Tefrika No. 130 TAOLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMD CENGiZiN OĞLU İSKENDER FAHREDDİN Kırlaguç, yolda güzel bir kız görünce başını çevirip geçiyordu. Bir gün ırmak boyunda otururken, Mn üstünde tekerlenerek gelen büyük 4 denk gördü! (Kırlaguç) ırmak boyunda babasını düşünürken. (Karakurum)un on beş mil şar- kında ve Gerolan ırmağı boyların- da yaşıyan elli, altmış çadırlı bir Türk kabilesi vardı. Cengiz han vaktile, koy boyun eğmiyen eli silâh tutarları Cengize yardım etmişler.. i ağızd ş mey- danına atıldıkları için, hepsi Oyrat kişi kılıçları altın- da can vermişler. Bu kabileye o vakittenberi (Gök ütün y Moğol tahtına oturduğu günden! b bu küçük kabileden bir baliş vergi bile almamıştı. Za- ten kabi bütün adamları ih- tiyarlamışlardı. Delikanlılar cenk- te kırıldıktan sonra, ik dün- yaya gelen çocuklar da henüz bü- yümemişti. lenin tek tül ..Savaş günlerinde küçük bir ge- kadar ergin ve gösterişli değiller- di. Kırlaguç hergün orman kenarın- da ava gider, simi üstü birkaç tavşanla beraber bir sürü kuş mler av etini çok sevdik- avlayamazlardı ve onun gittiği yerlere gidemezlerdi. Kırlaguç ayni zamandi sur ve kuvvetli bir delikanlıydı. Kabile içinde onun yaptığı işleri hiç kimse yapamazdı. Kırlaguçun sırtını yere ye akl — Bizim bi bir dev yavrusile boy öl eki lir mi?. rlerdi ei merkezinden gelip ncıların karşısına daima| ü yaba: Kiris çıkardı. Yabancılar onu görünce -bir fena! apmak kas- dile gelmiş olsalar bile, birşey ya- amı geri dönerlerdi. rlar onu çok me bri seni her türlü feni lardan Yi m, oğul! Sen asaf mizin biricik yerd (2) her zaman sana güveniriz!. Diyerek daima omuzunu okşar- rdı, Kırlaguç, gönül işlerine hiç de w ei bir erkekti, Ona: — Cengizin yüzden çok karısı 2 mrdal > Dedikleri zaman, o, bir kadın- dan fazlasile yaşanabileceğini ak- ına sığdıramazdı. Kabile içinde (0 Kia angicın aslı: (Kırlaguç)dır. Türkçedir. Çevik ve becerikli delikanlı- di makie. #fenlienk İağaiziki -b'cilds (2) Aslı: ((Dayangaç) dır. İstinadgâh demektir. dul kalan bi nç kadınlar dı. Yaşı geçkin İl elele bile bunları cuk yı reti Lan geri durmi la; rdı. Kabile arasında çok güze! k çı büyümelerini bek- Tiyorlardı. laguç bu yetişkin ızlar ında daima bir taş par- li omuz silkip geçtiğini gördükçe kr- ar ve: ED mutlaka, bizim bilmediği- — görmediğimiz bir kızı sevi- ei söylenirlerdi. Bir gün kabilenin içinden geçen bir kervanla Semerkanda giden bir Tahran dilberi, herkes gibi, Kır- laguçun da gözüne çarpmıştı. Kızlar, aralarında Kırlaguçu konuşurlarken: — Belki de gönlünü ona kaptır- mıştır. Onu düşünmese, onu sev- mese, bize bakardı.. bizimle konu- dilberine kaptırmıştı. Ne de kendi ime kızlarından birine... Bri gün, Kırl. > m se kizini bile bitirmi nun kulağına şu İzel roi tı: «— Kabilemize senin gibi de- mir bilekli bir baş lâzım. Başımıza ebilmen için, başın dinç ve gön- lün ilgisiz olmalı!» Kı eni babasının sözlerini u- nutmuyol Kendir Kabile kızlarından bi- rine kaptırırsa, başı derde gire- ceğini biliyordu. Beş'altı yıl daha içi boş yı karar vermişti. Yolda giderken bir güzel kıza ras- lasa, başını öte tarafa çevirip gerdi. Onun beklediği bir şey vardı: Kendisine yardımcı olabilecek ço- cukların erginliğini beklemek. Kabile çocukları arasında on ye- di, on sekiz yaşlarında alemi sayısı elliye varıyordu. Beş altı sonra, bu socukların bi biri, yl ği bir döğüşçü bö- üğü kurulacak ve Kırlaguç bu bö- a üğün ve geçmek fırsatını ka- çırmıyacaktı. ves Kırlaguç ırmak boyunda bir a- ğacın dibine oturmuş düşünüyor- du. Babası iki aydanberi hasta idi. Delikanlının içinde gittikçe derin- leşen bir sızı vardı; Babası ölür. se, ne yapacaktı? Gözleri ırmağın coşkun akıntı- sına dalmıştı. Birdenbire suyun üs- tünde, kendisine e tekerlene- rek gelen büyük bir denk gördü.. irgildi.. ırmağın kaieri koştu. (Arkası yar). Doktor HAZIM rig Beyo) kağından (o Hamalbaşı ya var Sarayı raya naklet: OE ğlu Ea tramva' karama) miştir. | kuruşm Radyo 22 Eylül Pazar İstanbul, 12.30 Hafif musiki ve dans musikisi, 18,30 Dans musikisi, Bethofen sonat (piyano) plâk, 20 ferans. Bizde ağaç in be, lova Sabit, 20,30 Radyo me 21,35 Son habeiler” BEL 22 era - Fraysütz. 3 Ey lül Pazartesi e jimnastik, 0 Dans musi- İstanbul, 18,30 kisi, 19,10 «Ayda» operası ikinci pet de, 19,50 Rumen halk musikisi, Estegaço orkestrası, 20,20 Haberler, 20,30 ki ör Ferdi ini piyano solo, 22,1 PİR neşriyi aylığı 1000 Adres tebdili için yirmi beş kuruşluk pul göndermek imdi “Ee pm 28 — o ii 14 la İlkini ası z e ve 8,58 925 Pi Va. 4,07 547 1207 1533 18,09 1 N İdarehane: Babrâli civarı Acımusluk Sok. 13 No, Bi rbiye okulu için 5000 kilo az 5000 kilo kaşar peynirinin cile istekli kmadığın- dan V 24/9/935 salı gü- nü saat 15de Tophanede Satın- alma Kamlok iğ yapılacaktır. el de yekün “ 52 b çk ni İsteklilerin e sa- e Komis; yoA gelmeleri (148) —— an (672) anbul Levazım âmirliğine — kili için ZI ton beyaz in Eşi era çık- madığımdan 2 24 Eylül 4 nunda yapılacaktır. Tahmin be: deli 7350 liradır. Son atı 1102 50 kuruştur, İsteklilerin belli saatte Komisyona gelmeleri (149). (5673) Levazım âmirliğine in pe madığından tekrar pazarlığı 24/ 9/935 salı günü saat 14,30da Tophanede Satınalma Komisyo- nunda yapılacaktır. Tahmin be- deli 7i 7800 lira. 40 epin 4110) Sahife 9 Her akşam | bir hikâye Necile yirmi dört yaşını doldur- luğu zaman, annesine şunları söy- ledi: kararımı verdim, anne. yok. ka, Şu hayatın ulmak için çalış- Doğru, fakat iş başi ittiradından kurt bu vx yarayıp gitmek teh- likesin: ruz bulunuyorum. ündüm. Stenografi ve Seyre, ei 7 Üç ay yetişir. Elimde zaten iyi şehadet- namelerim de var. Nasıl olsa bir işe girerim, Sonra, şu üzerimdeki kadın ka- eceksin, bak nasıl mu: e Sam e ağzını açamadı. Necile, nar rengine girdi. Tırnaklar kır- mızı mineli oldu. Saçlar kesildi. Gözlere rimeller sürüldü. a, Necile stenografi ve dak- ope öğrendi. Nihi dına uygun bir iş aramağa başla- dı. Bir yere girmek için teşebbüs 2x4 iniidi kt tahki kat yapıyorlardı. i erak etmeyiniz, hanımefen- çe 'k gençtir amma ev- lidir, ile bir cevap aldı mı hemen uzaklaşıyordu. — O! Mühendis bey tehlikeli değildir, gayet kibardır da altmı- şını geçmiştir. dedikleri yerde hiç durmuyordu. Nihayet vd gün şu cevabı aldı: — Ka ında mı? Kırk. Ga- vi ciddidir, kendi ir Necile koca arıyor İ 2 Fakat e karşısında mode ir küçük hanım görünce şaşırdı. dik değişmişsin, güzel- leşmişsin Necile! diyordu. Neci na caktı. Güzel, modern bir kıza kar- şı hiç bir taahhüde girmeden ni- şanlı meş oynamak Adilin de hoşuna gi Bri dd pire sonra Ali Kâ- mi sordu: — Nişanlınız mı sizin!. Necile e azan gibi hai eğe- rek e e — ak hiç bahsetmemiştiniz? — Bahsedip de ne olacak? İn- san severek ve rse herkese ha- ber vermek için heveslenir. Yok- sa böyle... endisten ümid verici bir söz bekliyordu, Fakat o hiç bir şey söy- em Erti larda Necile gerek mü- hendisin halinde, gerek Adilin ha- linde değişiklik sezer gibi oldu. Adil oynadığı rolü ciddiye alır gi- bakışları oluyordu. Fakat resmi vaziyetini hiç bozmuyordu. Bir sabah Necile yazihaneye gittiği zaman masasının üzerinde vey eti tüp buldu: in bana müşfik bir en elişi aşağ ümid et miştim, Necile. F. m gençliğiniz eremlede pri yaşı mın solukluğundan korkuyordum. Sizi ik bliien kolunda mesud ve neşeli gördükçe ii vas çöken acı içinde sizden uzaklaşmadan baş- ka çare göremedim. Size saadet- ler temenni ederek uzaklara gi- a eki m Necile üzerinde ei bir tesir A pek kolay tahmin edilebilir. m baş- ladı. Yanıbaşındaki bi habbeti Em lk kadar kör olduğundan dolayı kendisini mua: heze ediyordu. Nihayet bu e pe Mühendis Ali Kâmi Necileyi m ee ediyordu. Tam stediği tip idi. Böyle bir atıldığ la dolayı memnuniyet duyuyordu. pre malümatı sayesinde patronu: itimadını çarçabuk ite Ve pek memnun ettiği belli idi. Aradan sekiz ay geçti. emi dekslar il ei isin liradır. misyona Era (150) (5674) İstanbul Harici Askeri Kıtaatı ilânları 31695 kilo beyaz 10670 kile yeşil Emayit kapalı zarfla eskilt- meye konmuştur. Hepsinin biçi- eri 48719 lira 75 kuruştur. mukabi ondan alınabilir. Eksiltmeye gi- receklerin 2490 sayılı ka: ve 3 maddelerinde istenilen bel- gelerle birlikte teminat ve teklif mektuplarını ihale saatinden bir saat evvel re M.M.V, Satınalma Komisyonuna vermeleri. (255) 5 604) samimi bir eğ sezer gibi ölü Hattâ bazan iş münasebetile ya- nına pek se ale, ellerine sürüldüğü a uğra- dığını bile farketti, Fakat! bu zan- rını takviye edecek bir kelime mühendisin ie hiç bir za- man çıkmamıştı. Acaba Necile al danıyor peer Ümüdleri boşa mı Adilin genç ve sevimli yüzü pedi BE gr B Adili daha yakından tanıdıkça çok beğeniyor ve iyi bir koca ola- cağını anlıyordü. kay- ii saadeti bu tarafta telâfi iebileceğini düşünere! Yünü yatıştırdı. O akşam Adil kendisini almağa gelmedi. Hattâ birkaç gün hi zükm ecile kendisini teskin için iki l bahaneler düsünmeğe çalışıyor, fakat bir türlü bu azabı- nı izaha muvaffak olamıyordu, ni- hayet, bir hafta sonra, Adilden şu mektubu aldı: k teessü- j samimi mus «Birkaç gündenbero buraya, ei çıkacaktı?. den saklamağa muvaffak olamı- Necile mühendisi biraz gayrete | yacaktım. Üzerimde o kadar sihir- etirmek, bir a kamçılamak | kâr bir tesir yapıyordun ki, Ne- için bir tedbir düşünmek lüzumü- cile! Seni mesud mühendise bıra- nü hissetti. Mühendisin içinde bir | karak kaçtım İstanbuldan. Eğ kıskançlık pi uyandırabilirse | seni evyeke böyle yekumdan tani- kâfi idi. İşte k ünasip görü bahtiyar © ce, kuzeni Adile bir mektup ya; ım. Aramıza aşılması yaret ederdi. Geldiği yanında biraz oturup aktan. başka birşey düsünmez- ; urada annemi; lacak 3 sız ra mania çıkarmak için evlen in