i & © hedefe isabet ettire © sayısı elliye yı > G0 Sahife 12 & ET AKŞAM 18 Temmuz 1935 Tıfrika No. 64 Oktayın dalk Av sonunda kim kazanacak..? Atlarını üç saat durmadan sür- dül ve Atmaca yuvalarının bulunduğu EL yamacına gelmişlerdi. Oktayın yanında Karakurumun tanınmış avcılarından birçok za- bitler vardı. ei arkasından gelen muha- fızlar arasında, ceylân ve atmaca Kciğinda tanınmış olanlardan biri “ Kaçar idi. iz a ölmeden önce bile e dört kere ava çıkar ve her çıkışında Kaçarı yanından ayır. mazdı. z Kaçar hem iyi ok, hem de sa- .pan kann Okta, ün (Ulak) adlı bir ayo zabitin mevkiini yükseltmek ve beline sırmalı kemer takmal istiyordu. Fakat, Gini Bi av- .da kendini göstermi Vardıkları yerde, ai bir kaç gün önce gelen gözcüler- le aletleri Diy; bunlardan Atmaca yuvalarını öğrendi.. b (Ulak)ın ami kendisi- nin o'gün avda muvaffak ol acağı- nı umarak sevini; lir i (Ulak)dan sonra, yükselme si- » rası öteki zabitlere gelecekti, hanın hücum edece- ışlardı. Oktay mi ceylân yatak ları'da görmi OR avi o gün çok kçu ne ka olursa olsun- si oku kolaylıkla mezdi, tay atını sürerek * meydana coştu. Hedefe iz eden oklar toplan- -mağa başla, Ulak ss NİŞ > — Benden çok ceylân vuran olmamıştır. ; iye söyleniyor ve kollarını ka- bartarak öğünüyordu. Oktayın yas li Kai İSKENDER FAHREDDİN Ceylan avında (Kaçar) atam çok ok atmıştı. avuğu; “Onu kemer bağlarsanız, kendinizi kollayın!,, dedi.. TAGLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR, CENGiZiN OĞLU eline tekrar sırmalı m avda e elk i çırparak, hanın etrafında bi ani ki yapardı. e kalma dalkavu ni dünya- olaşmış bir a Vaktile Cengize yaptığı gibi, şimdi > aya güzel masallar anlatır . bu masalları ibret alınacak Sağ larla doldururdu. (Çıpa) hanın yanında mütema- diyen: — En çok vuran sizsiniz, ulu ha- i Her akşam bir bikâye v Aşk fırsatı | Herkes hayatında kaçırdığı bü- yük aşk fırsatlarını anlatıyordu. Sıra Nihada gelince derin derin içini çekti: — Benimki müthiştir, dedi, be- nimki müthiştir... Hem öylesine müthiş ki, hâlâ akla lir içim cayır cayır yanar... akın anlatayım... Toy bir g i m. için gelmiştim, İzmirde aşık olmanın. Bu Afife adale bir genç kadındı. Evli idi. ihtiyar bir kocası sea Oni şımın bütün çıl- ii bin “deliliği ile seviyor- "Diyordu, um. Hakikaten ve az Halbuki ok erme ne Ok- biri yenir Son der ya me pig t 2 ledi ü gük | ir sigara içişi, her ta- Ayini ede 7 nek raftan gıdıklanıyormuş gibi fıkır- Birer, ikişer vuranlar da Gözcüler okları çe ha birler, te oku bir yana koya — İşte bunları Kaçar imi Diye mırıldandı. Herkesin gö- zü bu ok yığınına dikilmişti. Ulak başını çevirdi: — Bunların hepsini bir adam mı atmış?, e sormaktan kendini alma» i Muhafilardan biri okları say- — Yirmi sekiz ta Hanın ikiye bi rakkami işidince yavaş yavaş ge yı kamçılamaktan çekinmezdi. krizin ğlu: — Yirmi sekiz Ceylân vuran a- dam, Kinik en meşhur av- cısıdır. Dedi deri bir hani vardı ki beni ziva- akarıyordu. sai arkamz