COAKŞA elan “e No. 205 ” BARBAROS Yazan: İskender Fahreddin ansız kadınları Tulonda Türklerle evlenmek mi Madam Kolet, Akdoğanla konuşurken, ilmiyerek, ağzından şu sözleri kaçırdı: “Karınız ölmüş.. siz de bekârsınız, değil mi? ,, Kontes (Laure) Barbarosla evlenmek mi istiyor? esaretten (o geldiği Bidenberi Fransız gemicilerin- en, kaptanlardan ve yerlilerden mi çok kimseler ziyarete geliyor- Barbar osun Fransızlar vasıt: sile İstettiği bu meşhur ei €s görmek istiyordu. a Akdoğan hakkında arator oŞarlkeni k adalarında kıstırmış, fa- at az kürekçi Pe girdi- Hİ için Akdoğa: ama- Muş, İstanbul eeerinden hiç bi- emk sırtını yı getirememiş. donanmada. başlı başına bir İevvet i imiş. Onu hiç kimse ye- Memezmiş!» O gün amiral gemisini son de- a olarak halka açık bulunduru- Yorlardı fazla idi. Akdoğan De ye top- ların arasında dola: Tayfalardan biri, çer du- bir kadına: — İşte, dedi, deminden beri m Akdoğan reis burada dolaşı iyı Da ba in gemiciye eyi iğ topların yanına doğru ida canı sıkılıyordu. Kendi kendine: t — Bir gün evvel kalksak da, İs- anbula gitsek... çoluğumuza çocu- Bumuza kavuşsak... Diye söyleniy: öde: Akdoğan ni İstanbulda #ebe olarak bırakmışt n Zamandanberi kedi uzun um ini. Çocuğu aşağı yu- rg — yaşına gelmiş olac üşünüyord i em karım vü mi doğur Wi. erkek mi? Sonra Hilmi başını sallıyarak: a vE Adam sen de.. ne ver- İse raziyim, Kaşığ vi ne — li odur. Evlâd, İsa, oğlan da a silin iğ adin ünde durmi v Akdoğ oğanın ii b dilden ko- Uştuğunu ö öğrenmişti > dedi, İspan- Yadan gelen o siz ur kahraman sizsiniz, değil mi Bak ğin genc yi yüzüne Akdoğanın ö- R Evet madan — Sizi yo bayani, muh- terem tele Akdoğan gülümsedi: ahmet etmişsiniz, madam! geldim. — Ah, siz Türkler hep böyle E i mütevazi ve çekinken me Memleketinize elin birer o kadar büyü! ie ları dinlemek için sr ve haf- talar lâzım, Genc kadın biraz daha sokul- du: — Sol kolunuzu da deniz har- binde mi kaybettiniz? — Evet, madam! Mari Dor- ya ile sarmş ırken, — Sizi eeareinizi a ınızı zdan “dinlem im. Hepi za reiş de sizin gibi ölümden yık maz, aslan li bir denizci idi. —sSiz Hemzszi nerden tanıyor- nuz?, — me? tanıdım... Zannede- izi donanmada ondan rim 5 fazla seven bir arkadaşınız yok- — - Nasıl e bunu? .. dü e onu esarette daima hatırladım. Hamza merd ve ces- sur bir erkektir.. temiz yürekli bir arkadaştır. Ga kadın başını önüne eğ- mişti.. Akdoğan toplardan ee namlısına dayanarak sord — Fransız milleti, Türk snr ğundan memnun mudur — Bunu sorma: üzüm mı? Fransızlar, iyiliği ve eki ğü ü unutmazlar. İspanyanın yaptı- ğı fenalıkları, ve Türkiyenin gös- terdiği dostlukları biz unutsak da, tarih kaydedecektir. Yarın ocuklarımız bunları okurken, dostunu ve düşmanını öğrenecek- — Fransız kadınlarından Türk- lerle kremi isteyenler varmış.. oğru m içi m doğru olmasın? Türk- ler çok asil yuk u, çok ve çok temiz sike insanlardır. Bi böyle görüyoruz ve sizleri çok se- viyoruz. Fransanın en er ve kibar Kilelertalın birine men: olan Kontes Laure bile Kisbesie. la evlenmek arzusunu göstermiş- ti Akdoğan hayretle genc kadı- nın yüzüne bakarak: — Sahi mi söylüyorsunuz, ma- dam? dedi. Ben bunu şimdi sizin ağzımızdan duyuya: — Şimdiye mi Ma za hayret şi FAR Tulon- e bilmiyen bu ha- er Parise bile aksetti. Kcal Fran- ros gibi meşhur bir nın Kontesle elenmesi Fransız- lara şeref verir!) demiş. — Barbaros ne siğil vermiş acaba? — İstanbulda karısı ve kerane tmi ntes içinde şatosundan dışarıya çık- yol .. Kontes ie ka- dar siz sa kadin mıdır en güzeldir di meni Mek sm kibar bir kad li — Ben bekâr olsam, öyle bir e evlenirdim. — A... Siz bekâr değil misi- | jı bir rüya rengine Gazi: Her akşam bir hikâye Turuncu bir akşam güneşi plâ- yamış il cazi çaldığı bir Arjantin tangosu mavi sula- rın üstünden sekerek m ufuklara doğru gidiyord tün gün ağustos güneşini altında kızan kumlar büyü ucsuz bucaksız ni yün şilte kai dar sıcaktı. Kızgın kumun üze- rinde, deniz mavisi EKA mayosile — zUn a etrafını çe- viren delikanklerden birinin u- zattığı altın tabakaya manikür- lü parmaklarını götürdü, Bir si- gara aldı, Bir yandan ıslak ma- yosunun göğsünü titreten küçük kahkahalarla gülüyor, bir yan- dan yanındaki genc adamlara söz yetiştiriyordu. çıkar küçük kabinesine gitmiş, sine mahsus büyül Eti dudaklarını bir nar çiçeği gibi kızıllaştırmıştı. Plâjda onun ismini «Garib bir dul» koymuşlardı. Bir hafta ev- vel kolsuz bir elbise ile, çorab- sız ayağında üstü çok açık bir iskarpin, elinde bir küçük valiz plâja gelmiş, tek karyolalı küçük kabinelerden birini üç bafta i için vel (o vücudunu sırt üstü yata- ak yakmakla geçiriyordu. Plâjda gece kalan, günü bir- liğine gelip giden erkeklerin dal- gın ve ümidli gözleri bu garib dulun tunç renkli olgun vücudu üzerinde dakikalarca dinlenirdi. Hele gece kalanlar; Nedim, Şekib, Naci, Selim günlerdenbe- ri bir pa sının şişesi et- rafında durmadan dolaşan ışık şinde fır d dar ili bir İki. Garib dul er gün bütün garibliğini teriyordu. elikanlı ile ılk dalgaların içinde saatlerce oyü- ar yarış ediyorlar, deniz ei yapıyorlardı. Hâttâ Sel- d buradan suya atılıyordu. Öğle KAAKAAAKAKA AAA Wi niz?, Arkadaşınız bana sizin zev- cenizin bir kaza neticesinde öl düğünü Skeç Akdoğan şaşal a me Hamza reis size benim karımın öldüğünü mü söyledi?. Genc kadın bu sözleri söyledi- ğine pişman olmuştu. Fakat, ne yapsın ki bir kerre boş bulunarak ağzından bu kara haberi kaçır- mıştı. Akdoğan, kendisile görüşen ka- k dınm madam Kolet olduğunu bil- miyordu. Esaretten hürriyete yeni kavuşan zavallı Akdoğan, biraz önce İstanbuldaki karısını ve ço- cuğunu ir şimdi neler duyuyordu! — Bunları size Hamza mı an- lattı, madam?. Diyerek tittemeğe ( başlıyan ina benzi birden sapsarı olmuştu. Bi , Akdoğanın abuk eme öldüğünü öğrenmişti a Koh. Akdoğanm om- zuna ie elini ak: ir olmayıni koc: Ee dedi, Siz de kinden bir Sa dın alırsınız.. kederlerinizi çabuk unutursunuz, (Arkası var) / olmazsa Plâjda bir gece | üstleri kızgın kumun hep birden saatlerce uyuyorlar. dı. Fakat işte hepsi bu kadar, aktörleri hiç iki kişi ei m niz bersin Bu sini iyordu. yet bu da delikanlılar bir zevkti, Hiç yun içine giri- yorlar, ayni dalgaları vücutla- rında hissettikc: için ea lara siler