Yazan: SULEYMAN KÂNI RTE SARAY ve BABLÂLİNİN İÇYÜZÜ — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 431 Abdülâziz kızdı: “Sen bana akran muamelesi ediyorsun ,, dedi in bire indirmenin yolu n yalnız ondan bebeler is terdi. İstanbulda Lâlelideki konağın da, Vaniköyündeki yalısında res- şi ar i. Bu yolda kendisinden bir şey sorulacak ol: — Burası benim istirahat ma- hallimdir; işinizi kapıda anlatır- ınız) Diye sözü keserdi. müsaadesine göre tenezzühler çi parlar, elhasıl hoşça “vakit g girirlerdi. Ecnebi bir lisana “> olmıyan Mustafa paşa muamelâtın- da A: âdetleri olaran sev- © " hal ve hareketinde psi m ittiba etmez, lardı. Fakat öyle barid tasli sem mdan olmadığı için Avru- ni ulüm ve fünunundan jetifade e a Kendisi vükelâilik mesnedine cim Rüştü paşalar zamanlarında Babıâlinin en mühim hizmetlerin- de, e — rn hususi dairelerind ve Celâl beyler Babrâlide bae memuriy: Raşid efendi Na- fiz ve Reşid paşa kâhyalıkla- rında, Hacı Fevzi efendi Fethi pa- şa mühürdarlığında bulunmuş- lardı. Hepsi vazifelerinde, hizmetle- rinde vekayi ve hadisatın va- kıf oldukları bususiyetlerinden ve hakikatlerinden, O maiyetlerinde hizmet ettikleri zevatın ahvalin- den bahsederlerdi. Haydar efendi uzun müddet Tahran ve Viyana sefaretlerinde bulunmuştu. Kendisi şen ve şuh, hoşmeşrep bir zattı. Oralarm ahvaline dair mecliste birçok şey- ler mazdı. Mecliste daima tatlı, tatlı lâtifeler cereyan eder, fakat edeb haricinde geçmezdi. Herkes aşlarma hizmette kusur et- mezdi. Yabancı bi sa derhal kahve ısmarlar, o rada; — Bir müracaatınız mı var? Diye sorar, iş için geldiğini an- larsa: — Kapıda gü: Diye savardı. Ziyaret maksadi- gelmiş ise bi z söyliye- irtika eylemiş olduğu halde ehib- gm Ye makam ex a ir'de kıyam eylemek a ledi tinde kalır, Mustafa paşa da: kelâlığnda da İZ 6 me - — Teşrifini menmn oldum, leyi ederdi. Bunun için ahbabı | i>salah görüşürüz! Yolum da kendisini da sözlerle veda eder, misafir de İklim yüze, icibek a halini en iyi dahiliye nazırı Said efendi, dahi- | Pilen esbak sadaret mü AK liye müsteşarı Celâl bey, dahil | Fusdber mü ei al i - a yı: Bebekli ci daire müdürü ve haremi hü- mayun masarifat nazırı efen- 'di, şehremaneti meclisi reisi Rem- zi efendi -esbak sadrazam Halk- kı paşanın babası - Remzi efe; sında Mustafa paşa hakkınd m fıkralar anlatırdı. alici saltanatının ilk za- manlarında bir defa meclisi vâ- lâya . ei tanzim olu- dinin eni Cümhur Ali efendi, şekkür ımı meclisin ra İsi reisi a e bulunan Mustafa ali Diğer bazıları vahit | ©fendi- paşa - okur buldukça bu elite Nfasinin efendini i met eylerlerdi: i paşa zade Fuad bey, esbak şeyhülislâm Sahib bey meclisin meclisi âzasından Haşa > de bu sınıf e paşa şücradan, zürefa- , dan meclisâra bir zattı; Said efendi, Reşid, Âli, Fuad, müter. (1) Esbak sadaret müsteşarı Fuad bey: Tarih encümeni mecmuasın, Mustafa paşanın tercümei hali, ması bünkârın hoşuna ii ken- ceye düşünmez bir zattı; - bu halleri nih Abdülâzizi; g ve azametine (tok de - bir gün padişahtan: — Sen bana akran muamelesi ediyorsun! mene e sadaretinde bir gün bni ilede hesablarına dair bir arz tezkeresi yelir, Mustafa efendi bunda bir yanlışlık