perma rm MS PEPE eee AKŞAM keiki 27 Kânunusani 14 SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ Yazan: SULEYMAN KÂNI IRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 425 Rus elçisi haber gönderdi: “Bu iki kız Rus tebaasıdır, sefarete verilmeli ,, 1887 senesinde Kafkasyadan getirilen 11, 12 yaşlarında iki kız kardeş Yıldız sarayına satılmıştı. Bu kızlardan büyüğüne Rakspi- yar, küçüğüne de Müzeyyen isim- ikisi de Abdülhamidin nefsi yay lekler görmein!) diyerek başları- ima örtü tutacak derecede dindar ve Doru yetiştiler. Her ikisi pedi ve mütenasib wücudlu idiler, eee ii mükemmel bir rakkase uştu. GEME ükellef bir eli. se ısmarladı. Elbise hazırlanınca gene hazinedar usta kendisine: — Bu akşam efendimize nöbet- çisin! Dedi. Bu haber Müzeyyen ha- nımın padişahın gözdeleri kafils- sine dahil olacağını mübeşşir idi. Müzeyyen hanıma incili elbisesi giydirildi; başına taç takıldı; bö; un yolu gösterildi. İki kardeş saraya ge > Jeli seneler olmuştu, Neredense Rus elçisi bunların Kafkasyadan getirilmiş oldukları- nı haber almıştı. Bir gün Rus vi baş em dandır; Rusturlar. Elçi ikisini de “istiyor. İfadesinde bulundu. Abdülhamide bu haber yıldı- Mr kardeş Rakspiyar hanımı istintak ettirdi. Bundan da bir netice çık- madı. us baş tercümanma iddiasının aslı olmadığı bildirildi. akat isi kızları bizzat Ni istintak etme Bu cihete gidilemedi. İki kızın da yerli olduğunu gös- termek en sağlam bir yol idi. Ab- - dülhamid tertibatını aldı. İkballe- rinden Behice hanımın babası Al bus bey iki kız kardeşin dayısı oldu! Kızlara elçi huzurunda ken- dilerini Albüs beyin saraya vermiş olduğunu söylemeleri tembih SY at İN di. Beşiktaş muhafızı Hasam pa- şa, muavini Mehmed paşa iki ka- dını Albus bey ile beraber aldı- lar. Kadınların yanlarına birer hazinedar ile birer harem da terfik edildi. araba ile Rus sefarethanesine git- tiler. — Elçi tercüman vasıtasile kız- lara: , — Siz Russunuz filânın kız- larısınız. Babanız sizi istiyor. Hi- “tabında bulunur. Kızlar: — Hâşâ! Biz Rus değiliz. Müs- lümanız, buralıyız! İşte dayımız! Hem biz yirmi yaşımızı tecavüz etmişiz! Hürriyetimize — sahibiz. © Nerede istersek orada yaşarız! Diye kestirme cevab verdiler. Elçi bu cevab ae gm. ME İİ ERME Rar YE a © bir söz bul Kızlar geldikleri gibi saraya iade olundular. Ancak (Abdülhamid bundan sonra iki kız kardeşi sarayda tut- mağı muvafık bulmadı, İkisini de çırağ etti; cihazlayıb evlendirdi. Hac ülüfesi Üçüncü Sultan Murad devrin- den itibaren Osmanlı devletinde paraca müzayaka hi ik olma- mıştır. Hazinenin darlığı ebedi bir derd gibi devam etmiştir. İdarenin ıslahına ciddiyetle te- vessül edilecek yerde eski zaman dan başka tedbir bulamamışlar- dır. Bu ilâç ise hastalığı seneden seneye şiddetlendirmiştir. bdü! zamanındanberi bakır sikke ufaklık olarak teda- vül ediyordu, Bakır paranın ih- dasında şu kıta söylenmişti: Eşki hirmandır akarı herkesini Kayf kim Devletin altın işi oldi ihdası zamanında böyle tesir uyandırmış olan bakır para Ab- dülhamid devrinde 1296 tarihle- pılarak çaresine bakılması hak- kında bir lâyiha yazıldı; padişa- ha takdim olundu. Bundan Abdülmecidin canı si- kıldı, Kurban bayramı muayede- sinde çatık yüz ile tahta oturdu; muayedeyi isitcal etti. Encümende Kıbrıslı Mehmed Gibi mütalealarda bulunduğu, Abdülmecidin kulağına isal edil miş idi. Abdülmecidin de bn an Kıbrıslıya muğber olduğu Kaptanı derya Male Ali pa- şa kendisinin (lâyihayı ancak di- gerlere mümaşat için mühürlemiş olduğunu!) Abdülmecide ilka et- ti; Âli paşa takımını padişahın nazarından düşürmek istedi, am- ma muvaffak olamadı. İngiliz, Fransız, Rusya, Avusturya O sefaretlerine imzasız bir takim kâğıtlar gitti. Bunlarda (Abdülmecidin gidişi bütün ülema ve şeyh- ; hünkârı ecnebi müdahalesinden kurtarmak için faretk leri basacaklar!) de- rinde artık okka ile satılır hale | uygunsuz; gelmişti! ler ayaklanacak Abdü d zamanında H. 1268 da ilk harici istil âil mişti. Fakat bu suretle tedarik | niliyordu olunan paralar yaraya merhem olamıyordu. Mali müzayaka gün- den güne artıyordu. hümayunlar masarifi, sa- rayın borçları, devletin mali iti- yordu. Veliahd Abdülâziz efendi bü- yük kardeşinin sarayında yapılan israflara muteriz idi. ile sultanın kocası damad Mahmud Celâleddin paşa da ve- Hahdın fikirlerini neşre hizmet ediyordu. Abdülmecid bunu duydu. lâz: ti. Kendince buna göre bir tertib kurdu. Cevdet paşa maruzatında bu meseleyi Abdülmecide şöyle izah ediyor: (Hazinei hassanın borçlarından dolayı evvelce esham (irad kay- meleri) tertib olunmuş, hattâ dört- te biri kadarı çıkarılmış idi; eğ ise önü açık ve hu devletin mali itibarı bütün, bü- tün ak mertebesine gel- mi tetkik ol nunca yüzde 45 raddesinde ok Sr anlaşıldı. al vahim idi. Maliye işlerini ' Sefarethaneler bu kâğıdları Ba- bıâliye gönderdiler. yni zamanda güya (o (halk ayaklanıb Abdülâzizi iclâs ede- ceklermiş!) yolunda eracif dahi dahi işidiliyordu. Bu dedikodulardan çok kimse- lerin rahatları bozulmuştu. (Arkası var) 3600, altı aylığı 1900, üç ylığı 1000 kuruştur. Adres tebdili için yirmi beş pul göndermek lâzımdır. — Ruzukasım 81 Akşam Yatsı 1 eni Bahis civarı Acımusluk Sk 13 No, | YENİ KİTAPLAR FAZIL AHMET - * Güzide edibimizin senelerce ağızda ze en hicivleri, hezel- leri, şili ve ye eli 272 sahife — 80 kuruş sar Yeni çıktı AKŞAM KİTAPHANESİ| DÜN ve YARIN Yazan: M. Uygaç — İki sene oluyor. Allah rahat- lık versin, beyefendi... inler uzun. Mehmed Naci, bilâiktiyar, sor- us — Yemek yedin, değil mi MN — yemedim. ei pek hayret etmeden: — Siz yemediniz mi? diye sor- du. — Hayır, Ağzıma bir şey koy- madım. Mehmed Naci iki adım attı, Eminenin yanına gitti. Kolunu ha- fifçe çimdikledi: bak, yavrum. Boş ka- rın ile yatarsam dünya bana ce- em olur. Elbette mutfakta öteberi yn Git getir bana. Pişman olm Emine Beri id ii dü. Mehmed Naci daha tes ye çıkai fedakârlığı yapabilmesi için ne kadar aç olduğu tahmin edilebi- e Emine güler yüzle aşağı koş Ni iie ed Naci, yemek bekler- ken, etrafa bakmak için pence- renin önüne gitti. Fakat karan lıkta bir şey görmek kabil değildi. Yalnız ağaçlar, yıldızlar ve bu- lutlar vardı. İhtimalki ay bulut- ların arkasında kalmıştı, rn lıklara dalan gözünün önünde Re- şidin tabutu bütün korkunçluğile canlanıyordu, Nihayet, Emine bir tepsi ile göründü. O kadar iyi şeyler ge- tirmişti ki Mehmed Naci kızın çe- nesini okşamaktan kendisini men- edemedi. Emine alık tebessümile güldü, adadan ayrılamadı. Meh- med Naci acele acele yemeği tı- karl o ga yanmda ayakta duruyordu. — Otursana, biraz lâf atarız. Yemeği sen mi pişiriyorsun? Evet, — Demek bütün hizmet senin üstünde? — Hayır. Yardım ediyorlar. a bir kadın geliyor, bulaşık- ları yiyor Yalnız başıma yeti- şemem ki.. — Sai iyi muamele ediyorlar mi — Fena değil, Rasgeldiği yer- de bana çimdik atan pe oğlan olmasa... Geceleri kapımı den yeri Bir saat bekliyor Kapıyı kilitliyorum. Kor! — Ne istiyor senden? Emine .kızardı: — Ne istediğini anlarsınız, de- gi Mehmed Naci, gülümsedi: — Ya! Belki başka bir dostun var e onun için yüz vermiyor- — ği seven biri var amma... — Evlenecek misin? lara peksinanma, Hem mike ia htari evvel küpe « Bitii.E Tefrika;: 41 varamazlığa Edebi roman berbad olursun. e bilirimi Siz hi, rak etmeyi Mehmed | Naci sezi BA b pin yutarak 80 a Nihal Sab Onun gilisi — mu? Nihal hanım mı? H Mümtaz bey var amma... | — onu istemiyor, Onun “ birdenbire sustu. gözü... dedin su âkırdıyı Ha elksimi — Neme lâzım, e Beşi eğilim! — Biliyorum, boşboğaz d sin... Fakat ben ciddi bir mım, bana her şeyi söyliye sin, Mehmed Naci artık karnın rek bundan istifade etmek yordu. —Demek Nihal hanım b birini seviyor Emine cevab vermemek i içi daklarını sıktı, Fakat kalın diz — Zavallı Nihal hanım! O dar iyi bir kız ki... Neşeli, kalbli, m gibi, — İyiliği yüzünden belli. diği adam niçin onu almıyoi — İnsanın dünyada her isi ği olur mu? — Sevdiği de Yakacıkta oturuyor — Hayır. da.. liyor. he Biel güldü: anladım, e di A Mik Faruk be şuna ci or? ar ağzını kapadı, kat bu defa dudaklarının ki kayır dediler. Mehmed Naci daha fazla şey sormak istemedi, Emine ö günün şeridlerini elile oynıy: düğümledi. Sonra çözdü. Fakat şimdi b Daha doğrusu, her haft: — Faruk bey... sustu, Mehmed Naci kızı teşvik « — Haydi canım, söylesene Söylemem ki. Ben boşb; değilim. Evde olan şeyleri | seye anlatmam, Fakat herkes e Zavallı damad bey de dedi, Tel Mi Nacizim gözleri i dı, İçinden: Bu ne biçim iş? | d li devam ediyordu: Neme lâzım. Sonra baş bir belâ gelir, Herkes ne isterse yapsın, b ne? : — Demek Faruk bey har seviyor, ha? — Ben hiç böyle bir şey sö medim, Fakat herkes biliyor. hal hanım biliyor, büyük hal bili; bile biliyor galiba! Mehmed Naci Emineyi dal yade söyletmek için mahsus: — Çok kere iftira da olur. asılsız şeyleri anlatırlar duru dedi. — Kaç kere ben kendi göz le gördüm!