emir gibi du; ordu. Bilhassa ge- celeri çok güzel oluyordu. iş kulübelerin arın üzerin- de ay ışığının oynaştığını seyre- diyorlardı.. aşa Plâjda bir fevkalâdelik vardı. Garib dul geceleri hiç ku- lübesinden ii Delikan- lılar hep bii şüphe yorlardı. Acaba? garib tavırlı gü zel dulu sıcak Rl ini gecelerinde kabinesine bağlıyan esrarlı düğüm ne idi. ledim hepsinden açıkgöz çık- ir gece sıcaktan uyuyama- e Sinirleri iyi kirişlenmiş bi- rer keman kalbi gibi gebgergin olmuştu. Gözlerini kapadığı man karşısına Selmanın sarı göz- > ışıltılı - Caltu; bakışları, e fevkalâde kıv- rılışı "dikiliyordu. yuyamıyacağını anlayınca bir banyo daha yapma Kekik çıktı. in kapısının önünde idi. İriyarı iŞ bir iri ay ışığı al tında korkak ve ihtiyatlı adım. larla Selmanın e doğru ilerlediğini gördü... Gece epey- ce ilerlemişti. Saat iki filân var- dı. Bu vakit Selmanın kabinesi- nin önüne giden bu erkek göl- gesi kim olabilirdi? Merakla kapının içine sindi. eri gölge ürkek ürkek iler- , Selmanın kabinesinin ka- vi önüne geldi. Etrafına ba- kındı, Kabinenin kapısına hafif- ce vurdu. Sanki içeride onu bek- liyen biri vardı. Kabinenin kapı- sı o anda açıldı. İri gölge sessiz- za 8 BA © S , Acaba ve mesud gece ziya- retcisi kimdi yet uykuya galebe esi ine girdi, uyur du. Sabahleyin bütün gi iri, yakışıklı erkeklere vi göz- lerle bakıyordu. Ki Kimdi?. Kimdi acaba?.. Acaba Şekib mi?. Belki de... Gencti, güzel adamdı... Fakat Selmanın daha ziyade spor yap- m vücutları, meselâ Selimin beğendiğini biliyordu. ol. icudunu Belki de Nedimdi.. Neden ALE MR EŞ ŞER EEE GIDA KUVVETİ AN FISTIK UZU YAĞI Zayıf ve cılız olanlara fazla yid eder ve bir kile es em ya- ğı için zayıflar, bilhassa ço- cuklar lâakal 1-2 kilo kazanır- ar. Hasan Fıstık Özü yağı ve yaz içilir. Çocuklara ve my solgun genç bali e hayattan zevki azalan ihti- Milli çok büyük faydalar t > 'EPOSU: Ankara, mm masın?, Geni ei e tekmil dünyada tanın- mış bir markadır. Gördüğünüz zinde traş E ve gü izel MOND bıçağile imz miri İni e 5Ö kuruştur. olmüş erkekier XITRA t niş göğsü, uzun bo- yu, güzel e vardı, O olma- sı pek akla Fakat basi yeme üze- an Selm. bakışlarından kaçan bir hali v. dı.. Bu gene her halde Naci idi. Nedim bundan sonra plâjdaki bü- tün yakışıklı erkeklere hayalinde büyük bir d resmi yaptır. dı. Hepsini birer birer tetkik etti. Hangis gisi?.. Hangisi? İşin garibi, hemen hepsi meç ürkek (Oadımlarla -amm ant ikiden sonra- Selmani: abine- sine yaklaşıyor, kapıyı vuruyor, kl biribirinden şüphe ediyorlardı. Fakat a re kadar bek- leyip mi ul e örmeğe Mn olamamıştı. Nihayet bir gün Nedimin canı- na tak dedi, Zaten plâjda herkes meçhul yy adamı görmeği merak etmi Bir ii sabaha kadar ne ikbzbi içinde Selmanın ka- binesi önünde bekledi. içinde ne ip bir heyecan vardı. Acaba şimdi bu deniz lili i küçü- cük kulübede ne e bir aşk sahnesi geçiy: Nihayet $i ln karşı siye, nin kapısı açıldı. Yeni iriyarı Arab delikanlısı garib du- lun kabinesinden çıkarken, 37 bembeyaz dişini -diş macunu rek- lâmlarında olduğu rek memnun mi yordu..” (Bir yıldız) gibi- göstere“ un gülümsü- i | i 4