21 Hazira 1938 AKŞAM Sahife 2 Tefrika No. 37 TACLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR CENGiZiN OĞLU |. İSKENDER FAHREDDİN e (Ölüm rsi eteklerinde (Demir bayramı) likleri yaj parke, n, İhtiyar Çutsay bile Hanın çadırı önünde at koşturmuştu ihtiyar Çutsay, > üzel pinsasin peşini ei — iz onu ai sakın m, a böyle Yüzünd bir kazaya uğrıyarak telef olma» mış mıydı?, Ankin kendi kendine: Kanımı akıtmaktan başka kurtuluş yolu yoktur!. Diye öğle babasının ö- mı Ankinin babası vaktile Şan Ton ilbayı idi.. impari m O; i d vw ü vardı. İlbay bir gün Tanrıya şöyle yalvarmış- tı; m eği ge id olmuş ir gün büti bile ii ve pi an pi tahmin ederek, yuca dağı delme- ğe karar vermişler. Moğollar kabilelere (ayrıldığı zaman, dağda bir demir madeni işletiyorlarmış. Bu madene pek un yığınları Sa ateşle- mişler ve körüklerle üyük o cağı tutuşturmuşlar. a made- nin e işi işlemiş, demir damarlarımı eritmiş.. dağ âz zaman içinde İlel inmiş... bu su- retle dağın öbür tarafına açılan yeni bir yoldan Ma ikin rına il Tenguz (3) miri ni şenlik yaparlar, bütün ka- bile se “ ordu aiirieri ha- «— Bir kız çacuğ li kos | nın Bun- yunlarımdan yüz tanesini Tanrı- | dansonra, kabile içinde demirci- ya kurban vereceği: Ti lik ya; me sara; erkâni rım! Sen dileklerimi işit.. bana bir) önünde demir döğerel Hikonki pi in“ kız çocuğu ver... EĞ ün leri (o yaşatırlardı. ai bu urmazsam, ketleri benim ve ale ye ba- şına yağsın!» ee ilbayı çok hasis bir a- ua z vermiş. iğ o sözünde durma- mış ve Tanrıya vadettiği koyunlar- dan bir tanesinin bile kanını akıt- mamiş! kin geçmiş günleri hatırlı- a undan büyük felâket üştü: undan sonra, benim için yaşamak, göklerin yağdıracağı fe- ak dem İ dar kuvvetli değil, Beynimde müt- hiş uğultular var. Tanrı benden kan istiyor. orcunu ben ödeyeceğim, Ben onün gibi hasis değilim. Benim kanım, onun Tan- rıdan esirgediği koyunlarda çok değersizdir. Oktay han Tanrıya, verdiği sözde duran bir kadın olduğumu göstereceğim!, Demir bayramı Moğolların en m yramlarından biri olan ee şenlikleri e Oktay bu şenlikleri çadırın ka- pısından -yatağına uzanmış ola- rak- seyrediyordu. Ağızdan ağıza gelen ananeye iki kad mışlar.. uzun ral yaşamışlar.. gerc e kabilelere meme en ri Him kayah daj Öğe sıkışıp bie bu babil ge bayramı -aradan iki bin yıl geçti- ği halde. her yıl büyük merasimle tesid elele ve han o gece rüt ekini artacak; eniiileri er aki seltirdi. (Demir bayramı)n dür dün gınlar barışır, aileler arasında o- ten tatsızlıkl aiükle- üyük ba leşme: uy sevinçle; Gi ürer seir eğleni- yordu. Zat kei ği nın ilk g ece, bütün Moğ ollar az baki şii rak bayram yapmışlardı. Her yıl (Demir bayramı)nda Oktay ata biner, yarışlara karışır- dı, Oktay çadırın. kanadım tutmı şimdi iyi ve kuvvetli mi kan de onlar gibi şu yaylâda at koştururdum. Diyordu. İhtiyar Çutsay bile, âdet yerini ie diye, kır bir ata binerek hanın çadırı önünden geçmişti. Dağların eteklerinde meşaleler anıyor, odun yığınlarının çıtırtı- ları uzaktan işidiliyordu. Prenses Ankin, Oktayın dizinin dibinde oturmuştu. inin göz- leri her zamanki gibi mor ve şiş- (M0) Eegentkai — Kayalık yer demek- tir. KO) a — Sel dem. ki an 'enguz > Aradan uzun yıllar e (Cengiz) şeklinde söylenmeğe İoğol Zayıf ve gösterişsiz d mektir. Gezer ei çoğalma: ğa ba Ea ri zi ıf bünyeli in sanla 6 Sindire kadar (Ergenekon)un merkezi tesbi Aa (Dalai) gölünden Ee (Amor) nehrine dökü- len (A: e kri arnda dağlık bir yer vardir ,as51S- ları ii yon ne Yağız dını ver- mişlerdir. da, vaktile işletilmiş demir madı enlerine tesadüf edilmiştir. CEreenakan)um burası olduğu. zannedil- mp tsem-Noordenoost tartary: Tom 1. p> V28) < Gın er akşam bir hikâye | e ara bulunan . Sirkeci a alıkoyar da, bol b varmış galiba, Koca bir kalabalık boşaldı. ac ii e genc güzel bir k nı boy- numa dolayıp ie — ağla öpmez mi?.. Şa: e ir Pre itmeğe başladı. Ne olduğu- mu bilmeden, sürükleniyordum. Güzel yolcu: — Tuhaf şey, Kem 2 eve götürmek istemiyorsun sa — Nasıl lâkırdı bu! a. o lur muyum?. — Bilsen, sizleri tekrar a eo kadar memnunum: ki.. Kaç senedir birimizi gö e li. Sen b hiç de- Zişmemişsin, Nihad.. . Bu imi adım değ ik Nihad.. bırakmadan o muttasıl e ile Fahriye say An- nen bi görünce ne kadar: necek kim bilir, — Ben de > sevindim. Ne gü- zel gözleriniz vi pm İnsan teyze- apar- tımana geldik. İçeri icini za- man, benim güzel teyze soruyor- di Hani Azize nerde? Fahriye nerde? Ablam da meydanda ok... Artık rolümü güzelce kararlaş- tırmıştım — Ne inatcı Ki aeyleri; rada bekleyin dedim. d lil istasyona gelmişler, kalabalıkta birbirimizi görememişiz. Ne ise, onlar da ge- Siz bu- nlara da gelen teyze hanım, mantosunu; va ıkardı. Bü- tün elleşti. Yemek salonuna girdik: — Her şey değişmiş, dedi. — Başka apartımana taşındık değ ş Bir yanlışlık ve ii ki, güzel prenses, izli gizli ağlamıştı. Tolan o a kadar, Ankinden daha çok sevdiği bir kadın il lamıyordu.. ve ona sık sık şu leri söylüyordu: — Tanrı, seni bana bağışladı.. sen yasıyacaksın! in, her zamanki a tatlı gülüşlerile hanın inn na şekkür ediyordu. bi gün önce ver iği karardan Okta- yak O bana ölümü N nü. bile rmek niyetinde de- gildi.. eli vdiğini, ölü emi müteessir olacağını bili- yordu. — Yüksek kayaların arasında parçalanarak, etimi aç kuşlara ye- direceğim, Han, benim ölümümü örmi; rd: Etraf eşalelerin serp- tiği kızıl alev dalgaları hanın ça- dırı zanıyordu. Ankin: — Ateşin eli, ereği okşuyor... Diye çadırın içine girmişti. Oktay, geçidden sonra uyuya» caktı, (Arkası var) a Ci j — Sofra nedeii iki kişilik?. “ — Onlar yediler, Biz ikimiz yi- yeceğiz. Sen geç sofranın başina. amma!, — Geveze! e aç, haydi bir — getir ban Mut ı ko atam, Tereyağ” ta- şişe de şarap ile İöndü, Tath tatlı yedik. Ben teyze ha- nima biraz fazla şarap içirmeye e eli nra başım döne- et diyord. Besim wn de bu idi e gi Bir ar m bu :e ile Fahriye vede ii diye tekrar sor- bu, — Bilmem. Belki bir kaza ok muştur, m vereceğimi okestire- mediğim için gs sapi böyle ve 2 Hayre tle yüz: bi en ne ika ni al i, Sanki tabii bir vakadan b sin gibi lâkayıd lâkayıd We ya ÜL mg diyorsun. ım, insan, akrabalarını mai he Mai Dostları elden kaçırmamalı! Ri akrabanız değil mi- yim, Va şimdi bir hülya ku- km Diye m ki, benim akrabam İn İki dostmi b mişsin... Ş şenlik var; KET bir kadeh şa- rap daha. na