Sahife 6 AKŞAM Tayyarede resim çıkarmak ister misiniz ? Fotoğrafçı duvardan bir ip çözdü, havadan bir at inmeğe başladı... Dolaptan alçıdan yapılmış iki güvercin çıkardı. Güvercin- lerin önünde gri kadın saçlarını döktü... er yüzünde en çok terakki eden meslek ne dir, hangisidir?.. peri ratörler var! Çirkin burunlar de- giştiriliyor. Hattâ Rusyada >e doktorun insan kalbi rine ie suni bir kalb talığın nı iddia var., Bazıları inle terakkilerine şa- şıp kalırlar, «Bu radyo nedir efen- dim?» «Bu televizyon (o denilen şey insanın aklını durduruyor» de İer... Bir kısmı tayyareciliğin, bir kıs- olduğunu söylerle. Bana sorarsanız «Yer yüzünde eri ziya- le terakki eden iş alâminüt fotog- rafcılıktır» «İstanbulun mesudları» diye bir anket yapıyo- rum. «Belki mesud adamlardır» diye önüme gelen dükkâna giriyo- rum.. Birde baktım böyle alâminüt omağral çeken bir dükkân Fotografcı beni ei otur derim. Evvelâ bir genc geldi: am- arede istiyorum.. Sizin tayyareniz var mi Fotografcı tereddüd etmedi: — İstediğinizden âlâ... Daha dün yeni model bir tayyare yap- tırdım. Gıcır gicir.. Hayretle lari konuşmaları- nı dinliyordum. Acaba fotografcı- nın yeni mi son model tay- yare nerede idi Fotografcı e münerye sordu: — Tayy. indireyim mi?, — İndir ba bak yım.. Fotografcı duvardaki iplerden birini çözdü. eki ipi yavaş yavaş e tavandan bir mukavva levha inmeğe bi 1. Baktım. Bulutlar arasınd» bir tay- yare... Mukavva dekoru fotograf- cı yere indirdikten sonra sordu: — Nasıl? ii hayran: .. dedi.. — Bir resim çıkaracağım ma... Tayyı Epi uzun bir uyuşuldu. Genc adam, anlaşılan sırf bu fevkalâde gün için traş ol- uş, kim ne kan ter içinde kalarak, eri ni didine- rek bo; bir de penbe kravat Bağlam minin mobil direksiyonu Sanki bununla tayyareyi öd ediyormuş direksiyona sıkı sıkı yapıştı. ra elile onun çenesini havaya kaldırarak ka- fasını bir sağa bir sola çevirerek burnunun ucundan tutub başını in çekilmesi kalmıştı. içeriye şapkalı iki isinin saçları kanarye sarısı.. oksijen gitmiştir... İçeriye gi- rince biri; 12 tane altın dişini gös- tererek: n.. Let .. Tayyareye Haydi biz de tayya- rede bir resim çıkaralım. Hani motörde çıkaracaktık.. man zaman zaman ağzında- ki sakızı mantar tabancası gibi çatlatarak: — Zarar yok... dedi. Bip on- dan çıkarırız, bir ondan. Delikanlı bini bitirdikten sonra la arkadaşı pilot mevkiine geçtiler. Fakat garip bir arzu gös terdiler. İkisi de ağızlarında birer sigara olduğu halde tayyareyi ida- Meğer burası Darülbedayiin de- kor dairesi meraklı bir yer- miş. Ben bundan evvel şehir tiyat- rTosunun dekor dairesini gezmiş- tim amma bu kadar hayret etme- miştim. Meselâ tiyatroda dekor- dan at, güğercinler, deniz motör- leri görmemiştim. Bu küçük dük- kânda hepsi var. Tayyarede resim çıkaran boya- k saçlı ed ği hovarda- lıkları üzerinde — el ustabaşı... Küheylânı aşağıya indir... p > dı. Tavana yapıştı. Bu sefer başka bir ipi BA gevşetti, şetti, gevşetti, lim, yere imdi, Küuh. Ö Alâminüt fotoğraf çeken bir totoğrafçı , Kim bilir kaç ki- | resmi çık an sonra; — Siz güğ i mi istiyor sunuz?.. dedi., Bir dolap açtı. Al çıdan iki beyaz güğercin... Gaga gagaya vermişler, yekdigerile kok- laşmakta Leman arkadaşına bilgiçlik edi- yordu: — Bak, diyordu, ben şimdi bir gör sen.. Ne inleri bir uzun sigara is- kemlesinin üstüne koydular. Le- man saçlarını döktü. Biribirile kok- laşmakta olan güğercinlere baygın baygın bakarak, onlara yalvarı- ibi avuçlarını biribirine birleştirdi. Dehşetli bir tavır... Öyleki Manakyan kumpanyasının hiç bir artisti bu müthiş pozu akıl e€dememiştir. fotografcı bile: Artist ındır vesselâm!.. diye iltifatta bulundu. Fotograf bitince Leman mağ- Turane: — Nasıl diye arkadaşına sordu. Fotografcı ile biraz hoş beş et- tik. Ben çıkarken dükkâna iki de- Hkanlı girdi. Çıkaracağı resi vr mühimdi, Metro Goldvin Mayer şirketinin baş rejisörü yi fotografcıya tarif etmeğe başladı ım arasına da şu fotografı çı karacaksın Sanki bunu düşünü- Heme sy olacak.. Anladın yer. bir kadın fotografı peel İşte sigara « dümanları ara” Bir orman a ie 8 duruyor. tın tam ağzının yanına bir ka- ie bağlamışlar.. Kadınlardan bi- tın önünde durdu. Bu kayışı sail Orman kenarında bir kadın süvari... Zavallı küheylân diz ka- ür patlamış, Selesi bir mukav- ile yamamışlar... Ömrümde ilk iii yamalı bir e görüyorum. Atla resim çıkartan ar seyreden Leman dudak bi — Amaaaan.. Ben bu pozu yi genmedim... Nerede güğercinler?. Öteki genc de e — Ben resim çıkaracağım am- ma.. diyordu.. Gayetle ciddi ie resim olacak... Elimde bir kitab bulunmalı... Hikmet Feridun Yurddaş! > ğe insana den. akı- portakallarını, mandalina ei çemen bol bol Hami e hem çoluk çocuk- larına ni bem kendi hizmet etmiş olursun. MİB Fa 3 “ — TIYATRO TENKİDLERİ Hikmet ka; oil idi | ve Paltosunu çıkardı, Şakakların sızan sarı ter tanelerini sildi. Me sanın üstüne bir defter b Oturdu. Karşısındakinin çiğerini 1 alan bir nefesle: Bitdi! dedi Bu a aylardanberi «Unudulan ismini dir. Zevk duymak da ik dır. Okudu, dinledim, «Nasıl bul- n?.. demedi. Soluksuz dinledi- ana okşana kendine san böyle okş: Ji gelir... Kendime geldim. Dedim ki: Gü- zel.. Hayatın, yeknasaklığını boz- mıyan tezadları; imkânsızı müm- kün kılan kader cilvelerini bir a- raya toplamışsın. Belki her gün enin müz ve bakmadan başı- evirib tip- rdükleri uklarını yazmışsın. Her s se bürümüşsün, yese neşe ve can liğe Hakkın var mı?.. Bu — yer bırakmıyorsun. «Unudu- adâm» bir faraziye, fakat bu sella de, kudretli bir edebi; bürünmüş, bir tez mi? Bir sentez mi? Nasıl derse diyelim, şu var: tdır. di- ğil, öyle İirik bir üslüpla yapmış- sın, ki: Haklı mı? diye düşün- mek akla gelmiyor. Hayattan şi- si olmayan kimdir za- .. Hayat kadar hiç bir şey aba- 7 eğilir Hayata vurmıyan kaç kişi ata vur- muşsun... Hakkın var. Bu nokta- an herkes sana 2 verecek. Bir piyesin ti dinlenmesi başka, sahneden dinlenmesi bam- başkadır. gecesi, çati- sından temeline kadar dolu olan tiyatromüzda «Unudulan adam»ı dinledikden sonra, ilk fikirlerim değişmedi. Yalnız yeni bir duy- gu sezdim. ,«Unudulan adam» ha- Fakat yi silkelemiş, bir kaç m en harikulâde yerlerinden kaç ye yere düşmüş... leri toplamışlar, bize Unudulan adam bir esir me Ea ik ri bir bardı — ye okudular. si kine lizım gelen bir bardak iyi sı ... «Unudulan adam»ın konuş ve oynatılış üslübu Türk, pr yatrosu tarihinde en esaslı yer tu- tacak ünlü bir hâdisedir. Bugüne kadar, sahnemizde Ertuğrul Muh- sin batının tekniği ile, batı ve do- ğu diyarlarının üslübunu göster- di, Onlara ör- Unudulan Adam dük «Unudulan. ad dili iie ee © 9 Şubat 1935 ye eki. biçimi hiç bir sa z tib; ğrudan enfes bir üslüpdu. Hamletde, hay# leti çıkarmı ya İL hayaletin sesini duyura Tü sahnesinde, Sar sleecimii gösterdin Köhnemiş «Ti: du. Sahnede herkes, hayatda ok duğu gibi, sözlerini tarta tarta, dü- şüne düşüne, lâzım gelen yerlerde lâzım gelen pozu vere vere konu* şuyordu. Birinci perdenin dekoru, seyre denlerde sahici bir amfiteatr his sini uyandırdı. Bizi benliğimizdel tecrid ettirdi, bi ii e nunun holüne ötümlü İkinci çüncü perdelerde, zevkle ie şenm” bir evin içinde onlarla beraber © turub yaşadık. «Unudulan adam? daki dekorlara mukavva ve kar 5 > h nin, reji bilgisinin, rejisör dimağı nın yaratışıdır. s## Sahne bir serab yaratır. Dinle“ yenleri benliklerinden tecerrüd ettirir, tiyatro salonundaki bin ki" şi ir — olur ve b yaşa eki adam»ı pk > Neyyire ile Muhsinin âlemi yaşadılar. Muhsin, yirmi peri nelik sahne hayatında, bu kadaf güç bir eser oynamamışdır sanr rım, Bir eser, ki yalnız edebiyat&,| yalnız duyguya, yalnız dimağa ds* yanıyor. Piyesin duygusu, dimağ! tının en yüksek sahnelerind nâdir bulunan- Muhsindi, m duyguyf eşi Neyyire Neyyir besledi, bu di arek: getirdi, eserin lele içinde bif edebiyat da Neyyire site yarat” de seven kadını, üçüncü perd. cudü konuşuyordu. natı bu, sahne sanatkârı da bu 4“ mekdir. Muhsinin e Neyyi renif canlandırdığı reel havayı ” Cahid ile Talât bulandırmadı. İkisi çok iyiydiler. 1, Galib, «ihtiyar adam» rolü” lişh katili Müfid çok iyi oynadi Fotoğrafçı rolünde Sami, uş: lünde Avni, çok iyi idiler. (Devamı 10 uncu sahifede) ,