içinde yalnız bahatın hıçkırıkları | işitiliye rr ve rk tatlı kibesi öğsüne di