17 Nisan 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

17 Nisan 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

kille nin 17 Nisan 1935 AKŞAM Sahife 9 Teirika No. 183 Her ak BAR İbre) Karadefter - İ| HASAN v 2 w zl BA IR Şişlide son istasyonda otomo- | ki a ele nişanlısile bu- Barbaros, Tulon limanına “İşte şimdi, Türkler nefes aldıml!,, varınca, kral Fransuva: sayesinde geniş bir demişti. ALTINCI KISIM Barbaros (Siçilya) adasında.. Türk donanması boğazdan çı- karken, Mısır valisi Hâdim Sü- leyman paşanm gönderdiği otuz dağ e Van Bar- ihak et işti, eid m ei ka- dirga ve otuz nakliye gemisinden Türk donan- aki Mesina şehri- ne doğru hareket etti. Barbaros kral Şarlin buraya yardımcı asker gönderdiğini ha- ber almıştı. Burasını boş bırakıp geçemezdi. Donanma şehrin önüne vardı barosun o istikamete dümen kır- dığını iki gün önce haber ak, ahaliden ileri gelenleri alıp firar etmiş bulunuyordu. - Barbaros Mesina şehri önünde demirledi ve bütün sahilleri ya- kıp yıktıktan sonra, açık bir şe- birden tek b ir almağa lü- zum irekdin ii imandan ayrıldı. Barbarosla beraber giden kont Türk donanmasının Mar- oğru açılmasını ral müşkül mevkide kalmıştı. Fransız sularına kad İs- Ppahyol donanması isin- İspanyaya karşı manevi nüfuzu da maddi kuvvetleri gibi sıfıra iniyordu. nsız amiralı sırf bu nokta- EB 2 5 dan Barbarosa bo eymeğe mecbur olmuş rk donan a (Tulon) a li zaman, amiral O(Dönghien) Barbarosu karşılıyarak: «— sirri hazretlerinin selâmı- ni tebliğe urum. Fransız nanması emrinize âmadedir!» 'Tansız donanması (Barbaros Hayreddinis kumandası altına girdiği gün, Fransi e yeni dedi- «— ir idi bir ecnebi ei Türklerin kumandası şe e şti, Kral Fransuva maiyyetindeki dev- bet sdamlağı da mı eni kay- bettiler?» Barbaros bu sözlere ehemmi- yet vermi; yordu. Kont Rober, Tulona çıkarken, Barbaros: hazretlerine bendefi ün; edemiyeceğine inandığı Nis sini nasıl zabtedeceğimi ya- kında göreceklerdir. Diyerek kendinden ayrılmıştı. Bu sırada kral Fransuva ordu EA AP sile imparator Şarlken orduları arasındaki çarpışmalar bütün şid- det ve dehşetile devam ediyordu. Fransuva karadan hi miyeceğini bildiği ümidini Türk doj ri ei Fransuva; ürk ii Tulona geldi.» Haberini verdikleri zaman, kendisine bu müjdeyi veren teşri- Kr lerin (Pavia) muharebesindeki müthiş mağlübiyeti unutmuyordu, O vakit De ordusu Şarl- ken tarafından esir edildiği za- Frans n valdesi ka- sat ve il Arısturya Fransuva: Türkler saye- Demişti, yenin cilvesine ba- yıllar geçtiği giderek, Türklerden ikinci defa yardım istemişlerdi. o bie ren hudud- ları durduracak kadar sikli, imiz Nil balarile Hind eyi dağlarından uzayan geniş ve dağınık bir bir hudud içinde daima hâkim ve muzaffer (oolarak yaşayan Türkler, kendi işlerinden başka bir vaziyette bulunuyorladı. İmperator Şarlin Nis kalesine el uzattığı ve Fransiz sularında — sık görünmeğe başladığı gön” den beri, kral lem geceleri uyku uyumuyor. Barbar ye bir donan- ma ile Tulona gelişi, hıristiyan- nda (demirleyen 1 baş kuman- os Hayred- dine şu haberi göndermişti: Donanmasile öğünen has- mağlüb edeceğiniz- in eminim, Fransız donanması maiyetinize verilmiştir. Bir an evvel Nise hareket etmenizi rica ederim.» bu emri alınca Fran- (Denghien) ile gö- donanma tanlarına icab eden talimatı ver- di ve ertesi sabah güneşle bera- Barbaros siz amiralı ber Tulon limanından ayrıldı. (Arkası var) 23 Nisan Size çocuğu düşündürecek haftanın başlangıcıdır. KE YE ge ka bilden indiler. Güzel havada ora- Şi ee Melâhat > hattâ biraz lâkayt duruyor- Bir köşkün önünde durdular. ng el köşk, dedi. Hem de kalbalıkan uzakta. di köşkü öyle olmak lâzım geli Kapıyı açtılar, girdiler. Melâ- hat şapkasını, mantosunu antre- iraktı. e SE ardi DEN bana: «Yu- vap nızı gezdiri: in bir sa başbaşa ka- ühtü daha ciddiyet peyda Pek tabii bir iş yapı- yormuş gibi, yuvaya gelen ğa ların fotoğraflarını Melâhata gös- teriyordu. Melâhat sordu: — Hangisi en çok) hoşunuza gi- Siyeri Hiç biri. u nedir? (Melâhat masa- nın Ri bir kara defteri gös- teriyordu.) — Burada muvaffak olamadı- ğım kadınların isimlerini yazarım. ie ma bakayım! diye det e Böyleleri çok var — Maatteesüf, var. (Defteri Melâhatin rl alarak okuma» ğa başladı). Şükran. Kumral saçlı,oksijen- h. 25 — Çok korkak. kânunusani 1934 te, artık bırak- tım.- Nezihe, tabii kumral, 24 ya- şında Çok Talepi 6 eylül 1933 te aramızda her şey bitti. pek menundu: — pe e okuyunuz. Hoşuma gi Zühtü ri e virdiz — Nazıme, 24 ağn iş jenli 1. Asri, zeki 4 rr 1934 te rı 27 sinde gene reddetti. 3 ire e e Ayni bıraktım — gale ii ey üzerine yarak; payar: — Görüyorsunuz ya, dedi, kum- rallardan yana taliim açık değil. Çok şükür e siz esmersiniz. Melihat rik Gözü ee ti. Nihayet Melâhatin elini ei Da <esaretini gösterdi. — ds hayattan memnun mu- sunuz? — Hayır, boş, can sıkıcı bir ha- yat. Çünkü hayatta biraz da şiir yp Benim istediğim.. Sus Ni istediğinizi biliyorum, Fa- kat ben buraya yalnız bekâr bir erkeğin: «Yuva» sını görmek için geldim. Benden fazla bir şey bek- lemeyiniz. — Demek sizin isminizi de ka- Ta deftere yazayım? — Nasıl isterseniz. ae O akşam Melâhat her zaman- luşmuştu. Bu, genc mühendis Ra- çiddi.. Öteden rim konuş- © tukları sırada Melâhat: — Nazımeye > birçok şey- nlatı- ali sinirli sinirli sigara- ını çekti. Mi t devam etti: de ay evvel Nazımeden ay. 'ünkü onun Zühtünün evi- ne sitişi sence sabit oldu, Raşid alay etti: — İyi malümat almışsın! — ra bana kur yaptın. Na- e İşte buna emniyet geti- diğim kadınları elimden alm; işinde ihtisas peyda etmi “ mi olamadığı kadınla- esi kara bir deftere ya- rada Nazımenin ismini ne in eni bilemi- yordu. Melâhat imdadına iz çık en Raşid. Ben seni elli bırakıyorum, En iyisi bu. Beni dinlersen sen gene Na- bir şey söylemedi. Nazımeye nin ellerini sıktılar. ve bir dost- eh vadile ayrıldıla; aydetmeyi Yarın size gele- ceğim, Hieşresle Zühtü ii m Sa- londa açık açık konuştular ve anlaştılar. Melâhat yerinden kal | karak: — Artık burasını temizlemeli! dedi. Mademki burada oturaca- ğız, yeni hayatımıza göre düzelt- mek lâzım. Evvelâ resimlerden başlıyalım. Çekmeceyi açtı, fotoğrafları al- dı. Beraber parçaladılar, Sonra, eşyanın yerlerini değiştirdiler. Zühtü elini kara deftere tarak: — Bunu da yırtalım, dedi. Melâhat mâni oldu: — Hacet yok, — bir sahife- — Hangi Rİ — Nazımeden bahsolunan sa- bifeyi; Oradaki şerhi sen benden sak- ai istedin amma ben gör- e ER «İki sonra kendiliğinden geldi. İsmini bu defterden silmek lâzım.» ,20 e 30 Radyo ei 22 Ri Bayı iğsi (Şan) Türkce sözlü. 71 I Opera havaları, 22,45 K lar, 23,35 Plâk, 24,05 ül 364 m. 21,15 Ulusal Sayi kisi, 23 Duyumlar - Bin e 20 ei 24 Dans musikisi, | - Mimi pasyonu. 405 babalar” - sam kestrası, 22 rady: vi ri zin Filharmo: konser, 24,05 Pi Bükreş: (36: yano - san, estrası, 24,35 yı lam Zühtü: hifeyi koparmak icap eder. Melâhat ki mesud olduğunu düşünü; du: Raşid, kendisi ve Zühtü! Hi KREMİ Dünyada mevcud kremlerin en nefisi, en sıhhisidir. Nazik cildli kadınların ha- yat arkadaşıdır. İh- tiyarları (o gençleşti- rir ve gencleri gü- zelleştirir. İnsana e- bedi bir taravet ve- ren Hasan kremini unutmayınız. Kutu- su 50, tüb halinde 20. Hasan Deposu: Ankara, İstanbul, Beyo; Radyo 17 Nisan çarşamba tango orkestrası - ve opini uartet mik seri, perdesini nakil, 26 ü Fi a Hafif musil 1,45 Oda musi- 437 0 Viyanadan na- rtvleni ii ei Bachın u.) 23 Du: ile 9, o cez ve tango (1345) — 19 ruhi 19,15. şarkılar > sözler, 20 - duyumlar, 2035, piyano Korsesi. 5 eli ından 340 m rl tiyatrosu, 231 aylı sazlar e nam — Hakkın var, diyordu. Bu s8“ bir yalan ile üç ile en

Bu sayıdan diğer sayfalar: