14 Mayıs 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

14 Mayıs 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

; EY Sahife 8 ———— — İsmi « dülhamid © arzetsinler. def: OAKŞAM SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ Yazan: SULEYMAN KÂNI iRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 484 Abdülhamid “Götü paşayı dar bir eli soktular Abdülhamid, Said paşaya evine avdete ruhsat verdi. Lâkin paşa mabeyin dairesine vardığı anda esvabcı başı İsmet Bey koşarak geldi; tekrar padişah nezdine gö- türdü Hünkâr de şaya bir şey söylemiyerek: — Gel! ayakta bulunuyor, elin- Diye birisini çağırdı; baş ma- kat bir müddet sonra İstanbula getirilerek gene are istih- dam Said paşa temyiz mahkemesi vafık değildir. Bu tekliften sarfı nazar kanar » Kendilerinin eveccühü ve benim ken- beyinci Osman beyi istedi. Os- Milerine nisbetim smektnbi man bey gelinceye kadar hiç bir | dan ve m ğnidir. s7 söylemiyerek ayakta durdu. Diye haber lame “> İ b dinlen; de di; Gilan ömretti. Münşi- yane yazılmış olan bu kâğıd me- ali şundan ibaret idi: (Şeyhülislâm Bodrumi Ömer Lütfi efendinin O davetile bugün babı fetvada birçok halk toplan- dı; mevlüd okundu. Fakat bu za- hiri bir vesiledir. İçtimaa sebeb hainane bir maksaddır.) ey imzayı okumadı. Ab- iş müdürü Mahmud efendiyi iyi de çağıl Gelince Said Emrini verdi. Mahmud ee Said paşayı ikinci katta dar odaya soktu; çıktı, “e — 3 çıktıktan sonra Said paşa hatırına gelenze- hirleme ihtimalini reddedemiye- rek kahveyi mendiline döktü. Bir saat daha Etraftan ve (bâlâdan) - salin. nat makamı için kullanılan tabir - bir haber ve emir gelmedi. Said paşa oda kapısından dışarıya çık- “tı. Merdiven başında iki Arna- vud NER Eli i ya getiren Mah- 4 bura; mud efenilişi görmek istiyorum, dedi. MN biri gitti. Av- « detind i varmış; gelemiyecek, Cevabını getirdi. Said paşa — Zatı şahaneye ma- ruzalım var. Bu şeylere kimler bakıyorsa onlara söyleyin. Bekçi tekrar gitti, Bu efendi çarçabuk geldi. Said paşa — Bu dakikadan iti- baren burada kalamıyacağım yapılacaksa yapılsın. Beni düşü. menler de yapabileceklerini ya- parlar! Bu sert ve mânidar sözler üze- rin efendi gitti; çok Ünel döndü. Said paşa tekrar huzura ithal olundu. Abdülhamid bu defa da ayak. #a duruyor, fakat sakin ve halim görünüyordu. Said — Babı fetvadaki Me tah- kik ettirmekteyim, Sizin medha- liniz olmadığı MER ruhsat verdi; an evvel yakayı kurtarmağı tercih eylemişti. Bu hadisenin kahramanı olan yaver Trabzona ziyedildi; fa- » kisi gibi harekette devam etti. dı. (Vefatı H. 1310). Orta yaş- larına kadar lerden sayılırdı; nirdi, Keçeci zade İzzet Fuad paşa (Kaçırılan fırsatlar) ve (Kaçırı- lan başka fırsatlar) eserlerinde Namık paşadan şöyle bahsediyor: (İstanbula gelerek sultan mudun huzuruna kabul edilmiş olan Fransız mareşalı Marmont seyahat hatıratında o vaktin üme- rası arasında garp tarzında mü- kemmel ve zarif kıyafetile as- keri yaka ve mahmuz takan yegâ- ne Türk zabitidir diye tevsif etti- ği zat Namık paşadır. Namık askeri ıslahatın şiddetli taraftarı idi. İyice öğ diği Fransızcayı kolaylıkla döy- lerdi. mü alafranga giyi- hali birdenbire değişti. Fransızcayı bile bilm. randı; pek mutaassıp oldu. 1877 de serdar Abdülkerim pa- şaya muavenet eylemek üzere (Şumnu) ya Ya vakit hocalarla beraber kapandı; sabahtan abalin hocalarla birlikte dua böcekle başka bir şey yapmadı, Mehmed