Sahife 8 Kendir memleketi: Kastamonu Kastamonu ticaret odası çok mühim bir risale çıkardı. Kastamonu “kendirinin “elyafı kendir Memleketimizin en büyük zen- ginliklerinden biri de Anadolu- da yetişen kendirlerdir. Kendir bilhassa Kastamonu tarafların da çok boldur. Burada dünya- en iyi kendirleri yetişir. Kas- tamonu ein ve sanayi odası anıtmak ve bundan edilecek İlel: hatırlatmak üzere bir eser neşretmiştir. Çok güzel tertip edilen bu eser- de kendircilik hakkında kıy- metli malümat vardır. : Kastamonu ticaret odasının çı- kardığı esere göre ipe ilk fa Çinden gelmiştir. Fakat'her bölgede er SM birçok mahallerde kendir :ekilmesi bıra- kılmıştır. Buna mukabil Kasta- monu bölgesinde kendir yetiştir- mek parlak sonuçlat vermiştir. ilk zamanlar kendir yalnız :to- humundan yağ almak için ekilir. di. Sonraları elyafından istifade edilmeğe başlanmıştır, Kastamonuda yetişen “kendir dünyanın en iyi kendirleridir. Boyları 4 - 5 metre, kuturları iki buçuk üç santimetredir, Kastamo- nuda kendirin bu kadar iyi ye- tişmesinde toprağın teşekkülün- den başka suyun da büyük ro- lü vardır. Yağmurun bol olması ve -akar sular kendirler için çok iyi tesir yapıyı iri soyma zamanı Miri bol su vardır. Kastamonuda birçok kükürtlü mak vadisi ile Karasu, Iğdır, Ka- radere, Daday, Alama, Araç çey- rı ve vadileri, Deverez vadisi yetiştirmeğe 'çok'müsaid- dir. Halbuki kendir ekilen toprak ancâk 1500 hektardır. "Bir hektardan 1000 “kilo kendir alınabildiğine göre bütün eraziye kendir ekilse 22 milyon kilo ken- diralınabilir. “Bugün kendirin fiati 20 - 25 ku- ruş arasında olduğu alınırsa kendirciliğin Kastamonu- ya ne kadar büyük para getire- Kastamonu kendirlerinden ka- naviçe, -urgandan 'tul popline kadar yapilabilir. Bazi ecnel lâboratuvarlarına gönde- rilen kendirlerle tecrübeler ya- pılmış, tecrübeler iyi sonuçlar vermiştir, Bugün Kastamonu bölgesinde 400 el tezgâhı vardır. alada halat, urgan, kınap gibi çok ba- sit şeyler yapılıyor. Kastamonu ticaret odası, orada yetişen kendirin saplarından en nefis kâğıdın vapılmbileceğini söy- üyor. imdi “bu saplar ve kabuklar yakilmaktadır. Ken- dirin saplarından *en iyi kâğıdm yapılabileceğini, ekonomi bakan- lığı için tetkikat yapan Amerikalı mütehassiş. ta verdiği resmi ra- porda bildi tir, nrisalede son olarak Kas- tamonuda “kurulacak bir kendir fabrikasının yalnız sep bölgesinin değil, bütün mı yüzünü -güldüreceği mersi niyor. Kastamonunun meşhur kendirleri göz önüne ' a ARŞAM 2 milyonla. hastane Baş tarafı 1 iz agla halk i e Belini meccafen bakmak şehrin ve hü- Kümetin vazifesidir. İkincisi orta halli halk Eee Kendi mali kudretlerinin müsal olduğu misbette tedavilerini li etmekle in 1 Bu 'işle de beledi- ye ve hükümet 'uğraşır. Şurasi muhakkektmr ki; bu birinciden sonra 'gelir. Evvelâ sokakta ka- lan hastalara hastane, yatak