v 30 Kânunuevvel 1934 AKŞAM Tetrika No. 83 BA Yazan: ROS İskender Fahreddin Barbaros (Cerbe) limanına gelince, ilk işi sevgilisini aramak oldu. Romalı prenses, ölür Barbarosa bırakmıştı. Bu ne hazin bir “Bir demet kadın saçı!,, (Andriya) nın donanması Ak- denizde Türklere meydan okuma- ğa başlamıştı. Barbarosun gemilerinde altı binden fazla esir vardı, unlar arasından işe yarıyanları seçerek gemilerde kul- Janıyordu. Türklerin erzak ve cep- haneleri lüzumundan çok fazla idi. Barbaros (Mayorka) sahillerini yakıp yi bi sonra, tekrar Ce- zaire dü kırarak nihayet (Cerbe) binin gelmişti, Burada Barbarosun ailesi otu- rn see ddin paşanın biri Türk, ni İtalyan di ii m v bi tanbula giderken onları urakmıştı. Bararasn karıları ayrı ayrı evlerde oturur- lardı. Barbarosun Cerbeye gelişi, yer- ileri çıldırtacak kadar sevindir. Cerbe abalişi “Turnsia Barba- askerleri ER n birdenbire br kalabalık bir donanma ile Ceri limanına gelişi, Barbarosu seven bale yeniden ümide düşür- müştü, Herkes biribirine: — Acaba e tekrar Tu- nusa gidecek mi Diye soruyor e Barbaros, kendisine ayni suali soranlara: — İlkönce İstanbula gideceğim. Fakat, Tuş musa tekrar gelmeyi ve Tunuslulara ir ders vermeyi 'unutm myacağım. Demisti. Barbaros, Tunsuluların yaptığı iyi ve bilhassa Sultan Hasanın fenalıklarını unutmu- ordu. arbaros karısını ziyaret ettik- iş sonra (Akte) yi aramağa git- isti, Eken alı prenses, Barbaros İs- tanbula giderken: «Seni ceğim!» demişti sözünde durmuş mı rında sahi- olan bu ikinci karısının €vine giderken, içinde bir şüphe dı: çerisi âlâ seviyor mu? e vergi eski gençliğini kaybetmi çı sakalı ağarmış, sineğe Beyni Vela bir erkekti. te onu bu halile nasıl sevecekti? Fakat, Akte > otuz beş, kırk yaşına gelmiş ç kadındı. o Barbarosun Sie ilk düştüğü tazeliğini muhafaza edebilmiş miydi? Barbaros yolda giderken, kendi kendine söyleniyordu: — Dünyada hiç > egr .— kadar sadik ve fed olama; Onu çöllere, ormanlara ni lar.. Vahşiler arasında kaldığı hak de gene kaçıp kurtuldu ve vatanı- na dönmesi mümkün iken, tekrar bana geldi.. Beni aradı, Ve benden ayrılmadı. Şimdi uma- rım ki, saçının bir kaç teli olsun ağarmıştır... Barbaros (Akte) nin evine yak nız gidiyordu. Barbaros, O ilkönc: önünde iie Ayer görüşü, ken, saçlarını kesib ölümdü! Ayşeyi, okuyucularımız pek iyi ille ki, prensesin m bir hizmetçisi idi ve Ayşe prensese ne kadar sadık kalmışsa, "fendisi Barbarosa da o derece de sadık ve bağlıydı. Zenci kadın uzaktan Barbarosu görünce şaşırdı. Korkudan dili tu- tulmuş gibi kekeledi ve titriyerek kapıya dayandı. Barbar Ane ülerek: iç deği en Fy dedi, yaln ar mi sin? siler mu? Ayşenin seir doldu: — Uyuyor çiy e geldi- Gözlerimiz yollarda kaldı. Sizi öldü diye işik. Matem tutu- rduk, yol eba Yem yin güdü dre yer e git, prensesin A LU Her aki 1 bir bikâye Nadir, Fahire ile kocasını resim sie bulacaktı, fakat o Gala- tasarayına vardığı zaman, karar- laştırdıkları yerde onları göreme- di. Biraz geç kalmıştı. Yerli İri salonlarını dolduran kalabal: arasından kendine bir yol il yukarı kata resim sergi salonuna çıkınca, Fahire ile kocasını uzak- tan gördü. Nad dir