ei Tefrika No. 197 BARBA Yazan: AYŞE AKŞAM « * Sahife 9 ROS İskender IR Ali reis, Tulonda, günler geçtikçe içini gıcıklayan © güzel kadını düşünmeğe (Koletjin hayali, gözünün önünden Barbaros, Salih reisin b bulmuş ve taşçini fında al taşın üstüne adr m e tı, — Ne tuhaf kadın! in saç” Ma şeylere o kadar inanmış ki.. Ri l ini rbaros mezarın başına var- dığı Zaman, mezar taşı Salih re- ösin Ml ucuna dikilmiş bulu- Muyord Tü aşın alı güç okunur bir dürkçe ile şunlar yazılıydı: şehid olan salih reisin ru- e una fatiha - 11 ağustos 1543» Bunun arkasında da ayni söz- lerin Fransızcası vardı. Mezarın baş tarafında küçük ağaç fidan- ! belirmişti. Salih reisin me- Zarı Tulon eN şarkında ve pk dakika (o uzak- ta genişce vi eydanın denize bakan bir kı lar idi. Civa- Tında zenginlerin sayfiyeleri göze İZ a rdu, mezarın yerini Fransız ami- ral Dönghien intihab etmişti. ği pek parlak olacağı umulu- “sn ros pazar günü Salih re- ça mezarında onun kahramanlık. dan bahsedecek ve hazıruna 1, li az za- i ölmüştü! at, onların “Psi de Nis kalesi civarındaki siler arasındaki dostluk bu su- etle k e olacaktı. Barbaros o gün ek reisin Mezarı Mlz sakallarının üs- ve dökülen göz ez sile- 5 2 Salih.. re yabanci Ta a şeh- sem, senin gibi denize yakın bir Yerde gömülmek isterim. İsterim geların arasında doğdun, onlarla iin büyüdün. toprak altın Ada m sesini duyarak uyu” Malışıy sr üz - İspa yollar, Nis muzafferiyeti Üüerine Fransızlarla (o anlaşmağı ATâr vermişlerdi. Fransız - İ ça di başlamıştı. Madam ME ! de toplanacak olan ai yeti o günlerde ilk bi yapacaktı İmperator Şarlkenin (bütün plânları suya düşmüştü. Şarlken şimdi karşısında. Fransızları de- şi ia ia kabartarak: e, bu sefer de biz muzaf- fer rar Diyebiliyordu. İspanyada Fran- sızlar aleyhinde gittikce artan galeyan vardı, Halk: — Hele bir kere karşı vii A kalalım beğ kozumuzu o zam paylaşır Diyordu. Fransızlar bu balonlara, bu yüksekten atıp tmalara ehemmiyet vermiyorlar, şenlik- lerine, eğlencelerine devam edi- yorlardı. İspanyol şövalyelerinden «Ba- eğmez!» diye tanın- Nisde bir İspanyayı şını düşmana e; mış olan Alfonsun da Türk güllesile ölümü, büsbütün heyecana düşürmüştü. li Alfons için: «Harb- de ölmez!» diye kökleşen batıl inanışları vardı, Türk donanmasının, sulh a laşması eğirme kadar Tu- londa kalması zaruri idi. Barba- ros kışı Tulonda geçirmeğe karar ermişti. Bu aylar içinde sulhün bitirilmesi için kral Alfonsa ha- b ermeyi düşünüyordü. Barbaros bu düşüncesini pazar günü Salih reisin mezarında ya- pılacak merasimden sonra ami- ral Dönghien'e be .O günlerde Ali reise de ne ol güvertesinde önüne mii Blm, e sevdiği iade şiş bile sık sık kal- bini kırıyordu. Ali reisin bu aykırı hareketleri Barbarosun gözünden de kaçma- mıştı, i Pazar sabalıyd. Salih reisin n bir kısmı sahilde topl: i Ti muşta. Şehirde gittikçe