&. irika No. ve peg Sebutay, prensesin yanından çıkınca, Çıpaya: “Neden şaşıyorsun? dedi. gönül işlerinde de muzaffer olan bir kahramandır. ,, değil, nn oğlu, bu (esrar belde- ti)ne, Uzattığı tacı aldı.. Üstündeki taş- bakarak: — Sebutay! Bu çok değerli bir İaca benziyor... Diye mırıldan: Sebutay, sise (Kin) impa- tatorluğu tacını vaktile nasıl ye "© vurduğunu biliyordu. Hanı ce- Li vermedi.. Sadece gülümse- i, “lige Şama, bu değerli tacı ya uzatmakla Moğolların is- kd kurtulacağını sanıyor- . Bu kadar değerli bir mi ymda emme m Küzleri, Va Ş emen gideceğini ve #dadan askerini çekeceğini umu- Yordu. > Fakat, bir kaç kia nl bü: tün bu umgular ıkmıştı.. Ok- tay birdenbire kaşlarım yaşi Sebutaya d — Sen ne e dersin? Tacı mı ala- in: diz e e daha iyi bilirsiniz, ulu Lv önüne baktı, a apının önünde — sözleri işiderek sabırsızlanıyor- 'U. Bu tereddüd çok sürmedi.. Ok- tay birden elini tuttuğu tacı yere Atarak; v7 Sebutay! Şu renkli taş par- ık.. Ve ki Prensesle Di kalmak istiyo- Tum, , Dedi. Sebutay kalın e tacı çiğneyerek . dışarı çıktı, “ Pren Şama göz va a e. Oktayın yüzüne, sonra Yerde çiğnenip parçalanan ecdadı- Min tacına baktı. Şam ati tımda ilk defi damdan kalan bu değerli ii kar- N omuz silken ve el uzatmayan bir adam görüyorum ecda- Diyerek, tik göğsünden çı- iv e Okta; attı el sizi takdis ri pa sokulunuz!. Sebutay, Kora kralının sar:yında neler gördü?! cbutay prensesin odasından ıktığ y , Moğol generali ender dene ek heykellere d. loğru yü: Se başladı. İh Bu heyk, 'keller Kora krallığını ku- an kral imei aiddi. Bun- Oktay yalnız harpte f l ların arasından Sebutayı kim ça- gırabilirdi Sabutayın tüyleri ürpermişti. O, ilk defa böyle esrarlı bir sarayın içinde tek başına dolaşıyordu. Heykellerin arasından küçük bir yen ee but n buradayım. Moğol Meli heykellirin yanı- na yaklaşınca, konuşan başı tanı- ız sesin batsın, maskara köpek! ödümü patlatıyordun.. Ölü- yapıyor: ada?... — Mi başka bir yer bu- lamadım. Çıpa, Sebutayı görünce sevin- mişti. Geniş bir nefes alarak, bir- z önce gördüklerini anlatmağa başladı: — Han, Kora tacını yere atın- ca, kapıdaki cellâtlar palalarını fırlatarak yere kapandılar., Etraf- ad ses işittim: o «Orti öze görünme. korktum.. Buraya sığındım. Nİ cinler seslenmiş!.. Diye aldi Sonra etrafı sözden geçirerek: m sahiden korkulacak "Diye mırıldandı. Çıpa lan, prensesin Ya tacı cikardi daha iyi olacak- “be di. m da bu fikirde idi: ek Pren- — Hanın taçta gö: ir sesi stümek istiy o kadar iğ in cak sl E Budala! Sen hâlâ rüya gö- Elek Oktay senin ee izi sayıklamıyor. O işini pili kadar ondan İli bir kadın gördün mü?. kadın, Bu, göklerin kızına benzi ydi canım.. Esmer Wi biribirine benzer. Oktay o- nun karşısında omuz silktiği ve eğilmediği için, göreceksin ki, o, o önü gilecek. di ss ! — Şimdi ne yapıyorlar aş başa kaldılar.. Pesikski ellerini örten tülü açtı ve kolları- hana uzattı, — Sahi mi 71.. Gi siyonl in alin mz. eği değil, gö: rinde de muzaffer olan bir Me mandır. —On — Ns» var, İ; Sebati? — > ecdadı diriliyor... ZE a Çıpanın önünde dur- il m len bi gi i, canlı bir insan gözü gibi oynama- ğa başlamıştı, Sebutay: Hava tehlikesi J TACLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR CENGiZiN OĞLU İSKENDER FAHREDDİN l Üye yaz yazılanların isim mleri Ankara 7 GLA YE He İehilenini bilen üyeler 76 B. Perterİ Ali, Kazâmaz İstan: |. muhasebe D. şefi 20, e. yi: 2g? 5 etia harika karşı sizorta şirketi ii 100, 7587 B. Markhard Gan: uyum. müshdem 30, uoğlu b 20, İle 120, 759 o büyük Sü 30, 019 Riza kaptan Ss torcu 20, Hüsevin Saka çi 20, 762 BD topal Akhısar töylü 7633 5. Kür ük Abdi Kulakpınar De ittihadına dahil © UR 'nebi memleketler: e “600, altı aylığı Ri ği aylığı 1000 kuru: Adres tebdili için yirmi beş kai ruşluk pul göndermek amd Cemaziyelevvel 9 — Hızır günü 96 Öğle İkindi Akşam Yatı &7 0 7 8,0? 