lâ- -zimdir. , Üçüncüsü: Kendisini istediği GE mahsus olan yatak eyi nı iiledtneleiinikiie e yatakların az olması “demek, muayene 'oi- mak isi “bakılamaması, fena şerait içinde tedavi edilme- si “demektir. bu darlik m 'Malüliyet çoğalıyor, Halk. şma kudreti azalıyor. a. > ma memleket kapitali m» den büyük bir en baş göste- riyor. “Hastaneler için sarfedilen para, sadaka sed, insanları bir an “evel çalışsbilir bir hale koya- cak 'paradır. “İstanbul bir kültür yeri seniz “hastane işini ihmal etmemelidir. General dek, m ve remin çokluğu! rem astüleri için lin arın e ii Ban bahsetti — Bu işe paramız yetmediği takdirde hiç olmazsa “orta halli veremlilerden bir kısmının yata- m yerleri *az'ücretli olm: e “hayır cemiyetleri çam liledüçim Değerli il ğü bütün bu fikir- lerini son olarak şu cümle içine sigdırdı: — Hastane yapılmalı, yataklar artmalı. Doğum, verem hastane ve yâtakları da katiyen unutul- mamalı, “iki milyonun bu işlerden m bir yeri yoktur, “olma: Fikir Hareketleri MECMUASI'nın taşradaki bayilerine; Fikir “Hareketleri “mecmuası dakl bayilere bundan son- d ra hanesinden gönderileceği için taşra bayileri Akşam matbaası * müdürlüğüne “milüracaat 'ede- bilirler. muna “kaim İstanbul Hilmi asliye üçüncü hukuk. dairesin Necmiyenin MN Galatatla Mum ba Giekliziz alla Kalrieminlamm. kim'komük İmanım “namile maruf İsma- il Hakkı aleyhine şanma vasinın icra inen sinde kanunu medeninin ii 138 inci maddelerine | tev malarına e sıkan di a ve 2034/1695 aralı kararı mumaileyh y mın kk in meçhul binaen “il ten- itibaren gün içinde İsmail kinin i tsepir mi mi tebliğ ai olmak. üze olunur. M. 325 'efrika No. 70 ALLAHA ISMARLADIK! ESAD mm KARAKURD —— Yazan: Kır “saçlı yüzbaşı işi i anlar g olmuştur artık!... Belli ki re babriyeli kiza abayı yakmi kız sne âlemde? lim Bilmiyor ki, onunla ibir çif lâkır- dı <tsin!... Kız'ona o kıza hazin hazin Wi duruyorlar, ilede şi kendi kendine mirıldaniyor!... ten güzel şey Ez e ne naşıyor... Süngüler ve süngüle rin üzerinde parlıyan güneş!.. y yanaşıyor... ge değerik ayı . Dar bir sokağın başına g€“ liyorlar... İki beyaz atm koşulu olduğu bir payton... Biniyorlar.* Bet Gelki warmış babriyelinin!.. iile İzzet yanyana oturuyor” v İzzete dönüyor... Ciddi lar... Kar da karabi” bir sesle: ıklı bir başçavuş!... Sarışın bir — Dinle yüzbaşım şimdi beni | “asker derhal atları kamçılıyor.» diyor... Talimata göre derhal | Araba sarsılarak ediyor." e hareket Kır saçlı sesi liyor... Yolculuk için lâzım ge- i yolumuz “açik olsu? vs. Ari sa | İzzet bey, birkaç gün sonra görü" hilde sizi bekliyor! şürüz!... — Ecevid neresi? Araba dar, 'bozük, taşlı bir yok Si gülüyor; dan geçerek Ilgaz dağlarmın gök — Eceyid igaz: eğime gök möleliği | meçhul bir Anadolu Kö” cennet!... y idi; gidiyor... bir rerikli çiçekler di, bir renkli'kuşların şarkı grey Aradan