o Tefrika No. 106 BAR Yazan: ROS İskender Fahreddin Venedik sularında kanlı bir çarpışma oldu, 11 gemi battı, fakat Andrea da yaralandı... Andrea bacağında yaralanınca..| Ortalık iyice kararmıştı. tp denizin üstü gündüz gibi aydın- bıktı. Ali çelebi — Eğeray karanlığında yola Meri. e düşman bizi ko- valıya; nemi übüye İlk tob Andreanın gemisinden atılmıştı, Bundan sonra muhasara hattı Türklerin beher gemisine on düşman gemisi birden hücum edi- yordu. Bire on. Bununla beraber türk kahramanları palalarını çekerek, gemilere saldıran düşmanla eslan- lar gibi çarpışıyordu. Ali çelebi: — Oğullarım, katmzdas' Am drea var, Silâhlarınızı daima ona geviriniz. Kanımızı boşuna dök- miyelim, Diye bağeiyi rdu. İşte bir çatırdı... Alireisin ge- misinin direği denize uçmuştu. Türklerin yatağanları düşman Söğsünde parlarken, Andrea türk eni topla batırmağa savaşı ordu. Bir imei İm misi delin; e biri deliğe kolunu soktu, Ve i içeriye giren suyü kes- ti. Fakat, düşman insafsızca sal- dirıyordu. e daha. Bir kaç gül Ve nihayet Mr ie manda gemisi sekiz daki ruştu., . Ali reisin ge- rın arasında kğ gın çıktı.. İs- im iş mii bezde Ahni an yaralan- » Ahmed reisin sesi birden bire o Ve i gemilerde düş- manla çarpı çarpışan Türk akıncıları, Ahmed reisin göğsüne bir ok saplandığını gördüler. Döğüş © kadar kızışmıştı ki. Bu a deniz üstünün gündüz- Bir az geride kalan v. yan bir tek Şömi kak miştı, eğ marmara arasın- İmami bu gemi- ili Be doğru haykırdı: Ahmed rei > şe. yaklaştı.. e Gi O ğrudan doğru Re dümen Gi izinizi keybediniz er reisi iple gemiye aldı- Mi gemide sekiz büyük top vardı. Ahmed reis bitkin bir halde, yarasından akan kanları deniz - kri şu emri verdi: KE lım.. Avlon- m ze gp asiyii Bulalım; nin lm spberia alacak?! in kaptanı Ahmed rei- sin sözümü dinledi.. Ateş açarak rak m ie evi ba- ka tı saat sonra e m lerdi. Venedik körfezinde on bir Türk gemisi mürettebatile bilrlikte ta- mamen telef olmuş ve Andrea Venediğe gitmişti. Eğer Ali Çelebinin yanında yir- mi kadırga daha bulunsaydı, yüz gemiye karşı gelebilecekti. Türk ler akılları durduracak bir gay- bir matt linde ik ir mucize sayılabilindi. Ahmed verime dğieinz dönüşü. s Avlonyaya döndü- ğü zaman, mi Süleyman İs- tanbuldan ordusile Avlonyaya ye- ve adişah, mi diri Korfoda çil) ile karşılaşacağı! Ana umuyordu. Ahmed reisin Vendik körfezinde (Andrea) — tasi ğı harb ice n uni Sü- pe müteessir çil tersane ası Alt Çalinin de bu mi bir Dag amanlarla birlikte şehid şu ak büsbütün canını ed :N si 'enedikten (Kor- fo) ya geldiği muhakkaktı. Ve. nedikdileri Korfode yalnız bırak. mıyacağı şüphesizdi, Kanuni Sü- leyman, İtalya sahillerini yak. Lütfi Me ilere işah Ahmed reisi Ve. e lanırken, öbür taraftan Türk sahillerini yakan İs- vo yaptıkları barbarlık Amel reis Avlonyaya geldiği günün tekrar Avlonya- dan ayrıldı.. Ve Korfoya hareket Arkası var) Halkevinde kenferen; rinden im)” “leme Br oplemn yare kontrandüsü nz e m herkese Ve 4 Her akşam bir bikâye Cemal uzun müddet şehrin sr ii hayatından bıkmış usan- iyede yeni yapılan kü- bik kanalin arasında babadan kalma arab bir konağı var- dı. Uçsuz bucaksız, büyük'bir bah- in ortasındaki bu konak bom- boş dururdu. Koca ie bütün eşyası bir karyola, bir kaç perde; iki yatak ve Nuhu nebiden kalma yayları dışarı fırlamış koltuklar, ayakları Se masalar, yaldız- ları dökülmüş eski aynalardan ibaretti. Aklı estikçe Cemal Suadiyeye iner, bu harab boş konakta bir kaç hafta kalırdı. Şehirde bunalınca gene küçük çantasını hazırladı, Suadiyede köşke doğru ilerilerken gün bat- mış, aydhii mehtablı bir gece başlamıştı. Köşke çıkmak için kü- ık köşkteki bizim yatağı aşırmamış —— Yoksa sağlam tahtaların ” öşkün elektrikleri ii ima içinden: — Alat, 5 O kadar yor- gundu ki kağ DE mumu üf- ledi. Yatağa girdi. Fakat yerini yadırgamıştı, Bir türlü uyuyamıyordu. Hiç değilse yarım saat, bir saat sağdan sola, soldan sağa döndü... Fakat bir- denbire dışarıda bir gürültü oldu. Ayak Min : Cemal doğruldu... Acaba kim- di?, Hırsız mı?.. Merdivenler ga- par ürüyen ayak ses- leri'daha iyi işitilmeğe başlıyordu. Pencereden vuran ay ışığı odanın ortasına doğru süzülü or, nın ak tarafı aydınlanıyordu. apısının tok- dön Delikanlının yüreği tıp tıp atarken kapı ar 1, açıldı. Karanlığa iyice alı alin gözleri ayın ışığı altında di. günü gördü. Kolları çıplaktı. Göğ- sü Dz iğ — na ii vardı. Odayı rmez mütered- did adile e Muhakkak delikanlıyı görmüyordu, elâşi karyolaya doğru ileriledi. Ve bir amlede olanın altından burnuna nefis bir koku geliyordu. kuyord karşı» aziyet sında delikanlı ne ii şa- şırmış kalmıştı, ki a rahat edememiş olacak mezi kadın kumıldanıb duruyor- |. Birdenbire karyolanın altından ilik. Kapıyı açtı. Telâşlı adımlar- ıktı. a dışarı çı heri sonra merdivenlerden sesinin çabuk çabuk ime işitti. Ne garib macera idi bu., Delikan- li yatağından fırladı. Kapıdan dı- şarıya çıktı. Mumu yakmadan her Boş konak amıştı. Birdenbire Cemali penne / görünce kadın telâşla fırladı: e tarafı araştırmağa başladı. Bir- denbire arkasında hafif bir pıtır. » Döndü. Gene bir kadın i... Deminki genç kadın kırmızı elbiseli li idi. Bu inadma ye ini elbiseli kadın parmakla. rının ucuna basarak ileriliyordu. Cemalin yanına yaklaşınca müt- hip bir çimdik attı: — iç olsana çapkın! kime i koşa uzaklaştı Cemal leri kadının Derdi kı oldu. Yeşilli kadın eşya dolu olan bir salonda kayboldu. Cemal onu o kadar aradı amma bulamadı. Deli olacaktı? Bu başına gelen- ler ne idi. İçine bir korku düştü, Böyle kırk yıllık, ş koca gece yarısı bu all yeşil Hi genç kadınlar ne arıyordu. Yukarı katta bir gürültü oldu. Yavaş yavaş merdivenleri çıktı. En üst salona geldi. Birdenbire yüzüne vurmuştu. Çok güzel bir em dı. Sarılı genç kadın Cemalin nağını sıktı, — Öyle salak salak dolaşmasa- na... diyerek heel tırab- zanına ata ters bine: i oturd Vijjijt... Aşağıya leg Ay ışığı merdiven tırabzan, mın tam üze- rine vurduğu için delikanlı sarılı kadn fevkalâde güzel bacak- volduğunu gördü. Aşağıya koş- Sarılı kadını koyduysan bul... Ne gezer?. Cemal hayal görü iyo- rum, aklımı maklımı kaçırıyorum sandı.. Bu sefer mutfak tarafında bir tıkırtı oldu. Oraya koştu. Mutfa- ir kapısı ka; seyrederken gözüne öteki köşede beyaz bir erkek gölgesi ilişti. Be- yazlı in de ileriledi. Mavili girdiği kapının arkasın- da kayboldu. Cemal: — di bunları ensele- rim... mi bu yahu?. Bir kır mızılı kadın, bir yeşilli kadın, bir sarılı kadın, şimdi de mavili ka- di beyazlı erkek.. Yürüdü. Patırtı çıkarmada riledi. Birdenbire mutfağın an sını ardına kadar açtı. y tam tam onların Satüne, vurmuş- masanin mişler gibi rahattılar, Kadın gü- zel saçlı başmı erkeğin omuzuna day: — Hr, .Hayır... Karanlık görmedi.. dedi. Kadın telâşı arttırdı: — Kaçalım... — Kaçalım cicim. Cemalin aklını bozmasına hiç şey kalmamıştı. Boş konakta bu kadar kalabalık ne arıyordu?. he eve döndü. Bir ME en geçerken ensesine ölme indi, Bu sefer de beyazlı vi kadın hayaleti yıldırım gibi ya- nından geçti: dol diye fı- şi Apaşiki sıldıyarak kayboldu. Radyo Mi mi 0 perşembe 8 almanca ders, 18,30 19,30 haberler, ve caz orkestraları, 20 ik, işer di hafif renki 2. 45 haberler, 22 o ira konseri. konferana, 15 dana, 23,45 anan 24 sözler, 203 dan; — 18,30 or 25 ni, 22,55 sözler, piyana konseri, 24 fransızca konfer 105 son habenler Moskova (1714 m.) — 18,30 şi bestekârlannım eserlerinden ii 20,30 yi konser, 22 muhtelif dillerde "Bükreş (364,5 m.) — düz: plâk neariyatı, 17 im e 18 Fanica Luca rin 19 izi 19,15 orkestranın sein Z sikisi, emil şarkılar, 22 Romen ela 2 haber ler, 23,25'plâk; 25 Ikinci kânun cuma İstanbul : 12,30 karışık musiki, plâk, 18 ise vini otel Tokatlıyandan trans” caz orkestrası, 19,20 Sk LANE, 19,50 haberler, ii öeie miz caz, 20, avayen kita; ret ve arkadaşları 1,20 son m ber 21,30 radyo ii 22. n ve tango orkestraları Varşova (1345 m. 19, dans, özler, 20 piyano refakatile (şarkılar, sözler, 20,30 keman musikisi, r, has haberler 20 15 solistlerin iştirakile sene 23530. şiirler, ee lar, 24,05 di Budapeşte (530,5 m.) — 18,35 Chariy Gaudrio caz orkestrası, 19 ste- ografi dersi, 19,35 spor, 19,50 repor« taj, 0 orkestra temsilini nakil, çi € 4m NE söz“ ler, 18, 30 k Kunlorduya ei, > muh» telif dillerde nesriy: Artık — ei gece ray burada y: dedi. Derhal siyindi. Kendi ini sokağa attı, yorgunlu- ğuna rağmen sabahlara kadar do- Gün perde perde ağarıyordu. “öğ ka kaldı...» le arkalarından ba» 9 Bir yıldız ; a