24 Nisan 1935 Tefrika No. 190 ARB Yazan: AROS İskender Fahreddin Barbaros (Nis) den Tulona dönerken fransız amiralına sulh hakkındaki fikirlerini anlatıyordu: “lmperator itiraz ederse, bütün Ispanya sahillerini yakarızl,, iki amiral başbaşa kalınca.. Fransız amiralı, Barbarosa sor- du: — İspanyolların Cezayirde son defa yedikleri dayaki sonra, tekrar ve bu kadar kısa bir za- man içinde baş kaldıracağını u- mar mıydınız?. ,, 77 Ummazdım, ü Cezayir- de bütün donanmasını ve ellibin- kınacağını hatırdan geçirmek gü- lünç olurdu. izin gibi kuvvetli ini denemeğe girişemezdi. Bizi zayıf bulunca üzerimize çullan- maktan çekinmedi. (o Türklerin Fransaya yardıma koşacaklarını lemezdi. Fransız amiralı biraz sustukta sonra Barbarosu! neşesizliğini gidermek için tekrar söze başla- dı: n İspanyol Mae ei ivan r Şarl Cezayirde yak nız askerini ve d nı kay- betmekle kalmadı. Bunlarla be- tabör şar kaybetti, Çünkü efini de © (Andra Dorya)ya ve kendi ze- âsına güveniyordu. İkisinin plâ- nı da suya düştü, Arkalarına bak- mağa ği ği kaçtılar, Bu kaç ında imparatorun Korsika | larca bir yeri ku- Türk! gün gene bir balıkçı Dİ K adan kaçtığını ö si ğ ben imp torun. a cesaret €- ez ve e” denize ve geberir gideri Frans ının o gözler Barbarosun hoşuna gitmi — Bravo amiral Dönen n! dedi. Se çok merd bir adamsın! Vatan severlik işte böyle zaman- z mizi kaçırdım. Korkusundan yıllarca karşıma çıkamadı. un aslan dar va; ğa lk olamadık. — Desene sizin kral hazrâtleri de Andrea Doryanın, imparator Şarlkenin korkuluğu olduğuna Re .— ini önüne eğerek | kendi ka mırıldandı: — Ben Tulonda bu hakikati semt meydana barbarlığı yüzünden denizde büyük fakat yalancı vr şöhret Andrea dolaşan rm için bir tehli olabilir amma, bir devlet içi da sabun köpüğünden farksızdır. O harbe lim bir taraftan do- nanmıi Ve ve taraftan da Pa- paya day: — Fakat, sizin Preveze muzaf- haberini Marsilyada iğ Pi zaman, Papanın ne kadar na gayret savfettiğini eee vo önlerine gittiğimiz pa sundan dağla- ra n diyorlardı, Bütün kar- inal di omayı bırakıp Papanın peşinden koşmuşlardı. Andre: Dory: vakit te boğazında şeytanların bile bulamıyacağı sa limana sığınarak aylarca ki ye haber Şuğiköilai kikzeğilii sağl n sonra, İspanya ile Fransa arasında ya- pılacak sulh muahedesine temas ederek: — Biraz da bizden bahsede- lim, amiral hazretleri! dedi. A- caba Şarlkenle anlaşmak müm- kün olacak mı? —S nuşmaları sırasında bir mehi rim mı sani- rsun — çimde un bir şüphe var: İmparator sizden çekindiği için, işi pamuk ipliğine bağlamak si- yasetini güdecek imi anya imparatoru, Nis ka- lesini e) Barbarosun daha neler yapmağa muktedir bir de- nizci olduğunu pekâlâ bilir, Kral Fransuva hazretleri sulh okonuş- maları sırasında benim de reyimi alırsa, anlaşmanın tamamile Fran» sa lehinde olacağını umarım — Krala ne söylemeyi düşünü- yorsunuz?. — Bunu keşfetmek güç bir iş değil: Biz Türkiyeden Fransaya yardıma geldik. Fransızlar, sulh muahedesini, Fransanın şerefini arttıracak bir şekilde imzalamaz- ve bizim yarn gelmemizin kalesini zaptetmemizin —Eh sa, İspanyayı tehdid edici bir va- nak alabilir. — Şar! sike tehdid mi?!... — Öyle ya. Biz ne güne duru- ? Fransuvanın sulh murahhasla- rı, konuşma sırasında bunu açık- ca söyliyebilirler. j k mühim bir mesele... — Hiç de mühim değil, dos- tum! Ben bütün donanma ile iz | esi imzal caya kadar. Tulonda tkdiiği. Kral Fransuva hazretlerinin arzu ettikleri şerait altında sulh yapıl- mazsa, , düşmana: «İşte (o Barba- ros. isi bekliyor! Bütün İspan- yılarının yakılıp yıkılması- nı göze aldınızsa, istediğimiz raiti kabul etmemekte israr ede- bilirsiniz! Dayak yemek istemi- yor ve bizimle dost kalmağa ni- er İY yet ediyorsanız, sulh AKŞAM « Bir Amerikan şirketi tarafın- dan, kauçuk toplamak için, Afri- Her akşam bir hikâye kanın ta göbeğine davet edilmiş- İ tim. Bir zenci kabilesi arasında $ ş olduğunu ondan haber aldım. i İ Selmi Belçika ordusuna sub iki zabitdiler. Acele iş- hi e Li ettiğim içkileri içtikten yrılacakları