ümidi Sahife 9 15 Mayıs 1935 - AKŞAM Trokgada ak$ Akşam | Me iin | Yaz yağmuru | Yapıncak üzümü meşhur ————— bir yer: Mürefte Nahiyenin bütçesi, kazanınkinden bir misli fazladır, kasabanın bayındırlığı yerind. yerindedir tır. Giri yapıncakları İstan- bul larında sarışın renkleri ve ol; kğ daima göze Sonra Müreftenin e ye, gayet makbul tuğla ve kiremit- — yapılmaktadır. Başka yerler- de ol ğu gibi topraktan hamur YA yağmurlu havalarda topraklar kendiliğinden akıp gelir ve ku- lar mil cinsinden . İşte bu topraklar- dan yapılan tuğla ve kiremitlerin Ve a büyük bir şöhretleri Ward. olan ince top- Sıhhat İşleri Müreftede Şükrü Şen adında hazık bir serbes doktor vardır. Bu zat ailelerin âdeta hususi dok- i h Zaman girer çıkar ve her yerde de saygı ile karşılanır. Bu sayın d pek sev- ususi odasının duvarları hep ken- di el işlerile ve lâvhalarla süs- iştir. e Li 8 havalide çok Yali “lan doktor bütün kış ceketle gez- a Palto ve fanilâ gibi ısıtıcı Nahiyenin maaşl vw Ebe sayesinde doğumlar ir müşkülâta uğra id nmaktadır. Doktorun müda- lesini icab ettirecek vakalar pek Ender olmaktadır. 20 binlik üreftenin maruf simalarından ri de (20) binlik lâkabile şöh- Ni et alan bir delikanlıdır. si ça- kan delikanlıya tayya Ee (200) bin lira iz rek onda biri olan yirmi bin li- yolunda işletmekte si e t ve sefahet gi- ş düşmana yakasını Baptrm iya, a delikanlı diğer we bir örnek olsa yeri Müreftenin eski adı ürefte) nin eski adı (Bin bir yene mânasına olan Mityofito- vefte o Kn r gazyağı eni Me araya sakebelayi üze i ba fenni araştırmalar yapılmak ağ erikadan O mühendisler bi 1$, sondaj âletleri de vi ? ise de bugüne kadar bir iştir. üm ee değişe Mü- | İ Oo Köy bütçesi Buranın liradır. Şarköyünkü ise (6,000) liradır! Mürefteden her yıl or- ta hesab olarak (20) bin küfe üzüm çıkarılmaktadır. Köyün ge- liri için beher küfeden beş kuruş ve şarabcılara satılan üzümlerin para alın- malar yapılmakta Köy ihtiyar heyeti bu paraları yolile sarfet- tiğinden kasabanın bayındırlığı az zamanda ilerlemiştir. İskeleye bitişik olan büyük ah-. şab bina yıktırılmış ve yerine bir gazino ve üstünede bir otel yapılması karar altına alın- ge mıştır, Bunun karşısındaki nişçe parkın noksanları ikmal edi- I erek mükemmel bir hale kona- caktır. Mekteb ve maarif Kİ veye dokuz mektebi var- ez mektebine devam nm sayısı (186) dır. Bura- da çok tuhaf bir zihniyet oldu- ğunu teessüfle işittim. Kız tale- beler dördüncü sınıfa sn (ar- tık büyümüştür) diyerek mekteb- den alınmakta imişler! (Beşinci sınıfta 29 erkek çocuğa mukabil iki kız talebe vardır. Bu sakat düşünceyi bırakmak lâzımdır. Mektep başmuallimi bu gibi de- vam etmiyen kızların adlarını çı- kararak nahiye müdürlüğüne ver. miştir. Amele hayatı Bağ kazma mevsiminde bura- ya etraftan yüzlerce amele gelir. Gündüzleri mi tenha olan Mü- reftenin çarı şal doğru omuz söl öimiyeceli Herecelardb ka- labalık olur. Sabahtan akşama kadar bağlarda çalışan bu namus- lu yurddaşlar akşama doğ cek tedariki için çarşıya lele ler. Yaptığım tahkikata nazaran bu