gö- rür; iradenin tehirini padişaha ar- zeder. Fuad paşa saraya gelir. Mus Günl seke hihi içi tezkereyi kendisine verir. Fuad ru ün —“ efendi kulu- n buyurulsa da efen- dimizi alm etmemek için Ba- bıâlinin maruzatını takdimden evvel tetkik ve hatalarını tashih etseler! Der. Abdülâziz Fuad paşa; maksadını anlıyarak Mustafa efen- diyi mabeyin başkâtibliğinden azleder. (H. 1280). tal MM (Devamı var) Matbuat kongresi | » Matbuat umum müdürlü- günün okuyuculardan bir sorgusu mag 6 (A.A.) — Mayısın 25 ind oplanacak olan ili Marie Türk okuyucularının da düşüncelerim- den istifade etmek isti iğin- den için okumadıkları şa nedir? Matbuat umum müdürlüğü bu Tefrika No. 1 yi 1908. ALLAHA ISMARLADIKI | ESAD MAHMUD KARAKURD Yazan: Başlangıç 1920 de İstanbul... Bir müta- reke gecesi... Lâpa lâpa kar ya- ğıyor.. > Zenci yüzü gibi etraf kapkaranlık... K mezarlığının yo- lu üzerindeyiz... e Karacaahmed mezarlığı). » Asırların; çürümüş insan eti, çürümüş insan kemik- m beslediği koca spa İl Me- hortlak gözleri 9 e uzaklarda! dallarından kayıp kabirlerin ü üzeri- Be düşmu gölgeler, dirilmiş ce- sedlere benziyorlar!.. Kadıköyle Üsküdarı biribirine bağlıyan bir yol vardır. Bu yol, Karacaahmed mezarlığında mec- Tasını kaybetmiş bir dere e lığı ile i en gelmi ruk burunlu, bodur mi insan- şi: erinden yapılma bir işgal he bir zabit... Kafasını ka- putunun içine sokmuş, atının üs- tünde titriyor.. arkada iki top ara- bası ve sekiz, on sarhoş nefer!.. Top 2 irüz ne baht çukur!.. Zabit lâ —z Ki zarların üstüne doğru çevirdi. Bir şey arıyordu. Belki bir mezar ta- şını top arsiz destek yaparak | rda tekerleği an o çıkarmağs | ei edecekti. Bir yılan dili gibi ıkların içinde kıvrıla" büyük bir mezar taşının üs tünde durdu. Taş aydınladı. Üzerinde şu ys" zılar okunuyordu: «Çanakkale harbi begi binbaşı Al med beyin hem zabiti yanında duran ç&" dan aldıkları kazma mezarın başına geldiler.. lan zabit, top arabasını çamurdan çıkarmak için binbaşının mezar taşını tekerleklere destek olarak kullanacaktı. Zavallı binben!z Zavallı ölü!. Kar yağıyordu... Neferler kaz mağa baçşladılar.. aradan dakika” lar geçti. Nihayet mezar taşı rinden oynadı. İri bir nefer taşi yana yatırdı. İki kişi yardım et ti. Yakalayıp top arabasının te kerleği altına getirdiler.. pek müş külâtla arabayı taşın üzerine i i artık gideceklerdi. bi den oynadı. Tam tekerlekler p nüp mezar taşını atlıyacağı sıra” da selvilerin arasından iki karam lık hayal beliriverdi birdenbire... Bu iki korkunç ve karanlık ha“ yal, üzerindeki toprak yığınlarını iterek mezarlarından fırlamış ef- sane hortlakları gibi sessiz ileri doğru ye Ağır, paslı adımlar... Çıt yok. bir kaç in daha attılar.. bir rai vinin gövdesini siper aldılar.. kol ağır ağır öne doğru kalktı. zl bir ses ve bir duman!., İngiliz zabiti andı, kafası teker leklere destek olacak mezar taşı nın kenarına çarptı; oradanda yuvar lana ta çukurun Boğuk bir feryad ve bir avuç kan!... gil davul Silliei nafile!... Karacaahmedin te kadar böyle yanyana kalacak donacaktır!.. Beklimler yerli. iki meçhul ve karanlık hayal > soktular. en ne ar soğuk kanlı iseler giderken d9 e idiler.. yürüdüler, (Dövaii var).