18 Şubat 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

18 Şubat 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

18 Şubat 1935 Martha Eggerth ve Jean Kiepura evleniyorlar Avrupa sinema âlemini son za- idir, i li Kiepura ve Martha Eg- gerth biribirlerini geçen seneden- beri seviyorlar, Fakat buna . men hemen Sa karar v. memişlerdi, Bir müddet nişanlı ve Yatı geçirmeği ve ileride anlaşa- bilip anlaşamıyacaklarını tetkik stmeği görmüşlerdi müddet tikilimedlği hadise bunu meyd ra kapı önünde toplanmış olan bir çök. işsizler kendisini yakala- mişlar; «İçerideki halka para ile onser verdin. Bizim paramız yok. Bizim için de bir kaç şarkı söylemez misin?» demişlerdir, men şarkıya e Bunu bir ikinci takib etmiş, Kiepura yiye- Martha Eggerih | söylemiştir. | Meşhur tenor, ertesi günü Var- şova operasında oynanacak bir ope- rada taganni edecekti. Bunun için işsizlerin gönüllerini hoş ettikten sonra istasyona koşmuş, trene at- kap Fakat yolda hastalanmiş- Operadan terli olarak çıkan ek açıkta şarkı söylerken ken- disini üşütmüş, hararet gelmiştir. akşam evine gidince çok yüksek bir ha- Jean Kiepura raretle yatağa düşmüş, kendini kaybetmiştir. arta Eggerth bunu gece ya- haber almiştir. Hemen tay- yare meydanına koşarak bir tay- yare kiralamış ve Varşovaya doğ- ru yola çıkmıştır. Martha sabahleyin Varşovaya varmış, hastanın yanına koşmuş- tur. Burada beş gün hastayı teda- vi ile uğraşmıştır, Doktorlar teh- like Er el son- ra Viyanaya müştür. Bu hadise üzerine nişanlı olduk- duyulmuşt artist bu haberin Ni a ve ilkba- harda Gilebeceerini Ye rısı Eggerth ile artist Jean Kiepura değil, biribir- lerini çılgınca seven Martha Eg- gerth ile Jean Kiepuradır.» Martha Eggerth Viyanalıdır, 24 yaşındadır. Sarışın ve çok se- vimli bir artisttir. Sesi çok olanlar artist Marth Bunların başlıcası şunlardır; Kalbden kalbe, Kadınların sevgilisi, Bekârlığa veda, Bir gün Büyük şehirler bu son ön e çok muvaf- fak olm Jen raya gelince, aslen Leh MR Berlin, Vi- yana, Varşova operalarında te- norluk yaptıktan sonra üç sen evvel filim çevirmeğe Emi. Başlıca filimleri Bir gecenin şar- kısı, Coşkun belde, Senin aşkina- dır. iş Lehçeden başka Al manca ve Fransızcayı da iyi bilir. Esasen “Siimlerini bu iki lisanda DR ği deli SP Ak BALIKÇILIK : Sahife 7 Sularımızda geçit zamanı avlanan balıklar Sardelya — Geçit balığıdır, ba- | harın ilk günleri asmalar yaprak- lanırken bu güzel balıklar sürü ul olan Gelibolu fıçı sardalyesi lez- zet ve nefasetile her yerde meş- urdur. Bu balık ağla tutulur denizin üstünde meydana gelen ve balık- cıların kolayca görüp anladıkla- rı, su kırışıkları balığın sürü ha- linde bulunduğu yeri gösterir, Ve hemen ağla çev- ebeble bu balığın bir ismi de «ateş e ir». Bahaı Marm sularında çin bu ikinci tarzda avla- nır, olta ile hiç tutulmaz. Balık mara tulduğu yer Trabzon ve Samsun sahilleridir. Eti siyah olmakla beraber zamanında una bulana- rak yapılan tavası, ve ıskarası lez- zetli olur, pek çok tutulduğu için pek ucuz satıldığından «Pala- mut gibi» bir ismi de «Fıkara do- yuran balığıdır». Uskumru — Kış şa aşağıda anlatacağım tarzda tutu- lur. Yağlı za nda ıskarası, ta: vası meşi Kış nihayetleri- rdur. lerek soğuk Yeyilir, Ve ilkbaharda lerk souk yenilir, Ve ilk baharda tekrar Akdenizden Karadenize dönerken zayıf zamanında askı- larda kurutulur, «Çiroz»u gayet lezzetli olur. eğ çapari ile şöyle tutu- lur: Evvelâ çapariyi anlatayım. Çaparı bildiğimiz adi oltaya ilâ- ve edilen iki metre uzunluğunda meşinden bir bedene on beşten otuza kırka kadar iğne konula- rak yapılır. Ve her iğne yine kısa- bir mesine bedenle inne esas bedene bağlanır. Ortadaki sinenin nihayetinde ağırca kurşun Barça sı takılır. ğunda birer küçük parça takılır. Ve balığın aktığı hat üzerinde bu suretle hazırlanmış olan ri sandaldan koyuverilip sallanmıya başlar. Sallamak demek balığın çevirmektedir. Son zamanlarda Hollivutta filim çevirmeğe ve bir taraftan da Nev Yorkun Metropo- litan operasında tenorluk etmeğe davet edilmişti. hangi derinlikte bulunduğu anla- şıldıktan sonra o dereecede ya- rım kulaç kadar çekip tekrar bı- rakmak demektir öyle yapılırken yavaş yavaş çaparinin mi dolduğu anlaşılarak çekilir. Yarım kulaç kadar çekip li bırak lâ- zımdır, Ve iyice ğu anlaşı- lınca çekmelidir, Ekseriyetle bi- rer gümüş kandil bir uskumru takılmış olduğu görü- Jür. İnsan önünde pırıl pırıl titre gibi her iğneye sürüler halinde akar, balık tutu- lurken sandal akının tam üstün- de, ve çapari aktığı su derecesin- de demektir. O sürü söylediğimiz gibi yer tükenince ve derece eldekini de kaybedip bir dahada ağla ve çapari ile tutulur. Kış baş- larken turfanda balık niz boğazında Kavaklar civarın- da tutulur, Çiroz zamanı İzmit Körkezin: Karade- güzel çiroz yapi Uskumrunun eti siyahla beyaz lezze! de haz- arasında ve ya yirmi gelmez. r şeyde bu nda da dehye tli ihtikâr vardır. tile iyice temi na dikkat edilmelidir. Salih Mahmut

Bu sayıdan diğer sayfalar: