8 Eylül 1935 & AKŞAM Yazan: SULEYMAN KÂNI Yusuf Kâmil paşa padişahin Mzasını celbetmeği samimiyetle il- unu müteakip: valde sultan yası Me paşaya o — Kâmil paşa Güler kabul Demiş, Mazlüm paşa fikrini e — Yüsuf Kâmil paşa val- | de sui ultanı Olara çakeri kemineleridir İ ari emi s | Meâlinde bir tezkere yazmış, kendisi de saraya giderek affını tida eylem Valde sultan bundan sonra da Meşhur ihtisap ağası Hüseyin beyi bir kaç defa Yusuf Kâmil paşaya mişti, millete hizmet edecek | lp Yolunda teb- İiğlerde bulu uçtu. 3 a ve Al paşalar ittifak ile Sekili devlet işlerinde Babıâlinin düfuzunu kati sur Kararı rını verdikleri sırada meclisi vâlâ riyasetinde bulunan Yusuf Ki il istifa in uh eş Kemal şu iza- atı veriy ksa 1 Kâmil paşa saraya da- Vet olundu. Abdülâziz: — Sizin hamiyet ve liyakatiniz İP lezdimde malümdur, Sizi sadra- | dam na sbettim, Bana, devlet ve £ Billete i iyi hizmet edeceğinizden | “inim, h ç Dedi, Paşa: >— Aman efendimiz! Kulunuzu | İkem Hal vahim; vazife bim. Böyle bir hal içinde öyle ia r Vazifeyi ifa edecek iktidarı iz değilim, Sonra nezdi şahane- © ve âmme nazarında mah- MP olurum. Diye reddetti. Padişah teklifin- de, Paşa affını istemekte ısrar “i: Nihayet Abdülâziz kızdı: B.. siye im etmediğiniz a dird d Vefiği sadrazam Yaparım m İstanbuldan SEE” in i, Y ii Kâmil paşa Abdülâ- mi daima iltifat ve. riayet iy eğe alışmıştı. Bu şiddetten da tecssir vi yine affını istida- Sebat ett Fakat Mi gittikçe SL Na ing ariyordu, Yusuf Kâmil adan maksud olan faide ha- t il olmadıktan aki, ei vi iğ sever, huzuruna kabu SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ IRTEM | “Bıyıklarınızın birer tarafını traş ettirir de hepinizi öyle rüsvay gezdiririm,, > kadar ni gg ve iltifat ile kini Yusuf Ki imkân bulabildi! ömrünün sonu- na kadar zamanının mat ve meclisi vâlâ riyasetlerinde geçti. Şürayı devlet riyasetinde, di çoğu tanzi- eslâfından olan Âli, Fuad, Rifat paşaların tamamen zıddı bir mes- lek tutmuş! Ne resen bir müsvedde kaleme almış, ne de bir müsveddeyi dü- zeltmişti Herkes Yusuf Kâmil me bu kalem bk bir başka si ebe hamled Hükümet mu eek; ma- lâmat noksanı; mübalâtsızlık; res- mi kitabette iktidarsızlık; servet ekten de vlet: işlerini ikatte Yusuf Kâmil paşa- ki müteneffizler ne rey ederlerse başkalarının yaptığı iş bu reyleri tasvip ve tahsinden ibaret olduğu- nu görmesi idi, Ciddi bir iş görülebilmek kana- atini kaybeden Yusuf Kâmil paşa riyasetinde bulunduğu meclisler- den gönderilen müsveddeleri ha- fifçe gözden geçirir, ancak azının Babıâli tabirile «kulağını bükmeklep iktifa ederdi. Bu büküntü Yusuf Kamil paşa- nın «Sual» işareti idi Yusuf Kâmil paşa kalbinde müzmer düşüncelerini pek az olan mahremlerine bile açmazdı. Yalnız bir gün hükümetin ida- ından pek ziyade sıkılmış, en a p kendi elindeki tesbihi yere atmış, dağılan tesbih tanelerine gözleri. ni di — Akıbet hepimizin hâli böyle — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — — Buyurun! Veziri vakurum! | YÜZÜ Tefrika No. 551 l Acaba Halil Rifat paşa da bu | erece yeli, Osmanlı devletinin Halil Rifat paşanın bu son şık- ka samimiyetle kani olmuş bulu- nanlardan olduğuna ihtimal ve- rilemezdi. O yalnız Abdülhamide muhale- fetin nuna kadar muhafaza edebilmiş- tir, O yalnız bir defa, selesinde, sarayca takib edilen siyasete muhalefet göstermeğe karar vermişti, Mabeyinde 56 sa- at süren müzakerelerden sonra ii — ea buna da lüzum kalmi irice padişahın ne kadar emniyeti bulunursa bulunsun Ha- lil Rifat paşa da diğer sadrazam- lar gibi tarassud edilmekten ve jurnallardan kurtulmamıştır. Büyük kapılara mensup bir çok hafiyeler Halil Rifat paşanın ha- reketlerini tecessüs fevklerine raporlarını Bu hafiyelerin konağı etrafında ziyadece dolaştıklarını görerek canı sıkıldığı bir gün Halil Rifat paşa, ağası Hacı ağayı göndere- rek: Yunan me- yıklarınızın birer tarafını tıraş ettirtir de Mep öyle rüs- vay gezdirtirim Tehdidile eril dağıttırmıştı. Halil Rifat a sadarete gelip ermeni elik tasavvur edi- len vahameti intaç etmemesi üze- rine biraz rahat nefes alabilince amid de memnun kalmiş idi de paşa iç — Ben