kırk yaşına geldiği halde namuslu bir kadına âşık olmayı hiç hatırına getirmemişti. Halbu- ki şimdi Fahireyi dünyada her şe- yi Ti edecek derecede hakiki bir aşkla seviyordu. Fahirenin na- muslu bir kadın olduğuna da şüp- he yoktu. Fahire kendisini güzel müdafaa yolunu biliyordu. Hem de hiç nazikliğini, şakacılığı- ı bozmada: ir işi tabii cere- yanına bırakırsa genc kadından bir m le göremiyeceğine ka- naat yi Mutlaka reza de bir şünüp onu cell mek li bulmak lâzımdı. ve tat b İbis? Fahirienin kocası tesadüf etti- ği bir kaç dost ile konuşurken Fa- hire biraz uzakta, bye di mış bir vaziyette iki « morti klan ortasında kaman Ş - Fırsat j r, dedi. Şimdi yerim- den kamuldıyacağım. Yerde, aya- ğımın altında kü receksiniz. O) imiş gibi herangi koyunu; Katiyen koc: ermeyiniz. KE pi yi ii va akm Düş- mevkiden şimdi Fa- wi yalı kendisi kurtarabilir. di. Bunun için bir mükâfat lâzım değil miydi? Derhal, abii bir ses- le cevab verdi: Peki. Fakat bir şartla, Yarın Keli bu Yarn benim evimd. siz alacaksın Kabul, mü? Fahire hiç e bozmadı. Ha- fifçe: — Kabul! dedi. Bir iki adım ileriledi, kocasına Höğru yürüdü. Boğuk bir ocalaz — Cidden pek yorgunum, dö- nelim, dedi. Karı koca im ves da ettiler, çekildiler. Bu dir yerdeki küçük kâğıdı. AN cebine indirmişti. Nihayet beklediği fırsat çıkmış rieği Yalnız kalınca kâğıdı çıkarıp okudu. Kurşun kalem ile YünERi bir kaç kelime, Bir ran- devu tayin olunuyordu. İmza yok- — Öğle oluyor, yavrucuğum! Hâlâ vet musün Benim yük- sek sesim, seni her zaman hafif uykundan uy uyandırırdı! ağzına götürerek bağırdı: Elini — Ayşe., Ayşe. Zenci ele kucağında taşıdı- ğı bir kücük bohça ile Barbarosun yanına gel geldi. Ayşenin gözleri yerde. nün süratle şişip ağ görü- lüyordu. — Prenses size bunları bıraktı, büyük reis! Diyerek ei kohçayı efen- disine uzattı Barbaros birdenbire hiddetle- merek: — Kaçtı desene... Memleketine kaçtı, değil edi ve bohçayı açmağa baş- ladi Ayşe Kan Çeneleri biri — Hayır.. Kükmkdri iy mırıl- dandı. Barbaros, uzun yılların tatlı ha- vi ini ini çi kapıdan karşılı gili yanaklarından ve çok sev- diği uzun saçlarından öpecekti. — Ayşe! u çayı benim elime neden tutuşturdun? Diyor ve önündeki bohçayı ya- vaş yavaş açıyordu. ari arosun birdenbire gözleri öndü. “DesalE bilekli kolları titreme- başladı. gözlerine inanamı- yordu. . Bohçanm içinde bir yığın saç vardı. vürlü ymm Kocası sordu: — Gezmiyecek misin Fahire? — RE yorguni — Bari gel, şuraya Si — Hayır, yerimden memn: , Nadir bu muhavere Ka genc kirpi rengi bütü ni etti, bütü Fahire ya- dire — ei ayrılmayınız! de- d Nadir tatlı bir heyecan içinde kaldı, Bu âdeta okşama gibi bir yağ a rpe smart bir gi Fakai ti ği bi a içinde gibi, bir türlü yerinden mıldamıyor, renkten renge giri- yordu. — > var Fahire, ne oluyor- a ya genc kadının kocasi yanındaki arkadaşlarile (biraz uzaklaşmıştı. Fakat gözleri gene karısında idi. Fahire tabii bir sesle, fakat ga- yet yavaşça; i duruyordu, rengi biraz uç tu. Nadir yazıyı tanıyacak gibi ok Ni ley bakm gi gibi, Ter Nadir genc kadının yanına s0- | du. Fakat zihni o ie şe ol Ve hasır sedirlerden birinin | £vldu. uştu ki bir şey düşi ordu. üzerine — : az yürüyelim, dedi, öte | Demek Fahirenin bir e el : (Seni İstanbula gö- zn ii üzel, modern tablo- Halbuki kendisi na: ir tesi)? demeni kum bilir'ne 2), GATY kadına âşık olduğunu zannederek kadar sevinecek. O, İstanbulu gör- ri yorgunum da, 2 zamandır ıztırab çekip ek, İstanbulda zak isterdi. Nadir genc kadının ie nın durmuştu Şimdi, kendisini büyül ev. | dikkatli dikkatli baktığını farketti, Birdenbire kalbinde büyük bir letinin kaptan paşası Meal iş. | Arkadaşları bir şeyler anlatırken e MA uydu. Arzusu tahakkuk tanbula götüreceğimi anlarsa, el onun gözleri Fahireden ayrılmı- ordu. Fakat şimdi sevdiği ka- tte bana lâ mağ yordu. K edilir KüE çalışacaktır. pm Nadir biliyordu. Fahi- t görünmü; ei Fahire böyle bir | Barbaros Ykrailanıyordur nu sevip sevmediğini bir | kadın ise onun uğurunda çirkin bir hareketi ihtiyar etmeğe bile ma- na kalmıyordu. Fahireyi evinde saret edem Fahi sevdiği çiçekleri rak lere koy- du. Fakat, bir aralık, kendisini gü di. Kapının yanında bir yere he- men oturdu. Hakikaten yorgun görünüyordu. Nefes alışında bile bir zorluk vardı. — Yorgun musun, o Fahire? Apartımanda asansör olmaması çok fena... ri m bir şey söylemeden, etmeden kendisine mi kai Başındaki siyah bere- yi çıkardı, «işte geldim» demek is- ter gibi bir mana ile bakmakta de- vam ediyordu. ahire başından beresini çıka- rırken saçları biraz dağılmış idi, Sa üz, Ema iile; Nelt UÜ HASAN Öksürük Pestili Oksürük, Nezle, Bronşit, Boğaz ve Göğüs Hastalıklarile Sesi Kısılanlara | Şifai tesirleri çoktur. l uruştur. HASAN ECZA DEPOSU HASAN| kurvel Şarabı f Zaafı Umumi, Kansızlık ve Kemik Hastalıklarına şifai te- a ve ihtiyarlar her yaşta istimal edebilirler. HASAN ECZA DEPOSU Ki ii hi GAYLIK 750 00 Türkiye Ecnebi SENELİK 1400 kuruş 2700 | kreş » 1450 » SAYLIK 400 800 IAYLIK 150 — 190 aylığı 000 kur Ee Adres tebdili için yirmi bej kuruşluk ei göndermek lâzımdır. e ona karşı bir vazifem olduğu- u bilirim. Şi e istediniz, gek de Belki işi tab'i cereyanına bi akmak daha iyi idi, Kocam kâğı- dı alsın, okusun.. » Hakkımızda fe bir fikir besl metmes yiniz, Nadir. De diğim g ibi öle er. ekler birsiniz. Biz kadınlar “a böyle zaten! yn eee > see pen iş, da onun Hayreddin paşa bu saçları ta- nımıştı.. Ayşe önüne iie Akte sizi di.. Ve bir ge- Ölürken, saçlarını rbaros gelirse ce hastalandı. kesti: (Bunları Ba verirsin!) dedi, irden m ba: ne aTOS ışından böyle bir kar bleağın umum! — Alie. Besi ölünceye kadar bekledin, Diyireki he ei saçları yüzüne ve gözüne sürerek okşadı. — Onu nereye gömdünüz, Ay- şe? — Müslüman mezarlığına. (Arkası ya). iie ei Me i bir geceden ataktan kalkan bir İsimli alir ben- ziyorlardı. Genc kadın solgun yü- züne pudra bile süremmişti. Du- ee hiç kırmızılık yoktu. Sade bir tavırla söz söylemeğe baş- ladı: — İşte geldim. Evvelâ, size iza- hat vermek isterim. Kâğıdı oku- muşsunuzdur. Bu bir randevu idi. İstemem, artık o kâğıdı bana ver- nim böyle bir şey yapabilecek bir İsmil İl dığ 1 köâlâ bii siniz... Fakat, ne yapalım, seyiyo- amin m, duruyordu, Başka bir er- keğe| İn duyduğu faydasız aşk onu harab ediyor gibiydi.