Sahife 6 Karadeniz kıyılarında.. Samsun, geniş bir koy kenarında uzanmış Sa şra Atatürk varı ve eserle sahil, yhi pen İneboludan sonra liğini b d slm içinde koruları, çayırları, peleri ve arkaya doğru kat kat ğine uzanıp gidiyor, Ve deniz Yemek salonunda bir gramofon sesi peyda oldu. Yolcular biribir- lerine biraz daha alıştı, Fakat biz sessiz, süküt içinde yemeklerimizi yiyoruz, Ertesi sabah erkenden Samsuna geleceğimizi söylediler. Sabahleyin karaya baktığım zaman LR İnebolunun e değer süslü ve zarif sa- hillerinden uzaklaşmış idik. Bura- larda öyle bir panorama yoktu. Yal “l Ber E ii değru açılan yeşil manzarayi ku- caklamış hastane bahçesi zincir ve çiçekler içinde. Hastanenin önünde küçük, mütevazi bir âbide var. Bu, sari hastalara bakarken hastalığa tutularak ölmüş doktor- lara karşı halkın şükran hislerine tercüman olmak için yapılmış gös- terişsiz fakat kalpten gelen bir ha- tıra, u sakin, güzel manzaralı çi- çekli ve temiz bahçede, vazife ve insanlık uğrunda genç hayatlarını feda etmiş doktorların zaman ile kararmış âbidesi karşısında dinle- nirken içime derin, geniş, manevi bir haz ve iftihar, bir ümid ve iti- mad hissi doluyor. Bu münzevi köşede vazifesi slm fedakâr alışan Türk genci Mah- liyor. Türk vatanı şüphe yok ki bu gösteriş emellerinden uzak fera- gatli, çalışkan Mb yalan uzlarında duruyor. Vapura liğe zaman, gü- vertenin kalabalığı ve gürültüsü halâ devam ediyordu. Satıcıların başı kalabalık, alış veriş hararetli, Kızarmış kilosu 25 ku- ruşa satılıyor! Kuzu değil keçi bile olsa gene ucuz. Yemişlerde İstanbula köre ba idiyesek ka- dar ucuz, — Nasıl, alış verişinden mem- nun musun? — Çok şükür dedi, Allah bere- ket versin. — Ne kazandın bugün? — Altmış beş kuruş. nun için bir muvaffakıyetti, Görülüyor ki buralarda hayat pek ucuz. Vapur, İneboludan ayrıldığına esef eder gibi, kımıldamaya kı- mıldamaya, yol almaya başladı. da tabaka tabaka yüksek le > önünde kayıklar m Ni e keskin siloen- Senli tü bir koy kenarın- ur ve kocaman bir şehir hissini veriyor uzaktan. Dı- şarı çıkınca, bu zan bir kanaat ha- line geliyor. Pazar günü olduğu için dükkânlar kapalı, Sokaklarda hareket az. Parke kaldırımlar, düz sokak A denilen parça güzel evleri ile İs- tanbula rekabet etmek istiyor. al için büyük bir himmet sarfe- miş, Samsun çalışan, ilerliyen, yaşayan bir şehir gibi görünüyor. Geçen sene tütün mahsulünün olluğu ve iyi para etmesi borçlu çiftçiyi iyice sevindirmiş ve borç- tan bir hayli kurtarmış. Fakat bu MR b bü küyor. «İki tarafımızda kızıl or- man, yeşil orman, ortada bir çok çaylar. Fakat biz susuzluktan tar- Jalarımızı kurutuyoruz» diyorlar. Bütün ümidlerini gökten gelecek rahmete eleyen tabii mu- kadd era! çk Derbend tarafına doğru küçük bir otomobil gezin- tisi yaptım. Çarşambaya kadar uza- nan demiryolu şoseye müvazi ola- rak ilerliyor. Ne güzel bir plâj. Karadeniz kıyılarının hemen her tarafı böyle plâjlarla dolu olduğu gözümüze çarpıyor. msundan sonra sahil bütün bütün alçalıyor, düz bir çizgi ha- linde âdeta gözden kayboluyor. Karadeniz kıyılarının güzelliği zel sahil akim ve dağları kaybettik. Gün ağır ağır, damla damla ge- çiyor. İçinizde rahat ve dinlenme hissi