gayet ması geçmi: bir kimin sözlyekilmiş. Hal buki içim ona karşi ne ateşli istek- lerle de dolu idi. Ne yazık ki, İzmirden ancak onun bir kerreci ensesini öpüp ayrılmıştım. İşte hepsi bu kadar. Aşkımızın bütün maddi tarafı buraya kadar gelip dayanmıştı. RL geldikten sonra artık e bi meka? Ee in a giri; a her ba ELİN ya; siir in Bir gün beni deli divane eden bir mektup aldım. İstanbula geliyor- du. Burada dört gün kalacaktı Neler ümid etmiyordum.. kim- bilir bu dört gün içinde belki de onunla yapa yalnız kalmak ümi- di bile var: e Üç gün da k da dol Bir türlü ar doyamıyor- çiğneyip geçti Uzakta 2 bir taş ağının duk. Nihayet İstanbulda tek bir üne si enn nd ünü kalmıştı. Artık herşeyden rallikten kapı imi inen (Kaçar) ın ie ma LE dini göstermesi kabartacak bir haüie ii. Kaş (Ulak)ın beline - bağlıyamazdı. Oktay kendi kendine: r, kemeri hakketti, Bu sırmalı püskül onun beline yara- şır... Diye söylenirken, Dalkavuk ha- nın huzuruna çıka geldi: — Ulu hakan! ledi, Kaçarı ya- kından gördüm.. gözlerinden ki- isırmalı an vılcımlar saçılıyor. Onun beline tekrar sırmalı kem: e İAğlaMMnIZ inanın ki, canını ekiş 'düşe- cek... Kendinizi kollayın!. eli (Çıpa)nın yür — Ben, ai soylarında, ulusu- larına fenalık yapacak bir e 'değildir. Ve elindeki kamçıyi dalkavu- ğun omuzlarında şaklatarak bağır- dı: > kesmiştik. O son günü — Ny , dedi, bu akşam halana sileceği. e Sur ie N sın im heyecanla dolu: — Hayır amca, dedim, kork- Bina imi pi Evden be- çıktık, O zamanki ismile o kışlı, yar salaş, kıpkızıl du. daklı, r çukur yanaklı fıkır fıkır kay beri bir pa rim olacaktı. B ce bir çatı al- tında ilk defa m genç kailmle yapayalnız kalacaktım. Heyecan- 'dan boğulacak bir halde idim, Afife Harbiyede ere — Bi 3 larından birinin evinde oi ordu. Onunla buluştuk, İşi abi < zaman Afife sr benim ka- r sevin: ie amı iple çekiyorduk.., Ne de — etrafta komşular var- dı. Köşke girmek için suların ka- e iğ rumi var) “nında Karakurum dalkavukları e e vardı. Bu adamın yesil pe si Miele vuran ni sıkıntılı zamanlarında lke Slkdir ekti, a ayar de bilir. sr il “e in dalkavuklarin- an yapmayi düşürseydi, ( sa, babası öldükten uş)u ve e keüerelliği Simler alan ma zaya spa i Si / Ar epi: ce ilerledi. Köşkün a) kapisi. dan içe ri gir > ikimiz de sevdi- ğimiz ş şey Imıştık, Cebime bir şişe de va mm Bunu Afife i istel enç- — Alalım.. cesaret verir.. de- mişti. Köşkün kapısından ne derin he- yn irdik... Merdivenler- de gürültü etmemek için ayak- e karma or ucuna basarak adım Sidik Ne ise yu- karıya kadar -Oocoh.. Artık bri içeri girmiştik. Karan onda derin derin biribirimize bakıştık, Ööm- rümde bu bakışmı anın meler ifade ettiğini unutamıy: imi elektrik me uzat- tım, Bir de çevirdim ki. rim salonun nihayetindeki pori- mantoya ilişince az daha deli ola- caktım. Amcamın her zaman giy- diği biricik şapkası portmantoda asılı değil mi idi?. Eyvah amcam halama gitmek- si vaz AR Zaten yicem , Gözle- gitmem , a pl açar, ölüm bi ya- öğ .» seir .« Demek gitme- Bü ünya tepeme el sandım... Henüz iki üç adım atmıştık ki, amcamın olarda ii bir ürültü oldu... Eğildim. O tehlike pa iz Afifenin kokusu burnu- fısıl- dım: — Eyvah Afife... Amcam hala- ma gitmemiş... — Sahi mi söylüyorsun?.. diye kol der ile gözlerini kocaman kocaman açtı — Şimdi ne eyababikir?, — Bilmem!.. Amcamın lin gürültüler arttı. Eyvahlar olsun dışarıya çı- kıyordu. Hemen hızlı hızlı bahçe kapısına doğru koştuk.. Afife: — Bari senin odana gidebil sek... dedi. — İyi ma amcamın odasının du. Onun için kendisinden ö- düm patlıyordu. — Acaba bahçeye mi çıksak... — Komşular görürler. Bahçe ile taşlık mad kü- si bir koridor vardı. Onun kapısı. Orada taşların üzerine sile kâğıdı serdik. Soframızı kurduk. Yanyana oturup yemeğe başladık. Fakat lokmalar boğazımıza di- ziliyordu. Bu gecenin zevki ber- bad olmuştu. Kulaklarımız yuka- rıda idi. Çit olsa yerimizden fırlı- yorduk. Zaten kapıyı da onun için açmıştık. «Tehlike unda» hemen dışarıya, sokağa fırlayacak: Ri Dakikalar, saatler geçiyor, > vr rahat edemiyorduk. Nihayı amın odasında son ve si hip bir gürültü anca Afife: Radyo emmuz Perşemb; e ve Avni, Türkçe sözlü serer 21,30 son haberler - borsalar, mayistro Goldenberg' idaresinde Ri heyeti, 22,10 vi (Profesör Pe e Ri varyeet 22,30 müdye piyesi, 23, 10 küçük ai yo orkestr: e 20, is karışık müzik, 21,20 pi 22, Si Avus- © Bady iie? 75. 55 opera 7 21,30 şen yayımı 7 23, 50 çigan müziği, 24.15 aylık duy #21 piyano - viyolonsel kon- “730 Bi Ti 22 radyo or- cak 22, 0 a iler ir 23,30 ykılar 23,4 24,10 plâkları, 19 Temmuz Cum. İstanbul, 18,30 Deği ink (plâk) 19,10 Hafif rausiki (plâk), b 45 Ege caz türkçe sözlü eserler, 20,15 Konfe- 20,30 Stüdyo DER 1 Rad- caz ve tango orkestraları, ve bayan Macar halk havaları, ie “e birlike $e, 22.10 Plak neşriyatı, 5 Gündüz plâk yayımı ve deni 1 Jean Marcou orkestra- a, 21,15 Robert Shilton tarafından sar- klar, 21,40 Radyo salon orkastzam, 22. 50 Konser, 23,15 Yabancı dillerle du- yumlar - konser. Varşova, 19,45 Klâsik valslar, 20, Şarkılar, 21,10 Küçük radyo Cn 22 Senfoı onser, 23 Spor, 23,10 Leo a 'in eserlerinden konser, 24, 05 Dans üziği. Sia , 20,10 Plâk, a e Salon orkes- trası, Zi 30 Slovak müziği, 22,I 5? Posta ittihadına dahil olmayan ve et Seneliği Yari altı a; 1900, üç yağı 1000 k e bdili için yi İla nl Ah MZ See 17 — Har ö 232 448 1220 1618 19392), a İdarehane: Bablâli civarı Acımusluk Sok, 13 No. ben kerecik öpebildim.. halbuki neler ümid etmiştim., ayrıldık. O gibi bir kadın olar rıhtımdan e” e köyde |, amcama rasladım. Bir hususi oto- mobilde idi. Başında bir bere var- ii Şaşırdım, gm dün gece halama git- medin mi m, Halanın oğlu Sami geldi. ii beni aldı. Bor de mı evde bıraktım. B: dı... Bah ie içinde biribirimizden ayrıl dık: — Yarın rıhtima rar geçirme- ğe geleceksin.. değil mi — Tabii.. Gözlerini önüne eğdirdi. Onu bir| güzel aşk fırsatını kaçırmıştım. (Bir yıldız) macos Pam