İ —ı— | özi mpi İaaddağı bir günd © Mühen. ay Kayanın Pendikteki kimde vaktı, ilk t odadan iki ses birisi » Birisi: tehta sesi.. Birisi çıkrık sesi|.. Sıcak > . Bahçe ile emizlik oluyor! Tosun su çekiyordu: Alev olmuş nefesi, | Ter kan içine batmış, kolları da sıvalı! ? Kuyu: Bostan kuyusu. Çıkrık: — kovalı, . Birisi doluyorken biri boşalıyordı . Bu çekilen suları Gülsüm de aiyectil. © Gülsüm kim?.. ie İmer” Tahtayı ii kızdır, Yeşil gözü bademdir, ak derisi sakızdır!. Haiz yirmi yaşinda.. Tamam gençlik çağında, hır ün etli var bu kızın bacağında: “Ne bezler day: ne de sular yetiyor, - Güçlü baldırlarle takbayi inletiyor! Bay Kaya erken kurmuş gişir sofrasını, Biraz bastırıyordu öğleyin si Kuyuda soğutulmuş rakıyı içi; Sonra, Gülsüme bakıp, le geçiyordul.. » Kalaycı körükleri gibi kalkarak göğsü, şi söylüyordu şöyle bir köy türküsüz e Gücüm yokki ayağıni çeleyim A Aman, Gülsüm! «yag öleyiml.. Bakışınla ateş im tin ocanima, Uzak durma, sokul biraz yanıma, çi — “Töbel..;, dedi, Bay dedi: — “Bir kadeh içl..,, Kız: — “İstemem, bel..,, dedil., — “İçl. Bu, imam suyudur!..,, Hayret: Kız ruvarladı, > Yanakları aloldu, göz bebeği parladı |. u sarı kanaryaya kart kuşbaz kurdu ökse: Kızın yanaklarından aldı baygın bir buse, Sanki dudaklarında eridi bir kayısı, ii bu buse ile, ve mayısı |... Bahçeye bakıyordu İl > yiğit “Tosun,, Orada oturuyor nin karısı, Gün bitip olsa bile, bati gece yarısı, nri övmüş, yaratmış.. Bir genç irisil.., r Tosun da, doğrusu ya, aslan gibi bir erdil. —3— Birgün.. Gene bay Kaya hizmetçiyi tutmuştu, Güzel kızı bin türlü sözlerle avutmuştu: — Sana para ri sana cici alayım, “Sana fistan alayım, inci ala; Mei “Alacağım ipekli bilem; al yakışır: “Şık bayan olmuş.. diye, herkes sana bakışırl,,, ce: — ei dedi, biraz kendini çekti, ü nlar elinden gidecektil,, aral — kipe, allı pullu bir. fistan, p takı rınca, dillere olur destanl,, dedi.. hemen kuruldu plân., Kırda gezen kuzuyu sarıp koca bir yılan — zehir verirse, Kaya da saracaktı, Kız bu koldan kendini ye zor Kurtaracak. pa ri Kurulan plân şöyleydi: Teni izin almıştı, Ne güzel: Bu oda Biri baskın verirse, oradan kaçarlardı!., —4— Gece yarısı oldu.. Kaya hem Sessiz yataktan indi, terliklerini ne Yazın hava sıcaktı, zaten kapı açıkti, kla, şarı Odaya girip yattı Tosunun yatağınal, Göğsünde çoğalarak çarpıntısının bızı, Beklemeğe A gelecek güzel kızıl, ei e Ni iki aile 5 ii Işter Kapi açıldı, kaya bir le seçti, Gülsüm gelip uzandı karanlıkta yanınal.. Fakat az sonra dedi bay. Kaya: e — “Vay canmal..,, Aydan bulut sıyrılmiş biraz ışık girmişti, Yanındaki kadının saçları erin Bu saçlar kara deği, yumı için gelen, ia öz meme. rn > hftasının son günü tayyareler büyük bir geçid resmi ii Birçok avcı v6 bardıman tayyareleri uçmuş, yüz binlerce halk bunları seyretmiştir. Resmimizde uçan ve uçmağa om b hazırlanan bir kısım tayyareler otaiyer. A ap PEŞİ * Tefrika No. 63 ALLAHA ISMARLADIK! Yazan: ESAD MAHMUD KARAKURD İngiliz destroyeri yavaş, yavaş kotranın üzerine geliyordu. Bütün işiklarını yakmış, etrafı mdü- ze boğmuş Kotraya yandan bindirmek istiyord Öyle si si sinsi bir yaklşişı vardı ki Aradaki mesafe gittikçe azalı- yor... Önden, İhsanin sesi geldi: — Yüzbaşım; üzerimize bindi- recekler galiba!... Bordomuza ge- liyorlar... O kadar yaklaşmışlardı ki, tor- pidoda konuşanların sesleri bile işidilmeğe başlamıştı, Yüzbaşı elini boru gibi yapa- rak bütün kuvvetile İngilizce ba- gırdı: Bordomuza gelmeyin!... Sandal e Kızi verece- gn âr zabitin sesini, İngiliz torpidosunun çeli zırhlarına çarptı... Tekrar, im uğulda- dı zabitin sesi, İngiliz zırhlısının topları üstünde!.. — Kızı yerecoğizt ni. Yanaşma- yin Bir ki geçmeden aradan... Torpidoda, magafonla haykıran se bir ses, kulaklarda uğuldu- — nie hareket et- meyin!. — elan kayığımız si- ze geliyor!... p Be EN Şi — Tapide & gene sinsi, sinsi yakla- şıyo, Yiibin bir defa daha hay- ardı: — Derhal durmazsanız bütün güverteyi ateş altına alıyorum! u ses, bir fırtna gibi a di, geminin direkleri arasında!,. İngilizler güldüler... Bi an oku; uyuşuna benzetti- .. Yaklaşıyor... Yüzbaşı, bir kaya parçası gibi dimdik ve kuvvetli... Soğuk kan- hılığını bir an kaybetmiş değil!... Lâkayıt başını kaldırarak ön ta- rafa bağırıyor: — Makineli tüfek hazır mı İh- san! — iin yüzbaşım — Hedef, ss zirökleri arası! — Tamam, — Ateş Kısa, ai keskin bir ses: yv — taka tak İngiliz kızı deli gibidir... ku ve heyecan içinde titriyor... Saçları dağılmış, gözleri büyü- Loş! .. Ellerile işaretler ederek bütün kuvvetile gırtlağın- dan, beğuk, çılgın sesler çıkarı- Haykıriyor.. * Yaklaşmayın öldürceksiniz eni Görü yorlar... (Korkuyorlar... We torpidoyu Te deyip bir an- da durduruyorlar. Yüzbaşının 2 çe alel — Ateş kes! a çıt e . Yalnız deni- ve rüzgârın sesi... id. ağır ağır geriye doğru çekiliyor... tagilizler iç için yapılacak başka da çare yoktu... Kotranın üstüne ateş Bel Bu takdirde İngiliz kızının da çılgın gibi önünü ar- kasını düşünmeden hareket eden bu bir avuç insanın arasında, yaralanıp ölmesi muhakkaktı... En doğru yol kotradakilerin sö- zünü ve kızı ellerinden almaktı. an sonra yapıla- miyi durdurmak değil hattâ biraz geriye bile Kız, perişan bir halde rar iplerine sale al göz Bahriyeliler yelesi. Yüzbaşı dimdik ayakta... Taş si bi herkes, yerli yerine mıhlan- ği duruyor... Sabah olmak üze- artık!... Tan yeri yavaş ya- . Soğuk, nemli bir gs vaş ağarıyor.. ayaz!... agafondan konuşan uğursuz sesi, gene kulaklarımız işitiyor: — İstediğiniz gibi yaptık yak- laşmıyoruz size!... Kızı, sandala koyup gönderin! ekleyin beş dakika san- dalı indiriyoruz Yüzbaşı sr duran nefere bakıyor.. — Git Ali iye yardım et!... San- dalı çabuk indiriniz!... — Başüstüne yüzbaşı Nefer koşup gidiyor... Zabit ağır adımlarla kıza doğru yürü- yor... Gözlerinde tatlı bir ba- kış, enes gülüyor... — — Mis ... Yüzünüz e sarı!... bal yi geçir: niz... Ayakta duracak haliniz eee Bu gece te- sadüflerin size bu kadar eziyet vermesinden çok üzülüyorum... Kız; ıslak kirpikleri altında, pırıl pırıl parlıyan gözlerini kal- dırıyor... Yüzbaşıya bakıyor... Dünyada bundan daha güzel bir bakış olamaz.. YARA ağlı yan, harap len bir bakış — İzzet bey, doğru ka yek şaka etmeyin benimle!... Siz de geleceksiniz değil mi? Zabit, kızın bir ipek yumağı gibi dağılıp uçuşan saçlarını ok- şuyor: — Beti; deli misin sen? Bir düşman mangası önünde vücudu delik deşik olarak kaldırımların üzerine yuvarlanmak için insan kendi ayağile gider mi hiç? — Niçin öldürecekler seni? İn- vatanını kurtarmak için verenleri öldürmezler!... ölümüne doğru — Yalan söylüyorsun, kimse yapamaz bunu sana!,.. Ben bü- tün edim buna "mâni olu- — vie me yazık, sen beni İğrenç bir hayat için değer mi i bu? . Nasıl düşünüyor sun bunu sen?... o (Arkası var) İMssni