27 Eylül 1935 Tefrika No. 135 TAOLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR CENGiİZiN OĞLU İSKENDER FAHREDDİN Cengiz, oğullarına böy düşmanın en büyü le söylerdi : “Harpte ilkönce ük kumandanını ele geçirmeğe ve ya yaralamağa çalışınız! Baş gidince, gövdenin değeri kalmaz. , Cengizin bir sözü: “Baş gidin- ce, gövdenin değeri kalmaz! ,, yem paz Beki ilinde uzun let ın sebebini a- al rırken, ilk Ga Eğ n çarpıyordu: o Uygur ilindeki e toprak üleştirmekle işe yan Çagatay, halkta ilk önce a sevgisi yaratmıştı. tay, kendisine toprak veri- Ten e bu iin ğı başkasına sattığını gördüğü zaman, o adama ğır cezalar verirdi. O köylü bir daha ne hükümetten, ne de e bir kimseden yardım görem yoksulluk içinde sürünür, ider. gatay, babasının yanında çok Üyi yetişmişti. Değme uluslar Ça- ği ayi girişemezi zlerdi. yn serer zâman)| İlk önce o memleket hakkında EE topla! ere ız casus ani verirdi. Güçl geçeceğini anladığı kaleleri için- den e 'tmeğe SE vw muvaffak da olurdi Gaştay da Bi ki ve ilk önce o me inde dışında yaşıyan e ve kendi reislerinden memnun olm. adamları araştırır, onları vi hal kendi hizmetine alır ve onlar vasıtasile o memleketi kolaylıkla ele geçirirdi. Moğollar, elde etmek istedikleri manda birkaç yer- içerdeki kuv- vetleri bu suretle dağıtmağa mec- teşkilâtına çok lükle ele m Bu sırada küçük bö- Tükler: yrılan ı Mo ğol askerleri o Gila bütün köyleri basar, ahalisini esir alarak kendi hizme- tinde kullanırdı. lu bir vilâyeti yağma eder- ken, kalelerinde gözcüler bırakır, Ir, etrafı bunlarla tarassud ettirirdi. Moğol kuvvetleri, girdikleri yer- nık bulunurlar, düşmanın ne ta- raftan geleceğini önceden keşfe- derlerdi. ç Cengiz oğullarına ölmeden önce in söylemişti: kaleyi ele geçirmekte sülük Me o şehrin en meşhur Bahadirlerini döğüşe da- vet ediniz. Bir yerde düşmanla harbe tutuştuğunuz zaman, i ilk önce mazsa yaralamağa çalışınız. Baş gidince, gövdenin ehemmi İmaz!.» atay da tıpkı babası gibi davranırdı. Çagatayın harpte bir hususiyeti daha vardı: Çok kuv- i kaleler önünde telefat ver- meğe başladığı zaman, bir gec. ansızın ordusunu gerilere çekerd Kale içinde mahsur kalan düş- ön Motul öd Vi yı kaldırarak geçip gittiğini sanır- dı. Böylece bir kaç gün gözden uzaklaşır, sonra birden, esyasını ve ağırlığını çekildiği yerde bıra- karak, tekrar kaleye hücum eder ve düşmanı gafil ig el lıkla içeriye girer: n bu hilesini a keme bile, El kalkışarak, birçok yerlerde (Moğo| usulü kaçışlar) göstermişler, bir müddet sonr. ar muhasaraya > aşlamışlar ve harbi kazanmışlar- Yemi bir şehri suya bastır- lânı da çok mühimdi. Çaga- tay, babasının hayatında, bir gün beş bin kişilik bir ordu ile (Song)- ların üzerine rümüştü, (Şan- büyük lu. Cengiz, şel re kolaylıkla ge anla- yınca, etr. girniinki Ça par sulak yerlerde be ted- bire baş vurmaktan çekinmezdi. Zaten, taş ey? a bir ır. mak varsa, Çagatayın karşısında fazla israr Mei ehrin kapılarını açmağa ve teslim me ğa mecbur olurdu. Moğolların çevirme hareketleri de pek ai Romalılar; — Eğer Moğollarla harp etmiş olsaydık, ve iz zaman ve her ln çevirirlerdi. Derlerdi. Çünkü Roma ordusu Re bir halde ilerilemeyi ve da- k bulunmamayı -kendi itikat- İle bir muvaffakıyet başlan: gıcı sayarlardı. Moğollar ise, bie te ebirle toplu kuvvetler ele eri için can atai e ii hal kı- ele ayrılarak ç e e tine başlarlar, dm toplu kuvvetini bir hamlede © yararak perişan ederle m : Çagi günlerde birdenbi- re ür Ben el muhafızı: nı yerliler sevmezlerdi. Ça; ar yeni bir meal Ghia Uygur pi Çagata; anınıza bir Moğol muhafız ala Yabancılar olmaya ki, si- ze bir fenalık yapsınlar!... Diyerek Çagatayın canını ken- di canları gibi korumak istemişler. 