Yazan: SÜLEYMAN KANI IRTEM SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Kl a eva Tefrika No. 542 Said paşa Âbdülhamidin ismini işitince kalktı, kapıyı kapadı Bloviç ümidini kesmek istemenin tesirsizliğini söyledik- oş- lanması muhtemel olduğunu) bil- dirmeği vadetti ve vadini yeri- ne getirdi. Münir bey zaten böyle bir te- bbüse intizarda idi. ayi el- çisinin bu hususi mektubu bir mesuliyete düşmeden, öle, ha Taymis muhabirinin İstanbul- da bulunduğundan haber mek imkânını hazırlıyordu. ver- Şimdi kararı zatı şaha- ne kendisi verecekti. Bloviç İstanbuldan hareketin- den beş gün evvel salı günü, Said paşadan bir mektup aldı. Sadra- zam bu mektubunda pek ziyade meşgul mn bahisle kendisini ne günü ve saat kaç! kabul edebileceğini ayrıca bildi- receğini yazmıştı Bu hakikatte bi red cevabın- dan başka bir şey değildi. Lord Dufrinin hususi teşebbü- inden bir ses susta müessir olmaktan çekiniyor. Jardı. Şeyh Ebülhüda Taymis muha- birinin kendisile mülâkatını erte- si sabah padişaha arzeylemişti, b ziyarete geldi. u Waiss bi mal sebette bulunurdu; padişaha pek sadıktı; faal, zeki, devleti aliyeyi dünyaya iyi göstermeğe pek is- tekliydi. Padişahla muhabirin mülâkatı meselesine de vakıf görünüyor- u. Konsolosla muhabir uzun, uzun görüştüler. Waiss bey Bloviçten ayrıldık- tan sonra mülâkatın vak lüzumunu müdafaa €y pek mümtaz bir i olması eden ve hu- uzun bir mektup yazdı. Hünkâ- rın a kâtibi Reşid bey de mülâkat una tarftardı Baş mahe ii Osman beyin mahmisi yarı resmi Vakit zetesinin. sahibi, Abdülhamid a a W g & 5 N & a — Garaçino da Bloviçin emelinde muvaffak olmasına büyük bir alâ- ka gösteriyordu. Bunlar muhaliflerin israrlarını kırmağa uğraşıyorlardı. Fakat bü- tün bu aleyhte, lehte hareketler hep sükünet, mahfiyet, ketumiyet içinde cereyan ediyordu. Perşembe günü Waiss bey Dol- mabahçede yapılacak selâmlık resminde hazır bulunması muva- fık olacağını Bloviçe bildirdi. azan olur ki hünkâr selâm- lık resminde hazir bulunan ec- nebilere dikkat eder ve" a mek arzusunu izhar eyler, Dedi. Waiss — Öğ Bloviç cuma sabahı saat dokuz Bloviç — Saat kaçte gitmeli? glede. Bloviçe sadrazam Said gene cuma günü ezani sa; dan koku almış olmalıydı. Bloviç ezani saat altının on bir buçuk olduğunu öğrendi. mine yetişemiyeceğini hesap etti. Hayreddin paşa ile mülâkattan sonra muayyen saatten evvel Said paşaya varmağa ve Said pâşa kendisini kabul edemezse onunla görüşmiyerek selâmlığa gitmeğe karar e Cuma sabahı Waiss beyle Ga- Bloviç saat dokuz buçukta Ni- antaşında Hayreddin paşayı gör- meğe g Bu mülâkat bir saat sürdü. Tunuslu paşa sözlerinin neşre- dilmemesini istedi. Bloviç Hayreddin paşada gör- düğü ihtirazın sebebini Hayreddin paşa şu cevabı verdi: — Siz bun anlayamazsınız. Şarkta bulunuyoruz. Biz im mizaç- larımızda, ahlâkımızda serbeslik yoktur. öl vücutlar da serbes değillerdir, Burada vücutlara da, ruhlara da hâkim tek bir kudret ve meram vardır. Bloviç Said paşa konağına mu- ayyen vakitten bir saat evvel