Tefrika No. 95 BAR Yazan: OS İskender Fahreddin Altındal, Akdoğan için gözyaşı erir Eleni cariyesi ortalığı karıştırdı.. Akdoğa “Küçü! hanım senden nefret esiyor, demişti. Hangisi daha çok seviyor. Arabadan inmişlerdi. Osman kâhya yeşil çimenlerin üstünde sofra kuruyordu. Altındalın cariyesi Kızıltan, ha- Mumile arabada başbaşa kalmıştı. Imas ağa seslendi: Tir a küçük hanım! Yemek hazırlan, Altındal o gün ne yapıp yapa- tak Akdoğanla isli ui m bulacaktı. Altındalın kocası etrafı dolaş- tan İyad iki yanına bocalıya- srak gel a. ış ikindiye ie mile cakmış, hanımcım Altındal omuzunu e sof- Yaya — m yemekte hanımının ku- dağına fı ad amad beye içki ikram hiz g de, sie kalkmak m bulması mini cariyesi küçük hani- mına yararlık göstermek istiyor- du, Niyazi efendi rakıya dalınca: ük de ede- aşmıya tini ve Akdoğanla er er üçük han gizli bir eti Mal me çi $esini getirdi. ağ efendi rakıyı görünce Parayı, işi ve karıyı derhal unutan bir alar; Rakı şişesine sarıldı.. kadehini doldurdu. Bir kadeh te an kâhyaya uzatarak: — Haydi, yuvarla bakalım, kâh- Ya! pa Bir bundan.. Bir ondan.. der. © Niyazi ei yarım saat için- de kafayı dumanlamıştı. Altındal yavaşça kocasının ya- ek: Haydi, dedi, Sür ağaçların Arasında biraz dolaşalım.. Otur- tar n bacaklarım tutuld Elmas ağa, kâhya ile yemek al cariyesinin kolu- Yanyana Memeye e arasına daldı Altındal. Kızıltan. İkisinin de v rr İkisi de Akdoj viyordu. Altın tındal, Kirli Yeli bir delikanlı iyı sev Değ sanıyordu. N ei İn in serdiği erkek İstan- Çok uzaklarda.. - yerek hanımının m sini “o nağlam korkuyo: Altındal; bina değil — Kızıltan, dedi, sen de sevme- | din ne beni N Ni Bu için, ile lendi U miskin herif benim kocam Yak “ae mal ben Akdoğanı ei yazi bedi Sam ir ni göreceği vii ikiz hanım vesilesile için sevini- e parçasının oğlak arsık p Basimde nasıl yaşıyabi! ilir? payım, Kızıltan? Sen söyle. ya bir yol göster..! Aca- ba Akdoğan beni bâlâ eskisi gibi seviyor mu? — Sevörse, onunla evlenebile- cek > — Akdoğan yakında donanma ile ellik ayrılacak, Liman- dan çıkarken, gemisile beni de ka- çıramaz mi? Kızıltan bu fikri kendisi için tehlikeli gördü. Hanımın kulağına eğildi: — Elmas ağa şimdi nerede İse açayım. Eğer $ize karşı eski sev- gisile bağlı ise, yarın konağın ar- ka bahçesi we ağ şmak üzere kendisinden sö: — Çek iyi semeri Kızıltan! Haydi, ben burada bekliyeyim... Sen git, bu işi becer! - Akdoğan, saatler geçti tikçe sa- b vim seke edir fır- p kalkmak isti Bizden Kızıltanı ia gö- rünce şaşırdı. Kızıltan rüzgâr gibi ağaçların arasından m Akdoğanın ya» el 3 Akdoğan geldin? dedi - Ali e pi gelmeğe iste- ği Kazılan kendini güçlükle tutu- yordu. Oi ber şeyden önce: Yı bu. Kendini tuttu. — Şey, dedi, beni LA hanım Os edi- Vi Şimdi e sü defolup in, dedi. Beni mazur gör, Ak- mem Altındal kocasını çok se- viyor.. Seni çoktan unutmuştur av — — ve al İn olmayan eya mü 4 ii 900, üç on 1000 kuruştur. rn ioizyisi Besi dres tebdili için i beş kuruşluk pul zik şan lâzımdır. ney Öle İİ E Bel Sa 740 94 Va 5,39 748 1258 — 17,02 1839 b di gm Kapaktki iel b ele çi Türk cerrahi cemiyetinden: Cemiyetimizin ayhk e e #kinci kânun pazar günü SA yl il Kn -anesi tada ni lan ie bütün doktorların EN diler Her akşam bir bikâye Ebediyen Ayşenin babası edebiyat hocası idi. Zavallı büyücülük deliliğine şladığı vakit, kendisin- le bir milyon altın bulunduğunu hülya eder ve bunu Hilâliahmer- den tutturarak bütün bayır mü- esseselerine dağıtırdı. Yalnız kar- şılığında kendisine bir heykel di- kilmesini isterdi. uhran gelib de edebiyat ho- cası gene hayır cemiyetlerine pa- ra İyi bahse yerme gamlı gözlerile kızına ba- ai o ik telefona koşarak dok- toru çağırırdı. Doktor yetişir, gülerek edebiyat muallimini selâmlar ve ona müjde verirdi: — Bütün cemiyetler sizin hedi- > Bağ Gelib görüşmez misi ipi hocası on aşağı- ya iner, arabaya biner, heykel- traşla tatlı tatlı konu: şirken ara- ba Şişlide hastaneyi boylardı. Za- vallı edebiyat hocası bir müddet öz tedavi edildikten sonra sü- et bulur, sanki hiç bir buhran sen oyala, eğlendir, derdi. Bu benim içinen büyük bir zevkti. Ayşeye sorardım: — Ayşe salıncakta kolan vur- m ister misin? m kocaman bahçenin bir eş büyük çitlembik ağa- İ cına sağlam salıncak kurul vie Ai , ben ayak- salıncağı e dıkça ha- like Ayşe sevincinden haykırırdı. Ben bütün bütün co- rdım. şal . Henüz pek gençtim. Mahçup- tum. yi sevmi k nız hoşuma gidiyordu. Fakat Ayşe hissettirmemeğe çalışıyorsa da be- ni seviyordu. sine istikbal mı ui yazacakt olacağıma iman getirmişti. Bizim > üst kattaki bü- yük sofanın kenarına sahneye benzer bir şey m Ora- tan dl, erkekli nam bazı serler yorduk. Ben arkadaşlar alkışladı. İşte ilk bu- semiz böyle alkışlar içinde doğdu, fakat ondan sonrakileri kimsecik- ler görmedi. Yalnız bir gün, bahçenin bir ELİ annem bizi eşim e yapıyorsunuz bura da? — Hiç, saklambaç ruz. — Haydi bakalım, Ayşe, sen evine, sen de düş önüme! ahçup, eyi önde anne! arkası sıra ev öndüm. Yolda kendi re kararımı vermiş re bütün azim ve irademi topla- oynuyo- yl mıştım. Köşkte salonda yalnız kaldığımız zaman, ani yüzü- me bakarak: — Utanmıyor musun dedi. — Ayşeyi seviyorum. Onunla evleneceğim. — Ben sağ oldukça sen bir de- inin kızile evlenemezsin! İki anne biribirlerile Mn Artık edebiyat hocasına nöbet g: di a etmiyordu. Hattâ Ayşeyi biraz | uzaktaki teyzesinin yanına bile aşırdılar. Bir kaç gün sonra, Ayşe bana ir mektub uçurdu. Köşkün alt ka- ile gidip onu görebilmem kabildi. akika, fırsat bulunca, bir gece Ayşenin teyzesinin köşküne Sile Parmaklıktan atladım. Ay- şenin tarif ettiği odanın pancurun- dan içeri girmeğe kalktım. Pan- cur kapalı idi. Şüphe yok ki mek- #ubum eline geçmişiti, ya Ayşeyi o odadan çıkarmışlardı, yahut pancurları kapamağa mecbur et- işlerdi. Mahzun mal dön- ları izinde boğuluyordu. Bundan sonra Ayşeyi bir daha örmedim. Bir daha salıncakta | karşılıklı kolan vurmadık. Bi ha beraber tiyatro oynamadık. Annem öldü. Ben İstanbuldan | uzaklaştım. Aradan birçok vakalar geçti.. ! eker. ok uzun seneler geçti. Tı | irç, İstanbula Kc pe Di e köşkü gidi örmek, şelerin evini uzak a et- k istedi şimdi e idi? Ne olmuştu? htanbulda miy- dı? Hayatta mıydı? Hâlâ Erenkö- le mi oturuyordu? İçimde büyük bir hüzün ile, ço- cukluk ve genclik hatıraları saklıyan köşkün etrafında dolaş- tını, Zavallı edebiyat hocasının evi harab olmuş. Kaplama tahta- — Harama kesilmişti. vardı. Fakat ik a bale, çalıp Ayşe: ak- imi menedemedim, Bana Mb açan ak saçlarile Ayşe oldu. Boğazına sanki bir şey tıkandı. Beni derhal tanımış, sen- delemiş, düşmemek için duvara dayanmıştı. Ben ellerimi uzatarak ha — Ayşe! Ayşe bana kahve en Köşk- te bir küçük besi z ile Erda yaşıyordu. Hükmi iy buhran e asında ölmüştü. Bir kaç ay sonra a annesi a ak eali ay- lmıştı. Ayşenin bla eski güzelliğinin bal bakiyesi gö- ze çarpıyordu. ertemiz, sade odasında bütün kitablarımın muntazam cildlerile kez Sonra, küçük bir Müz sikle raber bir lüle da gö ördüm. Ayşe artık bir söyliyemiyor- du. Ağzı göz yaşlarının solar dığı al tebessüm içinde kısılmış Yalhız. bir adet HASAN TIRAŞ BIÇAĞILE Bir sene tiraş olursunuz. ve dikk Şimdiye Kadir icat olunan bütün tıraş bıçakları arana en mik m mel ve Sa Si uğu n uma rah get Kk v ve e ta dat vardır ki her bir tarafile Tâakal on defa tır; Bi v, yapılmak müm hiçbir Ni rai bu mezi Hasan marka ki aldanmayınız. Taks ia sakınısız. Fiyatı 1 adedi 5 kuruştur, 10 adedi 46 kuruştur. Hasan Eva deposu, İstanbul - Beyoğ'u, ; Radyo 13 ikinci kânun pazar ul 5 İS otel okatl a andan 19 Varşov: İi ye 19 Bene 20 he or- ra musikisi, aktüalite, 21 akı pisi “2145 haberler ve sölire, e rel lâm kı 23,25 musikisi, sözler, 24,05 dans musikisi Bükreş (364.5 12 ruhi mus i, 12,30 hafif i, 13,30 plâk, 13,50 hafif musiki, sözler, 14,40 plâk, 17 ulusal neşriyat, hafif musiki, 19 haberler, 19,15 rin imi 0 konferans, şi 0 popüler neş- e 21,30 eki 22 orkes- 23 habe: biri Berlin (357 m.) — 19 küçük radyo orkestrası, 21 Sri kfurttan nakil, e keza, 24 neşeli musiki (senfonik), halk musikisi ve a ar, 550,5 m.) — ars pa konseri, 19, 50 2 — e or kestra, 21 stüdyodan tiy. 0 ha- berer spor,. 23,10 İmre meş çin- akımı, 24, 1 dans musikisi nakil, 105 son kesi 14 ikinci vi , Pazartesi İstanbul : 18 fransızca ders, 18,30 dans m Mn 19 İstanbul m ça yardım şu esi namına tor profesö Şerafeddin U ir Osman 19, e haberler 19,40 solo sikisi 0 Yurdumuzu bilelim pi , 1 mol muskii (Avrupadan gelen ye ni m - haberler. Berlin ii 1830 opera 19, sorma ve piyano 4120.20 al, 20, 40 belli 21,10 ve gi on Ski 23 hüherler, 23,20 n kon si in) — in isi, Ni ill 19,30 e Meistersanger von Nüme ri ğamalini nakil, 23,23 24,05 kab Bi pi Kvz bir el ie el w Bu benim ona hediye ettiğim V ir fotoğrafi idi. Altında, temin ediyordum: Ebediyen senin! , kas Hikâyeci J li i eğ