© 29 Mayıs 1935 5 Tefrika No. 14 TAOLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR CENGiZiN OĞLU İSKENDER FAHREDDİN —— Nankin kalesinin yanması üç gün sürmüştü. Moğol ordusu şehre girince, yerliler (Sebutay)ı : geldin, büyük halâskâr!,, (Nankin) in yosseğ açıldıktan Tesuy ER çi et tirirken, canının tehlikeye düşe- <eğinden de korkuyordu. KAŞE bir çokları; ürmeliyiz. Bizi ölüme sürükler en odur! sk bağırışıyorlardı. esuy halkın yiyeceği kalma- dığını, kaledeki askerlerin açlık- rmiştiz hı istiyorum. som türlü ole Tesuy bu cevabı alınca dört şa e düşündü. Vo maiyetindekilere sormadan, a 2 pe a memişti, Fakat, Tesuy ertesi sa- bah bir kaç zabitle beraber, Nan- inin cenup kapısını açtı ve Mo- bi Yetinde değillerdi.. istiyorlardı. Tesuy, Moğollara kendini sev- vardığı zaman (Sebutay) 1 bir ia ar selâmlar gibi selâmla- dı.. y. e kadar eğilerek: kle “Si lin olmağa geldim! şehri alm; Tesuy, Mogollara kendini esv- dirmek ve canını olsun kurtar. mak kaygusile: — Size şehir içinde yararlığım mmm Beni yanınızdan ut, m ve akıllı bir adam olduğunu sizi yanımdan Tesuy sadakatini göstermek için, yanındaki zabitlere şehir #irafındaki kalelerin zn başa Yaktırılmasını emretti Kaleleri yanması üç gün sürmüştü Nanki Ikı heyecan ve telâş içinde riya Kaleler teş aldığ an Nankinin gö- üşü a sali olmuştu. Kale- lerde binlerce Kin as yı Muştı, Kalelerin yanışı bitince Tesuy: — Şehire girelim.. size impara- torun hazinelerini kendi elimle teslim Se dedi. ordusile şehre girdi., golları görünce! Nani halkı Moğ Bici taslar ci erirdi. geldiniz, halâskâri Diye bağırarak Deli pie Nankinlilerin Moğollara (Ha- Hoş “Hoş diyerek karşılamıştı lâskâr) demekte hakları vardı. Va bir e Gi daha Moğ şehire girmeseydi, sililer iii birilerini irem. e başlıyacak ve bu bir isyan baş gercek Moğel z, yerlilere esuy şehire dönünce ilk işi, imperatorun hazinesini Sebutaya in imperato- çıramadığı büyük ve zengin hazineler içinde dünyanın değerli yakut ve zebercedleri vi ebutay, imperatorun bazine- sini yağmadan güzel kızlar ve kadınlar da vardı. Tesuy, Moğol : kumandanına verdiği sözde duruyor, Moğollarla büyük yararlıklar gösteriyordu. yi — halka: ın ve a ve rin.. Klm boyun! vurduracağım! Diye ilân ederek, zinginlerin evlerine adamlar gönderiyor ve araştırmalar yaptırıyordu. Bu sırada, zindanda mevkuf bulunan imperatorun anası, (Nin- Kiyassu) ya şöyle bir mektup ya- zarak, el altından oğluna gönder- mişti: «Tesuy, sana ve bize en büyük düşmanlığı. yaptı, şehri düşmana tesli k de birer cariye ibi onl i gü gi nahsız kızları bir ar bedlerde bizim halâsımız için sabahlara dua etsinler.. yalvarsınlar!» Tesu; mektubu ele geçirdi.. şehirde yaptıklarının imparato- kulağına gitmesini istemi- yordu. Mektubu e) göster- meden yırtıp atmışi 5 n İp g E S p < © 5 s Da 3 2) E perator (Nin-Kiyassu) âilesinden Moğollara İyem edilmeyen bir kimse kalm. Tesuy, Kia işgalinden di gün sonra, şehirde