git- ti. Said paşa bu vaktinden evvel ziyarete bir şey demedi. Misafir ellerini uğuşturuyor, kâh bir elile sakalını okşuyordu. Said paşanın konağı son dere- e sadeydi. Hele Hayreddin pa- ği haber verildi, Said paşa saray- | | refahın sırrını iktisadda arayan- l Memleketi için ıslaha- ek faaliyetine müsaid bulsaydı ve Abdülhamidden korkmasaydı dev- leti aliyenin lâsından padişahın mutlak hâkimi- yetinden uyanan endişeleri ya zekâsını semere verecek bir a işletmesine meydan Bire mıyordu. Said paşa hafif sesle konuşu- yordu. Islahattan, maliye ahva- linde rem sırada Taymis muhabiri: Abdülhamidin ismini de söze Ya erdi Said paşa hemen ayağa kalkar: sessizce yürüdü ve salonun kapısını ka- a 1 Bundan sonta biraz daha em- niyetle muhavereye koyuldu. Av- ruvaliların devleti'aliyeyi tazyik- lerinden, devletin gasp-Jilen mem- leketlerinden, ıslahat için vakit ve imkân bırakılması lüzumun- dan bahsetti. Fakat Said paşanın hususi ve hakiki düşüncelerini elinde bü- tün dünyaca muteber bir neşir araçı bulunduğunu bildiği muha- bire samimiyetle açmadığı belli oluyordu. Bloviç Said gn ko- nağından çıktı ığı on ikiye çeyrek kalmıştı. Garaçino ve Waiss bey ile MN hep birlikte ei a vip Beşiktaş camiine gitti- Arkası var) Radyo 24 Ağustos Cumartesi özle: Budapeşte, 19,20 Plâk ve sözler, 20 Macar şarkıları, 20,50 ei tiyatrosu, 23,10 Orke: &stra konseri, 24,15 Çigan mü. 3,05 ei a du Ta, ve almanca. kale 23,25 Hafif müzik. Roma li - Bari, 20,15 Karışık müzik, zi40 "üm Yun « kon! döğüşleri, orkestraları, 21, 35 e haberler 21, 45 Gitar solo, Maryo, 22,05 Plâk neşriyatı, Fikir Hareketleri MECMUASI'nın taşradaki bayilerine: Fikir Hareketleri - mecmuası: betle... aatkâr hi gösterişsiz yaşamaktan h Zeki, akıllı, Çalışkandı. etmezdi. Za gişiklikler karşısında huzur ve a AKŞAM matbaası . müdürlü- güne müracaat etmelidirler. I Arkadaş Rarısı Selâmi Kayacan Yazan: Birinci Bölüni Üçü Bunlar Salihin Mehmed Aliye yazdığı mektuplardı. Her satırın: da derin bir muhabbe Biliter izleri vardı. Mehmed Alinin aklı başında, makul, dürüst bir insan olduğu- nu tekrarlıyordu, Bir defterde de: «İnsan hayatta muvaffak olmak için büyük görmeli, kendini kü- çük hissetmelidir» gibi düşün- celer yazılıyd Mehmed Ali bunları okurken hayran hayran arkdaşının yüzü- ne bakıyor, onu takdir ederek baş sallıyor, beğendiği cümlerlerde: a bu ersi, anlamına gelen bir göz kırpma- sile okumasına devam ediyordu. Neden sonra: — Salih, dedi, hatıra, bir şey yazsana, Salih omuz silkti: — Neye yarar? Ne için ve kim için yazayım? Yazdıklarımdan kaç kişi anlar?.. bir roman, bir Ben meşhur olmak değil, mesud olmak istiyorum. Kâğıdları arkadaşının elinden aldı, dosyasına yerleştirdi, ka- adı. Salih: — aşağı inelim, dedi, canı sıkılıyordur. İndiler, Misafir ibiza Fat- ar, Birağacın altında bert lale Fatma, pa şa karısının sözlerini Me reçele konup kanat çırpan bir arı kadar bitkin ve ümidsiz bir hal almı, Ertesi günü v. eri ertesi gün- ler, Mehmed Al nn çifliği dolaşmağa