“eş Pa Şubat 1935 Tefrika No. 130 AKŞAM Sahife 9 BAR Yazan: OS İskender Fahreddin Kanuni Süleyman, Ayas paşaya: “ Sen Barbarosun papucu bile olamazsın! ,, (Altındal) Akdoğ Ayas paşa kanuni en nin huzuruna çıkarken, tısından boğulacak sibiydi. Baş müsahib önlerine düştü (Merih yıldızı) yaş paşaya ce- saret veriyordu: — Hayı hi biraz cürel olmalı paşam! korku, insanı mur- vaffakıyetrizliğe sevked — Ağzın söylüyor yavrum am- ie sen benden ziyade iynpera un! göreyim seni.. Bai aram yerine el için, ne mümkünse ig çalış! Bu fırsat ele geçmi Kırmızı lr. önünde durdul Harem ağası liği açtı ve Ayas paşaya dönerek: ii dedi, efen- Me ad sizi "bekliy ğekle odanın Ayas paşa piri beraber, Süleymanın odasından içeri gir- mişti, ... Evdeki hasap, ça'şıya uymaz..! yas paşa üç günden beri ko- nağından ( dışarıya çıkmıyordu. orkudan dudakları çatlamış, beynine bir uğultu gelmişti o adişahın Melas Eeçirdiği dakikaları düşündükçe hâlâ di erinin titrediğini duyu- > ne kara gündü! O ne talisiz Si adamdı!, Evdeki hesabın, bu kadar da “carşıya uymamazlığını hayatında ilk defa gören Ağir paşa müte- madiyen ağlıyordu. Meğer padişah her şeyi öğren- na Kanuni Süleyman, Ayas paşa- Yı karşısında görür görmez, ilk SÖZÜ şu yama — Bire nankör.. Bire hain.. Yıllardan beri nimetimle öğ de © olduğun halde, kanını ca- Rinı millet ve deriz isi bir fenalık yapmaktan kastın, nedir? Beyaz e maz mısın.. o Allahtan kork- misın..? ee en, mea bile olmağa lâyık değil paşa bu sözleri hatırla- a diken sara nöbetleri geçiriyordu. leri söylemiştiz e * şimdiye okadar kahbenin | bir şövalye o kızı a tağunu neden O söyleme- im. o Dışarıda bir o balık- a ; kızını ile satın alıp #etirdiğini söylerken, bu sırrın Sürün birinde meydana çıkaca- Sima düşünmedin mi? Venedi övalyej 2 : ? bunca zamandır içimizde bu- m ZEN ha- imiz olmasın..! ne gaf- Bu ne ihanet. n şirk Melüneyi emare taki Veziriâzam li Yeri siyaset ib ediyordu. Bir taraftan pa- demişti, Bu sırada Şanı aratıyordu.. bütün yaptıklarını alkışlayor, di- ğer taraftan da Barbarosu kır. mağa -çalışıyordu. paşa, gizlice kendi- İbrahim sini ziyaret eden A paşaya Barbarostan bahsed — Herifin meri fame Kolay kolay sönmiyecek! Demişti, ibrahim paşa, üç günden beri Barbarosa lü: an fazla il tifat ediyordu, e gösle- ya bu yaşta, kızımı istese vereceğim. Diyordu. O 1 ns divan kâ- tibi Niyazi efendiden a; (Altındal) 1, babası derhal bir başkasile ( evlendirmeğe karar ermişti. Ayas paşanın gözd ü ii lan ve eğlenti pal bütün olup bitenleri ve gr karı Ke işahı latan n Akdoğan lu her- era önce İbrahim paşa öğren- ğa «— Bu baldırı çıplak herif yi- ve e şahabeilk gözüne gir- di.. Diy yerek, Ki bir m evlendirip o elinden kurtar- şt, — Kızımı bu çolâğın EDEN tundan korumalıyım. Mes dişaha oaksetmeden pri ça etmekten başka çare e İbrahim paşa bu kararını ver- diği zaman kendi kâhyasının Akdoğanı aramağa (gittiğinden