şair, Filozof, müneccim, sihirbaz gibi tanınmış adamları da vled birer toplata- rak (Sebutay) a teslim etmişti. Nankinde bir ia şair ve filo- zof vardı. Bunlar arasında (Kon- üs)ün Korumlarıml biri de bulunuyordu. in torunu hem ig hem de tanınmış bir filoz Sebutay bu adamı e ayır- mıyordu. unlardan başka bir çok san- at sahipleri, âlimler, hukukşinas- lar ve büyük rütbeli zabitler var- dı, Sebutay bunları bir kaç gün sonra, Moğol isik gön- derecek ve Oktaya Nankin zafe- inin armağanı olarak iki impera- toriçe ile sayısız prensesler tak- dim edecekti. Moğolların (Nankin muzaffe riyeti) bütün Ge Kete ve hayret içinde acak Her akşam bir hikâye | Bayan X...e mektup | Hatırlarsınız, zannederim. Evi- nizin kapısından tereddüdle gir- diğim zaman, ilik bir nisan gü- nü pembe bir aydınlık içinde son dakikalarını yaşıyordu. ünün son dakikalarına renk Ni , mor salkımlar akasyalar ile süslü balkona g: ti u çerçeve içinde gözlerim sizi son derecede güzel gördüler. Sizi zaten böyle pek güzel diye- yaşı! Nihayet, son bir lâvha için- de, vedamızı id limde görüyo- Ellerimiz biribirini sıkıyor, dudaklarımız birleşi iyordu! İşte bu nisan akşamının son dakikalarında, sökük içinde, bu geçmiş hayat hatıramızda canlanıyor ve bizi birleştiriyor. du. Fakat, konuşmak lâzımdı Görüşmemize bir mâna ve hik met vermek icap ederdi. Tam on ii senedir ki ayırıyordu. biribirimize âdeta yabancı Bu yabancılar havai şey lerden konuşabilirlerdi. İşte ilk dakikalarda biz de böyle yaptık. Bana bu on iki se- neyi nerelerde geçirdiğinizi an- lattınız. Hep ecnebi diyarlarında geçirilmiş bir hayat. Fakat ben sizin başka taraflarda olduğunu- zu duymuştum, Duyduklarım söy- lediklerinize uymuyordu. O günkü konuşmalarımızın bü- yük bir kıymeti yok. Onun için, sekiz gün lu görüşme- ize atlayabiliriz. Fakat arada- ki bu sekiz gün içinde bazı şey- ler oldu ki onları size kısaca an- latmalıyım. Bizim tesadülümüz salı günü Sizden öyle tarif edli- ihir ve cazibe intişar ediyordu ki kendimi ondan kur- Kendimi bir girdap içine yuvarlanmış gibi hissediyordum. Hayatımda ilk defa olarak, kaçmak arzusuna kapıldım. Siz- de bir tehlike görüyordum. Fa- kat itiraf edeyim, kaşa ve yanınızda kalmağa karar ver. Bu insanı hem dehşet içinde bıra kan, hem cezbeden bir oyun gi biydi. * İşte, salı akşamı böyle ruhi bir hâlet içinde Nimet hanımefendi- lere gittim. Orada, her zaman önemli savaşlardan biri idi. Moğol karargâhına © giderek, Kö mari gezerek, Oktayın el abiz olan (Karaku- rum) a gi ecekti, (Arkası var) gördüğüm bayanları v: ayları buldum. Mutad iile — uluyordu. Birdenbire, bir beni kendimden geçirdi. Salondan içeriye sizin gibi kumral bir ka- dın girmişti. mii apk. benziyordu. Siz öz! m en er in gibi uzak memle- ketlzrde Hr değil, Şimdiye > 5 ba ve âdi bir damın ya” nında, İzmirde yaşamış bir ka- dın. Yalçın kayalar arasında kendi kendisine dili nazik bir çiçek gibi bir şe; Eminim ki o gece oradakilerin d! Beni bu hayattan kurtarınız!» diye bağırıyordu. Ben bu feryadı kalbimde hisset- tim. Hayatta bazı dakikalar olur. Denize düşmüş biri: diye hi kadına karşı ayni hamle ile atıl- mak istedim. ize e neden anlatıyo- rum? Sebebini söyliyeyim: Eğer bu kadın hayrete değ le çarçabuk gözüme çarpmıya- caktı, Kendisine söylediğim kalp- | ten gelme, nazik ve ince lâkır- dilde ne Kai hakikatte size idi, ne kadarı ona idi, bunu kes- tiremem. Yalnız şu kadarmı biliyorum ki zaman zaman ikini- n ayrı ayrı çehreleriniz birle- şiyor, ortada k bir kadın vü- cud buluyor: gz 3 — 3 - g ğ — ne 2 dl. 3 d ane rae ei kebir de duyduğum pek samimi ve de- rin bir rabıtadan imar Fakat, bilmem neden, keli- mesini giri > “bir türlü Şt. dudaklarım İşte si ziyaretimiz ara: — Siz ban na ikinci bii e ettiniz. Kâbilde ça- lışacak olursam parlak bir istik balin aşi Lg a anlattı- NIZ. ra oturduğunuz köşkün yannda iz bir köşkten bahsettini İki gün sonra Yene hareket etmeniz kararlaşmı uğu işin, Benim oraya aldırılmaklığım ka- Bein derhal bana yazacak- Sai âdeta sarhoş bir hal- de ayrıldım. Saadetten mene gibi eve döndü: . z bu- çuk olmuştu, Evde Nazlıdan bir mektup beni bekliyordu. Size o kadar benziyen gi kadının is- Iduğ, söylememiş- Naz! Ni telâş içinde, ğırıyordu. Hemen koştum. Kocasının vefatı haberinden do- layı kendisini göz yaşları içinde buldum. Nazlıya doğru ileriledim, elini sıktım. Radyo 29 Mayıs Çarşamba , 18 Fransızca ders, Jimnastik - bayan Azade Tarc 50 Muhtelif plâklar, 19,40 Monoloğ- Bayan Halide, 20 Kons na » Maarif, 2 kestra; 21 Bayan Ateş şan ii 20 So Son hab Radyo dpi 22 e, 5 i, 22,30 Çizan mu: va raporu, 24 Caz. 23,45 Ecnebi Binile sinen dr e 20, ge yeni - » dü, 20,50 Sözler lâk, 21, 55 şi“ > Chopin kem 22,30 Sözle , 22,40 Şarkılar, 23,15 Salon va ie Prag, 470 m. 18,50 Mektep şarkılari, 19 Amele yayımı, 19,10 Almanca yas ! yım, 19,55 a 21 Şarkılar, 21,15 | ,15. Plâk, 23,30 Frans | 30 Me ms İstanbul, | 30 mke pr a 30 1 Haber eyi Ye, 40 ie öle dahil olmayan iketler: Böneliği bü ai azl ei K yhğı 1 ruştur. Karali ei bili akide imi va — Hıdırellez 24 indi de ve mask E 647 e 440 838 Va, 219 432 1211 1611 Ee m İdarehane: Babiâli civarı camusluk Sok. — Sizden başka dünyada Sl var? demek ister gibi eli- mi sıktı. alırken ben de geni dının > derili kök salıyordi Günler çilek geçiyordu, Nis hayet sizden her şeyin kararlaş- mış olduğuna dair mektu; gek di. Bu mektup Nazlının Sa elime geçti. Çünkü artık radan çıkmaz gibiydim. Nazlı ile bahs çedeydik. Tatlı bir sonbahar gü nünün şiiri içinde sermesttike, Nazlı, Borak çöken gölgeyi far- kedere! — — mektupta ne var? dyan sordu. — Hiç, dedim. O benim cevabıma inandı, 15- z rar etmedi. Fakat tam o dakika- ika” da üzerime pa e göz- leri gözümde, $ Beni eri musun? Size yemin ederim ki bu d kada bütün ruhumla sizindim. Hayalimde sizin a yaşı yordum, Bu ses âdeta sizden seni seviyorum, de Sini Nazlının hayalinde buldu ğum içindir ki ondan ayrılami dım ve