1 usani Tetfrika No. 96 BAR Yazan: “Taliim, bugün de bana kahretti..!,, ızıltanın sözlerini İlini düşündükçe tüyleri ürperi- yordu. Demek ki Osman kâhyanın iltifatı da boş ve manasız imiş..! Diyerek yerinden fırladı.. Ar- kadaşına — Talihim, bugün de bana kah- retti.. Haydi, buradan uzaklaşa- hım. edi. Sonra birden paşanın ca- riyesine döndü: — Sen beni sahiden seviyor musun? — Elbette.. el seni bekliyordum.. Senin ad ik tüğüm göz zarım prime dim, deniz olurdu! — O halde yarın. e evime gel.. Seni Ve koşarak me ET na indiler. Kızıltan küçük hanımının yan geldi: — Akdoğan başka bir kız sevi- Ter sultanım! Sizi burada gö- rünce: «Şeytan gibi, karşıma ne- seden çıktınız?!» diyerek iz i, Ben size onun vefasız bir LE adm söylememiş miy. dim dim sa içini çekerek önüne baktı Ve ye mekten sonra, yarışı bek- lemeden, mısır tarlasından evine döndü. Birgünde neler oldu? Ertesi gün Kızıltan Galatadaki Akdoğanın evine geldiği zaman, > şarapçı yahudi ile karşı- laşmı Kızılta Akdoğanı sorunca, yahudi yavaşça genc kadının ya- mına sokuldu — Reisi saza çağırdılar. Gitmeğe mecbur oldu.. Ve sizi önümüzdeki cuma günü gene bu- rada bekliyeceğini söylememi tem- ih etti etti, Kızıltan yahudiden bu haberi alınca canı sıkılmıştı. Fakat, ma- demki gelecek cuma günü tekra buluşmak ümidi vardı. Fazla sar- sılmağa ve üzülmeğe lüzum yoktu. N İbrahim paşanın cariyesi ti selli ile tekrar sahile döndü.. Bir kayığa binerek Cibaliye geçti. yeni bir umguya düş- müştü Akdoğan beni alma- Za mı Dar verdi? ! Sinyor Kontarino siyasi vaziyet- ten çok rr İtalyan işi ii disine hafiye! yapan el sözlerine itimad lu, Zaten İtalyan o > Türkiyenin deniz: erde aramaktan vazgeçtiğine si ya gün İstanbul my ii reket eden bir tüccar ge- lila, İtalyan elçisi, erer $on ve kati hükmünü bildirm «— Akdenizde bu yıl 1 ei miyacak'» : İtalyan elçisi Türklerin Akde- nize çıkmıyacağına o kadir çok OS İskender Fahreddin “Kız! Bana küçükhanımın esrarını söylersen, paraya, kocaya, servete kavuşacaksın! Haydi, çıkar şu ağzındaki baklayı..l, inanmıştı ki.. ilkbahar e Bo- ğe halkın » diyor ve görüşlerini arak ime? edemezler! aldanmadığını anlıy: ... İbrahim in damadı divan kâtibi Niyazi efendi son gi karısının kendisine çok davranışından şüpheye düşmüştü. O gece küçük hanım odasına çe- kildiği zaman, Niyazi efendi, Kı- zıltanı yakaladı: Kız, dedi, buraya gel! Sora- cağım NE ar doğru cevab verir- sen, seni güzel, zengin ve yakışıklı bir delikanlı ile evlen vie Bir gün evvel bu cariyelikten kur. tulmuş olacaksın! Bana bildikle- rini anlat: Küçük hanım bu; lerde neden bu kadar düşünceli ve kederli görünüyor? 'n ne bileyim, efendim?! Bunu “iz benden iyi bilirsiniz! Niyazi efendi demir gibi sert Sen genç kızın kolundan çek- » — Kız, rahat edeceksin.. Pa- raya, kocaya, servete kavuşacak- sın! pi çıkar şu ağzındaki er hanımin bü- İdan uzaklaştırınız! O çapkın, anbulda kaldıkça, Altındal si- zin olamaz..! iyazi ay gözleri dışa- > uğramış! HN iii sıkarak haykır- as — Alacağı olsun o baldırı çıp- lağın... Altındal o sabah erkenden kalk- Zn Yavaşça konağın alt katına in- ie Ve Osman kâhyanın ödasına giderek: — Kâhyacığım, dedi, dün Ak- doğanın — çarçabuk gittiğini biliyor m — iza menekşenizi ona yediği zaman, sevincinden içi titremişti... Sonra birdenbire kalkıb e ben de şaştım, — Onun beni sevdiğini umuyo- rum, ee Onu bir defacık yakınd. görmek istiyo- olsun — Emrederseniz, ben göreyim... — Ah.. Ne iyi olur, bu iyiliği bana yapsan..! E — Bugün gideyim mi? — Onun bugün saraya eli muhtemeldir, N gidib — Barbaros bugün öğleden son- ra im gemi vi erini saraya yacak. Umarım ki Akdoğan pi Ki iü AE Ona git ve fır- sat ir kulağına de ki: «Ak tındal, dün gönderdiği menekşe- yi geri Giiyi Eğer menekşemi saklamışsa ve beni görmek isti- yorsa, bu gece yarısından sonra arka bahçeye gelsin.. Ona diyecek bir çift sözüm var. (Arkası var) lereden biliyorsunuz? İ HASAN Öksürük Periler ele Nezle, Bronşit, Boğaz ve Göğüs Melle Sesi Kısılanlara Şifai tesirleri çoktur. 30 kuruştur. HASAN ECZA DEPOSU HASAN Kuvvet Şurubu Zaafı Umumi, Kansızlık ve Kemik Hastalıklarına şifai te- sirleri çoktur. Çocuk- lar, gençler, genç kizlar ve ibtiyarlar her yaşta istimal edebilirler. HASAN ECZA DEPOSU Radyo 14 ..— kânun ala İstanbul : 18 fransızca dans musikisi, EE 19 İrini e şubesi namına dok- vi sosyal yardim tor ör dalğ ÜRba Şerafeddin Uludağ, 19,30 habe yar r, 19,40 solo ve ses mu- ii plâk, 20 Yurdumuzu bilelim; Se a a > RE Got . son haberler, 21 30 Bayan Bzlrye “isin şan, rad- o, caz ve orkestrala Varşov a (13 343 m.) ia şar- ii kılar, 18, 50 sözler, 19, 150 piyano > (ela sız eserlerinden), 19, ler, 21 hal ze e ais eski konsei konferans, > lama 3, w ça ans. m.) — 13,15 gün düz in açi "8 haberler, o 2 si Avrupadan gelen ye. ai pllklardağ); 21; kabsr Berlin — 18 ,30 , opera plâklan, spor, K) şarkı ve: piyano musikisi, sözler, 20, alir, 20,40 aktünlite, haberler, 2 10 solist bariton sarkıları, 23 haberler, 23,20 neşeli, k e aa Budapeşte (550,5 m.) — 18 selon mesikisi, 18,55 hikâyeler, 19, 30 Vag- nerin «Die Meist ersanger o von berg» isimli opera temsilini nakil, 23, 25 Şingen, isi, 24,05 haberler. inci kânun salı İs almanca ders, 18,30 Hami ayan Azade Tarcan, 18,50 musikisi, eN haberler, 19,40 ,10 ri. eşte G0 m.) — opel gürler 21 10 sar- Elip, 21,95 ei ,15 Viyana- | mefis kirazlardı. Her akşam bir hikâye Şekib pembe köşkün are geçerken başını kaldırd kün bahçesindeki kiraz folik na uzun uzun baktı. Bu kirazlar görülecek şeydi. Eriğe vi bü- ye e, kıpkırmızı, daha uzak- tan kütür kütür olduğu anlaşılan ve Ea kana