Tefrika No. 63. TAGLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR | CENGİZİ İSKEND N OĞLU| Kaçar ikinci Spam da kaybetmişti.. belindeki sırma püsküllü ri çıkardı : “Taliim n sonra, bir tutsak gibi yendi, Ben bun beni ida nöbet bekliyeceğimi!,, General Kaçar, kapı nöbet- ciliğine indikten sonra. e saçları dim dik ol veye kulaklarına kadar aça- rak sırıttı.. ve alnından sıcak ter- ler döküldü. gözlerini yere im dirdi: — Bir. iki... Bu,oyunda kaybı haber veren çok küçük bir sayı idi. Oktay düşünmeden zarları al- dı.. parmaklarının arasında sika- rak birden yere attı: — İşte yine kazandım, Kaçar! Üç, zi açtım. Kaça kasırgaların sarstığı ağüzlar gibi irkildi.. olduğu yer- de iki büklüm kaldı.. bir müddet Ağzını açamadı. Kaçarın bu vaziyetinden Ok- tay da mütessir olmuştu: Yarın atla” ri urlu bir ceneraldı.. birden Büğld kaldırdı: — Beni tali sırma püsküllü kemerini çıkardı: veriniz.. kapınızda tutsaklar gibi nöbet bekliyeceğim! Generaller, hanın dizini, as- kerler de ayağının bastığı yeri öperlerdi. (Kaçar, hanın bastığ yere yüzünü sürerek dışarıya çık- tı, Oktay insafsız bir hükümdar değildi.. Kaçar yanımdan uzakla- şınca, yerle arkasında duran Sarıkuşu çağırdı: adam seni çek seviyor, dedi, sana kavuşmak, seni elde etmel in, varını yoğunu.. her u, onun seni sevdiği” kadar seviyor musun? Sarıkuş önüne bakarak düşün- meğe başladı. Gen © güne kadar Ka- çarı hiç de sevmemişti, Kaçar, övd. o! kından dinlemin O, kendisi: bukad ven bir erkeği nasıl reddedebi- lirdi? «— Onu seviyorum!» Diyecekti Dudaklarının ucunda titreşen bu iki kelimeyi bir türlü söyleme- ğe dili varmadı. önünde gözleri ka- Oktayın gözlerinin içi- ne eek e verdi: dizinizin dibin- den e istemem, Ulu ha- kan! Beni yalnız siz koklıyacak- sinız.. ve ben yalnız sizin avw- cunuzun içinde solup gideceğim! Oktay, genç kızın boynuna sarıldı: n ortada kalmış bir 1 çarı isteseyd sonra, (Kaçar, senin yüzünü göremiyecek..! Sarıkuş o gece " Oktay hanın koynunda gelmişti Ertesi sabah, sarayın kap da döle kürek ğiıciki dre. ara- sında iri en bir asker göze çarpıyor Bütün saray halkı, Kaçarın hanla bahse ln herşeyi kaybettiğini öğre: Şimdi çarın sırma tunçtan bir Ka vardı, Nöbetçiler ka an alaz onu general indirmezdi. | söyleniyorlardı. Kaçar, yeni kapı arkadaşlarının sözleri- ni işiderek yanlarına sokuldu: — Taliim böyle istedi.. böyle suç ne bende, ne de Han- lıktan oldu.. dadır. Dedi., onlara işin doğrusunu anlattı. Nöbetçiler bu heyecanlı oyunun iç yüzünü öğrendikten en Kaçara daha çok acımış- lar: son abah Oktay han atmaca avına gidecekti, Kakakarüni dağ- larının yamaçlarına bir gün ön- cüler gitmiş, atmaca yuva- ları eözetlmini, Han maiyeti ile birlikte atma- ca avına giderken, kapıda duran atına, nöbetçilerden birinin sırtı- basarak binerdi. ük kapının dışındaki da- vullar, Hanın yola çıkacağını ha- ber veriyordu. Hana yolda on iki avcı zabiti yoldaşlık edecekti. Arkalarından yüze yakın akıncı k tı, Oktay kapıya indi., tının dizginlerini Re ba- cağının birini kaldırdı.. İyi yere uzanan bir aletli basarak atın üstüne at- Tadı, Bu sırada Hana um eri nöbetçi, (Kaç ar) dan başka ii Oktay. atına e sonra, başını kaldıran ve doğru- lan n Mu yüzüne un i çel Pala sürmüyordu.. gözü- nü Kaçarın gözüne dikerek ba ğırdı: — Haydi, atla şu — bi- rine..! (Arkası var) iât piyangosunun 15 Temmuz Radyo 17 Temmuz z Çak rşam zca ders, 19,10 Di: MA KE Diğ oğ), 20,1 mandi 13-15 Plâk ve 18 M: orkestrası, 19, Wi anl 20,20 ada Şi id ile Richard Tauberin pik lermden, 21,15 Vila İlmi 5 Radio salon 22,50 Kama 234 > Yabancı Tele “düyüm- 2435 K arşova, Yü 30 5 - piyano mü; ziği - Me en ri 21.10 Pik. , 20, 0.40 pek 21,25 Plâk, 21, 45 Oran E zl duyum 30 Şen yayım, Çigan müziği a > Aylık il 1,05 Son duyum! 1 ömaz Per 18,30 Yüzme e bayan Azade gele 18,50 Almanca ders, 19,10 dans musikisi ve hafif musiki caz, 20,30 stüdyo or- rkes- iddin Sadık ve Ferdi Şı iser) eee Miri Stranss, 15 Plâk ve yar: X ölem orkestrası, 19,15 konser, senfonik. arşova plik, 3 Aktüa- alite, 21, 0 Lemb bie den sir 2,30 stü, iy mile 23, 10 üçe ge yo orkestra Prag: 20,15 karışık müzik, 21, a radyo piyesi, > plâk 22,50 Avu: turya müziği, radian orkestrası. Budapeşte; a orkestrası, şen yayım, an müziği, 24 18 aylık duyuml si sığan - viyolonsel kon- Aüres tebdili beş kuruşluk pul göndermek lâzımdır. İmsak Güne; On vi a Yatsı > s2 9 1,57 Va Sal 443 vE 19 349 21,35 İdarehane: Babiâli civarı Acımusluk Sok, No. ne 16 — Hızır günü 7â Donanma cemiyeti >> tahvilât | piyangos Türkiye İş emir Donanma cemiyeti vi 1938 a ye li i isabet eden tahvil numar y gösterir cetveldir. Bu kireçten itfa olunan tertip numa- 1172, 1477,. 2840, 2894, 3458, 3725, Caka 5063, 6341, 7693, 9513. İkramiye e yapılan ramiye ve İkramyie T. iğ Tertip No, Ee No, 3000 24 100 1172 74 50 4098 97 10 2894. 9ı 10 1172 69 10 1172 73 10” 5439 28 10 2894 10 5 3458 eli 5 2894 44 5 1477 7 5 9513 22 5s 4098 9r 5 5439 95 5 9513 19 5 9513 45 5 1477 84 5 6341 58 meleri #ertiplerin bizalarında göş. erke an o mütebaki irki diğer sır RA 2840, 3725, 5063, 7693, No. lu dört adet tertibe kâmilen amorti isabe! etmiştir. İkramiye ve muz 1935 Tarihinden ih in Amorti bedeli biber tahvil için bir Türk lirası on kuruştur. Her akşam | bir hikâye v . Güzel satıcı Ogün hava pek fırtınalı sıkın- tılı ve elekirikliydi. Aliye hanr- mefendi her zamankinden si- şısında derhal sakinleşti. Kg — Gidiyor musun Es. — Görüyorsun ya, ml — Kaçta geleceksin? — Bilmem. ne yaptığını bik mez bir halde kendisini Beyoğlu kaldırımlarına buldu. Rahat e nefes aldı. Biraz camekâni ederek yürümeğe başladı. Fu kat sabahtan beri havadaki sı- kıntı bir yağmur ile neticelendi. Birdenbire bir sağanak boşan- dı. med Esad etrafına bakındı. göremedi. Yakında parça e ii Satıcı kızlar mütebessim müşterilere bakıyorlardı. Eldiven satan kızların önünden geçerken bir tanesi o kadar şirin, va tatlı gözlerle Esada baktı ki da- ha ileri gidemedi. Genç b kar- şısında durdu. — Eldiven mi istiyorsunuz be- yefendi? Derhal: — Evet, dedi. — numara? — Bilmem. — Bakalım bir kere... Genç kız Esadın elini tuttu, eldivenin içindeki numaraya ba- yordu. ise güzel ya gözden geçiriyordu. Ne şiri tatlı, güler yüzlü bir kızdı. Eid z tie ni, yn ve ; tatlılığıni kaybetmi Ve bu iyi huyu ile ona ii çaldı, Bir çif eldivcü aldı, Yağmurda dinmiş olduğu için mağazadan ka ” Ahmed Esad gibi ciddi, sadık bi müddet Aliye hanımefendinin aksiliği sa- dık kocaya güzel satıcıyı hatır- lattı durdu. Ne vakit evde bir ak- silik görse Ahmed Esad teselliyi güzel satıcının bulunduğu mağa- zada arıyordu. Burada, gayet tatlı, nazik bir muamele bu lacağına emindi. Gü- zel satıcı melek kadar iyi huylu ve yumuşak bir kızdı. Ahmed Esad onun yanına git- tikçe içinde aksi ve titiz davran- mak ihtiyacını duyuyor, evde ka- rısından. çektikleri dan çıkarıyor gibi bir zevk duyu- yordu. İkinci defa gidişinde güzel huylu, baygın bakışlı kızın ismi- ni de öğrenmişti. Yanındaki kız- lardan biri * ona seslenirken duy- muştu: Viyolet! Viyi ! Nede tatlı bir ahen- gi vardır... Artık Ahı Esad inin acısını on- | için mağazayı ziyaret bir itiyad haline gelmişti. İptidaları evde karısına canı sıkıldığı zaman mağazaya gittiği halde, yavaş yavaş, hiç bir sebep olmadan da oraya uğramağa baş- a lamıştı. Ahmed Esadda garip bir merak peyda olmuştu. Viyole- tin canını sıkmak! Fakat ne ka- dar aksi ve huysuz vransa bir türlü buna muvaffak olamıyor- du. Genç kız tatlı tebessümünü, tahammülünü, sabrını kaybetmi. yor, daima yumuşak ve nazik muamelesile Ahmed Esadı mah- çup bırakıyordu. Bütün bu ziyaretler Ahmed. Esada bir çif eldivene mal olu- yordu. Arkadaşları arasında ek | divenlerinin yeniliği ve güzelliği j ile meşhur olmu: eta İstan-- | bulun en iyi eldiven giyen erkeği o idi. Yavaş yavaş Ahmed a .B veni uzatsa hiç itiraz etmeden, kusur bulmadan, kaldırıp atma- dan, memnuniyetle : alıyor, onun tatlı gözlerine bü; bir meftu- * niyet ile bakıyor ve mağazadan çıkıyordu, Nihayet bir gün, cesaretini topladı: i — Müsaade eder misiniz, mat- mazel, dedi, bu akşam paydos za» manınızda sizi yim? Genç kız : hiç tereddüd etme kapıda bekliye- YEN eki, dedi. İşte ilk randevuları böyle oldu. vam Ahmed Esad gayet mesud bir a aşk hayatı sürüyordu. O yaşta bu kadar genç, bu kadar güzel bir kızın kalbini kazanmak büyük bir muvaffakıyet sayılmaz mıydı? ds Hem de ne yum uylu, ne tac | hammüllü, ne iyi bir kız, i iyi Esad, kendisini dünyas nın talili adamı telâkki edi. yrd. Filhakika, birinci ve ikin. evu da böyle oldu. Fa: | ü defasında Viyolet geç ve hiç tahmin Şelemi 3 cek bir vaka cereyan etti. r Ahmed Esad, geç kaldığı için hafif bir sitem edecek oldu. Viyen ig ed ei bire ohiddetten kıpkırmızı kesil. miş bir çehre ile, gözleri alevler a tti, gülmek, keyfine > sanki bizim hoşumuza