Yazan: SULEYMAN KÂNI SARAY ve BABTÂLİNİN İç YÜZÜ IRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tetfrika No. 538 b müzakerelerine baş- Bütün Türkler bu defa Tesalya- din olsun Türk idaresine geçeceği- vi #nuyorlardı. Avrupalılar ise buna rıza sulh eşler arasında ett, sert vrupa bundan sonra idare- DİZ altına yeniden hiristiyan ver- Miyecektir Mia yüzünü ekşiterek söy- emektarı çekinmedi. (1 : Bu sözler Avrupa devletlerinin temayüllerini gösteren açık bir Diyar ve mikyastı, vVrupa siyasileri bu müzake- Teler esnasında devlet ve a muhtariyetle halle- Harp ih devletler Giridi “lerinde «bir vedia» olarak tut- tular bitaraf addettiler. Bir devletin hâkimiyeti altında bulu- Sl şta mağlübiyetlerine rağ- #n Yunanlılar Giridin ilhakını, İrid hiristiyanlar - hakı bni türlü zihinlerinden çı- armad in > ve iç bu arzulara Ümaşat ediyorlardı. Pi ıkan bir iğtişaş bekci, | e e İngiliz bi katledildi. ml işi artık can sıkacak de- pal uzamıştı. Devletler izl | ve 3 ziyade uzatmamağa “kar. Tdi) a Mmanya imparatoru Triyeste- Bai Abdülhamidi ziyaret için İs- Pad ula hareket edeceği sırada kil ağa Giriddeki askerin çe- İm istenildi. Alü hamid bu talebi redde- Km 1898 de artık bü- Girid adasında eşyayı toplr- in 450 askerden isra Osmanlı Veti kalmamı —- padişahın ie metbui- se usya, Fransa, İtalya, İn- Ruh enin himayesi altında idari tariyeti haiz oldu ı Yunanistana * Bü iyük devletler Giridi Osmanlı u 1 Memduh paşa: paşa: Esvalı sudur, | Şehid hafız Abdülezel paşa nr (Girid) sözünün gazetelerde geç- mesini menediyor, hattâ eski arap harflerile yazılışı Giridi andıran (bu harflerle geride kelimesi Gi- ride gibi yazılırdı.) kelimeleri bi- le kullandırmıyordu! Düşman karşısında Osmanlı - Yunan savaşında ya- iğ Hafiz Abdülezel paşaya tedavi edilmek üzere atından in- mesini Dele ihtiyar kahra- man eni rn li kar- şısında attan inilm Cevabını verir. yer bir kur- ndisini attan cansız ve şecaat âbidesi gibi, atı e Golva Harb galibiyetimizle bitti, fakat ©. Giridden askerimizi çektik! saga Türklerine salibiyetile ba ! ö üstünde vazife başında dikili du- rur! . şu zilleri... , devletin dirayetli deli bir Paraya ha- ris iğ de kadınlara düş- kündi Bir” gün biri iş vesilesile, yanın- da ocuğu olduğu halde, , annesi orada konu- şurlarken nezaret odasında yalnız bırakılan çocuk masa ii ea “zır tarafından çağırıldıklarını zan- nedenler koşup gelirler. Nazır makamında yok. Teneffüs oda- sına ee Ear r! zalet Tyeh misin Abdülhamid runda... 1883 işin yataklı vagon- de yapılan konfor tekemmülâtını göstermek üzere Avrupaca tanın- bazı zevatı Köstence yolile İstanbula kadar bir seyahate da- vet etmişti. Bu davetliler pe Taymis ii M. dö Blovvitz d ” Belçika bayım helen a Avustury: Macarista, bayındırlık balaylantın Hür ve Figaro gi- yük Fransız gazeteleri mu- habirleri ile Paris Osmanlı sefa- reti başkâtibi Misak efendi de bu e iştirak etmişler Romanya ki Şarl tam bü yol. cuların Bai yadan geçecekleri gün Güme? m yaptırdığı köş- kün resmen açılma törenini » icra edecekti. Yolcular kralın hususi müsaa- desile Ese kıyafetlerile bu tören- de hazır bulunmağa davet edil- iler. mi o m evvelâ çe r Karmen Silva - hep milli rumen kıyafetini giymişlerdi. Bu kıyafet kraliçeye çok ya- raşmıştı. Kaman Silva, Bloviçe kare milli o Kari etmiş ol TefrikaNo. 101 ALLAHA ISMARLADIK! | Yazan: Babasının e kızı almağa imkân var . Gözlerinin yan- dığını, ii ağırlaştığını ği iyor... Saat on!... Tek bir haber yok!... İzzet, bozük bir saat rakkası gibi odanın içinde hâlâ bir aşağı, bir yukarı gidip geliyor... Yüzü sap- sarı!... Gözlerinin içi kırmızı ve dümeni Telâş, heyecan, korku karışık bir hisle, ayakları burku- larak pencereye doğ Modanın geniş sahillerine doğru bakıyor... « On binlerce ii ik . kadını, er- keği, çoluğu ğu ile sahillere iökülmüş, teşrin ayine bu ikinci sabahında, hür Türk semalarını, ip a: toplarile selâmlayarak, Ma: nın ları, üzeri lüp gidecek olan bela die larını görmeğe çıkmışlar!... Dört bir taraftan gurur, hayran se- vinç avazeleri yükseliyo! Yeniden birçok dakikalar ge çiyor... İzzetin ayaklarında kuv- Ümüdsiz ki dı gıcırtılı, yor... İzzet hemen bir deli gibi ya yerinden!.. — Telefon leyl; <i çalıyor!.. Merdim lan yuvarlanır gi- bi iniyor aşağıya!... Koşuyor.. tit- riyen ellerile telefon makinesini iyor... Telefon ğını yakarak çıkan bo- ğuk bir ses dudaklarında do- nuyor: — e Allo!... Beti sen mi- s ilde: titrek, ağlıyan bir cevap: — Benim a eti. n Beti? Beni me- kina öldürdün burada? imdi babamın yanından ay- liz N — Ne oldu, ne dedi?.., — Hiç sorma onu!.. — Neredesin, bebesi görmiye- cek miyim ben? — izi görmiyeceksin İzzet!., — Niçi Cevap vermiyo! — Sölesene Beti alez Ne © ağlıyor musun? Sesin pek tu- haf geliyor... Meraktan çıldıra- cağım şimdi!... na, ne var, ne oldu, babanla aranda bir uhakkak görmek — Hayır, artık ne sen, ne de a i nın e nu moda haline ei bun- dan yerli imalâtın çok kazandığı. nı söyledi. Bloviç © kraliçeye rene yapmak için bu vesileyi kaçırm 1. Hafif bir tebessümle şu ceva- di: — Bu kıyafet kendilerine bir İsaydı perverliği bir kat daha memduh görünecekti! Karmen Silva da gülümsedi: !... Zarafetimi memleket 12) Bloviçin gerek Romanya kralı v. Ik sonra Abdülha; e) tinopleden iktibas olunmuştur. — Niçin? — Babam zem mani ve — Baban seni koğdu ilin Mr e e aşkıma feda edebileceğime inan- mıyor musunuz? Bloviç — Allah saklasın, aday Ben yalnız bu kostümün m kraliçeye, A kadına yara- dığı söylemek istedim! Karmen Silva — Öyleyse nin ödevlerile diğerinin eri arasında muhalefet olmayışı da bir saadet! (Arkası var) y Fuad Simavinin geçende yâz- api 7 aktabenda İk olarak geçen ei il (Rumeli) kelimesi (Girid) olacaktır. Dü- zeltiriz, ESAD MAHMUD KARAKURD et!... Beti isminde bir evlâdı skiller benim kendisi için ebediyen gömüldüğümü söy- ledi... Sonra... — Evet sonra!.., — Sorma .İzzet!... — Söyle sonra?... > a «sen bir İngiliz kızi değilsin» dedi ve beni uşaklarla kapı dışarı attırdı.. İzzetin o anda gayri Beş du- -daklarından, şu.söz fırlayıverdi: — Vahşi herif!... Afrika vah- şisi!... — İzzet!... İzzet!... Neler söy- , lüyorsun... Zabit kendisini topladı: Affedersin © Beti la kaçtı. . bırak kik ları, neredesin ed geliyorum. Köprüdeyim "Beni bekle iskele bir iki saat limanda vapur işlemi- yecekmiş!... — Peki, ei bekliyorum hemen Kızın birdenbire sesinde titreyiş oldu, Âdeta bağırır İki söyledi: — Dur İzzet dur!... dı mı? — Hayır Me sen, uyuyor. — And > ai — wi si Telefon kapanıyor... sas Çocuk uyan Merak etme Allaha ısmarladık! Teşrinievvel 1923... Saat on iki... İstanbul limanı vu büyük bir izel içinde inliy: İşgal pair son neferleri- ni taşıyan vapurlar da Galata rıhtımından kalkıyorlar... İşgal Mi Çin iş mruk burunlu bodur in- eb tutun da, Senegalin yüzü bin bir milletin, bin bir çeşit as- kerinden ılma r işgal or- dusu!... Geldiler... Yediler içti- ler... Göbeklerini şişirdiler, şim- di gidiyorlar... Allah selâmet ver sin!,.. Yolcu yolunda gerek... Kirk türlü devletin, kırk türlü bay do; en kırıyorlar... Rıhtımda biribirle- e rumca, ermenice, udice konuşan binlerce kadın!... Ku- ER kıçı yamalı birer bez bohça üklüğünde taşıdıkları acai mendil gibi sallıyarak, vapurda gidenlere göz yaşı dökü- rlar! İşte önde meşhur «Küvin Eli- zabet» dritnotu!... efsane devi gibi etrafına köpük- ler saçarak ağır ağır Saraybur- nunu dönüyor... Arkasında irili, ufaklı bir sürü zırhlı!... İstanbu- rmarayı gören bütün sa- hilleri, mahşer gibi kaynaşıyor... Çoluğu, çocğu, erkeği, kadını, ihtiyarı genci, kendisini sokağa at- mış; gözleri yaşlı, göğüsler sevinç ve gururla dolu çılgın gibi bağı- rıyorlar... - © Bir yalancı (Arkası var) ve Maçinden gel ri Siniri