AKŞAM Sahife 9 Tefrika No. 81 TACLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR CENGİZiIN OĞLU İSKENDER FAHREDDİN Adada yakalanan zabit: “Ben Mabudeme ihanet edemem!,, dedi. Oktay, sol elini yaralayan bu adamı affetmedi: “Vurun başını!,, diye bağırdı Oktayı kim a Koralılar ok yağmuruna deva; ediyorlardı, Moğol ollar, adanın arka kayalık- ları arasında ardı sıra yaralanıp Suya yuvarlanıyorlardı. EE $ kişi yaralanıp düşüyor, ancak alncn adaya ayak Bekilieok Bu suretle e kadar çok şid- detli bir çi tmişti, A Sarayını sarmağa koşuyordu. o iz yanın bindiği sal da sa- hile Yanaşmıştı. Artık Moğol kuv- Sm için bir tehlike kalmamış- ya ayak basan Moğol akır- Gal, İsale arasında açtıkla- Cengizin oğlu, prenses (Şam Ya «yeni ver elçi göndererek ie ba fazla kan dökülmeden teslim olmasını» bildirdi. Oktay sahile yanaşan salın için- de prensesten cevap bekliyordu. oğolların adaya ayak bastığı- nı ören yetiler) birer birer evleri- ii k dalı apan- ll başlamışlardı. Ada lar uzun yıllardanberi düş- ;örmedikleri için, Mo- gollarla karşılaşınca: anrı bizi bunlarla tedip enin sa- zamah, Şama ma- İyetine Şu emri veriyordu: a kadar dayanalım... Düşmanı, vir görününceye kadar av utalım. Gece yıldızlar do- ğunca, vay Moğolların haline!...» rTenses Şamanın muhafızları sarayın etrafındaki siperlere yayı- larak, düşmanla akşama kadar Sarpışmağa karar vermişlerdi. ama, Moğol elçisine: «— Hanına benden selâm söy- im, onun. askerlerinin sayısın- dan m misli fazladır.» i, Moğol zabiti sahile indi, aki, söylediklerini hana an- lattı, Cengizin oğlu bu sözleri işidin- “e ii z şimdi prensesin adada p» rn kuvvetlerile kabini “ağız. iş maya hâmilere — sa, kolaydır. Ben prensesle ak olmadan İleri Dim e karaya çıkan iki bin kişilik Kin koluna sarayı muhasara em- Tini verdi, Kendisi de va sur- lardan, birinin üzerinden bu heye- Sanlı çar pışmayı midi sırada, etraftaki m lıklar arasından atılan bir ok, hin sol avucuna saplandı. e Zabitlere hü ücu um emri a m Avu nı birden Yere düşürmüşt Eğer bu Kk in yardıma se olsaydı, hi birden- yuvarlanacak, bu düşüş bel iki e ölümüne sebep olacaktı. Çünkü Oktay yüzmek bilmezdi ve gölün suyu çok derin ve bulanık- Hanın etrafına toplanan Moğol e biri, öy bir ka- n yanına sinen ve Yi tek- ğe çalışan bir di u atan haini buldum... ie bağırarak, yandan a .. ve yavaşça yürüyerek, adai “B8 defa yayını boşaltmı ze an ensesinden yakaladı. — Ok Oktayı yarlıyan adalı, pre Şamanı; uhafız ozabitlerinden biri idi.. çocuk kadar, ufak tefek, İ zabiti, prensesin adamını le e“ indirdi ve ha- yanına getird ia anın elini ileri Moğol zabitleri: — Şu herifi parçalıyalım... Diye bağırışıyorladı. e neşesi kaçmıştı.. canı yanıy DEK çE «Bir insan cenkte sağ iğ Bani a ve Delikanlı, şapkası elinde yak- laştı: — Ben va böyle tahmin ediyor- dum, dedi. Fakat