0ş ve mânasız Çagatayın muhafı- zı gene eskisi gibi bir Çinli olur. sa, günün birinde bu adamı elde etmek o kadar güç bir iş olmıya- caktı. e KL tutsak Çin- şehri: arına çalıştıkları için, s0: e Çagatay tara- budan tutsaklıktan azad edilmiş- lerdi. Bu yüzden şehre gelen neme daha sıkı Yaşabli yorlardı. ie r ilinde bir Çinliyi para ile tın ei veya kandırmak en > bir işi Çazi ar vi türlü kendisine sa- akat gösterecek bir muhafız bu- lamıyordu. O günl kta dolaşan ge- niş omuzlu, iri ki bir yiğit, her- ei ae si çarpıyordu. , Çagatı a, bu yiğiti Si lke sliyark gider- ken MO er ne çağırdı. erden elin? imi ii Adın nı Diye sordu. (Arkası var) AKŞAM Radyo — Eylül Ci 8,30 ni er el âk) İstanbul: 18,50 hafif müsli 2 3 a hz ii son Yaaa 21,50 Siter so- lo, Şrayber, Viyana havaları, 22 plâk atı, mesriy Bükreş, 13,15 Plâk ve duyum ser si, 18 Rad el 19,15 Kölesi 20,30 Viyana ilinin «Die Pu €1? Oöperi nser, anaya, 18,20 Piyano- keman kon- 1B, ir, 19 Şen yayım, Aktü- alta, ie 20,25 Viyanadan röle, Bellini'nin «Die Puritaner» operası, 23, iü Hedi müzik, plâklar, 23,45 Dans mü- Belmd, 18,15 Plâk, 20,30 Ulusal yayım, 21 Zagrı Siri röle, 23,20 5 Ğ Budapeşte, 18 Çizan müziği, eğ 18,50 Pk, 20.20 Piyano il şar- Zİ Me 210 Londradan le, 24 Çiş e 18,45 > Sözler — PAK, 9.20 "Almanca e 0,10 Plâk, 20,40 Bir himaye bayramı revüsü, 21, 3 a sö sehir, 22,40 Min konser, Berlin, 20 Mozartın eserlerinden kon- ser, 20,30 Ekonomik Yayın 20,40 Ak- tü yi ei 21,15 Ulusal yayım, eDer le 2230 Tak lar kal ler, 24 2 Eyl Pain ns musikisi ve hi İstanbul, Bit musiki 1930 Gk m Mesud Cemil, 20 Porfesör Liko » keman ole, 20,3 Radyo ve gi or e bayan Beye Tüzin, Türk- özlü eserler, 21,35 Son haberler.Bor. yil 2 vor Bayan Babikyan, Şan, 22,10 Bite 3,05 e süreği, 20, za Şarkılar, 21 Sözler, Sn m Radyo sa- len era, 22 e r, duyumlar, 5 Konserin sür. Mi 17,15 Gitar müziği - sözler 17,45 Kadın ee E özler, 19,45 Plâk, 20 Sözler, 21 Hafif müzik, 22 Yabancı dillerdeki vaatndaşlara yayım, | 22,3) şi Mizah, 23 Orkestra konseri, 23,05 Dans a d, 20 Plâk, 20,30 Ulusal çi | yım, 7 Karışık müzikli hafta sonu yımı, 22.30 Orkestralı halk keli e Radyo orkestrası, 24 Dans mü- peşte, 18,2 ar düo, 330 üncü opera Mi dolayısile m konseri, Prag, 19 Almanca konserli program, 21,50 Yabancılar için şarkılar, 22.30 | aş konseri, 23,30 Plâl w 23,45 20,15 Küçük piyano - kemi in İY 10 Hambu in röle, 22, 15 Kanek yayım, 23,30 Küçük radyo or- | kesir: a Iş bulmak Için Uzun uzun düşünecek yerde AKŞAM gazetesine İ vir KÜÇÜK İLÂN koydurunuz! Posta ittihadın. ecnebi meml 1000 ak a di leketi İl ii tebdili için yirmi beş kuruşluk pul göndermek lâzımdır. eri 28 — Şe günü 146 di Akşam Yat : 1013 ii 6,05 928 12. AI Va 4,13 5,52 1205 1527 1800 1932 i makta y Her akşam | bir rim | kşam Fransız tiyatrosuna büyük bir hücum vardı, Avrupa- nın bilmem hangi memleketinden gelmiş meşhur bir hokkabaz öyle oyunlar yapıyordu ki elele ka- dar şehrimizi ziyaret etmiş mı hayran kalıyorlardı. çince hiç bir geceyi kaçırmak is- ar Kocası da vi sev- kendisinden aşağı hur ho salli her Parisin küçük «Boite» lerindeki bütün artistlerin, sinema Fiğ larının taklidini o kadar tuhaf