amelenin yatacak yerleri olma- dığından sokaklarda, viranelik yerlede ve açıkta perişan bir halde yatmakta imişler. Bunların gündelikleri 80 kuruştur. Bu pa- ranın pek azını boğazlarına sarfe- derler ve mütebakisini de köy- lerine gönderirler. Bu çok sabırlı ve çok kanaatkâr olan köylüle- rimizin yaşayış tarzları her halde yoluna konulmak icab eder. Ragıb Kemal Cantürk. ga di Hareketleri MECMUASI'nın taşradaki bayilerine: Fikir Hareketleri mecmuasi taşradaki bayilere e? N ra doğrudan doğ hanesinden Eeee için taşra bayileri Akşam matbaası ürlüğüne müracaat ede- bilirler. köy bütçesi kaza bele- | diyesinden yüksektir ve (11,000) rum. O kadar tatlı, güzel uyu- yorsun ki dünyanın hazinelerini verseler seni uyandırmağa kıya- mazdım. — Uya vaki ği İlik, Saat kaç. — iş zinZ Alay ediyorsun! k, işte saat. Gene kadın haykırdı: — Geç kaldık öyleyse! — > kaldık ta söz mü? On- lar yiz bindiler, Tuzlaya git- tiler e biz ne yapacağız? — Ne mi yapacağız? Hiç, bu- pe rahat rahat, başbaşa otura- < iDakkaslı keyifli bir kahkah ile muntazam beyaz dişlerini gös- teriyordu, Genc kadının canı sr kıldı: uzum, gülme öyle! Bu ses tersti, gözlerde de 80- ğuk bir ifade peyda olmuştu. 0? Başbaşa kalmaktan canın mı sıkılıyor? Madem ki hep beraber gez- meğe gitmek için sözleşmiştik... Gitmeli idik.. — Çocukluk ediyorsun, Per- vin. Haydi bakayım, bir de ağla- ma tuti Genc kadın kaşlarını çatti: ünyada kimse benim ağ- ırman lâzımdı amma... ki am nükteli bir şey bra ahali arını iç lan iye Ke SA im ben u kıskançlığım- il sormuyorum. Senin kahka- halarını duyarken: Bu abdal oğ- lan kim bilir ne soğuk şeyler söy- kiyor, bizi hanımefendinin kahkahalarını işitince de sözleri- nin beğenildiğini zannediyor, di- rdum. Fakat asıl abdal benmi: şim. Kadınlara nasıl emniyet e lebilir? erin akıl midir? selâ ben, yet ei huylu bir kadın di biliyordum. En çok hoşuma baksana şimdi, tin. Âdeta beni hiç sevmiyorsun m Delikan h bunları söylerken eli- casını O zaman, delikanlı âdeta Belki geçerek karısı- nın yk yakaladı. Hay- kırmağa başlad. eden yeliz ana öyley- s7. Mzdem ki beni bir seneye bile sevmiyormuşsun.. l muşsun? Ben, abdal, ne hülyala- me tarzından hayret du. dığı başka bir kadın ile karşılaş- miş gibiydi. — Affedersin, dedi. Bu kadar canın sıkılacağını tahmin ede- memiştim. Bilseydim, seni uyan- di rafetlerini, Behice hanımefendi- nin işvebazlıklarnı, ellilik Ülvi- e hanımefendinin süslerini, gö- ie . Ne yapalım, başka bir fırsat DİL içindeki infiali belli etmekten kendini alamadı. gun bir karı koca olmamıza im- reniyordu. Demek nazar değdi. Öyle mi Genç kadın susuyordu, — Sen insanı çıldırtacaksın bi- liyor musun? Bir cevab versene zum. Neye susuyorsun? Ya! Peki. Nasıl istersen öyle yap: Ca- nını sıkmıyacağım arti! Delikanlı idi söyüiyarale ban- yo odasına gitti. Genc kadın ya- su sesleri geliyordu. Birden- bire delikanlı yüzü sabunlu, elin- de tıraş fırçası, içeri girdi, ğrusu, dedi, senin bu hiddetini anlıyamıyorum. Onlarla beraber gidemedikse sana ne oluyor? Onların yanında ne zevk