kökleniyor, kuvvetleniyor. Gi kapayarak denizin, dost ve müttefik sükünu içinde eriyorsunuz. Onlarla bu bir- leşme sanki varlığınız için yeni bir enerji kaynağı vücuda getiri- yor, en derinliklerinden bir yaş evki çağlamağa başlı- yar Neredeniniz ne yapıyorsunuz, ? Hepsi karşıki sisli sahil gibi iye kaybet- miş, Mübhem, âdeta rüya gibi bir yaşayış... Sizi, görünmeyen bir el, manevi bir beşikte sanki sallıyor; kulağınıza sesi ve maddiyeti ol- mıyan kelimeler fısıldıyor ve şu yaşamakt: an memnunsunuz... (Arkası var) sa IBu yazılarımda çok tertip yanlışla; aliyor. Karine ile az çok polar die on yazı- ni uya n, m roikeden yöntüi; pı> bulunduğı düştüm. İl ii AKŞAM SPOR Hava kupası maçları Beşiktaş 5-1, Galatasara y| 6-1 kazandılar Dün hava kupası için Taksim stadında iki mühim maç yapıldı. İlk maç Beşiktaş - Beykoz arasın- da oynandı. Hakem B. Sup! bu eği en kirici kadrosile çıktı. Oyun ilk dakikalarda müteva- ty Muzafferin ayağile ilk golü yaptı- lar. Bu golü yiyen Beykozlular can- landılar ve 35 inci dakikada Bey- koz soliçi Daniş beraberlik golünü yaptı. ndan sonra Beşiktaşlılar on dakika zarfında arka arkaya üç gol çıkarıdılar. 37 inci dakikada kı ikinci, kırkıncı dakikada Muzaffer üçüncü, 44 üncü daki- kada Eşref penaltıdan dördüncü golü yaptı ve ilk haftaym 4-1 Be- şiktaş lehine bitti, İkinci devrede Beykozlular da- ba düzgün oynadılar bir aralık tehlikeli hücumlar yaptılar, bir iki gol fırsatı da kaçırdılar. Fakat Besiktaşlı Hakkı 21 inci dakikada beşinci defa olarak te;u Beykoz ağlarına taktı. Beşiktaşlılar beş golü çıkardık- tan sonra Hakkı ile Eşref müda- faaya, bek Nuri ile Hüsnü hücum hattına geçtiler. Feyzi de solaçık oynamağa başladı. Beşiktaş mü- dafaasının zayıflamasından isti- fade etmek istiyen Beykozlular sıkı bir kaç akın yaptılar ve neti- ce alamadılar. Bu suretle Beşik- taş Beykozu 5-1 tasfiyeye uğrattı. Mam maçı ici maç Galatasaray ile İstan. buliğok arasında oyn meri rullah, İbrahim- Necdet, Adnan, Gündüz, Fazıl, Danyal. İstanbulspor takımı da Osman- Sabih, Samı Süleyman, Hasan, Enver- Nevzad, Şinasi, Aziz, En- verden mürekkepti. ilk dakikalarda İstanbulsporlu- lar tehlikeli iki akın yaptılar. O an sonra yavaş yavaş hâkimiyet Galatasaraya geçti ve oyun tek ka- le vaziyetine girdi. Bu aralık Ga- latasaraylılar, bir iki gol fırsatı kaçırdılar. Beraberlik ( vaziyeti 40 ncı daki İn- yakalı şütle topu, İstanbulspor ağlarına taktı. İki dakika sonra Galatasaraylı- ve sağdan çektikleri bir şütü İs anbulspor kalecisi blöke ederken a kaçırdı. EN di — ikinci dafa por ağ- larına taktı ve ilk batimi 20 Galatasaray kaza eli ikinci haf- taymda da hakim. oynadılar ve bu Blade çikatdilleri 4 ge- le mukabil İstanbulsporlular da < bir gol yaptılar. Bu suretle bu maçı Galatasaray 6-1 kazandı. Bugün a kupası maçlarına devam ek Türkiye futbol iyonası final maçıda Fe- nerbahçe ile Altınordu arasında oynacaktır. ler de saşacaklar ve EE i İnebolu ».ne «kapı». yazdım, çalı sima «Kaya» iii »> diye dizilmi ie ok g ©. mek ii olduzu u- iii bi ai düşme: ee at izel - YI Yazan: Mustafa Rağıb Manastırda günün meselesini, Şemsi paşanın ölümü etrafındaki dedikodular teşkil ederken ısrarla söylenen