şarkılar gisi ie ve artistleri taklidde o kadar mu- ede canlı olüyordu. Hele sinir- leri tutacak olursa bir kere gül meğe başlayınca kendisini durdur- çok zahmet çekilebilirdi. r gece, İlhami ilk defa olarak alel pek dikkatli dikkatli bakmıştı. Ferihaya N katli bakan erkekler çoktu. Fi Ml b im o dalg . siyi n sıcak e ban o tunç heykel gibi endamı yoktu ları, o ruha işleyi sea t dokuza beş kala Feriha ile kocası tiyatrodan içeri giriyor- lu, İlhamiyi gardropta buldular. — Vay, bonsuvar, azizim. — Bonsuvar, İlhami Ferihani ın karşısında eğildi, kocasının elini sıktı, Feriha du: soruyori — Bugün mü geldiniz, Viyana- dan? — Hayır hanımefendi, dün. — Bize bir telefon bile etmedi- niz, — Çok müteessifim... Fakat biraz fiyevrim vardı. Feriha büyük bir kl > likanlıya bakıyordu. dalgalı saçları lerle öm zamanlar: Büyük bir ra inde kalırdı. Şimdi beklemediği bir da- izm sevgilisini karşısında gö- r geçen mesud daki- hatıraları onu âdeta sarhoş edivermişti. Feriha, kocası, İlhi lardaki koltuklarına oturmuşlardı. ami, ön sıra- * Fakat birdenbire Ferihanın koca- sının hali değişmişti. Çünkü İlha- minin karısına bir r. uzattığını Feri ir minimini tente men- dil ii ilhaminin verdiği bu şeyi bunun içine koyarak tekrar çantasına sokmuştu. Bu verilen şeyin küçük bir kâğıd olduğunu Ferihanın kocası pek âlâ farket mişti. Artık şüphe yoktu. ve ik izli bir hami arasında gi: bet vardı. Artık ii icin oyum Hokkabaz dan zevk almak imkânı kalma- muştı. Onun zihni yanı ini geçen hiyanet macerasile meşgul * dü. Kulakları uğulduyor, nerde ol- duğunu unutuyor, en büyük bir lee duyuyordu. Bir aralık avüz vaz haykırıyorum zannetti, Et- ei şaşkın şaşkın bakındı. Ha- yır, böyle bir şey yapmamıştı. Sahnede meşhur hokkabaz el- kışlar Ki ezan sia mıştı, Hal p ediyord «Benim ne yapmamı isterseniz bir esim parçası üzerine yazınız ben bur olduğunu keytedeceğii ve istediğiniz şeyi yapacağım.» onun ne F eriha ellerini çırpıyor, her za- anki gibi pek keyif duruyordu. İlk tecrübeler halkı pek alâkadar etti, Birisi kâğıda şöyle yazmıştı: «Dördüncü sıradaki kadının şap- kasından iğnesini alınız, birinci sıradaki cisi esvaplı erkeğin o cebin koyunuz: z ol sin bir kâğıd üzerine yazılan bu arzuyu harfi harfine icra ediyordu. Bir aralık, Ferihanın dirseğile İlhamiye dokunduğunu .ocası farkeder gibi oldu. İçindeki azap imdi sözleri fena halde sinirine dokun- nuyordu. Kendisini zaptedemiye- cek bir hale gelmişti. Eve gittikleri zaman Ferihaya neler söyliyece- ğini zihninde tasarlıyordu. Fakat daha evvel bir intikam almak isti- yö 2 abaza söylerim, dedi. el de kollarından tuttu, sah- yorlar! diye sile Ben lar tiyatrodan çıkarı Şimdi Hekimi az rica ediyordu: Haydi efendiler, MEN İz — N Hepsini » 2 "e © R. p 9 ha kocasının da küçük bir kâğıda bir şeyler yazdığını gör- üğü zaman: n de mi? diye gül dü. Yazilan ii görmek istedi. O göstermiyor: — Dm daha a iyi diyordu. İlhamide bir aksiseda gibi tekrar ediyordu: — Daha iyi, daha « Hokkabaz, elini ai görürdü Kher ilen a reşfetmel için kendini ei gibi kaşlarını sa Gözlerini kapıyarı lüşün- sına elini uzatınca genç kadın tit redi. Tereddüd etti. Çantayı sak- lamak istedi, Fakat hokkabaz çan- tayı almış, az ve içinden bir 3 kâğıd çıkarmı i Feriha sapsarı 5 Bsk Bayı- lacak hale gelmişti. Hokkabaz bu kâğıdı aldıktan sonra İlhaminin cebin soktu. Sonra halka di: — Bitti, dedi. a beyefendi yazdığını oküsun. Koca yüksek sesle okudu: