BARBAROS İskender Fahreddin Düşman donanması ikiye bölünmüş ve amiral gemisi ateş almıştı. Türk gemicileri denize atılanlar arasında (Andrea Dorya) yı arıyorlardı. Düşmanın amiral gemisi ateşler içinde.. Bu sırada, Barbarosun iştirak ettiği Güzelce Mehmed fırkası düşmanın önüne çıkarak hareke- te meydan vermediğinden, biraz geriye dönerek büyük galonların asında siper almağa ve Türk- lere ateş etmeğe mecbur olmuş- lardı. imdi Andrea Dorya ile sala karşı karşıya harb sir aş izi 'k gemicilerinin her biri bir aslan kesilmişti, «— Andreayı yakalıyacağız...» «— Turgudu ei z «— Muzaffer döneceğiz... aları deniz üstünde ilme akisler yapıyordu. undan evvelki muharebede düşmanın şaşırtma hilelerinden hiç birine tesadüf edilmiyor, ne Venediklilerin ne de İspanyolla- rın sesi çıkmıyordu. Andrea top seslerine kula- ğını tıkamamış olsaydı, hiç şüp- he yok ki, bu gürültüler arasın- da Barbarosun yüksek sesini işi- ürk akıncıları durmadan, yo- rulmadan düşman üzerine atılı. yorlar, bu fırsatın her zaman ele geçmiyeceğini biliyorlardı. li peri go bitirmek bir za- va bel vekil yarala- mak için bir çare düşündü, Kırk parçaya ye gemi ile harbe tutuşan Andreanın donan- masını -büyük Miele "herbinde yaptığı gibi- ikiye bölüp perişan etmek, Havanın ve suların düşmanın harekâtını İsak yordu. Barbaros hafif pair öne e tam Bu sırada Türk gi en atılan topların tesirile düşma: amiral gemisinin tutuştuğu müştü. sücük ral gemisinin güvertesinde bulunan gemiciler kendilerini de- nize atıyorlardı Barbaros Andreayı diri olarak ele geçirmek fırsatını bulduğuna Mana ricat emri verildiği anlaşı- lıyordu. Türk amiral gemisine sokular: kadirgaları yavaş yavaş ak etrafı- rer birer toplamağa başlamışlar- dı. ücumda düşman dona masını bir anda ikiye bölen Türk. ler, vaziyete tamamile hâkim ve muzaffer görünüyorlardı, Bu müt- hiş boz; n sonra düşman g: mileri ateşi kesmişlerdi. Ne ya- Pacaklarını, ne tarafa gidecekle- rini bilmiyorlardı. Barbaros, e reanın da amiral gemisinin içinde bulunduğundan emin olarak i , önden kaçmağa muvafi n , dört beş geminin peşini kuvala- ,mağa lüzum görmemişti, Şe Say kalan büyük galon- smı yanıyor, diğer kıs- mı vd Türkler aa birer birer me mıyor. Ba; evdeki. alevler için- de yanan amiral gemisine yakla- şarak, yanındaki cesur aslanl bağırdı: — Haydi, yakalayın şu meşhur korsanı! Türkler bu sesi duyunca alevle- rin içine atıldılar... Amiral ge- misini baştan başa aradılar. Ve geminin içinde (Andrea Dorya)yı bulamadılar. Barbaros ve Güzelce Mehmed reis, Andreanın bu gemide sak- landığını, başka bir çup gitmek imkâm olmadığını söyli- için yardımcı gemiciler gönderi- yorlardı. Barbaros, bulunduğu geminin güvertesinde dolaşı korsanı EN mak fırsatı bana düştü, Kanatla- nıp uçsa bile, gene bu tarafa, bi- zim elimize düşecektir. Diyordu. Barbaros bir taraftan da denizdeki esirleri toplatarak Andreanın bunlar arasında olup olmadığını araştırıyordu. Kaptan paşa, dinine su üs- tünde yanmakta ral misine iyice yanaşmıştı. Artık . verte üstünde olup bitenleri zile görüyor ve kulağile işidebili. ordu. vi Barbaros, amiral (ogemisinin il birini kendi ge- misine çekerek sordu: — Andreayı nereye sakladı- nız?. — Ben iş başında idim. Amira- reye gittiğini, ne olduğu- nu bilmiyorum. Barbaros, o Andreanm e içinde bir daha aranması retmişti, Venedikli kaptan: — Beyhude arıyorsunuz... O lanmağa üpağğ bir Klan e inde olsaydı, b karşımı defa il değildir, Bir. ir kaç yıl ö önce. de engin deniz! çarak bir mgr içine sığınmış- tı, Haydi, çal Bekletme bi- zil Andreanm e deliğe giz- lendiğini söyle Kaptan fazla bir şey söylemi- yordu. M Barbaros Türk hiddetle bağırdı: — Geminin her tarafinı ateşle- yip çekilinizli; gemicilerine yord. imdi as ve vs e kireketler rin bulunduğu kısımları da baştan başa sarmıştı. (Arkası var) Bisikiet yarışları İstanbul mıntakası bisiklet hey. etinden: 22/3/1935 cuma günü bisiklet teşvik yarışları yapılacak- tır. Yarış yeri Mecidiye köyünden Kel .” za va m anlığına kendilerini A nar, 5 yeryen | Her akşam | bir hikâye |) Mecdinin çocukluğu sayısız ©- daları, ucsuz bucaksız sofalarile büyük bir eski zaman Bi geçmişti. Biran gözlerini kapa: EE bu koca konak binin kar- a karışıklığı ile başının içinde elek. Her d çılıb ka- a » rp gölge- lerine Kalarila e. Gönül abla onlardan pek büyük değildi. Di olsun da aralarinda «10» yaş fark vardı. Gönül abla 18 ya- ag filândı. Başına topladığı rü yumur: cağın kimi e dokuz bu tatlı Mein ağızları açık dinlerlerd Gönül abi şimdi küçücük, kızılcık kadı zılcık gibi kıpkızıl bir ağzı vardı. Bu ser e irin kadar du- dakların tatlı masak lar lie o ir see rmış, içini ira ye sa- diye başlamasın... aki bütün ses- ler kesilir, ağızlar hayran hayran açılır, gözler fal taşılaşır. Bütün bakışlar bu plâtin saçlı, yeşil bil lür gözlü genc kı ılcık du- d saa! zaman man içinde... O zaman kalırdı. Bazan Gönül abla bir taraftan masal söyler bir tar Mecdi- yi yumuşak dizine yatırırdı, İnce, uzun, bembeyaz (o parmaklarile Mecdinin saçlarını karıştırırdı. O rede ede, onun koklaya koklaya uyurdu. İşte yatında en zevkli, en Siir yi ları bunlardı. Gönül ablanın di. zinde bulduğu r ize sonra hiç bir yerde raslam. Bir erin İşe ila güzel bir masal anl, — Peri yin küçük kı- zının bir çok kedisi yar Bu kedilerden birini peri di yah, kurşuni, s rı olur — il mi2. Halbuki bu kei yeşili Peri pa yl miş... Çok sevdiği yeşil kedisini- de dizine yatırır onu ninniler ara- sında, çe Ge okşıya okşı- ya Mecdi ma bundan sonra- sını hatırlamıyordu. Çünkü Gö- ablanın parmakları armak sacları e dolaşır, tatlı sesi kula- kızının dizinde yeşil kedi gibi, uyuya kalmıştı O geceden sonra bir daha Gö- nül ablayı hiç görmemişlerdi. Gö- nül abla aslan gitmişti... Mec- Aşk masa'ı di büyüdü. Mektebi bitirdi, koca- man bir delikanlı oldu, Lâkin plâ- tin saçlı, yeşil billürden gözlü, küçük kızılcık dudaklı, güzel güzel masallar anlatan Gönül ab- layı unutmak mümkün değildi. Şimdi delikanlı gözile baktığı her Ma Gönül abladan bir parça lu. Her gözde Gönül abla- nın gözlerindeki renk pırıltila- rım bulmağ, Sep ig iei kadar küçük, kızılcık ar kızıl i dudak görünce ona o geli- a Yeşil kedi masalının sonu ne olmuştu, Kos- bir delikanlı olmasına rağmen Mecdi hâlâ yeşil kedi ma- salını bir çocuk gibi merak edi- Hip Bu yi Mn en kü- ük kızının dizinde zel ninniler dile 5 yan yeşil nazlı ne kendisinin ğuna ni çı ziyordu. Mecdi Pirayelerin çayında uzun boylu, fevkalâde güzel vücut! plâtin saçlı, derin gözlü, kıpkızıl bir dudaklı kadına ülser Bir- denbire kendisini tutam — ül abla!.. şaşkın iribir) lardı. Gönül abla ne kadar kadın- laşmış, ne fevkalâde bir kadın olm .. dedi, aman ne bü- Gi bir pr ok ei bir çarleston çalıyordu. Mecdi — Dans edelim mi?... dedi.. Gönül abla gülümseyerek gözel kolunu Mecdinin omuzuna daya- dı. — Tıpkı küçükken dizine yi tığım zamanki Gönül al la... Ne güzel koku... Gren ri a o kadar küçülüy: Kuzum Gönül abla «Xeşikke kedisyi anlatsana.. Gönül abla bütün in an e titreti ldü — Koca delikanlı ei Bu utma: u kızla yeşil GE ayrı düşmüşler... Aradı geçmiş... Bir si cazbandla döner- lerken bir taraftan Gönül abla devam ediyordu: gene karşılaşmışlar. Yeşil kedi bu sefer amma çok yakışıklı bir olmuş... Peri padişahının kızını sal olark bir taraftan bu gü- zel delikanlıya bakarmış... Ni- hayet delikanlıdı ok büyük ol- duğu halde kız ona gönlünü kap- rada cazband yanına bir 3 yaklaştı, Kocası... Gönül ablayı âdeta sürüklürsösine uzak- laştırdı, Mecdi olduğu yerde çi- Öksürük Pesileri “Oksürük, Nezle, Brofşit, Boğaz GöğüsHastalıklarile Sesi Kısılan!.ra Şifai.tesirleri çoktur. tur. HASAN Kuvvet Şurubu Zaafı Umumi, Kansızlık ve Kemik. Hastalıklarına ş fai te- sirleri çoktur. Çocuk- lar, gençler, genç kızlar ve ihtiyarlar her yaşta istimal edebilir!er. HASAN ECZA DEPOSU Bundan sonra Gönül ablayı bir pid kerre daha gördü. şey Gönül ablayı yeniden , Başının içinde —— bir aşk masalı... Gönlün- de yarım kalmış bir gönül mace- rası, kafasinda e e bir çocukluk hatırası Bunları senelerce e Fakat za- manın süngeri bu yarım kalmış aşk a o kalmış gönül macerasını, yarım kalmış çocuk- luk keiki ie tahta üzerin. de tebeşirle yazılan bir yazı gibi siliverdi. Mecdi evlendi. Çoluk çocuğa karıştı. Artık sarlarına kır düşmüştü. Bir gün evins döndüğü zam, : rısı: — içeride, dedi, ablam gibi sev- dı. Mecdi yere bir yastığı koydu. Çoc . Göni ül abla masal anlatıyordu. abla Mecdinin küçük kızına ye- şi masalını anlatıyordu. Mecdi yıllardanb eri sonun u din masalın neticesini Ni lemet şel» sordu: ee ir ie deli- kan El yani yeşi i çok sevmiş mi Gönül abla eski yesil billür gözlerini yere indirdi: — Hem de nasıl... Bütün öm- rünce... Amma peri padişahım kr nazaran yeşil eşil kedi çok 9 gümüş de... Gönül abla Mecdinin kızıma anlattığı yeşil kedi hikâyesini ta- mamladı. Mecdi karşısındaki ka- salı nihayet bitmişti. (Ri dez) AM YA EM “Yağ vilenmişti. Si masalı gene yarı- da kalmıştı ii adi td