buluyorsun? Acaba Behice hanı- hoşunuza gidiyor? Yoksa o budala Raşıd mi? Bunu söylerken öteki yanağını da sinirli sinirli m Zihninden düşünüyor. «Raşid budalanın biri, Fakat kadınların hoşuna gidiyor. İhtimal- ki budala olduğu için lp ee Kim temin edebilir ki.. şanı Raşid sana ne el ha? Genc kadın cevab ez — Söylesene! maz ta- lar. ırırdım, Gider Raşidin soğuk za" — Herkes te bizim ne kadar uy- inde ladığımı görmedi, dedi. Çocuk | ra ga iken bile, ağl ğ k ğ lanır, göz yaşlarımı göstermezdim. di anlıyorum. İşin iç Delikanlı karısının söz söyle- | Raşid var! Abdal herifin biri. Fa- kat bir sinema artisti gibi yakr- şıklı. Havlu ile yüzünün sabunlarını sildi. ig — Ben beğ değil mi? Bili- bunu. t benden hoş- landın zeliş ada Delikanlının ii dolmuştu. Fakat aöleeliğmsi göstermekten sı- kılacaktı, Yatağa yaklaştı. — Bak, in di. Nekadar saki- yüz çevirdiği zaman dar sinirleniyorsun? Söyle, lesene canım! kadar zor bir şey mi? Allahaşkı- na ağzını aç, bir lâkirdı söyle, patlatacaksın beni! Genc kadın, sanki yapayalnız- miş, bu lâkırdıları duymuyormuş gibi, cam gibi bir bakışla, mut- tasıl susuyordu. Tam bu sırada “Yat klüp bina- bir gök gürültüsünün sarsıntısile inledi. Delikanlı karı- sının bileklerini bırakarak tek- rar banyoya döndü. Şimdi genc kadının gözlerinde müthiş bir korku parlıyor, koca- sının arkasından titriyerek bakı- yordu. Sonra gözlerini pencereye çevirdi. Dışarısı kararmıştı. Şim- şekler çakıyor, pek yakından, biribirini takib edi- yordu. sı şiddetli yet, genc kadın kendini tutamıya- rek haykırdı: — Behçet! Yerinden fırladı. £ Banyoya doğ; imis Ag iter pe imi la içeri girdi. kadın ken sini kocasının il attı, hçet! — Ne var? Ağlıyorsun! LE Korkuyorum Behçet! ğurmmRRRENC EL GIDA KUVVETİ ASAN FISTIK OZU YAĞI Zayıf ve cılız olanlara fazla i iştahayı tezyid eder ve bir kilo Fıstık Özü ya- ğı için zayıflar, bilhassa ço- cuklar lâakal 1-2 kilo kazanır- ve hayat ki azalan ihti yarlara “çok faydalar emin eder. HASAN DEPOSU: Ankara, İstanbul, Beyoğlu, Şişesi 75 or- a 125, büyük 200 kuruştur. cins, mikdarı tı lele birlikde ere da A, M.) adri sine mektubla bildirmeleri, ök gürültüleri, ost ittihadına dahil olmayan ecnebi rremleketler: Seneliği Mei ii aylığı 1900, m 1000 kuruştar. tebdili için yirmi beş are pul göndermek lâzımdır. Befer 12 — Hıdırellez 10 İmsak Gün: le İkindi Akşam Yatsı . 70 m 452 847 12 12,10 16,07 19192109 — Körküyer Oi Neden? — Dışarıya baksane! — lan mi korkuyorsun? » Çocukluktan beri böy İçimde öyle kibir ve kırmağa muvaffak olamamışım- dır. Burun için de beni hiç kim- se sevmemiştir. Yalnız sen sever- sin! Ahlâkımı bilmeden beni ak dın. Bazan ben çok fena bir in- san oluyo: Kendime galebs çalmak elimde değil. Biraz ev- vel, sen o kadar muztarib bir hal- i ağzımı açıp bir kelime söylemek kâfi idi. Fakat yapa- madım. . Sanki birisi dişlerimi ki- iz nişanlı bu şimşekler çok şük dime getirdi. Nihayet anlatabil- dim, açıldım. Delikanlı tekrar saadete kavuş- bir yağmur hızlı hızlı ortalığa se- rinlik ve sükünet veriyordu. Hikâyesi 10 ei Bini j