haberi bile yoktu. Osman kâhya, esiri gö- rüşmek üzere Galataya geçmişti. Akdoğan o sabah gözünü açar şanın kâhyasile karşı- Taştı: Osman kâhya. n arslanım, haydi ez gözlerini aç! değil. i ça Uyku sırası Akdoğan doğruldu: 'angın mı var..? İhtilâl mi Tü 2 wi bei Osman kâh- Ne ire iri Doğanın ya- nına otu! — Beni küçük hanım gön- derdi. (Beni padişahtan istesin. Babam itiraz edemez.. Verir. Bir- leşmemiz için bundan daha iyi bir fırsat ele geçmez.) dedi. Ma- Bu Padişah seni bir kadın için kır. maz, Haydi, emen saraya koş.. Ve bugün bu işi bitir! Akdoğanın kalbini bir ümid dalgası sardı.. yataktan fırladı: — Altındal beni hâlâ unutmu- yor ha..2! — Arslanım o seni candan se- viyor amma, bu talisizlik hangi- nizde bilmem..? Şimdiye kadar bir türlü (o birleşib (o evlenemedi- Padişaha m bir zaman- dal bu işten bahsetmek doğru olur mu acaba.. — Bu işi bitirmek için, bundan daha münasib bir zaman ola- maz, arslanım! İbrahim paşa, Cişahın ii ei e hünkâr siğil .girmek için, ii m. ondan başka bir erkekle baş göz ola, Böğle öilğümdl buralarda ne işin Her akşam bir hikâye a Feride şu satırları yazdı: «Cemil, saat beş, sekiz saatten a mağa başlad idi. eni can sıkıntısından pen- ine gidip te perdeyi vekdnğii ğı Seslendi: — Giriniz. İhtiyar Muhsin bey ile me içeri müthiş bir soğuk hava Sedirin üzerindeki bebekler bile üşüdü. Muhsin bey halâ eski zamanin parmakla- rinin ucundan öptü , Yapsa çıkardı. Odanın içini soğuttunuz... — Ne yapayım? İhtiyar kış genc bahara arzı hürmet etmeğe gel EE ek zarif. Genc bahar, siri İhtiyar kış, siz mi. Hayır, ha- yır. — Mersi. Odanız ne sıcak. Soba düzel mi? — ie hiç bir şey sizin ar- zunuza mukavemet riyen Sön- Bir kurban Bu bir pırlanta taş ile bir inci- den terekküb eden bir yüzüktü. Feride sevindi: — Jorjdan almışsınız, dedi. — Evet, dün görmüş, beğenmiş- siniz... — Pek teşekkür ederim, Cid- den çok naziksiniz. Şimdi sizin gibi kadın kalbinden anlıyan, ki- bar adamlar kalmadı! Feride yüzük (O münasebetile unuttuğu oyunu tekrar hatırladı. Çehresi derhal ciddi bir ifade ak dı. iğ çekti, Muhsin bey mırıl- dand — 'Neniz var? Birdenbire hali- niz değişti, Bir kederiniz mi var? — Pek çok! Ah, bilseniz. Saat kaç? — Beş buçuğa üç var.. — se dakika sonra kendimi öl- düreceğ — Şili a ediyorsunuz, Feride! Feride, yastığın altından küçük bir ruvelver çıkardı. Güzel elle- içinde bu — elmi du, Muhsin be; ki elinden Blk, inte Fa. asa api Feridenin yüzü büyük bir k. der ifade ediyordu. Fakat içinde, uçuşan karların uyandırdığı neşe fıkır fıkır canlı idi. Gözlerini, miknatislanmış gibi bir resme çe- virmişti. , Muhsin beyin aklına bir vey gek sobaları bile ti lı sadüfün kamdisine Rei ii ir yil mânalı takırdıları bilirsiniz. pok aniıyi ia Se Fakat, lütfen söyleyiniz, rtmantoyu nereye kaldırdınız. Paltoyu nereye asa- cağız? — Şu kapıyı açınız, sağ ta- rafta... e bir şezlonga uzanarak Mabsin beyi bekledi. Ayağını aya- ün bütün cazib bir vazi- yet la Muhsin bey içeri girince; m bakayım, dedi. kol- şöyle yanıma çekiniz, bana Medi bahsediniz. — Dışarı çıkmadığınıza ne iyi rn doktorun sözünü dinle- Fesili kahkahayı attı, — Siz, dedi, hâlâ eski zaman- lardaki gibi düşünüyorsunuz. Dok- ra şimdi kim ki asar? Kar Ferideyi o kadar neşelen- dirmişti ki içinden bir oyun va mak bir eğlence ak arzı su taşıyordu. siri ime iyi bir oyun ge! Bu sırada Muhsin bey cebin- deri bir kutu çıkararak Ferideye takdim ediyordu: — Sizin yk nr pek sö- nük kalacağını biliyorum amma... azman GARA kızmı Barbar: vermeyi bile kar, Ben, Akdoğ: iz başka bir erkekle sik dedi. bey papyebuvardan «Cemil. Ya, rım saat... Kendim e » kelimelerini okuyabi ye gidiyor diye soracaktım, — Artık anladınız zannede- rim. — Anladım amma, Cemil gel- miyecek. — Daha üç dakika bekliyece- im, — Dün gece bakarada çok kay- lüyorsunuz (OBen hâlâ ümidimi kesmedim... Üç dakika daha var.. uhsin bey müthiş bir kıskanç- ürüdü, K lü paltosunu, şapkasını aldı. Rer- gi gittikçe soluyordu. Feridenin > geldi, yerlere kadar eğildi. Elile kalbine bası- yordu. Hiç rip 5 söylemeden, hırsla odadan Feride shrek eğleniyordu: — Adiyo, Muhsin beyefendi! tabanca; aynaya nişan aldı. Tabancayı iki el sıktı, aynayı parçaladı. İhtiyar Muhsin bey, pr titredi, d yandı, geri döndü ve bir fırtına Eee sa- girdi. Feride kendisini şezlongdan aşağı atmış, yerde yatıyordu. Sağ elinde tabanca duruyordu. . Cevab ver, Feri- HASAN KOLONYASI. NIN BENZERİ. Nİ BÜTÜN DÜNYADA Bulamazsınız Hasan kolonyasını Fransa, Almanya ve İnçiltereye İS berce götürüy Haya bulu srt ll müstesna m ürün ünya piyasasında bir tesadüf edilmiyeceğini birlikte beyan ediyorlar. İtalyanın meş» esans sönen dan meş- bile bu en kati olarak “1 “Hasan kolony: dar nefis bir kolonya Mi tur,, demiştir, z Meb'uslar, Vekiller ve her büyük insan Hasan kolonyası istimal etmektedir. Taklitle- rinden. sakınınız. Üsküdarda den sakınınız. Hasan deposu Bahçekapı ve Beyoğlu. Ahmed Saki Derin KAKUNLA: KILAVUZU serisinden : Medeni Kanunumuz Çıktı, Borçlar Kanunu Bu hafta çıkıyor. Tevzi yeri; AKŞAM KITAFHANESİ ZE A YE EE AE Bu son söz oldu, İhtiyar adam, | Türkiye 1400 kuruş 2700 kuruş » > > Beneli leke vğİ "10 İN aylığı 1000 kurutur tebdili için yirmi be sendeledi, diri ayaz kaldır. dı, sonra olduğ, ıkıldı. Bir an, yene içini ie icine İkisinden hangisi oyun yapıyor- du? Koridordaki saat beş buçu- ğu çaldı. Feride ayağa kalktı. İçinde bir titreme hissetti, Yerde bir halde yatan Mi beye seslendi. Mal diye ayağile dürttü. Kımıldanma- dığını görünce müthiş bir korku» ya kapıldı. Dışarı fırlıyarak adam çağırmak istedi. Fakat Muhsin bey şişman vücudile yolu kapa- mıştı. Üzerinden atlamak lâzım- dı. Feride cesaret edemedi. Kor- sundan geri çekildi, penc: ni yanın eldi, iin lâpa iü kar yağıyordü. Hikâyeci uhsin hsus yapıyor /