27 Kânunuevvel 1934 AKŞAM Sahife 11 *Tefrika No. 80 | Yazan: AROS İskender Fahreddin Türkler (Tunus) dan ayrılınca, yerliler: “Barbaros.. neredesin?,, Sn bağrıştılar. ie müthiş bir atliâm başlam Esirler isyan Tş B arbarosun maiyetinde anı iki yüze yakın Türk askeri kal- muştı. Son meydan muharebesin- n ihaneti oyetişmiyor- mi arbaros, si sal yeni bir felâket haberi daha aldı: Felâket Je bitmiş değik di. Şehir muhafızı Cafer ağa ha- pishanenin (o kapılarını açarak, dört bine yakın esiri serbest bırak- mıştı, Bunların içinde ancak yüz ka- darı yerli, diğerleri tamamile €c- nebi esirlerdi. Cafer ağa Barbarosun maiyet zabitlerinden mübtedi bir adalı idi. mres pileli ağaya iti- muhafızından li ak > asilerin ba- şında hani Bu vaziyet ni şehre s0- kulmak kabil değildi. Döndüler.. Ve tehlikenin çok büyük oldu- ile, Barbaros bu vaziyeten çok mü- teessir olmuştu — Haniya, son neferimize ka- dar İğ yemin etmiştik... üzde durmıyacak mıyız? a Barbarosu ölüme göndermek istemiyorlardı. Tunus kapılarında kendilerini ölümden ii bir şey karşılamıyacaktı. n reis: — Dört bine karşı iki yüz... Diye bağırdı. Barbaros: — Korkaklarla işim yok.. Yal nız gideceğim.. Caferin yüzüne tüküreceğim. iyerek yerinden kalktı, Silâ- VE sarıldı. Barbaros mühtedi Caferin iha- netini düşündükçe hiddetinden ye- rinde enis ği enizde bütün Avrupalı- ti ii iğ an bir adam şim- di çöl ni elleri böğründe mi dolaş Diyo ni sonra ba- şına . bir felâket gelmesi Bar- barosu çok sarsmıştı. Arkadaşları onu güçlükle tuttular ve ölüme gitmekten pie s.s pa şehrinde,. stan yürüyerek (Bon) Ki 2 gelmişlerdi. Barbaros, Tunus iskelesinden kaçıp karl muvaffak olan leri için, er harbinin neticesi- ni beklemişler ve birleşik düş na, on beş Türk dala ml diğini bildirmemişlerdi. ga imi lar ve düşma! anma; ME Ki Klm lacak Tunustan (Bon) sl ge- len Türk kahramanları arasında a pi Bu cesur delikanlı acaba çöl re ml mi şehid olmuştu? Yoksa düş! eline esir mi dü: müştü? Buna ne Barbaros bili- yordu, ne de arkadaşları. Akdoğanın yokluğunu herkes hissediyordu. Aydın reis onun küçüklük ar- kadaşıydı.. Geceleri geminin kö- peştesinde HN yıldızlardan Akdoğanı -o ölmedi, değil mi? Diyerek binek hüngür ağlardı. Zaten Akdoğanın ölümüne ar- kadaşlarından ri kim ağlıya- tı? © » > Onun babalık diye tanıdığı Bar- barostan başka kimsesi yoktu. Tunustan kara haberler gelme- #1 başlamıştı, Birleşik i, Tu- nus hisarındaki sebebi Barba, rosla birlikte çekildiklerini du- yunca, sahilden şehre yürümüş- brin kapilarını Türklere ka- pıyan esirler, ön; yol askerinin boru çalarak ğini görünce ila açtılar. Bu sırada arkadan a kaçmış olan şehir ahalisi ar yurdlarına gelmişlerdi. erer içinde müthiş bir kalaba- ardı. lik Birleş ik düşman askeri şehre girince, orduya generalleri tara- lerinden şefkat ceklerini ui ki N ir dövüş ve bekleyiş devresi miri sil Tunusu terkettiğini görün best kalmış, sağa sola salımı başlamıştı. Yağma, namusa tecavüz, — baskın, kız m dayak, ki gı. ve nihayet 'üyleri ürperten < eğ barşmda yerliler: — Barbar neredesin? diye Mİ epodlari ram vazgeçerek, kızları- nın ve karılarının namusunu kur- tarmağa çalışıyorlardı. Artık şehirde müthiş bir kar- gaşalık yüz göstermiş, katliâm- iie e toplanan müs- ri kireçli kuyulara rai bitmemişti! (Arkası var) Tayyare Cemiyeti evinize yanlışlıkla zarf bırakmamış Er beri siz sie bir emekle Her akşam bir hikâye Hakkı vs ciddi e bir adamdı. — si i idi der ikide bir: bir roman a ir e bir şiir söylemiş adam | oi deği mr diye iftihar eder, kol- rtardı, yalnız. tuhaf bir me- gülü, ya kırmızı bir barak kese yakana MN di. Vapı O günü aştı, Ey in vi sa rı bir gül taşımak az şey mi idi? Taksimde tramvay beki edu. nerdi. ik bi sarı gül tak- Di gez Idırım üstünde enç, insanın ğini ia ak kalir güzel biri telin belirdi. Gü- lümsiyerek ona > ileriledi. O kadar güzel bir gülüşü vardı, ki bilgini çukurla; rü çükiilaş- ra, bembeyaz dişlerile sülekkeki Haki tatlı bir rüyaya daldığını zannediyordu... Genç kadın Mak- kının yakasındaki: küçük sarı gü- rak: — Bonjur!... dedi. Hakkı şaşırmıştı. Ne söyliye- ceğini bilmiyordu. Genç kadın nde ilk dei başına geliyordu. Laf olsun diye le mi sendin? e tani” sinin demek ki Genç kadının erinin İçinde bir ışık yanıp 5 izi Saki görür ve nıdım, ii imden bir ses &«saj laklnieri mektub yazan meç- ikmişim... yoktu... mez, şimdiye kadar gitmiştir.» diyordum. Hakkı b bulundu: — Hiç gider miyim?.. > saat değil, on saat gecikseniz gene de beklerdim, gene de bekle lerdim.. Sizin kadar güzel bir kadın na: mütenahi beklenebilir. Hiç tanımadığı, Ml : bir satır yazı yazmadığı bu ği m ape nasıl söplemiy. i, Keni le buna şaştı. Fakat me id: ın o kadar güzel- » ki böyle bir cesaret gösterme- e değerdi. liz kadının Hakkının sözle- rinden memnun başımı önüne eğ- dis ğ Sarı gül İ — Mersi!.. al fısıldadı... Sıcak bir pastahanenin tepeteri- ha bir köşesine yerleştiler, Genç şems ismi Seza idi. nefis kokusile oHakkıya yaklaştı Fakat ne güzel, ne güzel ya- MYO .. dedi. Siz doğuşta . Geçen haftaki sisli ge- ceyi Lİ zda ne güz latmışsınız... Ne rr 3 Bakın cümle cümle hatırımda, Bütün bu fevkalâde yazıları bu şaheserleri nasıl yazıyorsunuz?. Hakkı yutkundu: — Fazla iltifat Me nuz.. dedi, işte akşamları boş V kitlerimizde çızıştırı çızıştırı ve- Die TUZ. li bu meçhul ei üs si alınmıştı. Artık geri döne- mezdi. — Ya ii Kin yiye dal- galı deni anlatışmız. .: Ge ece alir takla El zellikle- rini görmek için lerbaiz cebiniz- dalgalı pe çimen dolaşıyorsi içinden: ik şapkamı vrrmmeab am manı sadakam ğı. m ie UZ... nizin âdetimdir. Fırtınalı gece ya- rıları deni; ği ları iz kenarlarına inib saç- ei rüzgârlarda havalandırı- in nezle olmamak için Lala paltomu giyer, sıkı sıkı sa- rınır, kulaklarımı bile tıkarım. Genç kadın hayretler içinde: — A... Mektubunuzda böyli yazmıyordunuz amma.. imdi cümle cümle mel b size e Şabi. «Paltomu aim Gecenin buz ir ayazına ear ince ceketimle sahile indim, Ay yoktu, vi ran il çekilib gi ti, Deniz ii simsi ll lerin gibi kia. la DAN kudurmuştu Uzun saçlarımı fırtınanın sert ii içine bıraktım. O, ir oynadı, oy- nadı, oynadı. Hakkı iehdi erdi ine: ah my ben mi yazıyormuşum?. i, Seza bu fırtına tasvirini gneç vw hafız gibi ezberden tekrarlayıp bitir- dikten sonra Hakkı gene boş bu- eliz ıma da saçma... Ha... de- din. . Güzel masa arkadan şaşırıp aliyi; — Ne saçması? Affedersiniz.. o kadar e ki.. buldum. gınım kaide ki bakınız evvelki palto ile mi, yoksa ceketle mi indiğimi, kulaklık tak- tim mı, yoksa takmadım mı?. But Eği bile hatırlamıyorum... iğ sop gülümsedi: — Tabii şairlik... Büyük sa- ni hep böyle dalgın olur- kkı mağrur mağrur gülüm- sanatkâr» sözü — Biliyor musunuz. dedi.. Ha- yatta ee emelim nedir? — Nedir — Sizin kai ince bir şairle ev- lenmek... Şekerli olanlara ek- mek, francala ve nişas- talı maddelerle şeker ve şeker mamulâtı ze- hirdir. Zayıflamak ve şişmanlıktan kur- tulmak için mutlaka: HASAN öluten Ekmeği ve Mamulâtını yemelidir. asan Gluten ekmeklerini ve Hasan Gluten bisküilerini karna, bri upa, bilhas: yl müthiş rol o; size maktadır. Hasan deposu: istaribul ve Beyoğlu, büyük bakkaliye ve |eczanlerde bulunur. m m e baygın. ei Hakkı nın gözlerinin içine baktı.. mini, diye sordu. eye. a aşktan, şiirden h. . Güzel cümleler fısıl- Si E; olsi yvahlar un... o Hakkıcık yanmıştı. Ömründe tek şiir oku- mamıştı ki Sezaya bir şeyler söy- lesin.-Seza ısrar ediyordu: Haydi sabırsızlan güzel söyleyiniz > rpan dalga- rinizi sizin ağzınızdan, kendi lkeikne dinlemek iste“ rim, Hakki bu igei e kadar akla kar: seçmişti, Karşılarındaki de bir genç adam oturmuştu. Seza: n belli... Yü: bakar az ie o hisli sizl tubları yazan adam» demiştim. siri yüzleri: nden tanımak w billa lar böyle bir adamın elinden çi- la i Hakkı memnun gülümsedi: | efendim... .. kalktı. Onlara Taştı: — Bonjur hanımefendi... şair beşi Ferdi.. ları . Son ei zi Yüz bir sarı gülle bekli- ğimi yazmıştım. Fakat son- radan aradım taradım. Bu mev- simde sarı gül bulmak kabil .2 madı. Sizi gene bekledi geciktiniz. Bir çay izi için ii raya BAN Sizi görünce... air devam edemedi. Hakkı is- hemlesinden yere yıkıldı. Bayıl- muştı!... Bir yıldiz Aİ selubezilrsl alo ster