fal al kademi uğur- ludur! Demişti, Abdülhamid bu uğurlu sadrazamdan . ancak ölümle ay. ( rıldı, ası var) ım. Papazyanın Feriköy Tepetistündeki Biçki ve Di okulunda önünde yapılan oma imi olan 22 telebeden bir Ki Ortada in tmenleri Mm. il mümeyyizle: imtihanda dipl almağa geriye Sahife 7 -Tefrika Mo. 83 Arkadaş Karısı Yazan: Selâmi Kayacan | — Tehlike tekrar baş göstermişti. İkinci bölüm (O |, ote ” Rİ — Yetişir, dedi. Saat dört, Sarışın kadın: — Ben artık gideyim, dedi. Fatma ğini istemedi: — Daha Sarışın ee iz eder gibi güldü: — Çok bile kaldım, geç oldu, Fatma da onunla alay etmek is- tedi: — Beni dinlerseniz otomobile kapının önünden binmeyiniz. Yol ğı köşeye kadar biraz bozuk. — Teşekkür ederim, iyi ki hatır- lattınız. — Miriş mazur görünüz; ben yü- ” Vedalaştılar. Sarışın kadin Sa- lihin koluna girdi: Yirmi “e gecesi sizi mu- hakkak beklerim, . Yollarda kaybol- «Eğer muvaffak pe mahvolurüm.» Birden irkildi: «Bu istediğim de çıngınlık!» İnsanın delilik yapacağını bil- mesi ne büyük z. Baktı. Sarışın eee Salih ka- pıdan çıktılar, «Ne olursa lin muvaffak ola- cağım Mink bir iie duydu. «Benim de sıram gelecek..» Salih sarışın kli ellerini tutmuştu, Genç kadın pek çekinmi- air Yere e me Salih ek 4 sokuldu: : Ne güzelsiniz... Sizi seviyo- Siki sıyrıldı, kaçtı. Arkasın- dan koştu yetişti, Kadın gülüyor- du. Gülüşünü öperek kesti, Kadın başını arkaya eğdi: — Yürüyelim... .. Yürüyelim, Salih sarışın kadının belinden kuşak almıştı, Kadın ıyor- du. Bir daha öpüştüler, — Beni deli ai ear. Çok güzelsiniz. Ayakta bir vücud gibi duruyor- lardı. Uzun müddet böyle kaldı- lar. Salih sahiden çıldıracaktı." Kadın yalvarır gibi oldu: Ya sizi görür- sakınmıi — Bırakınız... Yalvarırım size... Bizi gözlüyorlar... Geliniz, kuzum geliniz Fatmanın gözlemesi ihtimali vardı. Sarışın (Okadının iki elini öptü, Kadın sordu; — Sahi gidiyor musunuz? Yürüdüler. Yol uzun sürdü. Ka- dın ayrı yürüyor, mütemadiyen ağaçlığa doğru kayıyordu. Hafif ürperiyordu. Bir erkekle yalnız kalmak korkusunun zevki iönmek, geldikleri yere gitmek arzusu uyandı, Gidecek olsa, ken- dini daha gevşek müdafaa ede- i Şöyle bir köşeye çekildi, yanak- larını uzattı. Salih atıldı. Sarıldı, kadının ayakları yerden kesili- yordu: — Seni ren li arak inle desi Sıyrıldı, uzaklaştı ve hızlı sesle: — Gülegüle, dedi, çarşamba günü bekliyorum, muhakkak ge- leceksiniz, onuşurken — saçlarını başını dümlüyue ru, Salil -“.açtı. Kadın çıktı. Salih yine iaürdı, etrafına baktı, e, yoktu. Bir daha öpüştü- üstünü ii em uzaklaştı Salih kapıyı im Tekrar ka- dınla beraber dolaştığı, öpüştüğü yerlere gitti. Her noktada yor, hayalinde o anları yaşatıyor- du duru- Geri döndü, banyo dairesinin önüne geldiği zaman bir ses duy- du: iy misiniz Salih? Salih kini düşünürken bu imiş gibi Fatmanın kendine doğ- ru geldiğini gördü. Üçüncü Bilim Birinci kısım Üçü il zi Gece, ay.. Salih, uzun e kle laği pini du. Ne kadar zamandan beri rüyordu? İlk saatleri sersemlik içinde ge- çirmişti. Etrafını görmüyor, düşü- güneş batmış, ay Saatler geçti, Neden sonra Salih biraz kendine geldi. iliklerine kadar ürperdi, elini ba- şına götürdü: eden burada kaldım?.. den die gitmedim ondan sonra Ken bunu dü- özi o buna yandı: «Neden kaldım?.. Ne mi kal- dım?.. Eğer gitmiş olsayd Ortalık açık maviydi. Yaldızlar Ne- demişti. Sesi hâlâ ku- laklarındaydı. Fakat geç kalmıştı, de: «seni zorla sevmeğe başladım» demişti. F1... Bu hatıraları, bu sesi sil- mek istiyordu. Adımlarını biraz daha sıklaş- tırdı, Bu hatıralar arkada kalsın, bu sesi duymasın istiyordu. Artık olan olmuştu. Maziyi yı- kıp yok etmenin ibtimali kalma- mıştı. Bu hadiseden evvel... Han- gi hadise?.. İnanmak istemiyordu. Aklına Mehmed Aliyi getire- miyordu, Öyle muztaripti ki zihni bir noktaya takılıp kalamıyordu. Düşünemiyor, sadece hi yordu, Banyo dairesini, pencereyi, pencerenin dar man- zarasını görüyoru... Sonra resim sergisi gözlerinin önüne geliyor, Mehmed Aliye rastlıyor, kaçıyor- Fatma! ye dal mağlüp oldum de- . Beni istediği gibi oynattı , Ondan nefret mek.. ha!. ediyorum. Bini biliyordu. Bana kin bağla mıştı kahbe...»