sıra- da, zabilerden. biri beni bir ke- nara ge den, dedi, büyük lütuf rica Ea için geldim. Belçika Kongosunda zabitim, Alman müs- temleke kuvvetlerile harbe gidi- oruz. Evliyim. Karım burada. Bi- zimle beraber gelemez. Kendisini Fiz eline bırakamam. Siz sırada burada yegâne serbe: Arayalım İtalya bitaraflığını etti, Karımı size emanet e debilir bağ hay. al burada pek basit ve ida bir hayat geçirme- lacaktır. esminişiri yeke Lütfunuz teşekkür ederim. İki eski dost gi- bi, sıkı sıkı biribirimizin elini ya- kaladık. —O halde, yarın. — Evet, yarın. es günü va ayak sesle- e heyecan ile beklediğimi elini iliak, Akşama doğru üç süvari geldi. Zabit, karısı, bir de nefer. İptida kadın yere sıçradı, bana doğru geldi, selâm verdi ve teşekkür et- ti. Yüzündeki beyaz tülün altın. rini biraz mı yeke dedi. Sonra kocasına ge — Ki galebe çalınız ve ça- buk yeğ “en Koci Ben belki bir şeyler kanala diye yanların- d laştım. a Gündüzleri ben işimle meşgul olduğum sırada misafir okadın kitab okuyor, iş işliyor, kocasına ve dostlarına uzun uzun mektu lar yazıyordu. Haftada iki defa emanet sikkeler bir şeydi, Ona hiyanet etmek zihnimden bile geçmiyor- ui. , Ben o zabite ieğç ii söze sâ- dık kaldım. O, sonra bir kurşun besik eti veda et- mişti. ... Bu felâket haberi akşam üzeri bize geldi. Bir nefer bana Belçika kuvvetleri karargâhından bir RA teklifimizi derhal imza edersiniz!» dersiniz. O vakit vaziyet anlaşılır. barışıklik öder e ti geri dö- İs- Ya im- panyol sularına doğru İşte benim, yamak a enlaşma hakkında ilk ve son sözü! K sı zar) Siyah beyaz ( Bir Italyan hikâyesi) mektub getirmişti. Genc Di şeyi anladı, mektubu ka görmek Deli Hağeoiml kollarımın arasına düştü. Kendisi- ni kucağımda kulübesine götür- düm, Artık bir hasta bakıcı vazi- fesini görüyordum. Yüksek fiyevri di; Gece leri aramağa mek mecbu- riyetini duydu! Ertesi günü izmetçi ile beraber bir askeri doktor geldi. İsmi De Simone idi ve Napo' Doktor, üstünü ay bıyıkları- nı düzelterek hi kulübesin- am içeri girdi. Be de girip gir- üd ii tan Nihayet kar i Doktor nin rs öğsü, nü dinliyor: Doktor haftada iki gün Pei kadını ziyarete geldi. Bu 2 bana emanet etmişti. Fa kat onu ne vakte kadar miki za edecektim? Her halde, onun canı ne vakit gitmek isterse bu- eni o kadar kalabilirdi. Ben gene yalnız başıma işimle meşgul Mnaği başladım. Günün birinde genc kadının beni burada yalnız bırakıp gide- ceğini a içimde bir acı ama) ayatta ne zevk kala- aki Halbuki şimdi onun yanında u plâkları dinlemek ne kadar Sil idi. Bilhassa ime Havaye- ni pek kaj yıyarak yordu. Acaba neler düşünüyor- lu? Bon de gözlerimi kapıyor, ça- ırımın önünde duran iki zabit hayalini görüyordum. Nekahat devri uzun sürdü. hayet genc kadın yataktan ia tı, açık havaya il Tekrar dost- ta tahammül edebileceğini temin etti. Kendisi de hasi teklifinde bulunuyordu. Bir sabah, ikisi birden gittiler. nc kadının kulübesi ledim. Artık onun önünden bile ona bakmak bil pek fenalık veriyordu. kadın İtalyadan ediyor- De Simone e ordu. yaretinin sebebini kabil 0 vi gözlerime dikerek — Sana bunu Kemik te- min en — Bunu sorduğuma şaşma. Bir kaç güne yl imam gidiyo- rum, Senin misafir kadını bula- Ma, eder ve bir kilo Fıstık Özü ya- ğı için zayıflar, ilhassa cuklar lâakal 1 2 kilo kazanır- HASAN DEPOSU: Ankara, İstanbul, Beyoğlu, pir m ta 125, büyük 200 ku skeç, x, 20, pi a0 nl 21 Viyana leri, skala operasından ”20 Reklâm ve plâk, 70,30 Ulen yayım. 21 Viyanadan sa iğ kil 2305, Duyumlar, 23,20 Konser > EE Om. 18 Rus kilise ko- rosu, 19,05 Salon orkestrası, 19.55 Ko- nuşmalar, 20,30 operası » (Peşte operasından), eranın gitede ii lr 19,30 Haberler, 19, hittin Sadı Yürek 20 Sağlık — Ki namına Mitör Doya Sadi il 2030 Aş Tango grkesiras ve. - Borsalar, 21, 2 Radyo caz ve Verdinin kuim? Üreme nakil). 'arşova, 9,45 Salon 437 m. 20,30 Ulusal 21 Piyano ve orkestra ein zart), > Koro konseri (Kilise ları). dının iffetine riayetkâr davran- mak için bilseniz ne kadar siyah kadının künahına girdim!. 'Hikâ