sözler, şunlardı: — Şemsi paşayı vuran, bir za- bittir; a caketlidir.. Bu rivayetin birinci şıkkı, tam hakikate çei bıktı: Çünkü Manas- kuvvetlendirecek sebep, hayal mahsulü değildi. Fa- kat, Atıf beyin Şemsi paşayı vu- t takdirde rivayetin ikinci “kısmı, uydurma idi. Bununla imis o labilir ki, bu karışık and hâdiseye heyecanla bikağilağ? Atıf rmeyebilirdi. Ortadan kaybolan zabitlerin hep- si, ayni ittiham altında kalabilir- lerdi.. Gir rivayet daha: “Şemsi paşayı vuran Ali Barutun taburundandır.. ,, Lâkin çok geçmeden ikinci bir gi e çıktı: si ve vuran b, Ali Barutan & taburunı vayet, İdbieyi' vi ir kat da- zabit vardı: ed Ali ve mülâzimi sani Atıf mi b © < er. Biraz ciddi tahkikat yapılsa, Mehmed Ali beyin vakadan ön- ce Manastırdan çıkıp gittiği anla- Vi bütün şüpheler, Atıf be- yin üzerinde toplanabilirdi, hele Atıf vii in Şemsi paşa vurulma- dan evvel Drahor boyunda dolaş- Uği anlaşılırsa. Vaziyet bu nazik safhaya gir- mişken, Abdülhamid hükümeti bu rivayetleri bir ip ucu telâkki ederek ele alabilirdi. versin, Manastır adli- yesi ile zabıta erkânından bazıla- e Ş » o tuz senedenberi ilk defa görülen bu aciz, istibdad idaresinin yıkıl- mak üzere bulunduğunu gösteri- yordu. Maamafih Abdülhamid hükü- metine hâlâ sadakatle veya men- faatle bağlı, açık göz ve hafiye ruhlu bazı kimselerin bu 2. O halde Atıf beyin ele een pek mümkün olurdu. İşte bu rivayetlerin çıkmasın- dan dolayı üz üzülen agd erkâ- nından yundaki erler dağılmışlar, lin. aziyeti göl kle le ve istikba- in ne doğurabileceğini man et mekle zihin yoruyor! li “Yazık oldu, pe bir arkadaş tutulacakl,, Bunlar arasında cemiyetin en faal uzuvlarından süvari yüzbaşı- larından Zennun ve Sabri (şimdi > mrütekeid general); ve e askeri k: MEŞRUTİYETTEN ÖNCE ” Manastırda patlıyan tabanca kete. | olmuştu) vardı. v dm Sıra No, 192 me beden Seyfi beyler Şaban ustan” kahvesinde bir masanın ( başı9* geçmişler, yirmi dört saattenbefi cereyan eden hâdiseleri göz mir vaziyeti münakaşa orlardı. 0 uya: mensup genç bir we hükümeti aleyhtarlığı hakkınd? her türlü mevzular etrafında — EDA bulunmadığı ileri (o sürüy “Bira aralık Seyfi b oldu, dedi, bu sade, büyük Katie sonra kaçı! mz bir arkadaş yakalanacif di halk arasında bu rivayeti suretle tu! ası cemiyetin y9' ması, varlığının sözde demektir. Seyfi bez gayet doğru söylü yi ve yerinde bir noktaya dokumü,. du.. Zennun ve Sabri hey d genç m hak verdiği! bu toplantı, bir öz halden | ibaret kaldı, her üçü deği yapmak lâzım geldiğine dair Pi karar veremediler, Seyfi ber beyin maruz kaldığı tehlikedil çok müteessir ve telâşlı idi. Se hakikaten tahmin edildiği gibi A, beyin saklandığı ev keşfedilir 4 o Atuf bey ele geçerse bütün ü ler mahvolacak, bütün güzel e” ler, plânlar suya düşecekti! 5€ İ bey, icap eden ki d alacak ve derd bir bir ark” daş bulmak a ei tanın kahvesinden çıktı ve ref rafhane sırasındaki Ömerin yer vesine gitti. ai Seyfi bey, burada cekniyetiz ii nafiz ve faal erkânından Sale” ji liyemiyerek bu düşünceli hele çok mânalı buldu. Mahmud li evine gitmek stiyordu Süleyman Askeri beyin Ti da İşkodra taburlarından bi vi Manastır nümune mektebin€ © için gelen mülâzi Cemi (Umumi harpte Kalan