ne tuhaf şeyler söy- dizelim; Nihad!, — Bana Nihad en Ekrem de. — Peki, Ekrem ols — Hoşuma liye de. — Bunda şüphe yok. — Seni bir SEE seviyorum, e, — Kp rından memnun ii söyle; e biçim lâkırdılar bunlar canim?. — sen işin doğrusunu bil- gir verdiği mahmurluk İ- çinde tatlr tatlı yüzüme baktı. rak ayağa Biraz" sallana: kalktı; soruyordu: — Fahriye'ile Azize niçin gel miygari iu mezle, iki e Kü bi burası onların evi i değil il Bur sı gazeteci Ekremin ev man Mk sırası değil, Bugi bu lâkırdıları. Feridin mektubu tünde duruyordu. Alıp kendisine uzattım, Okudu, ği e de kim?, en gelecek bir dostum. Ben mi onu karşılamağa itmi Di ME zen LE meyan Fe arıldın. n Nihad d değil misin? — — Bağl deyip duruyorum ya.. — Demek ben bir tuzağa düş- müşüm, Şimdi can kurtaran'yok- mu diye gağırırım. — Benim ne kabahatim: var? dedim. Bana ağız açmağa mey- dan bırakmadın ki... O kadar gü- zeldin ki... Köndündün geçtim, taliin verdiği saadeti kaybetme- ek istedim... Ne oldu sanki? Aileni bir kaç saat geç görürsen kıyamet kopmaz ya... Bak şura- da ne tatlı tatlı vakit geçiriyoruz. ini mi Radyo 21 ir vaa — İstanbul, | 8 nuh“ telif eesrler, 18, 20 keler 0, 30 Eğe caz, Türkçe“sözlü eserler, Ko b Trans, ii 30. Stü, e ri konse 21 caz ango şan (Çadırı) 21 e Son Borsalar, 21,40. Bayan Babibyan 22 Gl neşriyatı, Ari 21,10 Şarkılı konser, Senfo onser, ) Spor duyumları, B 10 ve al k). karalar haberler - (Şan) yımı a mio hk 0 Konser le 23,15 Yabanc ilerle duyumlar, 23,35 Kon: Reportaj, 20, 55 Ve 6, 21,15 Müzikli yayım, 22,05 Radye orkestrası, 23,15 Plâk, 23,30 Rus: yumlar, Budapeşte, 20,30: Plâk, 21,50 rm korosu, 23 Çigan müziği, 24,15 Piyanı konseri. Viyana, 20,30 Senfonik kons 35 «Der grosse Ramses geht eğe Sel adlı piyes, 23,30 Dans müziği, 24,45 Silving EN karışık y 20,05 Şen 20, > 'eportaj, 21,15 Ulusal ği 21, 5 Aktümlite; 22 Skeç, 23,20 ze xi 23,30 Beethovenin iu en ors kestra konseri (keman ile). Posta ittihadına dahil olm: olmayan © ecnebi memleketler: Seneliği, ei altı aylığı 1900, üç aylığı 1000 kuruştur. Adres tebdili için yirmi beş kuruşluk pul göndermek lâzımdır. ae e 19 — Hıdırellez iz ik Güneş Öğla İkindi Akşam ez v Dn BA4 ABI 832 12 Va 208 4,28 12,15 1617 19,44 si iz İdarehane: Babıâli civarı Acımusluk Sok. 13 No, Eski bir şömine araniyor Kullanılmış eski bir şöminesi çi satmak istiyenler Akşamda B.N. ede ümuzuna mektupla ip — Kabil değil kalamam... Ev- de ir neler derler sonra zet ki,. istasyonda eiki ras gelmişsin de etmiş... Bir telefon var mı burada ?, Telefonu aldı, istediği numara- yı buldu. Konuşuyordu: Nihad mı e Ben, dın? Tren Beni aldı, evine getirdi. Gelip bu- dan alır mısınz? Hayır, hayır, ben yalnız iy böyle:söylerken ben de mut- tasıl fısıldıyordum:; — Yemekten sonra gelirim; de. Yemekten sonra.. — Arkadaşım BİEL YOU Ge- e beni otomobille getirecek... ea sıçrıyordum, Yanına, ayaklarının dibine oturdum. Saç- larımı ere sordu: — Ki — Aşki Sen e ne yapı- yordun?. — Bu dakikayı bekliyordum. Sonra bana P. t lerde: almış. Büyük bir mağazada pratik yapmış. — Öyle ise, dedim, burada ka- ve e için esvap di- kersi n böyle eldnilimi Saa- detimi Feride borçluyum. Hi