bii güneş doğar m sokaklara yayılmıştı. Ali reis amiral gemisinin baş gm ie yığının üzerine otu: özleri eye alg lele bakınıyord. Ali reisin beyni ii içi ni gıcıklayan bir kıvılcım vardı. O artik başını arkasına çe - günler ken bir kadın hayali vardı: Ma- dam Kolet Ali reis b dakika onun şen, se sesini duyuyor ne sorlak bir diye söyleni- (Arkası var), O ne şirin, ni yarabbi! çe |HASAN KREMİ Dünyada mevcud kremle- rinen mefisi, en. sıhhisidir. Nazik cildli kadınların hayat arkadaşıdır. İhtiyarları genç- leştirir ve gençleri güzelleşti- rir. İnsana ebedi bir taravet Hasan kremini unut- Dayi ai 50, tüb ha- de iv re, ve sair ıtrıyata aldanmayı- nız. Hasan markasına dikkat edıniz, Hasan Deposu: Ankara, İstanbul, Beyoğlu. Radyo 1 Mayıs Çarşamba udapeşte, 550 18,20 yi m. ile 19,30 Çigi en orkestrası, 20,41 cuk programı, iyes, 22: > 5 pinler 23,20 Opera m band. Varşova, 1345 m. 19,45 Plak, söz- x. 2038 Koro konseri, 20,50 Sözler, zı Opera paraları 22 Chopin konseri, 22,40 Senfonik konser, 23,15 o Hafif musiki, Viyana, - 20,10 Ulusal Avus- urya eri ve e sa yayım, 22,10 Köpekli 3 Akşam kon- seri, a 45 “zi Duyumlar, kestrası arışı 19.15, Kodi, iy ” N vii 05 Carmen koro heye- şam konseri, 23,15; Du- 5 A 2 iri Perşembe Bu 3 (550 mi) — 19,30 şar. kılar, ei 20, 0 plâk » 21,30 dış si- yasa, ,50 opera el 23,20 gigan Gk ost, 24, 20 ca 'arşova: (1345 m.) çi Çe Bimer elif Beli 21 hafif mı iii Z2senfoi onik © konser, 23,15 > plâk, sözler, 24,20 salon orkes- .) — 19,$ Kaerten mizi in dans, özler, 24,20 dans. : ği 13 - 15 gün- düz plâk yayımı, 18 karışık Omusi 19,15 ii aloe 20.39 öşür dan nal Ta: “Viyana: (507 m. Posta ittihadına dahil olmayan ecnebi menileketler: Söneliği 0 Sie > 1900, üç ylığı kuruştur. Adres tebdili için yirmi Ş kuruşluk pul göndermek ak Da A 27 — Ruzukasım 175 eş Öğle İkindi Akşam Yatsı pa “Ss s3 807 857 12 144 Va, ie 4,88 1211 1603 19,05 2049 İdarehane: Babıâli civarı Acımusluk Sok. 13 No. Kelepir arıyorsanız Cumartesi, 'arsamba Akşa: mın küçük adil ia öz gezdiriniz. mir esi ve Her akşam | bir hikâye ) Nezahet ile Sabiha iki çocuk- kalmışlardı. Zaten, Ken! biribirlerinin nişanlılarını her nmişler ve evlenme yib etmişlerdi. İş- te böyle kiki pek hoş- lanan bu iki aile için bir arada ömür keçirmekten büyük bir vk yoktu. Zaten hayattan zevk alabilmek £ için, hi biribirin- biribirlerine telefon etmezlerse nebilirdi. i yere çaya gi- decek olsa ötekine de haber ve- irdi. Her gün buluşmak bahane- si icad ediyorlardı. Samimiye bu kadarla da kal- mıyordu. Nezahet, meselâ iyi ve ucuz ayakkabı yapan bir kun- duracı keşfedecek olsa derhal dar sevdiğini takdir edebilirsinz. akat bir gün geldi ki karılı yk bu dört dosttan biri biraz gözlerini açmak lüzumunu ei t. Ogün de Sabiha Nez medhini işi bir evine götü — Çek fevkalâde bir terzi di- yorlar . — Ne marifetleri varmış bu kadar? m terzilik edermiş hem az fal bakarmış. ir otomobil ki Tarlabaşı evin önüne genc > tarafında küçük bir götürdü. Kapıyı çal- | dılar. Küçük koridoru a cak adar şişman bir kadın kapıyı açtı: — Madam Despina burada mı? — Benim, buyurunuz. Kadının kılığı kıyafeti öyle ha- rikulâde bir terzi olduğunu is bat etmekten çok uzaktı. Nezahet ile Sabiha yemek oda- sına girdiler. Büfenin üstünde, raflarda Ri > takım biblolar göze çarpı, De çi yere imi e rediyors: a im biri ad. resinizi pm ik. — Ne iş için geldiniz — Yeni esvab SĞNLM gör- mek istiyoruz. — Peki, size birkaç model gös- Parisin son ör- Nezahet masanm üzerinde du- ran iskambil kâğıdlarına baka- rak: — Galiba fala da bakıyorsu- nuz? dedi. işman kadın biraz nazlanır gibi. bir tavır gösterdi. Eğer isterseniz... dedi, — İsteriz ya, öyle değil mi Ne- zahet? —Bilirsin ik den fala fa- lan öyle pek itikad etmem, Bir terzi İ — Şimdi nazlanma canım, Her zaman, falcının lâfını dinlemesini dinlemesini severim derdin. — İki kişi birden fal baktırır« sanız daha ucuza gelir, M nın para ko- parmak hırsile gözleri parlıyordu. Sabiha, Nezahetin tereddüdü- nü görünce, Konar musun yoksa? .. Amma da yaptın! Neden ei — öyle ise kaydi bakalım, ipti- da, senden başlasın. ru madam Despina ger- dı. Çenesi makara gibi işliyordu. Bir aralık: — İsterseniz, siz yalnız kalınız. Falınıza öyle:bakalım edi. Sabiha itiraz etti: — Bizim aramızda gizli bir li a şeyimiz yok. Öyle ven mi, kerim? Heli bu sözü tasdik etti: — yü arramızda gizli bir şey olam Fakat ye dakika sonra Ne- zahet, falcı kadının Pe en hayretler içinde kalmı başla- mıştı. Despina onaltı ana babasından, çocuk ğer Madam halde çocuğu olmamasından, k ME e ahlâkından bahsedi. yord Bir e tereddüd etmeğe baş» ladı. Genc kadının hayatında büşe ka bir erkek görünüyordu. Fa- kat bunun kim olduğunu, ne emel takib geni pek âşikâr anlıya- ıyordu, Dost gi i iaamniyordir şka mun İki dost kadı kalaşıyorlardı. Nezahe her zamankı in gülüsüyorlar, şa: Fakat ihtira alaycılıs ğı ile gülemiyordu. M Despina bu erkeği ta rif etmeğe de başladı. Ne tuhaf şey, tıpkı Sabihanın kocası Bülen- in tasviri! et artık bu faldan hiç hoşlanmamağa başla işi alaya bozmağa çalışıyordu. m Despina şimdi bu âşık karısını da görüyordu. ceyi açıyor, oradaki bir tabanca» yı alıyor, ve... k ları pek fazla idi. Nezahet, ne yapacağını bilemedi. ğinden bayılmayı tercih etmişti. Sabiha kendisine çantasından çı- kardığı küçük bir şişe içinde ko- lonya koklatarak ayılttı. Nezahet şikâyet ediyordu: münasebetsiz lâflar! Ya esi bunlar inansı va dee et şekerim, sei rinde bu eli hiç ii öld. des gil mi? — Aman 'Nezahet, nasıl söz bunlar? Vallahi aldırmam bile. abiha samimi idi. Çünkü ar- tık bir tehlike kalmadığına emin i ezdi okadar üzülmüştü ki evden çıkarlarken Sabihanın ma- mânalı mânalı tüklerini bi- ikâyeci