Âli paşa serdarı ekrem tayin olunarak orduya geldiği za- man Na: paşayı bu iş ile pek ciddi surette meşgul buldu. Bir gün bana dedi ki i dav- — İhtiyi üşirin hassaten meş- gul olduğu bize aid değil, ahirete müteallik işlerdir. Allah bu duaları kabul etme- di! Namık paşa da kapandığı evden ancak İstanbula dönmek için çıktı . Allahtan asıl istirham edilmesi icab eden şey tedbir ve teşebbüs- lerimizi bir parça olsun askerlik fenlerine tatbik etmekliğimiz .hu- susunda tefkini ihsan ve kafaları- mıza biraz mantık in eyle- mesi idi!) Namık paşada bu tebeddüle ur Kuşadalı İbrahim efendi- ye intisab eylemiş olması sebeb olmuştu. Bu mina sonra tevekkül a hayatının en belli başlı ia dr rl, dedi, Sait Bu daha Abdülâziz vakasında başkalarının icraatına ses çıkar- mamak şeklinde tecetli eylemişti. Bay Mahmud meni mecmuas: iğine tibi Atıf beyin Gintme a Nav mık paşanın bu teren şu yolda bir kayt yari maktadır: (Meseleden - sultan gire sebetile Namık paşanın lim gitmiştim. Hal' ve meşveret usu- lü hususlarına dair yalnızca mü- sahebet ettik. Namık paşa şu söz- leri Giyme Mahmudun iki oğlu ii mütedil hareket edemedil. Zamanlarında İt inayetlerine maz- har oldum. Felâkete duçar olma- deruni Va- paşa geldi. (Abdülâziz hanı hal” etmedikçe devletin ıslahı kabil de- ğildir. İcab edenlerle ittifak ha- Sen nasıl harekette bu- lunacaksın?) dedi. Ben de: — Sokağa çıkıp ta halkı başı- ma üşürecek değilim ya. Mukad- eratı ilâhiye ne ise zuhur eder. Cevabını verdim.) (Devami var) Kemalin tarih encür| Radyo 14 Mayıs İstanbul, 18 18,30 Jimnastik - Bayan Azade sia Sem 18, Muhtelif ni 19,30 Haberler, 19,40 Cemal Reşit - Piyano m, rim namına se 20,30 Demir caz, 21,15 Son Barlar 21,30 Radyo ila va Münir Nureddin ez A Bl 364 Gündüz plâk Hafif ei “9 15 Konser, 20. 2020 Pik in 2: o be Senfonik konser, 23,25 K 1 35 Orkestra konseri, | yesi, 20,45 Çig; no konseri 22,50 Li çi 23,35 Ders, 23 estra kon: ag 5? 470 m. 1955 Plâk, 20,10 il nk 21,30 Sözler, 22,05 Sen- fonik kon: Hamburg, 332 m. 20 Eyfel, 20,45 Köylü yayı mi, 2İ,15 Ulusal yayım, 22 ERA edi 23,25 Musiki parçaları, usikisi, ze 1339 m . 20 O musikisi; 20,50 Sözler, 21 Konse duyumlar, karışık yayım, 23, e Dana pe 24 Sözler, 24,05 Dan pe Viyana, 507 m. 195 ozartın «Die Hochzeit des Figaro çi ve 23,10 Sözler, 23,20 Hafif musiki, 24,50 Eski Avusturya dansları, . 15 Mayıs Çarşamba Bükreş, 364 m. 13 - 15 Plâk ve du- yumlar, 18 Hafif musiki, 19,15 Radyo orkestrası, 20,20 Plâk, 21,05 Oda mu- a 2 e Rumen sarkıları, 22,15 mi 550 m. 20 Mi gaski 20,15 , 23 5 çizi 23,35 Salon Yeni 507 m. 20,20 Aktüalite, 21 Asker muzikası, 22,15 Şen karışık ya: yım, 23,10 Brucknerin eserlerinden kon- ser, 24,10 Dans plâkları, kuarteti, 1,10 Silving Tefrika No. 6 ül ALLAHA ISMARLADIK ESAD MAHMUD KARAKURD ——İ Yazan: — Bilmem neden İzzet bey bu gece o kadar canım sıkılıyor ki!... çok berbad mirala- — Dehşetli sinirliyim, dışarı çıkmak istiyorum! Kapıdan fır! “5 mak, fırtınanın arasına rak şu karlı rüzgârlar gibi, ari oraya çarpmak, çarpılmak, kır- Sanki a bir tane- İzzet bey! Hele şu taar- ne mevsimsiz başladı. Ulu- hazırlanmağa bile vakit bi- rakmadılar.. — Evet miralayım hakkınız var. a iztırab veren biş iş oldu a et bir kere yüzba- bu siperlerde harb li vatandaşları... Süngüye ve bombaya iğ yumrukla harb edi- yorlar şi . Bin bir yoksulluk içinde çarpışan bu on binlerce insanın iztırabını