8,55 12 14s Va, 3,07 İç 12,20 16,12 19,17 21,079 * İdarehane: Babiâli civarı Acımusluk Sok. 13 N». sokak 3 No. erildi. Ve zi kemale hazır lm ı tebliğ makamı- na kaim olmak üzere ilâü olunur. vi 355 — Görmüyor musun? dedi, Hey-| kelin gözleri sağa sola dönüyor... y uyumak sırası sana ili .. Sen va can- re inanır mısın?. pa bu sözleri Kli, gö- zü bepkelir gözüne ilişti.. Birden çekirge gibi zıplayarak iki adım geriye cekildi. Yalan değil, Sebutay! Hey- keller canlaniyor... (Kora mabu- desi)nin sarayında bulunduğu- reyiz butay zeki ve akıllı bir ku. mandandı. Gözünün ucu ile hey- kelin yüzüne baktı.. Taşın gözleri oyulmuştu ve e ışıldayan göz- lerin, insan gözü u, olduğu seziliyor- (Arkası var) kşa Güzelliğile pek meşhur olan ba- | yan Piraye bir kaç haftadanberi kendisine sıkı surette kur yapan sevimli gen LL çaya teşrif eder misi- niz? dedi. Sonra, tatlı bir tebes- sümle ker da ilâve etti: eciktirmeyiniz, dedi. rin ik misiniz? Ahmed Nezik cevap verdi: — Maalmemnuniye, Fakat si- Ya- in kü. eeylerin canını sıkmak- tan çekiniyorum. le ip Nezihin yüzüne ğ — Bilâk s, dedi, Ertuğrul ile Suphi pek İN zmeikikedir Buna eminim Nezih şüpheli şüpheli başını sal- di 5 — Ben bilirim, dedi. Benim de güzel bir annem vardı. a kur ek iyi hatırlarım, gidip odanın bir köşe- sine şekilir, ağlardım. zi kandırmak ne kadar rmuş!, Benim çocuklarım öyle değiller, rip etmeyiniz. Ahm zih bu sözlerin mâ- nasını a ui Fakat her halde içi li - > i günü, saat beşe doğru, Bayi LERİ kapısını çalıyordu. Sekiz yaşlarında kadar güzel bir erkek çocuk kapıyı açtı. Bü- yük kara gözlerile misafiri uzun uzun süzdü, Sonra: — Kanaryam mr e dedi. Gel bak sana lee) im!. Çocuk misi nünde a- yarak kayyordu. Biri m aa, haykırd — Suphi, yeni amcam ği rında kadar âmladı. rıldı, frenini tamire başladı. O bu- nunla meşgul iken çocuklar türlü türlü sualler soruyorlardı. saat kadar çocuklarla lu. Nihayet, annelerini görmek bedii söyledi. Çoc uk- e haber vermeğe git- Yarım iki çocuk sevinçle haykırıyor- ardı: — Anne, gemin e bile gitmiş! Orada e müsa- vakayı girmiş, idi gelmiş. k mektup”geliyor- muş. Bize Seli pulları verecek. Ahmed Nezih güzel kadının eli- ni öperken mırıldandı. G , dedi, kolay kandı- rılması kabil çocuklar, İnsan ken- dilerile dostluk etmekte bir zevk duyuyor. Bayan Piraye çocuklarının met- hedilmesine m ldu, Onları yla amimi Fakat Ertuğrul ye- n kucağına çıkmış, pan: pere esi, bozuyor, anne- nin sözlerine: aldırmadan, Nezih ile şuyordu. — Bana kerat cetvelini sor, di- rdu. Çocuklarla Hazan ee ka- dar dost olmak ii «Dört temi Yeni amca | 4 di kıza çayı getirmesini söyledi, Bu sırada Suphi de tekrar içeri girdi. — Ping-Pong masası hazır! de. vE Nezih çocukla bu oyunu oynar- ken bir taraftan da Ertuğrul ile sl ime Çünkü masanın üs“ ündeki bütün pastaları silip sü- püreceğe benziyordu. Bu arada bayan Piraye iki uzun mektup yaz: kadar vakit bul- muştu. Biraz sonta Suphi: çok biliyorsun! diye oyu- nu bıraktı. Ertuğrul: Ameaları ben çok severim, edi. Onların babadan ziyade vakitleri e Hem her oyunu bilirler, asarap oyünu- — Sen nu bilir misin?. Doğrusu aramırsa, Ahmed Ne h ne oldu. mazsa bir çeyrek saat rahat bi- iri söyledi. rtuğrul annesini teskin etmek ana lüzum yok, diyordu. Dört kişi fazla olur. Üç parti «muhasara» oyunu o nadılar. Sonra bir daha, bir da- ha, nihayet en son diye bir üçüncü parti SE e lar, ezih Firm buldukça roman okumaya d*! miş, e aldırış ettiği yok. tu, Suphi ihtar etti. i etsene, amca... Gene kaybettin. Ahmed Nezih iki kilo o sına yenilmişti. Suphi ric akında gene bize #sü d rgun ve sik'nlı. lı bir halde Pirayeye veda edi. yordu. Çocuği Peki, gelirim, dedi. a da: Fakat çocuk ısrar etti: — Olmaz. Namusun üzerine söz vermelisin!, — Neden bu?. biliyorum, bütün am- yorlar. Annem kabahat bizim i diyor. Neden kabahatlı oluyoruz, anlamıyorum. cuklar Nezihi sokağa kadar teşyi ettiler. Orada, otomobilin ca- mını kırdılar. Otomobil kımıldar- ken Süphi haykırıyordu: azsa yeni yi amca çıkıncaya kadar bizi yalnız b rakma... Olmaz mı?. Hikâyeci FLORYA Şekerleme ve pastahanesi MAMULATI | Dondi Amerikan ee 10 > Kin e 75 > 10 > vi isid 1.5 > Rıko e Çay, Ni; işan ve en için gayet ehven hususi aa eni Telefon: Ee Şale sinem; re sorduğu sırada, Piraye hizmetçi Bae ei dme)