ika No. 131 | BA Yazan: RBAR İskender Fahreddin Kocaeli beyi gülerek Akdoğanın yüzüne baktı: “ Padişahın gözdelerinden biriyle evleniyormuşsun.. Neden saklıyorsun ? , Akdoğan, padişah gözdesile mi evlenecek..? P! sarayına gitti., Ve baş müsahip Cafer ağanın odasına girdi. O gün hava çok soğuktu. Yer- de bir arşına yakın kar vardı. Etraftan köylerin araba yolları kapanmıştı. Sayen halkı odun- suz ve kömürsüz kalmıştı, edi, bugün padişahı örmenin sırası değil, Efendimiz ER i, odun: suz kalan hal- mile ra bir adam le; a rada Kocaeli deb Ali SNRA gizli gizli piyasaya çıkarıldığın- dan renin — Efendim! cağım. Haziheyi anlata- ka kılmasın diye bütün rezaletlere göz mü yumacağız?. re bey sert bakışlı ve lü bir adamdı, Devlete büyük ya- Mal göstermişti. Kanuni Sü- eyman onun vi hoşla- — onu sık sık Baş Kiel, o sabah gelen zi- Yaretçilerin padişahın canını si- sözler söylemeğe hazırlan- korkmağa başla- ve tok söz- dığını görünce dı, vize beyi ısrar ediyordu: di bakalım.. be haber veri öy duracak vaktim yok. Atı çalan, Üsküdarı Yaya gelişim ne va me Baş müsahip çekinerek kap: e Loş bir sma geç- üre ağanın dudakları sark- mış, dizleri titremeğe başlamıştı. Âli bey de huzura girerse, padi- şahın öfkesi o gün akşama kadar £eçmiyecekti, Perde çavuşuna sordu: akyl ros Hayreddin paşa Gin — A huzurda... Cafer ağa ME kapısında beklerken, Kı > beyi ile Akdo- Zan aş ağıdaki ba. müsahip oda- sında | Yamayı we derdin var, oğul?. e bu karda kıyamette saraya gelmişsin!. Yoksa hazine- e kamara benim gibi sen de duydun ver bir şeyden haberim ai Ali bel rem çağırtmış » Onun için g — Nasıl.. et yolunda mı?, gi üre hazırlıktan mi balisediyorsunu “iğ Ali Se ev bir bakışla gül- — Haydi > emi gi- bi, bize de ağız — Vallahı bir hi Vi Yok, Ali bey! İl en li b gözdele- rinden birini alıyor muşsun!, AL ai . Kimseni h versin. in seadetin- — Bunu ilk defa KE duyu- orum, Âli bey . Benimle alaymı erki yg Ben tek kollu bir ana kapıcının kızı bi- 0 varmaz. — Haydi canım, uzun e Sen, tek kolunla İstanbul delikan- le Mü bastırdın Bütün anık çehrene, bo- yuna posuna A ik olmuşlar. Bir padişah gözdesi sana az bile!, Cafer ağa koşarak geldi ve Ko- caeli beyine seslendi: Efendimiz sizi bekliy Ali bey bıyık mg silk berer yanı yrılmıştı, Akdoğ eker çıldıra- caktı, kip semer birile evlenme haberi de çık- Mr Akdoğan veziriazamın kızı için önce sabaha kadar göz yaşı dök- müş, uyku uyumamıştı, ni Süleymana: — Ben Altındalı Onu sizden istiyorum Diyecek.. Ve menfi cevab alır- gidecekti. n seviyorum. rum!, kette kalmaktan hoşlanmıyordu. O, kimseye sezdirmeden bir çek- tirmeye atlayıp Cezayir kıyı da bir köye gidecek, oralarda ses- a5 paşaları sapak) demelerinden çok nefret —— ll gibi bir baldırı çıpla- ğın böyle kişi zadeler arası ında işi ne? ek yavaşca baş müsahibin odasindan çıktı... O, padişah göz- Imak,, Saraya intisap etmek e değildi. Gerçi İbrahim sap etmiş sayılabilirdi. Çünkü MA ıs gün, sek Gidi vE Bir larından Sali Salih reis bu sözleri bo — lememişti. İbrahim paşa, ru ziyade maddeye, faziletten ziya- de asalete düşkün bir adamdı. Akdoğana kıymet o vermeyişi- nin sebebi, onun fakir bir aile ço- cuğu oluşu idi. Anası, babası Mi- dillide ölmüş... Ve o hayatta yap yalnız kalmış! İbrahim paşanın böyle kimse- siz bir erkeğe kızını vermiyeceği- ni herkes bilirdi. Akdoğan, Koca- eli beğinden aldığı bu haber üze- 3 Zgeçti, İtındalı unutmıyordu... Onu hâlâ seviyordu... Fakat, bu yeni haber Akdoğanı ez da- OS | HASAN GÜLYAĞI İsparta güllerinden büyük bir Gülyağı bir da si i 50,, “5 gramlık 200, “10 granlık 35, m kari, HASAN GÜL Suu Dünyan Şişesi — Ti li Üiloluk 60 kurı HASAN ÇİÇEK SUYU Halis turunç a ya- pılmış olup bir damlası bir cennet bah e ik sinir ve helecanı kalb zaman- larında bir eki pi Hasan Çiçek suyu hayat ve ruh verir. Şişesi .. ir 30, “bir kiloluk 60 kuru; NERÖLİ Hasan çiçek suyunun esansı” ir, “Bip 5, di gra şişesi e sm 20, “10 ik “HASAN DEPOS: Ankara, karısı da sara- | Istanbul, Beyoğlu Posta ittihadına dahli olmayan ecnebi memleketler: Seneliği altı aylığı 1900, üç 1000 kuruştur. dres tebdili için yirmi beş kuruşluk pul göndermek lâzımdır. aki uzun iskemleye a tos gecesini uzun uzun seyredi- yordu. Başının a tek mr — var. aniha... Onu inürken tatlı bir rüyanın içine gi yerl gibi oluyordu. Onun için yapamı- yacağı hiç bir çılgınlık tasavvur edemiyordu. En çılgın maceraya bile hiç tereddüt etmeden gözle- ri kapalı atılabilirdi, Fakat Sa- niha onun içinde fokur fokur iç bir mu- Birdenbire Bai ra a çıldı, Balkonun kenarından yere kadar uzanan su ERE bir ha- yalet tırmanıyordu. imdi bu?.. Gecenin bu saa- tinde una kim tırmana- bilirdi?.. Yerinden doğruldu. A- Aaaa... n gölge hiç per- şağıya baktı. li zum kalm ln ve 2 erkeklik e tile. Nihayet gölge tırmandı, tır- mandı, Balkonun kenarına kadar geldi, Sonra hiç pervasızca bal- kona atladı. Karanlıktaki kadın balkona atlar atlamaz Şekipin burnunu nefis bir koku sardı, 2 MR Lie b e Güneş Öğle E e », mar 638 Va. 509 6471228 e 110 “. İdarehane: Babiâli civarı usluk Sk Ni N Ahmed Saki Derin KAKUNLAR KILAVUZU serisinden Medeni Kanunumuz Borçlar Kanunu Bu hafta çıkıyor. Tevzi yeri: AKŞAM KiTAPHANESİI arama Asan ha uyanık bulundurmağa mecbur etmişti. Acaba padişah, göz. nm b ey oğana kirici kend ğinden mi düşünmüştü Yala delikanlıyı ii arel baş göz etmek kasdile bu da İbrahim paşa tarafından çevrilmiş bir tu- zak mıydı?. ibrahim paşa, Akdoğanı kolay kolay padişahın gözünden düşü- remezdi. Fakat, padişaha: doğana çırak bu; değildi ya!... Akdoğan gere boynunu sa ri yollardan Ayasofya il. çıktığı za- man, arkasından bir kaç atlının yürüdüğünü duyuyordu. (Arkası var) Tatlı bir ses: — Bonsvar Şekip!... deyince hayretten d kaldı.. iile eli rularında: tırmana yu: karıya, balkona çıkan. gece yarı- rıl yanıyordu. Karanlıktaki tatlı ses tekrarladı: İşitmiyor — Bonsvar Şekip... iy Yoksa beni alime wi daha heyecandan Şeki a tırmana?.. Mz ge koltuğu yas- tt. Saniha koltuğa yan rim — Aman. Pek heyecanlan- dım... Bana bir sigara verir misi- niz?.. ii gene kızın ö- iha anı kızın MİLİ şişi içi lde tu- bir billür sı gibi pırıl pırıl A | "si iküye Bir yaz gecesi 1 gi — Vallahı Saniha... Beni o kadar şaşırttın ki... Bu bekleme- diğim nefis ziyaret beni öyle sars- ti ki, anlatamam. Bu gece yer yü- zünün en mesud Saniha... — Fakat bu ziyareti nasıl bu- luyorsun?, — Fevkalâde! Uzun uzun, tatlı tatlı konuş- rap, Saniha birdenbire ayağa > 5 — Ben m — Duru RİN ne söylüğ iyorum... Gidiyorum. Bu gecelik bu kadar yeter.. Hiç dinlemeden Gladi İşe ire Öder a Şekipin nas nağından öper ii Yersel sıyrık Şekip e #2 zıp siçri- yor. e kendin. ayın ışığı altında b lm durdu. İçi içine sığmıyordu. De- mek aylardanberi ni ğü rüya bir gece içinde hakikat oluver- hayal- soldan sağa döndü kz A i rini kırpmağa kıyamıyord ye nın içindeki hayal o RİN e / di ki, uyuyup bu hayali kaybet meğe kıyamıyordu. Lâkin şaştığı bir nokta vardız Saniha ere bu derece reket ti2, olduğunu biliyordu; biliyordu am- ma e derecesi aklına bile gel Uyuz n bu a bi dinle il büyük bir değişiklik oldu. Artık Şekipin yü- züne bile bakmıyordu. Bir gün Sanihayı biraz yalnız bulunca fikrini açtı, Saniha çıl gın bir gülüşle: y oyunu bilirsiniz kimi ra alıp içecek ve sizi yanağınız- dan öpecekti... «Papas kaçtın da ben yenik dim, Mecbur oldum, cezamı çek» meğe... (Bir yeller a YENİ KİTAPLAR Güzide edibimizin senelerce ağızda gezen hicivleri, hezel- leri, şiirleri... . ve yeni yazdıkları 272 sahife — 80 kuruş » Yeni çıktı AKŞAM KİTAPHANESİ