bir hafta geçmiştir.» ir yerl... orman” Eceviddeyiz şimdi... Çam ları — 'Nerede kalacağız, bir 'evile içinde bir bina!... Beyaz, mi7... miz, yeni bir köşk!... Pencer& — Mükemmel bir tel binası | leri sarmaşik ve 'gül ağağlaril? wardır, orada... (Esk dolu k i g& lar... Şimdi Ea ün ediyoruz... | liyor... "Ilgaz “dağlarının 'tun$ la tarasasın- | 'renkli'taşi çarparak billürls © dank yg Baglama. , “Billârssesli sulari... Bülbük galana yükselen çam ormanları | iler ötüyor!... Kenarda kıvrilar” «görünür... Delim ya cennet gibi | Tak “#kan ırmağın üstü, akasy9 ir yer. söğüt ağ dellerile ör —Benkimin emrine tabi 'bu- | “tülü... “İzzeile, İngiliz'kızı (bek İlumuyorum “orada!.. 'konda birer koltuğa aş ot” — enilen talimat pa ruyorlar... a nız!... Siz ... 'Şim. | üzerinilen “uçup “gelen rüzgârları diki 'helde ye vi Kızın | İngiliz im kumral saçların memursunuz... Si- zin için de elin bir yer ayır. ik... Kız geçmemek şar- İstediği yerde oturur ve gezebilir... Yalnız dai- ma “yanında bulunmanız şart... — 'Ecevid İneboludan çok içe- ride'mi? — Yaylı bir araba tedarik et- ti Akşam geç vakit oraya va- yabilirsiniz zannederim... “baktı, İzzete döndü: —©Oo!... Saat dokuz buçuğa geliyor... “Sıcak basmadan yola koyulmalı... Haydin hemen çı- kalım.. İzze! £ de rhal kızın yanına giderek va söylediklerini bir iki cümle ile hülâsa ediyor... Betinin yorgunluktan kapa- nan ei parlıyor... — Demek beraber kalacağız!... zl et Betil, Beraber!.. Burada bulunduğunuz likle, daimi ab — Ne iyi!, Kalkıyorlar Kotranın -iske- lesinde duran :sandala “atlıyor. lar... :Deniz sakin... Güneş par- lak... Sahiller yemyeşil!... İki kuvvetli asker küreklere'sa- ribiri arkasına eşi ve kağnı... .Öküzler... Ze Çocuklar!... Daha sre eyi şık sesler ve'uğultular!... Kayık, sahilden öne'doğru uza- tılmış yıkık, tahta 'bir iskeleye doğru ilerliyor... İskelenin üslü, çarşaflarım gözlerine kadar çek- Sil illeri meler çe alti May, dalgala; Çam ve gül kuyor rn lr .. Güneş, bak nun . nefti gök iş “çam k Lo 8 zım “üzerinde, göğsü ek beysf bir blüz ve beyaz bir etel var!... “Ayakları çıplak... iskar” pinini çorapsız giymiş — ayağını ayağının 'üstüne atm; Etekli ginin ucundan “diz kapaklarına akılıyor... Bakıyor. Dakikalar'geçiyor böyle!... . — İzzet bey, siz bazan yea nımdan ayrılırken şaşırıp türkg€ | bir'şey söylüyorsunuz banal. Ellâ ismirladik midir ne?... işl?” öyle bir şey!... Bir kafadar! bü” tün köy kızları, hep ayni sesi t: rarlıyorlar... Ne demek bu?... İzzet gülüyor. j — Nasıl bir ses e aülmmiei bir ds : ha söyle!... 4 — Ellâ izgi ıgaliba!... â İzzet tekrar gülüyor.. in gülüyorum İzzet! 1 Yanlış'ımı söylüyorum. — O ellâ ismirladik “değil Ak laha ısmarladıkdır. — Ne? — Ni — Allaha ısmarladık!... — Allâ ısmarladik. — AHâ'değil Allaha, — Allaha. — Evet!... Ismarladik!... — Ismarladik!.., (Arkası ver)