27 Şubat 1935 AKŞAM Sahife ya Ahçılar kralı ve kralların ahçısı 89 yaşında öldü , Ahçılar kralı, güzel güzel kadınları a * hemen yeni bir yemek icad ederdi! Yalnız Avrupada değil, bütün dünyada ahçılar kralı ve kralla- rın ahçısı adını taşıyan Ogüst Eskofye Monako şehrinde, 89 ya- $ında olduğu halde ölmüştür. Eskofye hiç şüphe in en büyük ahçısı pişirdiği yemeklerin - lez: zet tibarile eşi yaktu. Krallar, imperatorlar, milyarderler, onun Pişirdiği o yemeklerd. ği kendileri için bir şeref (telâkki €derlerdi. Aslen fransız olan Es- kofyenin icad” ettiği çar “de haddı hesabı yoktu: Eskofye, ahçılığı Dn büyük bir servet zandıktan as hayat sürmeğe başlamıştır. Bu adamın kayatı, uzun bir roman teşkil oder, İlk Akıçılığa başladığı zaman Yemek pişiricilikte yaptığı deği- tiklikler yüzünden rağbet gör. memişti, Fakat Eskofyenin bu ii likten. cesareti müddet daha Mi tan sonra Parise giderek siri İelize civarındaki bü ües- seselerden birinin ahçı başılığıni üzerine almış, sonra Meç, Londra, Yuhansburg, ik fiya, Roma ve Madrit gidere! gönüllerini ettir. oralarda kal maa herkese tasdik iştir, e Ein Eskofyenin büyük şöh- Teti; kazandığı ve meharetini #österdiğii yer, Londra şehri ol Muş, burada pişirdiği ve icad tir. Mutfakta ahçı başıya lâtife »lar, E fransızsın, sakın beni sehirlemeğe kalkışma ha... de- Bakofye derhal ciddi bir ta- Yırla; iz aşmetmeab, — fransızlar ii bir zaman arkadan vurmaz- vr. eki) vermiştir. 5 BM ile bir çok Japalir görüşmüş, Bakofyeye iltifatlar etmişti. a çılar kralının şöhret kazan- ğin başlıca sebebi yemekleri iü lezzetli, hem, de mideyi, big, saklar 1 yormıyacak surette Hrmesi idi. Bu sebeble Eskof- yemeklerinden ne kadar Yenin Lu” ağırlık, , rahatsızlık duyul- Ahçılar kralı Eskofye : : ei Meşhur muganhniye Nelile Melba mazdı. Boğazına düşkün olanlar bu yüzden de “ahçılar kralının yemeklerini tercih ederlerdi. Eskofyenin icad yemek- " için şiir yazar, ler yüze yakındır. Bunların için- de bir çok tatlılar vardır. Bu tat- lılardan biri de (Peche Melba) —— beri İaianbnlli da taammüm et- miştir Eskofye peş vee (Melba) şhu: Melba 1859 senesinde Avustu- ralyada o Melburn şehrinde doğ- uş! zama 2: ında ve çok güzel bir kadındı. Sesi de Herrera idi Esko r akşam lokanta- sına li bu Kideği çok beğen- miştir. Şairler nasıl sevdikleri ressamlar resim yaparsa ahçılar kralı da çok be ğendiği bu kadın için bir tatlı eni yeni yemekler icad et Aksarayda karakol binalar ri kazasıdın. ilamı ve âsayişi eldir. Çalışkan ve değerli kaymaka- mımızla siki yişi muhafaza hususunda yorul- mak bilmez. bir azimle ağ Mesleğinde iyi yetişmiş olan bi genc jandarma zabiti az zamanda kazanın vaktile oldukça bozuk olan âsayişini mükemmelen dü- zeltmiş, cinai hadiselerin kâmi- len önüne geçmiştir. Ee üç yaralının kağni arabasında ad- liye dairesinde beklediğini gören- ler şimdi bundan eser göremiyor. lar Kazanın yakın ve uzak muhte- lif muntakalarında yeni ve mun- fazam karakol binaları yaptırıl- makta ve'karakollar tesis olun- vi Miktarı on beşe çıkan asri karakollar, telefon hatla- e biribirine bağlanmıştır. Asa- ihlâl edecek ufak bir hareke- mm Yazan: Mustafa Ragıb öm Bu suretle muayyen bir prog- ramla işe giri melide gizli miensublarını ar! i dileceğini düşü- nerek, teşkilâtını sivillerden ziya- de zabitan arasında yapmağa ça- lışmıştı, Memlekette siyasi bir inkılâb ettirmek ibdad idaresini yıkmağa yemin ederek cemiyete giren bu za > lerden çoğu; mülâzim, yüzbaşı rin küçük rütbelilerdi. Ce işahın yeis görerek di €den yüksek rü li zabitlere, hele paşa irki haiz olanlara itimad edemiyor, bunların faide vermekten ziyade, cemiyeti mahvetmek ve içinden yıkmak için çalışacaklarından korkuyordu. Binaenaleyh, cemi- yete dahil olan zabitlerin en bü- yük rütbelisi kaymakamdı. Kay- makamdan yukarısı pek azdı.. Padişah tehlikenin günden güne yakınlaştığını e. İnkılâp fırkasına giren bu g zabitlerden soğu, Abdillkamidiz eşkiya takibi için teşkil m ta- kib taburlarının kadrosun kil ediyorlardı, Vaziyet bu safhaya girdikten sonra cemiyet, el altından hükü- met teşkilâtına, hususile orduya hâkim olmağa muvaffak Vay Bu muvaffakıyet, meşrutiyetin daha kolaylıkla (Oelde edilebileceği ümitlerini arttırıyordu. Çok gizli, çok ihtiyatlı hareket eden cemiyetin bu faaliyeti, Ab- dülhamidin gözünden kaçmadı: Sarayın hafiyeleri, hükümet ma- ye mugayir surette icra- iği... bildiri- ln midi telâşa düşürdü. Padişah, kendi nüfuz ve tahakkümünü kı- idaresini yı- baris hükümdar, bu teh- Li ini Fakat teşki- İer ezilip mahvedildiği takdirde tehlike ortadan kalkacak, meşru- tiyet bülyalarile kendilerini yo- ranlar inkisara uğrıyacaklardı? Bu mütecessis ve vehimli padi- şah pre henüz anlıyamamış, teş- his de mişti, padişahı alani asa- biyer çılgına dönd yi fesad ocağına döndüren bı hısları ele geçirebilmekti!. . ve 324 (1908) haziranındayız: te müsaid fırsat bulmak imkân- sizdır. - MEŞRUTİYETTEN ÖNCE Manastırda patlıyan tabanca Rumelide korkunç bir yangın ——— Sıra No. tutuşuyor!. Dost, düşman, yerli, yabancı, Rumeli ile ilişiği olan ve ya sadece Rumeli ahvalini her bi- len, buateşin ilk kızıllıklarını gö- iyor!... Ancak bu tehlikeli yangın söndük ten sonra a ortada bir harabe kalaca: ğını dü ner olduğu gibi, alev- ler söndükten sonra eski bina en- kazının altından bir gülistan çı- kacağına inananlar da yok değil. kat o kadar ümidli ve nikbin davranmak ta kabil olamıyor: Mazlüm halk tabakaları arasından süzülüp gelen uğultular, kulakla- rı zedeleyen derin" derin gürültü- ler de eksik değil! ir çok kimselerce mahiyetine nüfuz edilmiyen bu seslerle alev- leri görülen bu yangın, Rumeli- de için için dağın varlığına işarettir. kaynaşan bir yanar Eğer bu sesler susturulmaz ve bu ateş söndürülmezse, günün bi- rinde bu yanar dağın indifa edece ği Ep m kurtuluşu için vicdan- ları re Makedonyanın asırlardan beri imla yoğurulmuş ufuklarını boyayan bu kızıllıkla- rı, doğaçak yeni bir güneşin ilk aşi ışıkları olarak selâmla- mak istiyorlar. bu arada en çok telâşta bu ateşin keskin alevlerile tahtının tutuşup kül ola- cağını anlıyor, yangına kan dök- mek, kanla söndürmek istiyor! Çünkü Abdülhamid, yıllardan- beri durup dinlenmeden Rumeli- ye bir anarşi manzarası vermek istiyen Balkanlı komiteciler tara- fından bu yangının tutuşturulma- dığını anjamıştı. olan pad Padişaha göre Avrupadaki genc Osmanlılarla birleşen unsurların memlekette siyasi ve idari bir de- gişiklik yapmak için bu ateşi kö- rükledikleri muhakkaktı, nı söndürmeğe azmeden saray, vi Göğe tamamlamadan işe girişmek, ortaya atılmak istemiyor. du. Bunun için hükümetin bütün resmi teşkilâtı, eği yüzlerce hafiye ve memu: tehlikenin başındakileri ei akid İstibdadın bütün hazineleri açıl- mıştı: İhtilal ateşini tutuşturanla- rı bildirenler için rütbe, nişan, memuriyet, ihsan hazırdı! Abdülhamid, şiddetli bir taarruza geçmek istiyordu.. ayın bu cömerd kararı, bü- tün bakiyeleri, mia ila insanların haralarını; gayretlerini i: Fesad kazanı bütün şiddetle “kaynamağa başladı! #te kopan feryadları, ihtilâl fikirlerini boğmak için ar- namuslara sürülecek, hanümanlar söndürü! lar imha edilecekti: zulmü, hükümetin istibdadı şah- lanmış, lanmıştı Fakat memlekette behemehal gizli o kas emel ki istib- dad idaresinin otuz bu kadar se- nelik binası çatlamış, hükümete karşı yumruklar sıkılmağa baş lanmıştı, (Devamı var) —