kana yemek is- > a istasyon kahvesinde köşkün kiraz- kiraz lar... büyük babası kirazların anlarım öyle dillere destan olmuş ki pa- şa her mevsim iki t kiraz top- latır, bunları gaz boyamalarına sardırtır hünkâra gönderirmiş... Bu kirazlar ipne üz m şayı bilmem ne a 7 Köder. özle ri iri ekib bunları dinled kçe âdeta fenalıklar şapırtılarla sulanıyordu... Ah bir ies ulub şu kirazlardan yi- ebi gece yemeğini yedikten son- Ta düşündü: Acaba kimse görme- den karanlıkta bahçeye atlasa.... Ne olurdu ei Kim ili de köpek mö- Evden çıktı. Ayakları onu pem- be köşkün önüne doğru sürükle- di. Aksi gibi mehtab da vardı. kirazlar e gülümseyorlar. Uzaktan Şekerim.. Gel bizi ye!.. gibi ni Şekib bir kere köşkün önünden sz e tırmanmağa ce- aret edemedi. Döndü, bir dah ti, im cesaret edemedi. Bir bei daha döndü. Bu sefer kararı kati idi. Muhakkak der Da b 23,30 ike ln 35 plâk, 0 çingene musik: 5 haberler. S& AYLIK 750 SAYLIK 400 AYLIK 150 » Posta ittihadma dahil olmayan ecnebi memleketler: Seneliği 8600, altı aylığı 1900, 0; aylığı 1000 Kii Adres tebdili içi rm; kuruşluk pul göndermek Ml val 9 — Ruzukasım 68 | aşacak, içeriye atlıyacak, kütür kütür kirazları yiyecekti. Kö önüne gelmişti doğru eriyordu K ye Sl ar — Adam send sun yahu?.. is cesaret veriyor- u. âkin tam parmaklığa yaklaştı- Balkon kapı- sı açıldı. Dışarıya bir gölge süzük dü: Şekib hemen parmaklıktan suzaklaştı. İçinden: ağar ver- yakalanı- dai Kirazlar ti. Artık parmaklığa j sile alay etmek için bu şarkıyı tutturmu. Evine döndü. Yattı, Fakat ki- razların hayali güzel bir sevgili- nin hayali imiş gibi bir türlü göz- inin önünden gitmiyordu. Sa- Sabah a pembe Sipari E Yol tenha idi slde parmaklığa tır- manabilirdi zemin tam msi Önüne & ld curlar- Hemen uzakl gölgeden parmaklığa yaklaşmağa « Bu hal bir hafta devam etti, Gün- düzleri, geceleri belki beş altı de- a ib, pembe köşkün etrafın- a fır dönüyordu. Nihayet bir akşam delikanlı ve güzel bir sofra kur- para soğuttuğu 15 senelik sr gr 1 yudı um Yemek bilince kendi kendine söy- lendi: — Güzel yemekleri yedik.. 15 senelik eski rakıyı içtik, Şimdi o meme kirazlardan yenilmez mi a cani e fırladı. Mutlaka, mut- ordu, sea a geldi. Kendi kem din: güçlü eme delikanlıyım... e yordu. Parmaklığa sıçraması ça saniye sürdü, sürmedi. Parm: beli gölge delikanlıya yaklaştı. Bir a ve güzel bir lâ- okusu : Ay aşığı her ge idi. Biribirlerine adamakıllı yak- ışlardı. di onu hs görebili- olma en b ii yaklaştırdı: — Ben de seni bekliyordum... çenleri anladım. Sana cesaret ver- için balkona çıktım. Pancur- tıkırdattı -. Neyse gel- din ya... Lâkin eğer istemiş ol- saydın sana kapıyı açardım. Böyle parmaklıktan atlamağa lüzuni Ş N bol bol kiraz yediler. Şekib saba- ha karşı evine döndü. Elinde bir sepet kiraz da vardı... Bir yı'dız