düşün!... Ne bedbahtlık bir bahar gelir... — Yüzbaşı, hâlâ kuvvet yığıp duruyorlar! Bugün yeni bir İs- koçya taburu, yarın bir Sengal fırkası, öbür gün bir Afrika or. dusu!... Memleketi dört bir taraf- tan sarmak için planlı bir hazır- '. Mir inal hiddetle yumruğunu ma. sanın üzerine indirdi, isyan eden bir sesle bağırd: i . Gelenler ve yü- rüyenler Dak ,en çok şey görenlerdir. Anadolu. iş ben- ce böyle akınlara sal Tarih, Asya bo: ek ürek ze üzerine toprak yığdı. dö; rt bir Grafik e hi gibi denize salmış bir sel yatağına benzer!., Asya kıtasının Avrupaya kıvrılan bu son ucunda, kaç kere tarih yerini değiştirdi. Tarih bilmiyen- ler pe bu sel a üze- rinde dolaşırlar!... Acırım semlere ki, Anadolu Ek da kendilerine çıkacak yol arı- yorlar!.. Yolcular, serseri yolcular Dünyanın en korkunç, en ti li parçasında seyahat ediyorsu- nuz! Size sahibsiz hissini veren bu topraklar üzerinde, oymıyan gözlere sermaye gibi naz ederek akan billâr sesli osula- rın, cilvesine sakın alı ayın!... Bu sular büyük bir selin sağ gıcıdır. Tarih çok iyi bilir suların akışı karşısında en büy ii kuvvetler kaç kere palyaçolaşmış- lar, bir zıpzıbın dönüşü gibi to- parlaşıp, çakıllaşıvermişlerdir!... Veyl, çakıl taşı halinde sellerin önüne katılarak vatan uçurumla- rından denize dökülecek millet- lere!... Miralay coşmuştu. İztırab, iz- tırablarm en büyüğü olan vatan iztrabı onu yerinden fırlatmış, gözlerine yaşlar doldurmuştu. Şim- di bu karakış gecesinde kudur- muş bir düşmana ruklarile saldıran zavallı vatandaşlarını dü- anına doğ- k camların üzerine koydu. Karanlık- | lara baktı baktı... Bu onun İ# biati idi, Derdli zamanlarında ke nuşmaz, gözlerini meçhul bir nok taya iliştirir, öyle dakikalar düşünür kalırdı... Aradan sıkıntıli anlar geçti. Yüzbaşı da hareke derin, k iztırab şizgileri.... Onun da gözle rinin Miralay döndü, yüzbaşının y# rup kafasına dikti, Yeniden bir si) gara yaktı: — Birer kahve içelim mi yü” başı! — Nasıl arzu ederseniz mir# layım ; Zile bastı. Gelen adama if kahve pişirmesini söyledi. Sonf*| elini yüzbaşının omuzuna koyarsk dedi ki: Bırakalım şu safsatalar!! Kendi vaziyetimizi üşünelim!» Lâkin yüzbaşı, eniştenizin halif€ yaveri olması ne kadar işimi?* yor değil mi? Bu bizim içi9 bi adi bir tali eseri — öyle miralayımı. “Fakat ne yalan koko e eniştem benden şüphe €f eğe başladı. Bana öyle geliy0” ki a bir iki defa tekib bil? ildim. — Ne söylüyorsunuz?, Kuvva7' — Çok tedbirli Ser ağla şüphe etm zzet bey ee halife £| veri Bum İngilizlerle dak ma temasta bulunduğunu un yınız, iyii binbaşı Nuri b bej bir zaman yanımda çalıştı, o” iyi mi ii diyebilirim y sizden daha iyi! Öyle haris bir ile öyle dof” mıyan bir gözü vardır ki!.. Y€ min ederim apoletine ilâve edil” cek tek bir yıldız için bir vatsf satabilir!.. — Ne Re lay Bu adam da bugi enif tem!.. Dükyadi k sevdi gim mevcudiyetin, bir bi sir. kef” deşimin kocası!. Pir anın hf gayri ihl yari öne doğru düştü. Dudaklar!” Şan temize şu cümle dökük dü lr ) niz — Ne yazık!.. Kardeşim de b deli gibi seviyor onu!.. —izzet bey! Hadiseler, gelm” den evvel düşünülmelidir. Emi vaki haline >. dali we me mevzuunun haricine Ondan sonra Pei. şey, emri vakiin udlarını kısa!” mak, ziyaretlerini küçültmektir. (Devamı var) Fikir Hareketler! MECMUASI'nın taşradaki aileni Fikir Hareketi taşradaki ra bundan n808 taşra bayileri isle müracaat ede

Bu sayıdan diğer sayfalar: