a AKŞ Her yiğitin bir yoğurt yiyişi vardır.. “Alimallah kavunu yakaladım mı? Şıp diye ne mal olduğunu anlarım,, “Bendeniz kırk beş senelik kavun doktoruyum, keser veririm, kabak çıkarsa para yok,, «Her yiğitin bir yoğurt yiyişi vardır» derler... Gayet doğrudur. Hayatta en basit sandığımız ha- reketleri bile hepimiz türlü türlü zim gün penceremin önünde e bir kavun arabası durmuş- tu... Elinde ağzı açık bir bıçak, avaz avaz: — Haydi bal kutuları bunlar.. bal petekleri bunlar... diye ba- ğıran kavuncu etrafına bir alay müşteri toplamıştı. Kavunlara yak- tane yakalayıp, tersini Seviriyor, uzun uzun kokladıktan laşan bir il deta herkesin kendisine mahsus bir üslübu var.. beraber dikkat edelim. Gayet ciddi bir e koklağış . Meselâ İşte gönlü, uzunca saçlı bir efekkirane, ağır başlı, ciddi Li eee kokluyor... Bu bir eseri mütalâa ' ediyor zamn- Pastörün mikroskopla Zeki... o Aldanmıyacağından gayetle emin.. her şeyden Mei li.. katiyen faka basmaz Kavun .. Bu kavun, olmak için da- ha iki hafta ister... Tatlı kavun böyle mi kokar.. İyi yok... Bu- nu sen kendin ye. Alimallah iyi vunu yakalayıp şıp diye kokladık mı? Ne mel ol- duğunu anlarız... Oğlum, biz ka- çın kurasıyız yohu... Artık bize “e mi a?. ka İşte hakiki bir bal kutusu Gün görmüş, tecrübeli, si bir zat.. ım kıymetta; cizeler “ileri sürerek dan 1 seçi- or: — Zarfa bakıp mazrufa aldan- Ne insanların kılığına kı- yulikkds Dm hüküm ver, ne de vun karpuz İşte şu gördü- ğün Hindistan « Göğiği gibi küçük, gösterişsiz bir kavuncuk... Gösterişsiz bir kavuncuk amma en gösterişli kavunları tatlılıktan yan < Henüz sile geçindirmek yükü- nü üzerine almamış, bu gibi çar- azar İşlerinde kıdemlenmemiş bir delikanlı... Kavunu iki elile tması, d ziyade çekilen bir penaltıyi muvaffakıyetle yaka- Tamiş ki inin vaziyetini Yahu, diyor, bu kavun iki numara futbol topunu andırıyor. İnsanın aşka gelip bir şüt çekece- ği geliyor. ÜR na i> da birşeyanlaşıl şi 5 ge koklayış Genç yakışıklı bir adam. Saç- ları muntazam taranmış... Bir kır- mızı kadife gülü kökler gibi... Âdeta bu kokudan mest olmuş ta gözlerini kapamış. . te kavun kroklümağı alelâde söylemi zel e bir iş haline ge- tirmi Bu ig koklayışa «âşıkane bir koklama» demez misiniz?.. Kavun doktorluğu Bu kavunmu tatsız?.. Yahu 45 - 50 senedir bu kavun deni- len şeyin ben doktoruyum.. kavun operatörüyüm b kavun «M. Kemali» yim... Ben bu Kavim şimdi keserim. Kabak çıkarsa pa- ra bende: en.. Sefketli bir Tr Kavunu âdeta kendisinin ciğerpa- resi sanırsınız... Nasıl her yiğitin bir yoğurt yi- yişi, herkesin bir kavun alma, seçme, kavun koklama usu- Tü yok mu? YENİ NEŞRİYAT Gümrük tarifesinin şerhi en k tarifelerinin İn rr aşılmasını ve tatbikatta güçlük gümrü! arife şubesi en değerli bir. eser vücude g iştir, 3 5 z pis ti di nacak olan bu eseri tavsiye ederiz. m Yazan: Mustafa Ragıb — Şimdi operatör Fehimle sen, ye cevap operatör Fehim bey daha evvel me — 'k Seyfi, gerek ben; po- lis kik şüpheli si yek te bulunuyoruz. Ortad. şüpheyi davet eder, bir ha- — peşimize takılır; hem Atıf için, hem de bizim için bir tehli. ke teşkil eder, Benim yerime dok- tor Gelibolulu Fahriyi (o zaman Manastır merkez hastanesi dok- i, tirir bitirmez, Seyfi bey ride başladı: — Hangi doktor ile vb ok sun doğrudan doğruya yin evine gitmekliğimiz, tehlike lidir.. Şemsi d beyin evi- rürler, yakayı ele veririz.. Bunun haremlik kısmının kapısı arka sokaktadır, burası tenhadır. Bu suretle daha ve davranmış oluruz değil R bey, çok haklı söylüyor- du: > Atıf beyin yarasını sar- mak üzere Mahmud beyin evin nasıl girilmesi münasip olacağını aralarında münakaşa ederlerken, kiraz sonra, telgrafhaneden da- madı Rifat beyin evine nakledilen Şemsi paşanın cenazesi, Rufâi der- gâbıma gömülmek üzere Mahmud beyin evinin kapısı önünden ge- “çirilecekti. Seyfi bey: “Şimdi evinize geleceksiniz merkezin emri budur | ,, diyor Bu itibarla bu evin bulunduğu İğri kaş camii sokağı, çok kala- balıktı: Bütün Manastır halki ce- görmek üzere soka- 6 zi arayıp meydana çıkapmaktan ziyade, mutantan bir cenaze alayı hazırlamakla meşgul olmuştu. Bu vaziyet karşısında herkesin gözü önünde Mahmud beyin evine na- sıl girilebilirdi?. Süleyman Askeri bey, gerek ope- ratör Fehim, gerek Seyfi beylerin ti ve kapıyı çaldı, fakat içeriden bir ses gelmeyince, işittirmek mak- sadile daha hızlı çalmağa başladı: Bu sırada Cemal beyin kapısının beye Cemal beyin ailesile beraber eniştesine gittiği- ni söylediler, Cemal beyin eniştesi, Manastır redif liva kumandanı mirliva Ta- tar Hüseyin paça, Manastırın kü. r hâdi- MEŞRUTİYETTEN ÖNCE , Manastırda patlıyan tabanca e Sıra No. Manastırlı inkilâpçı gençlerin en cesur ve faal LEE olup Atıf be izmet edenlerin ileri ltd biri olani askeri kö tiplerden Seyfi bey gük Şadırvan mahallesinde otuze yordu. Seyfi bey, doğruc yin paşanın evine giderek Cemal be yi çağırdı. Cemal bey, henüz çiftliğine git“ memişti, birkaç gün kalmak üzere eniştesine misafir gitmişti. Seyfi j bey, kapı önüne sg Cemal beyi bir kenare çekere! i evinize ee Merkezin emri bunu icap ettiri" yor. dedi. Süleyman Askeri bey, arkadaş" larına talimat verirken, cemiyet tarafından vaziyete göre hareket etmek salâhiyetini aldı- ğı için, Seyfi bey, beye rzda söz söylemekle mübalâ* galı avimliş değildi. Cemal bey, Seyfi beyle beraber — Şim üzerine eğ p ye izahat ee üzere kahvey& doğru ileri Doktor Fahri bey, Atıf beyin Poe yaptı ve... rak kahveye gelmişti. Seyfi be» telâşlı bir tavırla kahveden içeri" ye girdi, herşeyin tamam olduğu" nu ve Cemal beyin kendi evinde beklediğini söyledi. Süleyman Askeri bey Seyfi b& ye: adem ki, her şey hazırdır öyle ise hemen şimdi gidiniz!. Dedi, Seyfi ve doktor Fabri beyler İkiye çıktılar; deği selâmlık kısmın mud beyin evine geçecek kapıY$ kadar getirdi. Seyfi ve Fahri bey" ler, buradan Mahmud beyin evini içine girdiler. Ve kendilerinde” daha evvel eve gelen Mahmud b€ yin delâletile yukarı kata çıkarak sokak üstündeki odada Atıf beyit E r yatağa serilmiş olarak yattığı” al bey, kendi © ye de evini alt katında kalmışlardı, (Devamı yar) i