çıkınca, Salihle Fat- ma başbaşa şurada burada do- laşmağı âdet ettiler, atma sözünde durmuştu, ar- ba, yalnız, tek başına kal- madığına gizli çın kaygularını yatıştırmak iç değil miydi? Fatma bunun sebebini kendisi de idrak edemi- ordu. Nasıl, ki bazı bazı başını kaldırıyor, bir şey söyliyecekmiş gibi oluyor ve e Bu durum önünde Salih neye hükmedleceğisi e Yaradılış ona dişiliği vermişti. Dişide erkeği kendine Tam etmek mikna namuslu, miknatisi erkeğe tutarken kendi de kapılır; kadının ye vazifesi ye ilen oyun eğme! e Salihle ilk tesadüfen ima eden söy- lendiği zaman, gülmeğe, mânalı tesadüflerini, bir söz dini beğendi: ği ekibe rdu. bakmamağa gayret ediyordu. BU” da samimi miydi? Hayır. Bir g Loği aklate cak yerde, “izi aldatıyordu. Bu da onu bütün bü tün çıldırtıyor,: sevindiriyor, çi leden çıkarıyordu. Bunu yapmakla Salihi ayakls” larına kapandıracağını ümid yordu. Fakat birini sevdasile, öt€ kini lâkaydısile kendisine bağl8” miş oluyordu. İkisi de meziyet! rinin kurbanı ei Bir hafta Böyle g Salih yavaş yavaş yi vi nıyor, ilk günlerindeki kötü dü şüncelerinden iz kalmıyordu. tma, kendine itimad edildi ğini anladıkca rolunü daha benim” seyerek oynuyordu, Kocasile ark# daşını baş başa yaklaştırıyordu: a da sevişiyorsunuz. Bes bu derece sevişen dostlar gö dim. Siz ölen, gömülen ve kortis” masına artık imkân olmıyan bir tarikatın müridlerisiniz! zü kabul ediyorum. Fakat bu duy” gunun, bu bağlanışın bir değef! varsa, bu değer bana değil, Mek med Aliye aiddir. — Alçak gönüllülük gösteri" yorsunuz, — Yalnız ona karşı, atma, birbirini bu derece 5€© ven, birbirine bu derece bağlı iki olursa, Salihi küçük parmağını? ucunda li Bu dostli ğun nerede biteceğini, hangi sınıf" da yok olabileceğini anlımaği azmetti. Vakıtlarını en iyi geçirenler bir şeyle uğraşanlardır. Proje tasarl#” mak, plân ME bir kedinin bif yumakla oynadığı gibi bir könük le oynamak! Bir gece odasında buna kati karar verince el çırp!” ırdı: — Ne oldun canım? — Hiç, birden bire sevindim d€& Mehmed Alinin boynuna sarık dı, öptü, Mehmed Ali uzaklaşması"? mani oldu: — Dur... Böyle sevinçli ve m€ sud olduğun zamanlar seni ne k#* dar çok severim. Seni böyle © vinçli gördüğüm zamanlar mesuf oluyorum... Dur... gözlerine bir bakayım... üzerimden ayrılm# dığı zaman kendimi cennette san” rum << g — Beni seviyor musun? — Kimsenin sevemiyeceği ka ar. — Öyle ise uyuyalm. akat ertesi günü genc kadı? ve uyanıyordu. r yağmıştı, Saçaklardı ii ia Gök yüzü pars* parça bulutlarla dolu idi.. gün“ kendini gösterip kay” a arada bir boluyordu. | Birdenbire güneş görünmez ok du. Bulutlar birbirine bitişti, or! Lei lık karardı, yağmur boşandı... Fatma odasından çıktı. Birgü” evvelki düşünceleri, geceki sevi” ci artık kalmamıştı. UğraşamıY”” caktı, kendini yorgun göri rüyord” Hizmetci iki tabağı birbirine 2 du diye kızdı, Saçının bir teli sk nına dokundu diye öfgelendi. talisiz kadındı... Haydi itemeye tiisineie sözünü Kocası başını yastıktan kak d | | (Arkası var ) i