dostluğun bir takım Rl vardır.. teşekkür edeni Hal- dun, Gel sana odamı göstereyim. Sade döşenmiş bir odaya — diler. Fakat Neriman burasın kendisine aid ufak tefekler! eğendi. Genç kızı silgi minder dola- iy etti, an: aydi odasına gide- lim me Orası salon em de görüyor. Orada ot burada Dalin ei rada kendimi sizin yleyse ri Buraya giren ilk hir sizsiniz. e mi? O halde... — Neo hal lde? kiç ne demek canım? Lâ- arm tamamlasanıza — Tamamlıyacağım... | Ben de FAL pek nazik bir şey için derd. Oktay kendi kendine: — İyi ki, sağ kolumdan vurul- madım. Düşmana ok atamıyan kolu.. -iyileşinceye kadar- nasıl ta- şırdım?. Diye söyleniyordu. Oktay, kendisini yaralıyan ada- lıya Dd; — Bana, sorgularımın hepsine doğru cevap verirsen, seni affe- deceğim. Eğer ya datırsan, derini yüzdüreceğim cesedini deniz aygırlarının ağzına atacağım! Haydi, bana haber ver: Prensesin sarayında eli silâh tutan işi e sarayın gizli lan söyler ve al- ve Beni Pimak say etme- ve hai manın en $i laddi ime Doli irin günün bi- rinde belki bir davulcunun işine ğinizi yapınız., ben mabudeme iha- net edemem. Oktay hiddetlendi. ii ta- şıdığ Gilan birine: — Haydi, şunun Karakas gör!.. Diye Pirus Fakat, birden bu fikrinden vaz geçerek, ilk önce e- İlindeki kamçı ile zabiti döğmeğe başladı. Mi dayakla söyletmek istemiş- ga oğluna ilk konuşusta bu kadar sert davranan bir ada- mın dayaktan yılmıyacağı muhak- ktı, Oktay zabitlerine dönerek: — Sizin de böyle olmanızı iste- rim, > siz de düşman eline düş- tüğünüz zaman, başınızı koparsa- lar, ağzınızı açmamalısınız!, Oktay, adalı nede bir şey öğ- yınca, sağ e- lile cellâda işaret id ve yavaşça mırıldandı; i gelmiştim zaten, Zannederim ki beni hâlâ pek iyi bir dost diye te ile cukluk zamanlarını hatırlıyor mu- unuz? j — ez e e günlerdi — > “Herkesi kolund tutup biz ys fırlatıyor. Çalış, uğraş, didin... Sizde hayatta yalnız ilime ve yok. Hi şey- — Ne gibi soyle Haldun? — Meselâ, size doğru yolu gsös- terir? — Yi bir şeye ihtiyacım Ş yok. Öyle amma, hayatta bazı dakikalar olur ki kim olursa olsun bir dost sözüne ihtiyaç duyabi. lirsiniz. — Ben kendimi kâfi derecede ediy: nun farkında mısınız! Fakat ney- se, sen söyliyeceğini söyle baka- İri, Haldun kendisini zorlıyarak, — Haydi işine bak!... Cellâd palasını çekti.. ve adalı zabitin başını bir vuruşta yere dü. şürdü. Cengizin yâsasında: «Savaşda k, ei isyana sevketmek demek- “Oktay, adalı zabitin başı yers düştüğü zaman, ayağını ii ari haykırdı: — Gözcüler, kayaların etrafını iyice araştırsınlar.. yolumun üstün. e düşman ENE hiç kimse- ye raslamak isi Arkası var) Her akşam |) kii Mukadderat j a N dg Pansiyonun hizmetçisi küçük | sıkıla sıkıla; kız şeytan bir eba içeri gire- | — Herkes, dedi, sizi tenkid rek, Neriman ediyor. — Sizi bir , genç bey görmek Ha, anladım! Bay Şevketten istiyor, dedi. bahsetmek istiyorsun, değil mi? Neriman hemen dışarı fırladı. Evet, Bende sizi onunla be- Karşısında Hâldunu görünce: raber bir gün akta gördüm. — Vay siz misiniz? diye hay- | Buraya ge de onun için, Bu kırdı. Sizi hiç beklemiyordum. adamın evli olduğunu biliyor mu- sunuz? — Biliyorum, Söyledi bana. — O halde? Bu sözünüz beni bütün bütün müteessir etti. Sen henüz geçnsin, Neriman. Seni Şev ket bey gibi aleni or. vera ne fenalığı aha ne fenalığı olsun? ih- tiyar, ar eli bir adam. Bunlar kâfi değil — Fakat karısı beş seneden be- i hastanede zavallı oradan çıka- cağa benzemiyor , — Öyle amma, bu adam > alamaz. Hem üşü Eğer eee ği TN etme © — Elbette kabil, nin metresi değilim. — Gerçek mi Söylüyor Ne- in kendisi- riman? — Yemin edebilirim — Doğrusu buna memnun oldum. — Esef ederim, metresi deği- lim amma yakında olacağım — Eğer karşım sadüf etmiş olsaydım belki baş- ka türlü hareket ederdim, Fakat böyle sıkıntı ve ihtiyaç içinde yapayalnız yaşai bıktım. nl. Söşlstb, I te en sl ge iyi. Ne ilk aşkım ve sım ni olacak yapayım, ilk ihtira- eriman, şeref ve tur. Her halde, kendini bary meden evvel, an. Haldun ayağa kalktı. Veda i için elini uzattı. Genç kız teessürün- den titriyen bir sesle: — Mersi, de Hayatın garip ii vardır. Bu muhavere iki genç tün - in getiri Nerimi ii yatağın üstüne âttı. Dü- şünüyordu:. Hakkı var, Kendimi mah- vedeceğim. Bana ne iyi bir dost- luk etti de gözümü açtı, Yazık, Halduna gene g meyi unut- tum, i kendiliğinden akıl eder. İbtimal rağ bir dost- luk bana yetişi yi inde bir ağ- lamak ihtiyacı li Ayni zamanda memnundu. Fena bir elimi > silkip at. mış zannediyo; Haldun ise yer” türlü düşü- rdu: da var ya. İle yal- zel. Yazık Hava tehlikesi Üye yazılanların isimleri Ankara 2 (A.A.) — Hava tehlikesi- ni bilen üyeler: 3 7 B. Sadık Ankaradan 20, 7368 © Abdülbaki 25, 7369” Salti Franko 50, 7370 et Hilmi kardeşler 30, 7371 © Cemal 20, 7372 Abdürrahman 20, 7363 300 ikinci defa, 7377 İlyas Rifaç 20, © va İbrahim 100, 7379 Ahmed Mü- erris oğlu 40 ikinci defa, — Abdul- 20, 7381 Bekir Sıtkı 20, 7382 Meh- med Salim 20, 7383 ve İsmail © 10, 7384 Halil Yağcıoğlu 40, 7385 | Mümin 25, 7386 Hanri ei 50, 7487 Ahmet 25, 7388 Hüseyin Güllü 50, © 7389 Çadırcı kardeşler 50, 7390 Fahri Öztunalı 20, 7391 Ahmed v 5 mail a ithadina dahi bil l olmayan elin 3600, ii ik in 1908. üş aylığı Ş Adres tebdili için ETE ber. a 4— ei e - S İmsak Akşam E 736 içel 1,57 a 2 2 259 459 12201615 19.23 7),11 Va. rünce ee haykırdı: ğ Pe ön âdeta bekliyordum! ğ Haldun bütün bütün cesaret buldu, genç kızın ellerini tutarak hararetle öptü. Sonra beline sa rılarak mırıladandı: ; de hayatın tadini anla- ki bu ihtiyarın eline i set MAŞ ? — Çık, git! dedi gidince, Neriman, mukad. deratına doğru yürümek üzere, | Şevket b&yi bulmağa koştu. ikâyeci gd iti